Acil Çağrı Merkezini Meşgul Etmeyin

Acil Çağrı Merkezini Meşgul Etmeyin

Yayın: 30.11.2015 10:16
Paylaş:
A+ A-

Karabük İl Sağlık Müdürlüğü, “Yaşama Yol Ver” sloganıyla acil sağlık hizmetlerinin sunumunda 112 Acil Çağrı hattının gereksiz aranmasının önlenmesi ve trafikte ambulansın geçiş önceliğine özen gösterilmesi amacıyla bilgilendirme kampanyası başlattı.

Kampanya kapsamında bir alışveriş merkezinde kurulan standa görevli 112 ekipleri tarafından vatandaşlar bilgilendirilerek tanıtıcı broşürler dağıtıldı.

Kampanya hakkında bilgi veren Karabük Acil Sağlık Hizmetleri Şube Müdürü Dr. Züleyha Alaçamlı Aslan “Bakanlığın verdiği bilgiler doğrultusunda yürütülecek kampanyada ilimizde bu kampanyayı desteklemek amaçlı çeşitli faaliyetlerde bulunacağız. Sağlık Bakanlığımızın, sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliği ve kalitesinin arttırılmasına yönelik çalışmaları kapsamında ‘Yaşama Yol Ver’ isimli acil sağlık hizmetlerinin sunumunda 112 Acil çağrı hattının gereksiz aranmasının önlenmesi ve trafikte ambulansın geçiş önceliğine özen gösterilmesi medya kampanyasına kurduğumuz stantla başladık. Okullarımızda öğrencilerimize bilgilendirme çalışmaları yapacağız. Öğrencilere 112 elemanları nasıl çalışır onlar hakkında bilgi vereceğiz. İl genelinde bilgilendirme afişleri ve billboardlarla da kampanyamızın tanıtımını destekleyeceğiz. Dolmuşlarımızda konuya özel afişler asacağız” dedi.

Aslan, hayati tehlike durumu olmayanlar tarafından meşgul edilmesi nedeniyle gerçek acil sağlık yardımına ihtiyacı olan hasta ve vakalara ulaşmada geç kalındığını vurgulayarak, “2015 yılının ilk 10 aylık periyotta 112 Acil çağrı hattımıza 190 bin 263 çağrı düşmüş ve bunlardan 22 bin 985 çağrıya acil vaka çıkışı yapılmıştır. Sonuç olarak 190 bin 263 çağrının yüzde 92’si gereksiz veya asılsız olduğu görülmekte. 112 hepimizin bildiği gibi hayat kurtarıyor. Hayat kurtarırken de dakikalar hatta saniyelerin dahi önemli olduğunu unutmamamız gerekiyor. Acil müdahale gerektirmeyen sürekli hastalıklarda dahi 112 aranmaktadır. Bu durum, sizden daha acil ve güç durumda olan insanlara verilen hizmette aksamaya neden olmaktadır. Ayrıca ambulanslarımız trafikte olduğu zaman önceliğimiz her zamanki gibi ambulansa yol vermek olmalıdır” diye kaydetti.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Tarihi yapılar kadın kalemkarlara emanet

Yayın: 26.04.2024 13:02
Paylaş:
A+ A-

Antalya’da Olgunlaşma Enstitüsü bünyesinde kalemkar olarak görev yapan Eylem Olgun ve Merve Ünsal, kentteki camiler gibi tarihi yapıların restorasyonlarında çalışıyor.

Geleneksel Türk sanatları arasında yer alan “kalem işi”, Uygur Türklerinden bu yana dini ve sivil mimaride kubbe, tavan, duvar süslemesinde kullanılıyor.

Türk göçleri ile Anadolu’ya taşınan bu kadim Türk sanatına, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi mimari eserlerinde sıklıkla rastlanıyor.

Bu resim ve süsleri yapan sanatçılar ise kalemkar olarak adlandırılıyor.

