Gazze’de 3 haftada öldürülen çocuk sayısı dünyada son 4 yıldaki çatışmalarda öldürülenleri aştı

Gazze’de 3 haftada öldürülen çocuk sayısı dünyada son 4 yıldaki çatışmalarda öldürülenleri aştı

Yayın: 19.11.2023 13:37
Paylaş:
A+ A-

Uluslararası hukuk alanında çalışan avukat Ahmed Abofoul, “Sağlık sistemi çökmeden önce bildiğimiz şey, İsrail’in Gazze’de her 4 dakikada 1 Filistinliyi öldürdüğüydü. İsrail şu an saatte ortalama 6 çocuk ve 4 kadın öldürüyor.” dedi.

Uluslararası hukuk alanında çalışmalar yapan Filistinli avukat Ahmed Abofoul, Gazze’de İsrail bombardımanı altındaki Filistinli çocukların durumuna ilişkin, “İsrail’in Gazze’de sadece 3 hafta içinde öldürdüğü çocuk sayısı, 2019’dan bu yana dünyadaki çatışma bölgelerinde öldürülen yıllık çocuk sayısını aştı.” dedi.

İşgal altındaki Batı Şeria’nın Ramallah kenti merkezli Al-Haq isimli insan hakları örgütünün hukuk danışmanı avukat Ahmed Abofoul, AA muhabirine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında öldürülen çocuklar ve uluslararası örgütlerin çocuk ölümlerine ilişkin tutumunu değerlendirdi.

Gazze’de sağlık sisteminin çöktüğünü belirten Abofoul, “Hastaneler, koridorlarda yatan yaralılarla tıka basa dolu. Doktorlar yaralılar arasında öncelik sıralaması yapmak zorunda kalıyor. Morglar da dolu ve doktorlar anestezi olmadan ameliyat yapıyor. Acımasız bombardımandan kaçıp, sığınacak yer arayan yüz binlerce insan aşırı kalabalık okullara tıkılmış durumda ki buralarda da taşan tuvaletler nedeniyle salgın hastalık riski var.” şeklinde konuştu.

Abofoul, şu anda Gazze’de kaç kişinin hayatını kaybettiğinin, bunların kaçının çocuk olduğunun belirlenmesinin giderek güçleştiğine işaret ederek, “Sağlık sistemi çökmeden önce bildiğimiz şey, İsrail’in Gazze’de her 4 dakikada 1 Filistinliyi öldürdüğüydü. Save the Children’a göre, İsrail’in Gazze’de sadece 3 hafta içinde öldürdüğü çocuk sayısı, 2019’dan bu yana dünyadaki çatışma bölgelerinde öldürülen yıllık çocuk sayısını aştı. İsrail, şu anda saatte ortalama 6 çocuk ve 4 kadın öldürüyor.” ifadesini kullandı.

İsrail’in Gazze’de bugüne dek bin 50’den fazla katliam gerçekleştirerek, aileleri tüm akrabalarıyla nüfus kayıtlarından sildiğini aktaran Abofoul, şöyle devam etti:

“İsrail 125’in üzerinde sağlık tesisini hedef aldı, yaklaşık 20 hastane hizmet dışı kaldı. Savaşın ilk haftasında Gazze’yi, ABD’nin Afganistan’ı bir yıl boyunca bombaladığından daha fazla bombaladı. İlk 25 günde Rusya’nın Ukrayna’da 1,5 yılda öldürdüğünden daha fazla sivili öldürdü. Bir ay içinde Gazze’ye iki Hiroşima nükleer bombasına eşdeğer bomba attı. İşgal ordusu, Gazze’de kişi başına 10 kilogram patlayıcıya eşdeğer bombardıman gerçekleştirdiğini itiraf etti. İsrail şu ana kadar Sırpların Bosnalı Müslümanlara yönelik soykırımında öldürülenden daha fazlasını Gazze’de öldürdü. Bu bir soykırım. Buna artık son verilmeli.”

“İsrail çocuk ve kadınları kasıtlı olarak hedef alıyor”

Abofoul, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin savaş zamanlarında çocuklara yönelik 6 ağır ihlalden bahsettiğine dikkati çekerek, “İsrail bu ihlallerden 3’ünü, ‘Çocukların öldürülmesi ve sakat bırakılması, okullara veya hastanelere saldırılar ve çocukların insani yardıma erişiminin engellenmesi’ Gazze’ye yönelik saldırılarında kasıtlı ve sistematik olarak işledi.” diye konuştu.

Silahlı kuvvetler ve silahlı grupların, uluslararası insancıl hukuk uyarınca, çatışma dönemlerinde savunmasız durumda olan çocuklar başta olmak üzere sivilleri koruyucu tedbirler almakla yükümlü olduğunu vurgulayan Abofoul, “Sivil altyapı, özellikle de hastaneler, uluslararası insancıl hukukta özel koruma statüsüne sahip. İşgalci İsrail ordusu henüz bu korunan yerlerin bu özel korumayı kaybettiğine dair ciddi veya ikna edici kanıtlar sunmadı.” ifadesini kullandı.

