Bu fırınlardan birinin sahibi olan Abdullah Canbaz, “Biz dededen toruna üç kuşaktan beri fırıncılık mesleğini sürdürüyoruz. Benden sonra kimse burada çalışmayacaktır” diyerek bu geleneğin son temsilcisi olduğunu vurguladı.

Kıranköy’de, odun ateşinde pişirilen ekmek ve simitlerin kokusu, sabah saatlerinden itibaren mahalleye yayılarak, yerli halkı ve ziyaretçileri kendine çekiyor. Canbaz, yıllardır bu fırında çalıştığı için müşterilerinin kapıdan girer girmez ekmek adetlerini bildiğini ve hemen hazırladığını belirtti. Bu özel ilişki, hem güven hem de sadakat oluşturuyor. Müşteriler, sadece lezzetli ekmek ve simit almakla kalmayıp, aynı zamanda geçmişten gelen bir geleneği de yaşatmanın mutluluğunu yaşıyor.

Kıranköy’ün tarihi evleri arasında yer alan fırın, zamanın değiştiremediği lezzetleri sofralara ulaştırmaya devam ediyor. Her gün taze ve doğal malzemelerle hazırlanan ekmekler, yüzyıllardır süregelen geleneksel yöntemlerle pişiriliyor. Odun ateşinin verdiği o eşsiz tat, sadece Kıranköy halkı tarafından değil, bölgeyi ziyaret eden turistler tarafından da büyük ilgi görüyor.

Canbaz, fırıncılık mesleğinin zorluklarına da değinerek, “Bu işin ustası olmak kolay değil. Sabır, emek ve sevgi gerekiyor. Ama bu işin en güzel yanı, yaptığınız ürünlerin insanların sofralarına ulaşması ve onları mutlu etmesidir.” ifadelerini kullandı.

Kıranköy’deki bu fırın, sadece bir ekmek fırını olmanın ötesinde, geçmişle bugün arasında bir köprü kurarak, unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerin yaşatılmasına katkı sağlıyor. Abdullah Canbaz’ın hikayesi, Kıranköy’ün tarihine ve kültürüne ışık tutarken, aynı zamanda fırıncılık mesleğinin gelecek nesillere taşınması için bir çağrı niteliği taşıyor. Geçmişin lezzetleri, Kıranköy’deki bu değerli mirasın yaşatılmasına umut olacak.