İklim Değişikliği Konferansı Sona Erdi

İklim Değişikliği Konferansı Sona Erdi

Yayın: 28.03.2015 12:36
Paylaş:
A+ A-

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ortaklaşa düzenlenen Uluslararası Safranbolu İklim Değişikliği Konferansı devam ediyor.

Karabük Kültür Merkezi’nde üç gün boyunca devam eden Uluslararası Safranbolu İklim Değişikliği Konferansı, son gününde açılış konuşmaları ve Paris Anlaşması’na ilişkin Safranbolu deklarasyonunun kabulü ile devam etti. Programın üçüncü ve son gününde açılış konuşmasını yapan EİT Sekreteryası Genel Sekreter Yardımcısı Seyed Jalaledin Alavi, EİT’in üyelerini ve çalışma yapısını anlattı. EİT’in bölgesel ve hükümetler arası büyük bir kuruluş olduğunu ifade eden Alavi, “İklim değişikliği konusunun EİT bölgesinde çok önemli olduğunu bir kez daha belirtmek isterim. EİT bölgesel ve hükümetler arası bir kuruluştur. Farklı üyelerimiz var. Batı’da Avrupa ile sınırlarımız var. Doğu’da Çin’e kadar uzanan bir bölgede, kuzeyde Rusya Federasyonu ve güneyde Basra Körfezi’ne kadar uzanan coğrafyada temsilcilerimiz var. Önemli üyelerimiz var. 8 milyon kilometre bir alana hitap ediyor. Bu bölgede 240 milyondan fazla kişi yaşıyor. O yüzden en büyük bölgesel bir blok niteliğindedir dünyada EİT. EİT çok kapsamlı bir bölgesel kuruluştur. Uluslararası profili de artmaktadır. Uluslararası toplumun da karşılaşmış olduğu zorluklarla da karşılaşmaktayız. Küresel düzeyde etkilenme bizi de etkilemektedir. EİT genişledi ve birkaç ülke daha katıldı. Bir arada çalışarak sonuç odaklı stratejiler ve yeni ortaklık çerçeveleri geliştirilmektedir. EİT’nin hükümetler arası bir platform olarak bu bölge için üstlenmiş olduğu rol, kilit küresel oyuncular ve kuruluşlar tarafından kabul görmüştür. Küresel çevre zorlukları ve küresel zorluklar her zaman EİT bölgesinde bölgesel işbirliğini gerektirmiştir. İklim koşullarındaki değişiklikler, nüfus, ekonomik büyüme ve doğal kaynaklar üzerinde artan baskılar ve bununla birlikte bölge genelinde sosyal ve ekonomik eşitsizlikler, çeşitli sınır aşmış çevresel zorlukları da beraberinde getirmiştir. Bu zorluklar aynı zamanda su, hava kirliliği, ormancılık, biyoçeşitlilik ve ekosistem konularıyla ilgili sorunlarla da ilişkili olmuştur EİT bölgesinin tabanında. Bu bağlamda EİT üye devletlerinin çevresel olarak sağlam mekanizmalarının geliştirilmesi ve bu ortak zorlukların üstesinden gelmek ve bu ortak zorlukları ortadan kaldırmak için yenilikçi çözümlerin oluşturulması bizim için öncelikli görevlerimizin başında yer almaktadır” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ise, iklim değişikliğinin dünyanın geleceğini tehdit ettiğine dikkat çekti. EİT’in 5. değerlendirme raporunun bu gerçeği açık bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Öztürk, “İklim değişikliği dünyamızın geleceğini tehdit ediyor. Hükümetler arası iklim değişikliği panelinin geçtiğimiz yıl kamuoyuna sunduğu 5. değerlendirme raporu bu gerçeği net bir şekilde ortaya koymaktadır. Rapora göre 1950 yılından bu yana dünya yüzeyinin sıcaklığı +1 derece artmıştır. Küresel ortalama deniz seviyesi yaklaşık 19 santimetre yükselmiştir. Atmosferdeki karbondioksit seviyesi sanayi öncesi döneme göre yüzde 42 oranında artmıştır. Bu artışlara bağlı olarak iklimde meydana gelen değişiklik tüm kara parçalarında ve okyanuslarda insanları ve doğal sistemleri etkilemektedir. Son dönemde hem ülkemizde hem de dünyada yaşanan sel, taşkın, kuraklık gibi faaliyetlerle iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini fazlasıyla yaşamaktayız” diye konuştu.

Konferans, EİT’e üye ülkelerin 2015 yılı iklim anlaşmasına ilişkin bildirimleri ile devam etti.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Ordulu çift söküntü ip getirenlere Kabataş kilimi dokuyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 28.04.2024 04:48
Paylaş:
A+ A-

ORDU (AA) – EYÜP ELEVLİ – Ordu'nun Kabataş ilçesinde 46 yaşındaki Fatma Öztok, eskiyen örgü işlerin sökülmesiyle elde edilen iplerle Kabataş kilimi dokuyarak kazanç sağlıyor.

