Atatürk Heykeli Krizi

Atatürk Heykeli Krizi

Yayın: 22.04.2016 10:04
Paylaş:
A+ A-

Atatürk heykeli krizi meselesine en sonunda biz de dahil olduk.
Bizden önce kimler olaya konu oldu.?
Kronolojik olarak değinelim…
Önce krizi Karabük CHP İl Başkanı Sayın Erdoğan Dinçel bir basın toplantısı ile başlattı.
Sonra Karabük Belediye Başkanı Sayın Rafet Vergili’nin dayısı ,iş adamı Sayın Nazım Çapraz olaya müdahil oldu…
Olayı derinleştiren ve kamuoyunda tartışılmasına neden olan ise Her Telden köşesinde duayen gazeteci ağbimiz Sayın Ahmet Gölbek ‘in 20 Nisan 2016 tarihli yazısıdır.
Şimdi biz burada meseleyi kendi açımızdan ele almaya çalışacağız.
Önce malum soru ile meseleye bir giriş yapalım.
Karabük’e bir Atatürk Heykeli yapmak gerekir mi gerekmez mi?
Ya da…
Şimdiki zamanda…
Böyle bir soruyu sormak ne anlam taşır?
Öncelikle bu duruma vurgu yapmaya çalışalım:
Karabük’ü sıtmalı bir vadi olmaktan kurtaran karar 17 Nisan 1934’te uygulamaya konan İlk Beş Yıllık Sanayi Kalkınma Planında yer almıştır.
Karabük’te Demir Çelik Fabrikalarının kurulmasına yol açan kararnamede Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası vardır.
Bunları Karabük’te yaşayan herkes bilir.
Bilmiyorsa da öğrenmek durumundadır.
Çünkü tarihi bir gerçekliktir.
Şimdi burada sizinle bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.
Biz Milli Mücadele tarihimizin sadece askeri boyutunu ele alır ekonomik boyutunu önemsemeyiz.
Ancak Milli Mücadelenin önderi Mustafa Kemal Atatürk 17 Şubat 1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresinde Türk milletiyle şöyle bir görüş paylaşır:
“Siyasi zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsun iktisadi zaferlerle taçlandırılamazlarsa elde edilen başarılar sonuçsuz kalır”.
Şimdi buradan sizlere sormak isterim.
Ama bunu tüm Karabük’te yaşayanlara soruyorum.
Türkiye’de bu görüş doğrultusunda İktisadi açıdan bağımsızlık savaşının verildiği ilk kent neresidir?
Yanıtını hemen verelim…
Karabük’tür.
O nedenle burası Cumhuriyet Kenti ‘dir .
Cumhuriyet ekonomisinin göz bebeği olan kenttir.
Türk Ağır Sanayisinin başkentidir.
Türkiye’nın dış ülkelere açılan vitrinidir.
Durum bu kadar açıkken bizim Atatürk’e özel anlamda bir minnet borcumuzun olduğu aşikardır.
Karabük’ü Karabük yapan değerlerin başında Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını birinci sırada anmak onların manevi ruhları için Fatiha okumak birinci sırada önemsenmesi gereken bir husustur.
Tarihsel anlamda bir bilince sahip olmamak o milli duyguları ,kendi gücü içinde hissedememek çok kötü bir durumdur.
Allah içimizden hiç kimseyi bizi biz yapan o yüce duygudan mahrum bırakmasın.
Yoksa bu millete çok yazık olur.
Al yıldızlı bayrağımızın üzerindeki kan bizi ifade edemez hale gelir.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“Gölgeyim Ben” Karabük’te okuyucusuyla buluşuyor

Yayın: 29.03.2024 16:54
Paylaş:
A+ A-

The Poet House tarafından yayımlanan mini kitapta Tuğba Turan’ın “Gölgeyim Ben” adlı hikayeleri İsmail Sertaç Yılmaz tarafından çizilen illüstrasyonlarla bir araya getirildi.

Karabük’te polisiye ve gerilim türünde kitap yazan Tuğba Turan, güçlü kalemiyle yeni bir başarıya imza attı. Karabük’ün yetenekli yazarı Tuğba Turan, bu kez okuyucusunu dört hikayede buluşturuyor. Hikayelerinde, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmaktan çıkıp, kendi güçlerini keşfetmelerine vurgu yapıyor. Karakterinin gölge üzerinden güçlenmesi, aslında kadınların toplumda ikinci planda tutulduğu, bastırıldığı ve görmezden gelindiği gerçeğini simgeliyor. Ancak bu hikayeler, kadınların içlerindeki gücü keşfetmeleri ve erkek egemen topluma karşı mücadele vermeleri üzerinden umut ve ilham veriyor. Gölgelerden güç alan anti-kahramanın, kadınların kendilerini güçlü ve değerli hissetmelerine yönelik bir metafor olması da bu mesajın önemli bir parçasını taşıyor. Bu hikayeler, kadınların kendi ayakları üzerinde durmalarını, seslerini duyurmalarını ve adalet arayışlarında korkusuzca ilerlemelerini konu alıyor. Bu sayede, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmayı reddederek kendi ışıklarını yakmaları ve hayallerine doğru ilerlemeleri teşvik ediliyor.

Bu kitap aynı zamanda sakin kitap ‘slow book’ projesi, hızlı tüketilen kitaplara karşı bir başkaldırı niteliği de taşıyor. Hikayelerinde gücünü gölgeden alan anti-kahramanın yaratıcısı Turan, kitabında şu ifadelerde bulunuyor: “Ben yoklukla güçlendim. Hiçlikten doğdum. Bir kadının içine düşerken zevk veren, düştükten sonra istenmeyen bir bebek gibi, boşluğu doldurdum. Ben oldum” sözleriyle karakterinin iç dünyasını anlatarak, kadınların sessizliklerine ses katmayı hedefliyor.

“Gölgeyim Ben”, kadınların güçlenme sürecini ve adalet arayışını ele alan etkileyici hikayelerle dolu bir kitap olarak okuyucularla buluşacak. Bu kitap ile Yazar Tuğba Turan’ın Karabük ve Türkiye genelinde edebiyata ve sanata farklı bir bakış açısı getireceğinin mesajı veriliyor. (Esra Oğuzkağan Özkan)