Hadrianoupolis’in Geçmişi M.Ö 3500’lü Yıllara Kadar Gidiyor

Hadrianoupolis’in Geçmişi M.Ö 3500’lü Yıllara Kadar Gidiyor

Yayın: 21.09.2020 21:18
Paylaş:
A+ A-

Hadrianoupolis Antik Kenti Kazı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ersin Çelikbaş: “Bu yılki kazılar bize Hadrianoupolis coğrafyasında, kentinde yerleşimin Geç Kalkolitik dönemde başladığını gösterdi. Bu da günümüzden yaklaşık 5 bin 500 yıl öncesini işaret etmektedir”

17 yıl önce kazı çalışmalarına başlanan, yapılan kazılarda M.Ö 1. yüzyıllardan M.S 8. yüzyıla kadar kullanıldığı tahmin edilen ve “Karadeniz’in Zeugması” olarak adlandırılan Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianaupolis Antik Kenti’nin geçmişinin, son 5 yıldaki kazı çalışmalarıyla M.Ö 3500’lü yıllara kadar dayandığı ortaya çıktı.
Eskipazar ilçesinin 3 kilometre doğusunda bulunan Hadrianaupolis Antik Kenti’nde 2003’te başlatılan kazı çalışmaları Kastamonu Müzesi başkanlığında Karabük Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ersin Çelikbaş’ın koordinatörlüğünde sürdürülüyor. Antik kente at, boğa, fil, panter, geyik, tavus kuşu gibi birçok hayvanın tasvir edildiği mozaikler yer alıyor. 12 kilometrekare alanı içine alan bölgede iki hamam, iki kilise yapısı, bir savunma yapısı, kaya mezarları, tiyatro, bir kemerli ve kubbeli yapı, anıtsal kültik niş, sur, villa, diğer anıtsal binalar ile bazı kült alanları gibi 14 dağınık kamu ve diğer tür yapılar yer alıyor. Antik kentteki kazı çalışmalarında ayrıca kaya mezarı içinde iskeletler, antik döneme ait para, kemik toka ve bir unguentarium (gözyaşı şişesi), 2. yüzyıla ait mezar, 1800 yıllık adak levhası gün yüzüne çıkarıldı.

“Geçmişi 5 bin 500 yılına kadar gitti”
2017 yılında kazısı başlayan ve halen devam eden “Kilise C” yapısının altında Erken Roma dönemine ait yapı ortaya çıktı. Kilisenin altından başka bir yapının çıkmasıyla Hadrianaupolis Antik Kenti’nin kuruluşunun M.Ö 1. yüzyıldan daha da eski olduğu, M.Ö 3500 yılına kadar gittiği tespit edildi.
Kazı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ersin Çelikbaş, yaptığı açıklamada kazıların 12 aylık dönemle yapıldığını söyledi. Hadrianoupolis’te yapılacak çalışmaların uzun soluklu olduğunu, uzun soluklu kazıların da bilimsel ve turistik açıdan getirisi olacağını ifade eden Çelikbaş, “Hadrianoupolis kazı ekibi tarafından bilimsel kazılara devam edilirken, diğer taraftan kazılan alanların projeleri gerçekleştirilerek ziyarete açılması amaçlanmaktadır. Hava şartları el verdiği sürece devam etmesini planlıyoruz. Hadrianoupolis kazısının meyvelerini almaya başladık. Özellikle bilimsel açıdan çok önemli bulgulara rastladık. 17 yıldır Hadrianoupolis’te çalışmalar devam ediyor, yapılan çalışmalarda bizden önce önemli bilgilere ulaşmışlardı. Bizim farklı noktalarda yaptığımız çalışmalar daha farklı bilgilere ulaşmamızı sağladı. Bugüne kadar yapılan yayınlarda Hadrianoupolis’in 2 bin 100 yıllık, yani M.Ö 1. yüzyıl Geç Hellenistik’e ait bir dönemde ilk kurulma evresinin olduğu söyleniyordu. Bu yılki kazılar bize Hadrianoupolis coğrafyasında, kentinde yerleşimin Geç Kalkolitik dönemde başladığını gösterdi. Bu da günümüzden yaklaşık 5 bin 500 yıl öncesini işaret etmektedir. Hadrianoupolis’in tarihi bilinenin 3 bin yıl daha gerisine, geçmişine gittik. Bunu somut verilerle destekledik. Güney nekroplünde yapmış olduğumuz çalışmalarda Geç Kalkolitik döneme ait olabileceğini tahmin ettiğimiz ‘sunu çukurları’ ve bunların içerisinde seramik buluntular ortaya çıktı” dedi.

