Nefes almak ve gezmek…
Karabük’ün en büyük sorunu bu.
Betonlaşmanın esir aldığı,sosyal alanları kısıtlı bir kentle karşı karşıyayız.
Çarpık ve uyduruk yapılar kent estetiğini bozmaya yetmiyormuş gibi yeni yapılarda da aynı eksiklik devam ediyor.
“Yaptım oldu,kime ne” felsefesiyle hareket etmek bizi bu sürece taşımış.
Her nedense geleceği düşünerek hareket eden yok.
Aynı zamanda ortak aklı kullanmama konusundaki ısrarcılık devam ediyor.
Toplumsal bellek yok olduğundan geçmişten kaynaklanan bir zorlamadan bahsetmek de olanaksız.
Tarih dediğiniz gerçekliğin Karabük’te çöp kutusundaki atıklar kadar bile değeri yok.!
Cumhuriyet modernleşmesinin en önemli örneklerinden biri olan Karabük hızlı bir biçimde kimlik aşımı sürecinde.Yenişehir mahallesinin köhneliği ve yalnızlığı bu durumun en büyük kanıtı.
Karabük’ün kent kimliği sorgulanmıyor.
Çünkü bu konuları ele almak kimsenin işine gelmiyor.
Çıkarlar endişe taşımadan geleceği belirlemeye devam ediyor.
Çarpık kapitalist atılım acımasızca bizlere ders veriyor.
Adeta tarihi hapsetmiş durumda.
Şimdi bu nokta da sormak gerekiyor.
Bu kentte yaşayan insanları maddi kaygılar dışında bir şey ilgilendiriyor mu?
Kenti maddeler alemi kendi kıskacı altına almış.
Kent maneviyatını/ruhunu sele kaptırmış.
Sonuç…
Kent hızla kimliğini kaybediyor.
Evet…
Birdenbire nereden nereye geldik.
Herhalde bizim içinde yaşadığımız kenti anlamamaktan doğan sorunlarımız var.
İşçi kenti gitmiş yerine belirsizlik kaim olmuş.
Adeta yalpalıyoruz.
Plansız ,programsız hareket ediyoruz.
Yaptıklarımız ise gösterişten öteye gidemiyor.
Birçoğu ihtiyaca cevap vermiyor.
İnsanlar şikayetçi oluyor.
Oysa bu kentin genlerinde planlılık söz konusu.
Cumhuriyetin ilk planlı kenti Karabük’tür.
Bundan bihaberiz.!
Yazık…
Çok yazık.
Karabük’ün bu noktada önemini bilmemek çok büyük eksiklik.!
Okumadan/araştırmadan/bilmeden işler yaptığımız için her şey arapsaçına dönüyor.
Devletçilik ile kapitalizm arasında sıkışmış bir kent.
Kardemir’i Sümerbank’ın kurduğu Demir Çelik Fabrikalarıyla karıştıranlar bile var içimizde.
Nefes almakta güçlük çekerken bir de karşınıza kavram karmaşası çıkıyor.
O zamanda pirincin taşını ayıklamaktan çevremize bakacak zaman bulamıyoruz.
Gerçekten yanıtlanması zor soruların güçlüğü ile karşı karşıyayız.
Ancak lafa geldi mi…
Mangalda kül bırakmıyoruz.!
Her şeyi ne kadar da çok biliyoruz değil mi?
Maşallah…
Bilmediğimiz konularda ansiklopedi yazacak kadar da cesaretliyiz.
Etraf boş ya…
Aman kimse duymasın…!