Aile dayanışmasıyla büyüttükleri çiftlikte yüz binlerce tavuk yetiştiriyorlar

Aile dayanışmasıyla büyüttükleri çiftlikte yüz binlerce tavuk yetiştiriyorlar

Anadolu Ajansı
Yayın: 31.01.2024 12:12
Paylaş:
A+ A-

DÜZCE (AA) – ÖMER ÜRER – Düzce'de 24 yıl önce kurdukları tavuk çiftliğini devlet desteğiyle genişleten aile, yılda ortalama 900 bin kanatlı hayvan yetiştirerek beyaz et üretimine katkı sağlıyor.

Karadere Hasanağa köyünde yaşayan Murat Fidan, babası Bayram ve annesi Saadet Fidan tarafından 24 yıl önce kurulan tavuk çiftliğini büyütmek amacıyla Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği Bölümü'nü bitirdi.

Fidan'ın 2016'da Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumuna başvurusuyla aile yüzde 50 hibe almaya hak kazandı. Kendilerine ait 10 bin metrekare arazideki kümes sayısını ikiden 4'e çıkarıp 130 bin yetiştirme kapasitesine ulaşan aile, yılda ortalama 900 bin etlik piliç üretiyor.

İşletmeyi daha teknolojik ve modern hale getirmeyi hedefleyen Murat Fidan, 3 yıl önce dünyaevine girdiği Saliha Fidan'dan da tam destek görüyor. Özel kuruluşlarda yaptığı okul öncesi eğitmenliğini bırakan Saliha Fidan, evin yanı sıra çiftlik işlerinde de eşinin yanında yer alıyor.

– “Bu işin saati yok ve dükkanı kapatma şansımız yok”

Murat Fidan, AA muhabirine, 2000 yılında aile büyükleri tarafından kurulan çiftliğin üretim kapasitesini artırdıklarını, eşi, anne, babası ve kardeşiyle çalıştıklarını söyledi.

Canlı hayvan bakımının güçlüğüne işaret eden Fidan, işin 24 saat ilgi gerektirdiğini dile getirdi.

Fidan, “Eşim çok büyük destekçim. Evdeki işlerin dışında hep yanımda. Yeri geliyor ben ona, yeri geliyor o bana yardımcı oluyor. Bu işin saati yok ve dükkanı kapatma şansımız yok. 24 saat bu hayvanlarlayız. Ben, eşim, babam ve kardeşim hep buradayız.” dedi.

Tarım ve Orman Bakanlığının çiftçilere desteklerinin önemine değinen Fidan, “Canlı hayvanda sigorta zorunluluğu için Bakanlığımıza ayrıca teşekkür etmek isterim. Bakanlığımızın çiftçiye desteği çok önemli seviyede. Yaptığımız iş ve bakanlık destekleri bu konuda diğer üreticilerimize tavsiye edeceğim boyutta. Diğer genç çiftçilerimize de önerim; kesinlikle üretime katkı vermeleridir.” diye konuştu.

– “Şehir hayatından çok daha güzel bir yaşantıdayız”

Saliha Fidan ise evlenmeden önce şehir hayatı yaşadığını, köy işleri ve çiftçilikte tecrübesinin bulunmadığını anlattı.

Evlenmeden önce özel eğitim kurumlarında okul öncesi eğitmeni olarak çalıştığını aktaran Fidan, “İlk başlarda bu işi çok zor buluyordum, eşim bana öğretti. Birlikte yürütüyoruz. Başlarda zor oldu fakat zamanla alıştım. Hayvanları ellemeye çekiniyordum ama şimdi iyiyim. Şu an her şey daha güzel ilerliyor.” dedi.

Fidan, “Şehir hayatından çok daha güzel bir yaşantıdayız. Evleneli 3 yılı geçti, evimiz müstakil, işimiz aynı yerde. Canlı yetiştiriyoruz ve bu çok güzel bir duygu.” diye konuştu.

– Yılda 2 bin tona yakın et üretimi

Baba Bayram Fidan, oğlunun işi büyütmesinin kendilerini çok mutlu ettiğini dile getirdi.

İşlerinden memnun olduklarını ve severek yaptıklarını vurgulayan Fidan, “Oğlumun bu işi sevmesi benim en büyük şansım. 2018'de her şeyi oğluma devrettim. Benim de en büyük destekçim eşim oldu.” ifadelerini kullandı.