“Kilise Erken Roma dönemine ait bir yapının üzerine inşa edilmiş”
Hadrianoupolis’in daha eski bir yerleşim yeri olduğunun bu yıl yapılan çalışmalarla kanıtlandığını, Hadrianoupolis’in böyle bir geçmişe sahip olmasında coğrafi konumun da çok önemli olduğunu aktaran Çelikbaş, “Çok verimli bir arazi üzerine bir vadi içerisinde konumlanmış durumda. Hadrianoupolis’teki yapılar teraslandırılmış düzlük alanlarda yer almakta, bir vadi içerisinde olması sebebiyle. Dolayısıyla en erken dönemden M.S 8. yüzyılın sonlarına kadar Hadrianoupolis sürekli bir yerleşim görmüş. Bu yerleşimler yeni açılan noktalarda değil, var olan teraslandırılmış alanların tekrar üzerine yapılarak devam ettirilmiştir. Kilise yapısı kendisinden daha önceki döneme ait ‘Erken Roma’ diyeceğimiz bir döneme ait yapının üzerine inşa edilmiş. Bu seneki yapmış olduğumuz kazılarda da bunu tespit ettik. Tüm bu verileri bir araya getirdiğimizde Hadrianoupolis’in jeopolitik konumu, coğrafyası, iklimi, sahip olduğu bitki örtüsü bunları bir araya getirdiğimiz zaman Hadrianoupolis’in ne kadar önemli bir kent olduğunu görmekteyiz. Hadrianoupolis sadece Geç Antik dönemde değil, erken dönemlerinde de önemli bir merkez durumundaydı. Hadrianoupolis Teritoryası içerisinde elde ettiğimiz M.S 2. yüzyıl yazıtında Hadrianoupolis’in bölgenin en önemli pazar noktası olduğu tespiti yazısına ulaşmıştık. Dini açıdan da çok önemli bir yer Hıristiyanlık alemi açısından. Hadrianoupolis önemli bir hac merkezi olarak antik dönemde saygı görmüş. Bizden önceki ve bu sene yaptığımız kazılarda da Hıristiyanlık dönemine ait önemli verilere ulaştık. Bu konuda çalışmalara devam ediyoruz” diye konuştu.

“Stylos Alypius’un mezarı Hadrianoupolis’te”
Hadrianoupolis’teki çalışmaların sadece Anadolu’nun değil, tüm dünyanın ilgisini çektiğini vurgulayan Çelikbaş, şunları kaydetti:”Burada Hıristiyanlık dünyası açısından ‘Stylos Alypius’ isminde önemli bir zat yaşamış. Stylos Alypius ile ilgili antik kaynaklar bir erkek ve bir kız manastırının ona atfedildiğini belirtiyor, antik kaynaklarda burada vefat ettiğinden bahsediliyor. Stylos Alypius ile ilgili somut verilere ulaşacak olursak gerçekten çok etkileyici ve dikkat çekeceğinden eminiz.”

