Bayburt’un asırlık camilerinde hatim geleneği yaşatılıyor

Bayburt’un asırlık camilerinde hatim geleneği yaşatılıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 27.03.2024 04:36
Paylaş:
A+ A-

BAYBURT (AA) – Bayburt'ta 250 cami ve Kur'an kursunda ramazan dolayısıyla sabah, öğlen ve ikindi namazlarının akabinde mukabele geleneği sürdürülüyor.

Kentteki camilerde sabah, öğle ve ikindi vakitlerinde bir araya gelen her yaştan kişi, din görevlilerinin Kur'an-ı Kerim tilavetini takip ediyor, bilmeyenler de okunan ayetleri dinliyor.

Kent merkezinde Selçuklu Sultanı 2. Gıyaseddin Mesud zamanında 1282-1299'da yaptırılan Bayburt Ulu Cami, Demirözü ilçesi Gökçedere beldesinde Akkoyunlu Hacı Ferahşad Bey tarafından 1517'de inşa ettirilen Ferahşad Bey Camisi ile Konursu köyünde 1812'de çivi kullanılmadan yapılan ve ahşap işçiliğiyle ön plana çıkan Konursu Ulu Cami, geleneğin yaşatıldığı yerler arasında bulunuyor.

Bayburt Ulu Cami İmam Hatibi Zülküf Kocabey, AA muhabirine, asırlardır süren mukabele geleneğini coşkuyla devam ettirdiklerini söyledi.

Ulu Cami'nin yapıldığı tarihten beri mukabele geleneğinin sürdürüldüğünü, kendisinin de 33 yıldır her ramazanda aynı camide hatim okuduğunu belirten Kocabey, “Ulu camiler, bütün vakitlerde cemaatin yoğun olduğu camilerdir. Hatim geleneği Bayburt'ta asırlardan beri devam ediyor. Bu camide hatim hiçbir zaman kesilmemiştir. Ben görev yaptığım sürece hatim her zaman bu camide yapıldı. Benden önce görev yapan arkadaşlar da aynı şeyi söylerdi, hatim hiç kesilmemiştir. İnşallah kıyamete kadar da kesilmeyecektir.” dedi.

Cami cemaatinden 83 yaşındaki Nüsret Topsakal ise 1953'ten beri aynı camiye geldiğini ifade etti.

Özellikle ramazanda her vaktin camilerde güzel geçtiğini aktaran Topsakal, “Bizim zamanımız hep Kur'an'la geçti. Bu geleneği de yıllardır devam ettiriyoruz. Camilerimiz hiç boşalmadı, ramazanda teravih, hatimler gibi ibadetlerle her zaman şenlikli olur. Bugüne kadar hiç boş kalmadı Allah'a bin şükür.” diye konuştu.

Topsakal, mukabelenin ardından cemaatle birlikte Gazze ve Doğu Türkistan için de dua ettiklerini sözlerine ekledi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Arıcılıkta 50 yılı geride bırakan emekli öğretmen, bilgilerini yeni nesillere aktarıyor

Yayın: 19.05.2024 13:11
Paylaş:
A+ A-

Karabük’te yaşayan emekli öğretmen Ahmet Çetin, öğretmenlik yıllarında başladığı arıcılıkta yarım asrı geride bıraktı.

Eflani ilçesi Gökgöz köyü Topuzlu Mahallesi’nde arıcılık yapan 74 yaşındaki Çetin, Bolu Erkek İlköğretmen Okulundan 1969’da mezun oldu. Anadolu’nun çeşitli illerinde öğretmenlik yapan Çetin, 1974’te Eflani ilçesinin Karlı köyü ilkokulunun bahçesinde arıcılığa başladı. Öğretmenlikten 1995’te emekli olan Çetin, arıcılık faaliyetlerini sürdürdü.

Çetin, 50 yılı geride bıraktığı arıcılığın yaygınlaşması için 18 yıldır il ve ilçe tarım müdürlükleri ile halk eğitim merkezlerinde düzenlendiği kurs ve seminerlerle katılımcılara teorik ve pratik bilgiler aktarıyor.

– “Arılar tarımın olmazsa olmaz yardımcı aktörleridir”

Ahmet Çetin, AA muhabirine, arıcılığa başladığı yıllarda öğretmenlerin ya hindi yetiştirdiğini ya meyvelik kurduğunu ya da arıcılık yaptığını söyledi.

O yıllarda daire amirleri ve müfettişlerin köy okullarındaki öğretmenleri üretim yapmaya teşvik ettiğini aktaran Çetin, “Üreticilik yapan öğretmenler yazın okulları terk etmezler, bahçede üretim yaparken okulun tesislerini geliştirirler, örnek çalışmalar yaparlardı. O ortamda başladık. O gün bugündür 50 yıl geride kaldı.” dedi.

Çetin, o yıllarda arıcılığı geleneksel yöntemlerle yaptıklarını anlatarak, şöyle devam etti:

“Daha sonra bilimsel verilere ulaşabilmek için seminerler, kurslar, arıcılıkla ilgili kitap ve yayınlara ulaşmaya çalıştık. O gün bugündür devam ediyoruz. 2004’te Karabük Arıcılar Birliğini kuruncaya kadar el yordamıyla kendi kendimizi geliştirdik. Arıcılar birliğinin örgütlenmesiyle birlikte bilimsel verilere ulaşmak çok daha hızlı oldu. Tartışmalara, ulusal ve uluslararası düzeydeki kongrelere ve sempozyumlara katıldık. Birikimlerimizi paylaştık, uzmanları dinledik. Onların bilgilerinden faydalanmaya çalıştık.”

Bugün Türkiye’de arıcılıktaki standartların yükseldiğini dile getiren Çetin, Türkiye’nin bal veriminin arttığını, ülkenin yıllık bal üretiminin 100 bin tonu geçtiğini kaydetti.

Çetin, tarımsal ilaçlama ve çevre kirliliğinin olmadığı bölgenin arıcılık için elverişli olduğuna işaret etti.

Arıcılığa 50 yıldır katkıda bulunmaya çalıştığını belirten Çetin, daha çok kişinin bu alana yönelmesi ve bu faaliyeti bilimsel veriler ışığında yapması için kurs ve seminerler düzenlediğini anlattı.

Çetin, uygulamalı eğitimlerin olumlu yansımalarının görüldüğünü aktararak, gerek arı hastalıklarının azalması gerekse bal verimindeki artışların buna bağlanabileceğini söyledi.

Arıların önemine değinen Çetin, “Arılar tarımın olmazsa olmaz yardımcı aktörleridir. Arıların olmadığı yerde tarımsal verim olmaz. Arıcılık yapan genç kardeşlerimiz aslında doğrudan tarımsal üretimin de artışına katkı sağlamış oluyorlar. Arıcılığa meraklı olan genç arkadaşlarımızı kutluyorum.” diye konuştu.

Çetin, arı sağlığına zarar verecek kontrolsüz tarımsal ilaçlamaları doğru bulmadığını vurgulayarak, “Üreticilerimiz aslında fazla ürün almak amacıyla bu tür çalışmalara giriyorlar ama bir taraftan da arı sağlığını bozan bu tür ilaçlar aslında tarımda verimi düşürüyor.” dedi.