Fidan, hastalık ve mevsimsel şartlar gibi değişkenlerle yılda yaklaşık 2 bin ton beyaz et üretimi yaptıklarını sözlerine ekledi.

Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Hayvan Sağlığı ve Yetiştiriciliği Şube Müdürlüğü veteriner hekimi Mehmet Uğur Nurhan da hayvanların kümeslere girdiği ilk günden çıktıkları son güne kadar saha veterinerleri tarafından kontrol edildiğini kaydetti.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu “Gazze” tablosuna izin vermeyince sokak sergisi iptal edildi

Anadolu Ajansı
Yayın: 18.05.2024 20:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – ENES TAHA ERSEN – Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu, Fransız Kültür Merkezi tarafından organize edilen sokak sanatı sergisindeki Türk grafiti sanatçısının Gazze konulu çalışmasına sansür uygulayınca sergi iptal oldu.

Fransız Kültür Merkezi, bugün yapılması planlanan “Olimpiyat Oyunları” temalı sokak sanatı sergisinin iptal olduğunu davetlilere attığı maille duyururken, iptal nedenini kamuoyuna açıklamadı.

AA muhabirinin iptale ilişkin sorularını yanıtlamaktan kaçınan kültür merkezinin, Fransız Başkonsolosluğunun Gazze konulu tablonun sergilenmesine izin vermediği için sergiyi iptal etmek zorunda kaldığı öğrenildi.

Çalışması sansüre maruz kalan ve diğer sanatçılar tarafından da sansüre karşı desteklenen grafiti sanatçısı Muhammed Emin Türkmen, yaşananlarını AA'ya anlattı.

MET takma adıyla tanınan Türkmen, Gazze konulu çalışmasına sansür uygulanmasına diğer sanatçıların da tepki gösterdiğini ve serginin Başkonsolosluğun ısrarıyla iptal edilmek zorunda kaldığını dile getirdi.

– Gazze'yle ilgili eser aylar önce görüşüldü

Yaklaşık 3 ay kadar önce Fransız Kültür Merkezinin kendisi ile iletişime geçerek olimpiyat oyunları temalı sokak sergisine davet ettiğini ve kendisinin de bu davete olumlu yanıt verdiğini söyleyen Türkmen, Gazze ve olimpiyatları birleştiren bir konuya sahip eser ile sergiye katılacağını, bunun için herhangi bir problem olup olmadığını aylar öncesinden ilgililerle görüştüklerini ifade etti.

Dünyanın bir ucunda insanlar katledilirken sadece olimpiyatları konu alan bir sergi yapmanın doğru olmayacağını, bu insanlara ses olmamanın komik, gerçeklikten uzak ve vicdanen rahatsız edici olacağını Fransız Kültür Merkezi yetkilileri ile yaptıkları görüşmede dile getirdiğini kaydeden Türkmen, şunları anlattı:

“Fransız Kültür yetkilileri ve diğer sanatçı arkadaşlar bu talebime olumlu yaklaştılar. Ancak bu süreçte, benden eserimde, herhangi bir hakaret unsurunun bulunmamasını rica ettiler. 'Fransa sanat ve fikir konusunda özgürlükler ülkesidir.' dediler ve bu yaklaşım ile açıkçası önce beni mutlu ettiler. Ben zaten hakareti, ifade özgürlüğü olarak kabul eden bir sanatçı değilim. Ancak sonrası konuştuğumuz gibi ilerlemedi.”

– “İnsanların acısını dile getiremeyeceksem bu sergide olmamın da bir anlamı yok”

Fransız Kültür Merkezi yetkililerinin serginin açılmasına 2 gün kala acil bir toplantı düzenlenmesini talep ettiklerini ve sonrasında eserinin sergide gösterilemeyeceğinin kendisine beyan edildiğini belirten Türkmen, şu ifadeleri kullandı:

“Serginin açılışına 2 gün kala bana bir telefon geldi. Küratörümüz bir toplantı yapmamız gerektiğini belirtti. Toplantıda bana bu sergide bu tema içerisinde eserlerimi sergileyemeyeceğim beyan edildi. Ben de diğer sanatçı arkadaşlarımızın emeğini ziyan etmemek için uğraş verdim. Ancak onlar, alınan bu kararın Fransız Başkonsolosluğunun kararı olduğunu bana ilettiler. Ben eserimde düzeltme yapabileceğimi belirtmeme rağmen konsolosluğun Filistin ile alakalı bir eseri bu sergide görmek istemediklerini belirttiler.”

