Dilbaz Pedagoji ve Psikoloji Danışmanlık Merkezi sahibi Pedagog ve Psikolog Peri Dilbaz, son yılların en büyük sorunlarından biri olarak kabul edilen sosyal medya bağımlılığı hakkında görüş ve bilgilerini gazetemize aktardı.

“Sosyal Medya Bağımlılığı’nın kaynağı: ilgisiz aile bireyleri”

Dilbaz Pedagoji ve Psikoloji Danışmanlık Merkezi sahibi Pedagog ve Psikolog Peri Dilbaz, son yılların en büyük sorunlarından birinin sosyal medya bağımlılığı olduğunu söyledi.

Pedagog ve Psikolog Dilbaz: “Sosyal medya bağımlılığı olarak tanımlanan durum, zevk veren davranışlarımızın tekrarı ile önlenememesi olarak bilinir. Genç ve yaşlı herkes tarafından eğlence ve boş zaman aktivitesi olarak kullanılan sosyal medyanın aşırı kullanımı, bu bağımlılığa neden olmaktadır. Bu bağımlılığın temel nedeni, kendimizi yeterince sevmediğimizdir.  Örneğin, hızlı araba veya motosiklet kullanırken, yemek yerken veya mezarlıkta dua ederken yapılan paylaşımların beğeni almasını beklemek aslında başkalarının onayını arama duygusudur. Ayrıca ameliyathaneden giriş yapmadan önce ve çıktıktan sonra yapılan paylaşımlar da aynı şekilde başkasından onay alma ihtiyacını yansıtmaktadır. Bu onaylanma durumu kişinin çocukluğuna kadar gider, aile bireylerinden kaynaklıdır. Çocukluğunda istediği kadar onaylanma alamadığı için bugün onaylanma ihtiyacı içeren duygular, çoğumuzu sosyal medyaya yönelten bir etken olabilir. Bu durum ise mutsuz insanları, sosyal medya bağımlılığına sürükleyebilir. Bu bağımlılık, anksiyete, stres, depresyon gibi zihinsel sorunlara ek olarak uykusuzluk gibi fiziksel sorunlara da neden olabilir. Bunun yanı sıra, yeme bozuklukları, görme kaybı ve duruş bozukluğu gibi fiziksel rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir.” dedi.

“Sosyal Medya”nın azı karar, çoğu zarar

Psikolog Dilbaz: “Beyindeki belirli bir bölge etkilendiği için, sosyal medyada bir kaçış yaşarız. Sosyal medya, bir bardak içecek gibi düşünülebilir; içebileceğiniz su gibi olabileceği gibi, içindeki zehir gibi de olabilir. Su veya zehir içeceğim tamamen benim tercihimdir. Bu nedenle, zararlarını gördükçe destek almak için bir psikologa danışmanız önemlidir. Çocukların ebeveynlerinin yeterli ilgi ve alakayı göstermesi, güven duygusunun oluşmasını sağlaması ve sosyal medyayı verimli bir şekilde kullanmayı öğretmeleri gerekmektedir. Ayrıca, çocuklara en fazla 1 saat tablet ve benzeri cihaz kullanımı için izin verilmelidir. Bu sırada, çocuklar yabancı dil öğrenimi, hikayeler ve oyunlar ile sosyal medyada bilgi keşfi yapabilirler. Ailelerin, sosyal medyanın ne olduğunu ve bağımlısı olmamak için nasıl kullanılması gerektiğini çocuklara anlatması önemlidir. Örneğin, sadece çocuklara özel videoların bulunduğu “Kids” başlıklı bir bölüm bulunan Youtube’dan video izleyebilirler. Ancak, izlenen her şeyin içeriğinin kontrol edilmesi gerekmektedir. Asla tablet veya telefonu yasaklamayın. Verimli kullanmayı öğretin. Çocuklar, akran zorbalığına maruz kalmasın, duygularını ve isteklerini sizinle güven ortamı kurarak belirtebilsin. Çocuklar sosyal medyayı kullanmayı aileleriyle birlikte öğrensin. Çocuklar, savaş, taciz, terör, yaralı veya ölü gibi kavramları anlamadan bu içeriklere bakmamalıdır. Sonra uyumsuz, öfkeli ve saldırgan çocuklar gelişiyor. Özellikle çocukların henüz hazır olmadığı içeriklerin sosyal medyada izlenmesi, beynin hızla uyarılmasına ve heyecan yaratmasına neden oluyor. Bu durumda çocukların yemeklerden lezzet alamadığı gibi tat alma duygusunun da gelişmediği biliniyor. Sosyal medya kullanımının azı karar, çoğu zarar verir, diyebiliriz. Her yaştaki bireylerde belirli zaman aralığında olması gerekir. ” dedi. (Esra Oğuzkağan Özkan)