Kardemir A.Ş Liman Arayışı İçinde…

Kardemir A.Ş Liman Arayışı İçinde…

Yayın: 13.07.2015 10:18
Paylaş:
A+ A-

Karabük Demir ve Çelik İşletmeleri (KARDEMİR) A.Ş Genel Müdürü Mesut Uğur Yılmaz, “Hepimizin mücadele etmesi gereken alan bir an önce Filyos’ta Liman ya da liman alternatifini hayata geçirmek olmalıdır” dedi.

KARDEMİR A.Ş Genel Müdürü Yılmaz, Filyos’a yapılması planlanan liman projesinin itiraz edilmesi ve dosyanın sürekli KİT’e gidip gelmesinden dolayı, ihalenin iptal edilme durumunun söz konusu olduğunu söyleyerek, acil olarak alternatif liman arayışı içinde olmaları gerektiğini söyledi.

TÜRKİYE’DE ÖRNEĞİ YOK

Fabrikanın yatırımları hakkında bilgiler veren genel müdür Yılmaz, KARDEMİR Fabrikaları içinde devam eden tren tekeri ve kangal fabrikaları yatırımlarının fabrika için önemine değinerek, “Teker fabrikası ile ilgili arkadaşlarımız Almanya’da incelemelerde bulundu ve makinelerin montajlar bitmiş ve inanılmaz bir ekipman geliyor. Türkiye’de örneği olmayan devasa presler geliyor. Binası da bitmek üzere. Bu uzun soluklu getirisi olan bir yatırım. 10 bin tonluk presler ve Türkiye’de böylesi bir tesis yok. Hemen yarın bittiğinde millet sıraya girip teker ver demez. İhraç etmeye yönelik bir yatırım. Ondan daha kıymetlisi Kangal fabrikası yatırımımız var ve buda devam ediyor. Bu bittiğinde Türkiye’nin en iyi kangal fabrikası olacak. Çok farklı ürün üretmiş olacağız. Cıvata, somun, elektrot içindeki tel, lastik teli gibi bunların hammaddesini de üreteceğiz. Çok temiz ve katma değeri yüksek ürünler üreteceğiz. Bunları üretmeye başladığımızda KARDEMİR fark oluşturacak” dedi.

RAY ÜRETİMİ

Ray üretimi konusunda da bilgiler veren Yılmaz, “Ray konusunda bu yıl 180 bin ton Ray sattık. Liman meselesi ray için ve diğer ihraç ürünler içinde önemli. Şuan 72 metre uzunluğunda ray üretiyoruz ama bu ülke içine satıyoruz. İran’a Ray satıyoruz ama 18 metre uzunlukta satmak zorundayız. Yurt dışından zaman zaman tedarikçi listesine eklemek için geliyorlar. Onlar Avrupa’da uzun ray talep ediyorlar. Buradan oraya tek parça gönderme şansımız yok. Ancak liman olduğu zaman bunları aşmış olacağız” ifadesinde bulundu.