Kalem işi sanatını başarıyla yapan kalemkarlar sayesinde günümüzde camiler başta olmak üzere birçok tarihi yapılarda yer alan süslemelerin restorasyonu titizlikle gerçekleştiriliyor.

Önemli bir Selçuklu kenti olan Antalya’da da bu sanatı Antalya Olgunlaşma Enstitüsü’nde kalemkar olarak görev yapan 39 yaşındaki Eylem Olgun ile 33 yaşındaki Merve Ünsal, kadın titizliğiyle icra ediyor.

Antalya Kaleiçi’nde 1600’lü yıllarda inşa edilen Tekeli Mehmet Paşa Camisi’nin 4 yıl süren restorasyon çalışmalarında görev yapan kalemkarlar, sanatlarını yeni nesillere öğretmek istiyor.

Olgun ve Ünsal, bugünlerde Antalya Olgunlaşma Enstitüsü binasının koridorlarında bulunan Antalya’nın mimari eserlerinden uyarlanan kalem işlerinin tamiri ve yenileme çalışmalarını yürütüyor.

“Desen hazırlıklarını yaptıktan sonra motifleri zemine aktarıyoruz”

Eylem Olgun, AA muhabirine, 15 yıldır kalemkarlık yaptığını söyledi.

Geleneksel Türk sanatlarına ilgisinden dolayı hayalinde olan kalemkarlığı severek yaptığını ifade eden Olgun, Antalya’daki eserlerin yanı sıra İstanbul’daki Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi, Yıldız Sarayı gibi özel köşk ve yalılarda da kalem işi yaptığını kaydetti.

Kalem işinin zorlu bir süreç olduğunu anlatan Olgun, “Kalem işi ahşap üzerindeyse ahşabın, duvar üzerindeyse sıvanın tamiratıyla başlıyoruz. Desen hazırlıklarını yaptıktan sonra motifleri zemine aktarıyoruz. Motifler ve zemin boyandıktan sonra tahrir adı verilen motif kenarlarındaki sınır çizgilerini çekerek işlemlerimizi tamamlıyoruz. Bizi tarihi camilerde görenler şaşırıyor. ‘Yine o kızlar çalışıyor’ diyenler oluyor. Erkeklerin işlerini ellerinden almışız gibi değerlendirenler de oluyor. Kalem işi, kadın titizliği ile daha güvenli yürüyen bir sanat.” dedi.

Tarihi yapılarda çalışırken büyük bir sorumluluk hissettiğini dile getiren Olgun, Türklerin köklerini yansıtan bu sanatın geleceğe aktarılmasına katkıda bulunmayı amaçladığını vurguladı.

“Restorasyon ve tarihi yapılar hep ilgimi çekiyordu”

Merve Ünsal ise geleneksel Türk sanatları bölümünden mezun olduktan sonra Ayasofya Camisi’nde görev yaptığını kaydetti.

Küçük yaşlardan itibaren resme hep yeteneğinin olduğuna dikkati çeken Ünsal, “Restorasyon ve tarihi yapılar hep ilgimi çekiyordu. Kalemkarlık mesleği ile hem tarihi yapılarda çalışıyor hem de yeteneğimi yansıtabiliyorum. Kalem işi benim için bir tutkuya dönüştü. Kadın olmanın titizlik gibi avantajlarını da yaşıyoruz. Metrelerce yükseklikteki iskelede durmak bazen zor oluyor ama zamanla alıştım.” diye konuştu.

Ünsal, kalem işlerinin cami ve türbelerin yanı sıra artık yalı, köşk ve villalarda da yapıldığına işaret ederek, “Kalem işlerinin Osmanlı döneminde olduğu gibi her yere taşınmasını ve hayatın içinde yeniden yer almasını istiyoruz. İnsanlar yaşadıkları yeri güzelleştirmek istiyor.” ifadelerini kullandı. (AA)