Öztok, Kabataş ilçesinde evlendikten sonra el tezgahında dokumacılık yapan kayınvalidesi Kadriye Öztok'tan işin inceliklerini öğrendi.

Kayınvalidesinin sağlığı elvermediği için işi bırakmasının ardından Fatma Öztok, 2000 yılından itibaren evlerinin alt katında oluşturdukları atölyede mesleği sürdürüyor.

Dört yıl önce emekli olan Aziz Öztok da eşiyle atölyede mesai harcıyor.

İki çocuk annesi Fatma Öztok, AA muhabirine, kayınvalidesinin rahatsızlanması sonucu mesleği devam ettirdiğini söyledi.

Kayınvalidesinin kilimleri elinde dokuduğunu ancak kendisinin bu şekilde sürdüremediğini anlatan Öztok, adlıkları eski tip makinelerle yıllardır Kabataş kiliminin üretimini yaptıklarını ifade etti.

Öztok, Kabataş kilimine ilgi olduğunu dile getirerek, “Burada 7 kişi, 10 kişi çalıştırdığım da oldu. Ama çalışanlar fındık zamanı gelince işi bırakıyor. Siparişi de aldığımız için sıkıntıya düştüm. O yüzden siparişleri azalttım. Şimdi yapabileceğim kadar alıyorum.” dedi.

Eşiyle çalışmanın önemine işaret eden Öztok, “Eşimle çalışmak daha rahat, çok güzel. Ben eve çıksam, buraya müşteri geliyor. En azından burada müşteriye bakabilecek birisi oluyor. Öbür türlü eve çık, dükkana in şeklinde zor oluyor. O yüzden eşim geldikten sonra rahatladım. İşin getirisi de iyi oldu çok şükür.” diye konuştu.

Örgüleri söküp getirenlerin israfı da önlemiş olduğunu anlatan Öztok, şöyle devam etti:

“İsraf olmasın, 'yazıktır, günahtır' diyerek dokutturuyor. 'Benden sonraki nesillere kalsın.' gibi düşüncelerle yaptırıyorlar, en çok ondan geliyor. Çöpe atma durumu olsa bu devam etmeyecek ama eskilerimiz asla çöpe atmayı istemiyor. Sökemezse kesiyor, kesemezse dikiyor. Yine de onu dokutturuyor. Çöpe atmaktansa onu kenara koyuyor.”

Öztok, çevrelerinde kendilerinden başka bu işi yapan olmadığını, tozlu iş olması nedeniyle pek de kimsenin benimsemediğini anlattı.

İşinden keyif aldığını ve bu nedenle devam ettiğini belirten Öztok, “Yoksa bağ bahçe, evin temizliğine zaman kalmıyor. Evde temizlik için işçi tutuyorum, buradan aldığımı oraya veriyorum. Ama bana keyifli geliyor. 60 sene olmuş. 30-40 sene kaynanam, 20-25 sene de ben devam ettirdim. 5 sene daha ancak dayanırız. Sadece kilime odaklanırsam günde 80-100 metre dokuma yaparım.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Bizim için mesleğin son temsilcisi diyebiliriz”

51 yaşındaki Aziz Öztok ise ilk etapta eşinin siparişleri elde yetiştirememesi üzerine araştırmalar yaptıklarını anlattı.

Gaziantep'ten makine aldıklarını belirten Öztok, “İlk önce bir makineyle başladık. Sonra bir, iki derken çözgü makinesi, sarma makinesiyle beraber işi çoğalttık. Daha seri bir şekilde çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.

Yörede bu mesleği yapan bir tek kendilerinin kaldığına dikkati çeken Öztok, “Bizim için mesleğin son temsilcisi diyebiliriz. Çocuklar yanaşmıyorlar. Kimisi üniversitede okuyor, kimisi çalışıyor. Biz de hanımla beraber yapabildiğimiz kadar bu şekilde yapmaya çalışıyoruz.” ifadesini kullandı.

Zaman zaman yurt dışına da ürün gönderdiklerine işaret eden Öztok, şunları kaydetti:

“Bize eski sökülmüş kazaklar geliyor. Onları belli bir aşamadan geçirdikten sonra dokuyoruz. Hem de katma değer oluyor. Rağbet de var. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa'ya mal gönderdiğimiz oluyor. Bu şekilde isteyenler, sipariş verenler oluyor. Yani güzel bir şey. Hem yöremiz için hem de otantik bir havası var. Yazları buralarda halıları kaldırıyoruz, sadece kilim seriyoruz.”

Öztok çifti, Kabataş kiliminin metresini 40 liraya örüyor.