Türkmen, kendisi ile birlikte sergide eserleri sergilenecek 5 sanatçının emeğinin boşa gitmemesi adına süreci yapıcı bir şekilde çözüme kavuşturmaya çalıştığını, ancak Başkonsolosluk kararının kesin olması nedeniyle programda hazırladığı tablonun sergilenemeyeceği, sadece farklı bir çalışma hazırlaması durumunda programa katılım sağlayabileceğinin kendisine söylendiğini aktardı.

Türkmen, şöyle devam etti:

“Başka bir temaya dönüştüremeyeceksem eserimin sergilenemeyeceği bana iletildi. Ben bu motivasyon ile sergiye katıldım ve en başında çalışacağım konuyu zaten kendilerine iletmiştim. Nitekim en başında bu konuyla ilgili bir problem olmamış, kendileri de bunu kabul etmişti. Fakat bu tutum Başkonsolosluğun kararı ile değişti. 'Eğer ben oradaki insanların acısını dile getiremeyeceksem zaten benim bu sergide olmamın da bir anlamı yok.' diyerek çekilme kararı aldım.”

Türkmen ayrıca Fransız Başkonsolosluğunun kararının ardından sergiye katılan diğer 5 sanatçı ve küratörün de “Sen yoksan ve sana bir sansür uygulanacaksa bizim de burada bulunmamızın bir anlamı yok.” diyerek programdan çekildiklerini, bunun üzerine serginin iptal edildiğini açıkladı.

– “Eserimde 'Olimpiyatlar Filistin'de olsa nasıl olurdu' konusunu anlatmaya çalıştım”

Sergide gösterilmek üzere hazırladığı tablo ile ilgili bilgiler veren Türkmen, şunları söyledi:

“Bu çalışmada konumuz olimpiyatlar olduğu için eserimde, 'Olimpiyatlar Fransa'da değil de Filistin’de olsaydı nasıl olurdu?' konusunu anlatmaya çalıştım. Bir an oradaki çocukların kaçışmaları, düşen bombalar canlandı. Bu tablo aslında bize şunu anlatıyor: 2040 olimpiyatlarına katılma ihtimali olan 15 bin çocuk İsrail tarafından öldürüldü. Eserin ismi: Gerçek Olimpiyatlardı (Real Olympics) Bu gerçek olimpiyatlarda bu çocuklara, yarışı kazanması durumunda sadece yaşama hakkı tanınıyor. Yani ikinci olma şansları yok çünkü ölüyorlar. Ben burada bunu anlatmak istedim.”

Hazırladığı tablonun yanı sıra Fransız Kültür Merkezi'nde kendine ayrılan bölümde evrensel barış mesajları, Gazze'de yaşananlar ile dünyanın bakış açısını gösteren ifadelerin yer aldığını belirten Türkmen, hiçbir hakaret unsuruna yer vermemesine rağmen eserine sansür uygulandığını kaydetti. Türkmen, şunları aktardı:

“Bu aslında tek başına bir tablo değildi. Bu tabloların asıldığı bir sokak duvarı oluşturmuştum enstitü içerisinde. O duvara bu tabloları asacaktım. Duvarda Filistin ile ilgili evrensel mesajlar yer alıyordu sevgi, barış ve özgürlük üzerine. Ben bu tabloları o mesajların yer aldığı duvar üzerine asacaktım ancak Başkonsolosluk kararı buna engel oldu, maalesef eserimin sergilenmesine müsaade edilmedi.”

Gazze'de süren katliama karşı sanatı ile Filistinlilere ses olmaya devam edeceğini belirten Türkmen, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“7 Ekim'den bu yana çok ciddi bir sivil katliamı var Filistin’de. Ben anlam veremiyorum, bütün dünya buna seyirci kalıyor. Ben bu süreç başladığından beri her akşam 'Bu insanlar için acaba ne yapabilirim?' diye düşünüyor, elimden geldiğince sanatımla oradaki insanlara, çocuklara ses olmak için çabalıyorum. Ben öbür dünyaya inanan bir insanım ve orada katledilen çocukların bir gün benim karşıma çıkıp 'Biz orada katledilirken sen ne yapıyordun?' diye soracaklarına inanıyorum. Benim orada onlara verebilecek bir cevabımın olması lazım. Bunu sanatımla yapmaya çalışıyorum. Onlar için yaptıklarım bir işe yarıyor mu bilmiyorum ancak elimden geldiği kadarıyla onlara ses olmaya çalışıyorum, olmaya devam edeceğim.”