Tarihin dinamizmini ve geleceğe yönelik yaşama refleksini yitirdiği ama dumanlı bir ortamın satır arası oluşturmaya çalıştığı bu ülkede yaşamın ne kadar ilginçliklere konu olduğunu hiç düşündünüz mü acaba?
Evet…
Şimdi…
İnsanoğlu kendi tarihini kendi yapar.
Özel mülkiyete bağlı olarak sınıf çelişkisi ile birlikte çatışma sürecine girmesi tarihsel olaylara yo açar.
Ve…
Kendi tarihini yazmaya başlamasına ortam hazırlar.
Bizlerin bu süreçte yapacağı iş,geçmişte tarihi yapan bu çelişkili durumu kavramaya çalışmak ve insanların mutluluğu yakalama noktasında gelecek için geçmiş birikimi tecrübe olarak kullanmasına yardımcı olmaktır.
Ya da uygarlığın gelişmesine katkı yapmaktır.
Buradan bahsedilen teorik çerçeveden hareketle Karabük Tarihi’ne baktığımızda,gazete arşivlerinin bize sağladığı belgeler, ileriye dönük atılımlar ,geçmişte yaşanılan olaylardan ders alma becerisini gösterilemediğini kanıtlamaktadır.
Sizce…
Tarihsel açıdan bunun anlamı ne olabilir?
İsterseniz buna ilişkin bir yorum denemesi yapmaya çalışalım.:
İnsanların olduğu gibi toplumlarında kendilerine özgü etnik. kültürel genleri vardır.
Bunlarda,biyolojik genler gibi doğuşla birlikte oluşurlar.
Kaynakları kendi tarihsel oluşumları ile birlikte şekillendikleri için, daha sonra elde edilen tecrübelerle bir türlü değişime uğramazlar.
Örneğin,bu tezi günlük yaşamda vatandaşlarımızın gösterdiği bir takım davranışları gözleyerek doğrulamaya çalışalım…
Yapılması toplumu rahatsız eden bir yasak belirleyelim ve bu yasağı “kanun” haline getirelim..
Toplumun geni yasak savmaya göre şifrelenmiş ise,bu kanun durumuna getirilmiş bu “yasağın” uygulanmasını sağlayamazsınız..!
Belirlenmiş kanuna rağmen bireyler, yasak çiğnemeye devam ederler…
Nasıl mı?…
Şöyle ki,adam yasak olmasına karşın kırmızıda geçer, kural dinlemez.
Arabaya biner, kemer takmaz.
Bunun tarihsel etnik kültürel genle alakası nedir? diye soruyorsanız yanıtlayayım.:
Geçmiş zamanda kendini Orta Asya’da ki gibi e at üzerinde eğersiz ,bozkırda, sınırsız özgür hissettiğinden yazılı hale getirilmiş yasaklar asla onu ilgilendirmez.
Dahası bu yasaklar onun için bir yük oluşturur.
Yine…
Normal hız haddini aşma dersiniz,o,otomobili ile son sürat gider.
Adama, görgü kurallarını öğretirsiniz ,o, sokaklara çöp atmaya devam eder.
Yüksek sesle konuşma hasta var dersiniz,o bildiğini okur…
Kadınları dövmeyin dersiniz o dövmeyi vurmayı bir sanat olarak icra etmeye devam eder.
Bu noktada…
Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Ama benim burada takıldığım ve bir türlü yanıtını bulamadığım yanıt ise şu;
Adam arabasında hareket halindedir ve sigara içmektedir.
İşin sağlığa zararlı olma durumunu bir tarafa bırakalım…
Sigarasının külünü,hafif araladığı camın üzerinden yola serpmekte,küllük dururken son izmariti de söndürmeden yola bırakmaktadır.
Bunu yapan kişi bir de ülkenin en iyi üniversitelerinden birinden mezun olmuşsa kara kara düşünmez misiniz?…
İşte bu noktada, doğuştan etnik özellik gösteren kültürel gen ,kendini ve etkisini bu tür ilişkilerde ortaya çıkarır….
Anlaşılmaz gelişmelere, hareketlere yol açar…
Doğal olarak gen mühendisliği alanında da bir buluş olursa o zaman gerçekten insanlık tarihini doğrudan etkileyecek gelişmeler yaşanabilir…
Tarihin seyri değişebilir…
Karabük’te ve ülkemizde yaşanan ilginçlikleri başka bir teori ile açıklamanın olanağı yoktur.
Tarihi bu kadar tekerrür ettirecek tuhaflıklar başka bir yerde görülmez sanırım.
Gazete arşivlerinin tozlu sayfalarına baktığımda benim bugünkü ve hatta yarınki Karabük’ü bu kadar net anlatabilmem başka ne ile açıklanabilir ki….!