ACİL ALTERNATİF ÜRETMEMİZ LAZIM

‘Birkaç sene limanla birlikte mücadelemiz olacak’ diyen KARDEMİR Genel Müdürü Yılmaz, “Hepimizin mücadele etmesi gereken alan bir an önce Filyos’ta Liman ya da liman alternatifini hayata geçirmek olmalıdır. Kardemir açısından tabii bizim için gelecekte Kardemir’i Türkiye’de ve Dünyada en iyi yere taşıyacak olan en önemli proje Filyos Liman Projse’dir. Maalesef bugüne kadar hayata geçmemiş olması KARDEMİR açısından son derece büyük bir zafiyete düşmüştür. Bu gidişle Filyos limanı 10 senede bitmeyebilir bizimde bekleyecek durumumuz yok. Bunun için acil alternatifler üretmemiz lazım. Dere ağzına liman yapmanın ne kadar doğru bunu bilmiyoruz ama sürekli tramaya maruz kalacak bir yer. Yer müsait ve kimseyi taciz etmiyor. Bizim için çok uzun süre. Derhal bir çıkış bulmamız lazım. Ben göreve geleli 5 ay geçti bir ilerleme yok. Sürekli dosya KİT’e gidip geliyor. Bu gidişle ihale iptal edilebilir ve yeniden de ihale süreci yapılabilir. Yap – İşlet Devret modeli olabilir, başka şeyler de olabilir. Şuan görünen tek müşteri biziz. Oraya entegre tesis, Enerji yatırımı gibi tesisleri ile birlikte limanı bütün düşünürlerse daha anlamlı olabilir. Şuan Eren Holding’in limanı bize hizmet ediyor. Oraya 105 tonluk gemilerle kömür ve cevher getiriyoruz ama çok maliyetli oluyor. 5 kilometrelik alanı kamyonlarla geçiyoruz. Demir yolunu bir türlü oraya bağlayamadık. Türkiye’de iş yapmak biraz zor. Orada koordineli çalışmak lazım. Karayolları ve Demir yolu ile koordineli olursak biz her şeyini yapmaya hazırız. Orası aynı zamanda Filyos’tan Zonguldak’a bağlantı yolu. Bu izin süreçleri her tarafta sıkıntı oluyor. Bir sene önce geçilebilirdi. Bizim kendi limanımızın olması şart. Bartın ve Zonguldak’ta 10 bin tonluk gemiyi zor sokar ve çıkarırsınız. Şuan dünyanın en iyi kömürü Avustralya, Kanada, ABD’de ve uzun yol. Liman projesini biran önce çözüme kavuşturmamız lazım. Şuan taşıma suyu ile değirmen döndürüyoruz. Karabük – Zongduldak arasındaki demir yolu 15 Ağustos’ta sinyalizasyon sistemi bitiyor ve trenler biraz daha hızlanacak. Demiryolunun raylarının tamamı değişmiş ve KARDEMİR rayları üzerinde gidiliyor. Hızda 2-3 misli artacağı söyleniyor. Buda bizim yük taşımamızı biraz hızlandırır” dedi.

İHRACATIMIZ ARTAR

Liman sorunun çözülmesi ile birlikte başta Ray olmak üzere bir çok ürünün ihracatında artış sağlayacaklarını da kaydeden Yılmaz, “İran, İran olalı orada 10 bin 500 kilometre ray yapılmış ve toplam kullanılan ray ağırlığı 600 bin ton. KARDEMİR’in oraya yaptığı ihraç ise 60 bin tonun üzerinde. KARDEMİR’in rayı dünya standartları üzerinde bir ray. Avustralya Devlet Demir Yolları satın alam direktörü buraya geldi ve tedarikçi listesini genişletmek istiyor. Liman meselesi çözülürse bunların hepsi yoluna girer. Karabük ve bölge olarak buraya odaklanmamız lazım. Ülkenin menfaati de bu yönde. KARDEMİR olarak biz vesile oluyoruz” dedi.

Genel Müdür Mesut Uğur Yılmaz, ayrıca KARDEMİR olarak Çevre Yatırımı için 38 milyon 500 bin dolarlık yatırım planlamalarının olduğunu bunla ilgili fiyat toplamaya başlayacaklarını da sözlerine ekledi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Güven Hastanesi’nden “Avrupa’nın obezite oranı en yüksek ülkesi Türkiye” değerlendirmesi

Anadolu Ajansı
Yayın: 19.05.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Güven Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden Doç. Dr. İbrahim Demirci, 18 Mayıs Avrupa Obezite Günü kapsamında, Dünya Sağlık Örgütü'nün obeziteye ilişkin son verilerini değerlendirerek uyarılarda bulundu.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Demirci, obezite ve obeziteyle ilişkili hastalıkların her yıl katlanarak arttığını belirtti.