“50 bin nüfuslu önemli bir şehir”
Hadrianoupolis’te en önemli alanlardan birisinin de ‘Güney Nekropol” olarak adlandırılan alan olduğunu belirten Çelikbaş, “Güney Nekropol’ü kaya mezarlarından oluşan bir alan, burada yapmış olduğumuz çalışmalarda nekropolün özellikle yoğun olarak M.S 2. yüzyılda, daha sonrasında 4. yüzyılda ve son olarak 6. yüzyılda yoğun olarak kullanım gördüğünü görmekteyiz. Bu nekropoldeki erken dönem mezarlarının içerisinde daha sonraki dönemlerde de gömü yapılıyor ki, bu nüfusla alakalı bir durum. Hadrianoupolis’in nüfusuyla ilgili verilere baktığımız zaman 50 binin altında olmaması gerektiğini tahmin ediyoruz. Teritoryası çok geniş, yaklaşık 12 kilometrelik bir alanı etkisi altına almış bir kentten bahsediyoruz yerleşim anlamında. Ekibimizle yapmış olduğumuz görüşmelerde, Hadrianoupolis’in ölü gömme geleneklerine bakmamız lazım. Bir nekropol kazısına başlarsak eğer Hadrianoupolis’in popülasyonu ve yoğunluğuyla alakalı bilgilere de sahip olacağımızı düşünerek bu yönde çalışmalara başladık. Bu noktada Stylos Alypius’un mezarını da bulmaya yönelik çalışmalarımız devam ediyor ve şu ana kadar ulaşamasak bile önemli bir kısa zaman içerisinde Stylos Alypius ile ilgili somut verilere ulaşacağımıza inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“Bölgenin tarihini aydınlatmasına yönelik veriler bizi şaşırtmaya devam ediyor”
“Hadrianoupolis sürprizleriyle her zaman bizi şaşırtmaya devam ediyor” diyen Çelikbaş, şu ifadelere yer verdi:
“Hadrianoupolis’i kazdıkça buluntulardan ziyade iç paflagonyanın bilinmeyen tarihini aydınlatmak bizleri çok şaşırtıyor. Hadrianoupolis çevresi ve iç paflagonyanın yerleşim döneminin ‘Erken Hellenistik’ dönemde başladığını düşünüyorduk, kaya mezarları da bize veriler veriyordu ama somut bir şekilde kazıların ortaya çıkardığı veriler bizleri daha erken dönemlere götürdü. Hadrianoupolis ve çevresinin düşündüğümüzden çok daha erken iskan edildiğini, yerleşim gördüğünü görmekteyiz. Kazısına 2018’de başladığımız ve devam ettiğimiz nekropolde mezar buluntularımız devam ediyor. Bunların içerisinde sikkeler var, ölü hediyeleri, kadına ait olduğunu düşündüğümüz mezar hediyeleri var. Bunlar bu bölgede ilk olarak gördüğümüz şeyler, buluntularla daha önce karşılaşmadık. Aslında yapmış olduğumuz çalışmalarla küçük buluntular bularak şaşırtmaktan ziyade bölgenin tarihini aydınlatmasına yönelik veriler bizi şaşırtmaya devam ediyor.”

17 yılda yüzde 5’lik alan kazılabildi
2013 yılında arkeoloji radar yaptırdıklarını, yeraltındaki somut verileri görme şansına sahip olduklarını ifade eden Çelikbaş, “Şu ana kadar 17 yıllık kazılan bölümler Hadrianoupolis’in yüzde 5’i bile değil. Hadrianoupolis’in tamamen ortaya çıkarılması kaç yüz yıl sürer bunu bilmemiz mümkün değil. Arkeolojik kazılar, sabır ve zaman isteyen uzun soluklu çalışmalardır. Bir arkeolog, arkeolojik bir kazı gerçekleştirirken sabırlı bir şekilde kazısına devam etmesi gerekiyor. Ortaya çıkardığımız mimari yapıları koruyarak insanların hizmetine sunmamız gerekiyor. Bizim yaptığımız bir diğer çalışma da bu. Hadrianoupolis, bir mozaik kenti. Dolayısıyla bir antik kentteki mozaik yapıların yoğun olması koruma anlamında da projelerin acilen gerçekleştirmesini zorunlu kılıyor. Hemen hemen her yapıda mozaiklere rastlamamız mümkün. Mozaiklerin ihtişamı insanları etkilemeye devam ediyor. Ancak koruma anlamında çok narin eserler, dolayısıyla ortaya çıkarıldıktan sonra korumaya alınması zorunlu” dedi.

Yorumlar

  1. Hür Kalyoncu

    Arkeolog Dr. Ersin Hoca ve ekibini yöre tarihini anlatan bu bilgilerden dolayı çok teşekkür ediyorum. Kendisine ve ekibine kolaylıklar diliyorum. Hadrianapolis antik kentinin geçmişinin geç kalkolitik(bakır) dönemine kadar gitmesi yaşamın bir bölgede sürekliliğini göstermesi bakımdan dikkat çekici bir husustur. Tarih öncesinde ki sürecin tarih çağlarında da devam ettiğinin güçlü kanıtını oluşturur.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Milletvekil Akay TMMM Genel Kurulu’nda konuştu

Yayın: 03.05.2024 10:36
Paylaş:
A+ A-

CHP Karabük Milletvekili ve TBMM Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Cevdet Akay, Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin üzerine TBMM Genel Kurulu’nda konuştu.

