En önemli faktörlerden biri, döviz kuru ve akaryakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar. Bu iki değişken, gıda fiyatlarını doğrudan etkileyen en kritik unsurlar arasında yer alıyor. Döviz kuru arttıkça ithal ürünlerin maliyeti artıyor, bu da tüketiciye yansıyor. Akaryakıt fiyatlarındaki artış ise, üretim ve lojistik maliyetlerini yükselterek nihai ürün fiyatlarını yukarı çekiyor.
Uzmanlar; Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Küresel Gıda Fiyat Endeksi'nin, tahıl fiyatlarındaki düşüşe rağmen bitkisel yağlar, şeker ve süt ürünleri fiyatlarındaki artış nedeniyle temmuz da olduğu gibi ağustos’da da sabit kaldığını bildirdi.
FAO, gıda ürünlerinin uluslararası fiyatlarındaki aylık değişimin izlendiği Küresel Gıda Fiyat Endeksi'nin ağustos ayı sonuçlarını açıkladı.
Buna göre endeks, temmuz da bir önceki aya göre değişmeyerek 120,8 puan değerinde kaldı.
Küresel gıda fiyatları yıllık bazda ise yüzde 3,1 düşerken, endeksin temmuzda sabit kalmasında tahıl fiyatlarındaki düşüşün bitkisel yağlar, şeker ve süt ürünleri fiyatlarındaki artışla dengelenmesi etkili oldu.
Tahıl Fiyat Endeksi, ana ihracatçı ülkelerdeki iyi hasat beklentileriyle temmuzda önceki aya göre yüzde 3,8 azaldı.
Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi ise palmiye, soya ve ayçiçek yağlarındaki küresel fiyat artışıyla yükseldi. Buna göre, Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi haziranda bir önceki aya kıyasla yüzde 2,4 yükseldi.
Şeker Fiyat Endeksi, Brezilya’daki beklenenden düşük üretime rağmen Hindistan ve Tayland’daki olumsuz hava koşullarının yarattığı etkinin hafiflemesiyle sadece yüzde 0,7 arttı.
Aynı dönemde FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi, süt tozu fiyatlarındaki düşüşlerin, tereyağı ve peynir fiyatlarındaki artışlarla dengelenmesi sayesinde temmuzda değişim göstermedi.
Et Fiyat Endeksi ise domuz fiyatlarında yaşanan düşüşe rağmen, kümes hayvanları, büyükbaş ve küçükbaş hayvan etlerinin uluslararası fiyatlarındaki artışlar nedeniyle yüzde 0,1 arttı.
Türkiye’deki bu durumun arkasında yatan sebepler karmaşık ama bir o kadar da belirgin. En önemli faktörlerden biri, döviz kuru ve akaryakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar. Bu iki değişken, gıda fiyatlarını doğrudan etkileyen en kritik unsurlar arasında yer alıyor. Döviz kuru arttıkça ithal ürünlerin maliyeti artıyor, bu da tüketiciye yansıyor. Akaryakıt fiyatlarındaki artış ise, üretim ve lojistik maliyetlerini yükselterek nihai ürün fiyatlarını yukarı çekiyor.
Bunun yanında, Türkiye’deki enflasyonist baskılar, fiyat artışlarını daha da körüklüyor. Her ne kadar yetkililer fiyat istikrarı sağlamaya çalışsa da, piyasalardaki belirsizlik ve dışsal faktörlerin etkisiyle bu pek de mümkün olamıyor. FAO‘nun küresel verileri, dünya genelinde fiyatların istikrar kazanabildiğini gösterse de, Türkiye’de bu istikrarı yakalamak için daha uzun bir yol katetmemiz gerektiği aşikâr.
Sonuç olarak, küresel gıda piyasalarında fiyatlar sabit kalsa da Türkiye’de aynı durumu beklemek gerçekçi değil. İç dinamiklerimiz ve dış faktörlerin etkisiyle, önümüzdeki dönemde de gıda fiyatlarında dalgalanmaların devam edeceği öngörülüyor. Bu nedenle, hem bireysel tüketicilerin hem de yetkililerin bu duruma karşı daha hazırlıklı olması, uzun vadede ekonomik istikrarın sağlanması açısından kritik önem taşıyor.