Demirci, özellikle çocuklarda obezite sıklığının erişkinlere göre daha hızlı arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Henüz toplum olarak sağlıklı yaşam için beslenmenin ve egzersizin önemini tam kavrayamadık. Genel olarak, yüksek kalorili besleniyoruz. Yemek yemek bizim için hobi ve eğlence niteliğinde. Arkadaşlarımızla, dostlarımızla buluştuğumuzda planlarımızı yemek üzerine kuruyoruz. Vakit geçirirken, yemek yemeyi seviyoruz. Seçeneklerimiz arasında birlikte yürüyüş yapmak çok fazla tercih edilmiyor. Hala, toplumumuzun bazı kesimlerinde kilolu insanların daha sağlıklı olduğu düşünülmekte. Kültürün, geleneklerin ve adetlerin etkisiyle toplumumuz yemekle arasına mesafe koyamıyor.

– Endokrin bozucu kimyasallar obeziteye yol açıyor

Son zamanlarda tüm dünyada miktarı artan endokrin bozucu kimyasalların da obeziteyi tetiklediğini vurgulayan Demirci, işlenmiş ve hazır gıdalar konusunda uyarılarda bulundu.

Demirci, endokrin bozucu maddeler arasında, solunan hava, içilen su ve yenilen gıdalarla vücuda giren ve biriken, endokrin sistemini olumsuz etkileyen ve bu etkilerini nesilden nesile aktarabilen kimyasal maddeler olduğuna işaret ederek, “Endokrin bozucu kimyasallardan tamamen uzak kalmak mümkün olmasa da sağlıklı ürünler tüketerek ve hayatımızda plastik kullanımını minimuma indirerek en azında bu zararlı kimyasallara maruziyetimizi elimizden geldiğince azaltmamız gerekiyor.” tavsiyesinde bulundu.

Obezite sıklığının tüm dünyada hızla artığına ve son 20 yıldır obezite artışını durdurabilen bir ülke olmadığına vurgu yapan Demirci, eğer obezite sıklığındaki artış önlemez ise 2035'te dünya nüfusunun yarısından fazlasının kilo fazlalığı ve yarattığı sorunlarla karşı karşıya kalacağını ifade etti.

– “Obezite artış hızı 5-19 yaş arası çocuk ve gençlerde, erişkinlere göre neredeyse 2 kat daha yüksek”

Demirci, sağlık verilerine bakıldığında durumun iç açıcı olmadığının altını çizerek, “Yıldan yıla daha kötüye doğru gidiyor. Dünya Sağlık Örgütü 2023 verilerine göre tüm dünyada obezite sıklığı yüzde 14 civarında. Bu yüzdeye, kilo fazlalığı olanları da eklediğimizde yüzde 38'e ulaşıyor. Artış hızı durdurulamaz ise 2035'te dünya nüfusunun yarıdan fazlası kilo fazlalığıyla mücadele etmek zorunda olacak. Ayrıca dikkat çekmek istediğimi önemli bir nokta, obezite artış hızı 5-19 yaş arası çocuk ve gençlerde, erişkinlere göre neredeyse 2 kat daha yüksek. Çocukluk çağı obezitesi de günümüzde bir tehlikeli boyuta ulaşmış durumda.”

Türkiye açısından durumun biraz daha ciddi boyutta olduğuna vurgu yapan Demirci, “Türkiye İstatistik Kurumu 2022 verilerine göre ülkemizde kilo fazlalığı yüzde 35.6, obezite sıklığımız ise yüzde 20.2. Verilere göre Avrupa'nın obezite oranı en yüksek ülkesiyiz.” bilgisini paylaştı.

Obeziteye karşı başarılı mücadele etmek için farkındalığın artması gerektiğini belirten Demirci, obeziteyle mücadelenin “ülke politikası” olarak benimsenmesi ve sosyal yaşamın sağlığını ön planda tutacak şekilde düzenlenmesi gerektiğine dikkati çekti.