Maden Kanun Teklifi’nin 12.’inci maddesi üzerine TBMM Genel Kurulu’nda konuşan CHP’li Akay, “Bir taraftan tasarruf tedbirlerinden bahsedilirken diğer taraftan da ülke kaynaklarının heba edilmesiyle karşı karşıyayız. Kanunun yasalaşmasıyla, enerji kaynaklarımız Birleşik Arap Emirlikleri firmalarına tahsis edilmesi durumuyla karşı karşıya gelecek.” ifadeleriyle kanun teklifine tepki gösterdi.

Doğal Kaynaklarımızın Birleşik Arap Emirlikleri’ne Tahsis İmkânı Doğuyor

Kanun teklifinin yasalaşmasıyla birlikte doğal kaynakların ve enerji kaynaklarının Birleşik Arap Emirlikleri firmalarına tahsis edilme imkânıyla karşı karşıya geleceğine dikkat çeken CHP’li Akay, “Bu kanun teklifi, 19 Temmuz 2023 tarihinde Abu Dabi’de Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Birleşik Arap Emirlikleri Hükûmeti arasında imzalanan stratejik çerçeve anlaşmayla bağlantılı bir şekilde düşünülmesi gerekiyor. Bu kanun bugün buradan onaylanıp geçtiği zaman, o sözleşmeye bir alt zemin olmuş oluyor. Bu sözleşmeyle doğal kaynaklarımız ve enerji kaynaklarımız Birleşik Arap Emirlikleri firmalarına tahsis edilme imkânıyla karşı karşıya gelecek.” dedi.

Milli Kaynaklarımız Yabancı Firmalara Peşkeş Çekiliyor

Birleşik Arap Emirliklerinden finansman gelecek diye yenilenebilir enerji kaynaklarının yabancı firmalara zemin açılmasının asla kabul edilemeyeceğine değinen Milletvekili Akay, “Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili yabancı firmalara zemin açılması da asla kabul edilemez, bu imkânların millî ve yerli firmalarımıza tanınması gerekir. Sırf Birleşik Arap Emirliklerinden gelecek finansmanla ilgili bunu kabul edemeyiz. Bütçe Kanunu’nun 12’nci maddesine göre dış kaynaklı kredi kullanımı var, Hazine garantisiyle kullanımlar yapılıyor. Bunların, bu alanlara kullanılması ve yerli firmaların desteklenmesi ve yerli üretim yapılmasını bizim teşvik etmemiz gerekir.” ifadelerini kullandı.

Yenilenebilir Enerji Üretimini İçin Yerli Firmalar Desteklenmiyor

Getirilen değişikle lisans alamayan firmaların teminatlarının tazmin edilmek yerine teminat mektuplarının iptal edildiğine dikkat çeken Akay, “Kanun teklifinde ayrıca, yatırımları gerçekleştiremediği için, tamamlayamadığı için ön lisans alamayan, üretim lisansı alamayan veya lisans alamayan firmaların teminat mektuplarının iptali söz konusu. Normalde bunların irat kaydedilmesi gerekir. Bir kamu kurumuna ihaleye girdiğiniz zaman, geçici mektup verirsiniz. Kesin mektup veya avans teminat mektubu verdiğiniz zaman yükümlülüğünüzü yerine getiremezseniz bu mektuplar tazmin olur, fakat burada iptal ediliyor. Ben hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına hem de Sayın Komisyona soruyorum: Bu firmalar, hangi firmalar? Bu firmalar EÜAŞ tarafından desteklenemez mi? Hazine garantisiyle, dış kaynaklı projelerle, kredilerle bu firmalar desteklenip buradaki yenilenebilir enerji üretimini yerli firmalarımıza yaptıramaz mıyız?” dedi.

Milli Servetimizin Ülkemizde Kalması Gerekiyor

Bir taraftan tasarruf tedbirlerinden bahsedilirken diğer taraftan da ülke kaynaklarının heba edilmesiyle karşı karşıya olunduğuna değinen Milletvekili Akay, “Yaklaşık 3,5 trilyon dolarlık bir maden kaynağımız olduğu tahmin ediliyor. Bu millî servetin ülkemizde kalması, millî ve yerli firmalar tarafından maden ocaklarımızın, yenilenebilir enerji kaynaklarının işletilmesi gerekiyor, bu manada da kaynaklarımızın israf edilmemesi gerekiyor. Bu sebeplerden dolayı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu kanun teklifine karşı oy kullanacağız.” şeklinde konuştu.