Abofoul, eldeki tüm verilerin İsrail’in çocuk ve kadınları kasıtlı olarak hedef aldığına işaret ettiğinin altını çizerek, şunları dile getirdi:

“İsrail’in çoğu kadın ve çocuk olmak üzere korunan sivilleri, hastaneleri, ambulansları, BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) okullarını, fırınları, UNRWA gıda depoları ve su rezervlerini sistematik olarak hedef alması, insanların Gazze Şeridi’ni terk etmesi için kasıtlı aç bırakma politikasına işaret ediyor. Bunlar aç bırakma, zorla yerinden etme, etnik temizlik ve işkence de dahil olmak üzere bir dizi savaş suçu ve insanlığa karşı suçtur. Bu, gözlerimizin önünde gelişen ve sık sık ciddi soykırım belirtileri gösteren bir başka Nekbe.”

“Tarih, İsrail’in çocuklara yönelik işlediği suçları normalleştirenleri affetmeyecek”

Gazze nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasının çocuk olduğunu kaydeden Abofoul, “Gazze’deki çocukların çoğu, İsrail’in önceki bir ya da birkaç saldırısını zaten deneyimledi. Bazıları daha önce de yaralandı ve ebeveynlerini veya sevdiklerini kaybetti. Dünyada hiçbir çocuk böyle bir acı çekmemeli. Filistinli çocukların bunları yaşamak zorunda kalması insanlık için utanç verici bir leke olarak kalacak.” görüşünü paylaştı.

Abofoul, Gazze’deki sağlık personelinin Filistinli çocuklar için “Ailesi Hayatta Olmayan Yaralı Çocuk” (Wounded Child No Surviving Family) ifadesinin kısaltması “WCNSF” ifadesini kullanmaya başladığını anımsatarak, “Bu var olmaması gereken bir kısaltma. Hiç kimse bunu hak etmez. Bu tür bir zulmün ve insan hayatını hiçe saymanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Ebeveynlerini ya da ailelerini kaybeden çocuklar için kalbim acıyor. Filistinli çocukların katlanmak zorunda kaldığı acılar hayal edilemez ve insanlık dışı.” dedi.

Filistinli çocukların ağır travma geçirdiğine de değinen Abofoul, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son saldırıdan önce hazırlanan çeşitli raporlarda, Gazze Şeridi’ndeki çocukların yüzde 91’inden fazlasının bir tür travma yaşadığı ortaya konmuştu. Tek başına bu oran bile insanlığın bilincini sarsmaya yetmeliydi ancak ne yazık ki Filistinlilerin çektiği acılar normalleştirilmiş ve hoş görülmüş gibi görünüyor. Tarih, İsrail’in çocuklara yönelik işlediği suçları normalleştiren ve rasyonelleştirenleri affetmeyecek çünkü bu kişilerin de ellerinde Filistinli çocukların kanı var.”

“BM Filistinli çocukları korumakta utanç verici şekilde başarısız oldu”

Abofoul, başta BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) olmak üzere BM’nin farklı organlarının silahlı çatışmalar sırasında çocukları koruma sorumluluğunu yerine getiremediğine vurgu yaparak, “BM Filistinli çocukları korumakta utanç verici şekilde başarısız oldu.” görüşünü paylaştı.

BM’nin çatışmalarda çocuk haklarını ihlal eden ülkelere ilişkin hazırladığı kara listeye İsrail’i dahil etmeyi reddettiğini ancak söz konusu listede Rusya’nın yer aldığını dile getiren Abofoul, sözlerini şöyle tamamladı:

“BM’nin çatışmalarda çocuk haklarını ihlal eden ülkelere ilişkin yıllık kara listesinde İsrail’in hala yer almaması tam anlamıyla skandal. BM sadece Filistinlileri ve çocuklarını hayal kırıklığına uğratmakla kalmıyor, aynı zamanda kutsal görev ve sorumluluğunu da utanç verici şekilde yerine getirmiyor. BM’nin Filistinli çocukları dünyadaki diğer çocuklar gibi koruma konusundaki başarısızlığı ve isteksizliği, güvenilirliğini ve etkinliğini sorgulanır hale getiriyor.”(AA)

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Atatürk’ü temsil eden bayrak Samsun’da karaya çıkarıldı

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.05.2024 04:36
Paylaş:
A+ A-

SAMSUN (AA) – Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatmak üzere Samsun'a ilk adımı attığı yer olan Tütün İskelesi'nde, Atatürk'ü temsil eden Türk bayrağı askerler tarafından karaya çıkarıldı.

Samsun'da 19 Mayıs kutlamaları, saat 09.00'da Atatürk Anıtı önünde başladı. Anıta çelenk sunumuyla başlayan tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla devam etti.

Ardından Tütün İskelesi'ndeki tören alanına geçildi.

Samsun Valisi Orhan Tavlı, burada yaptığı konuşmada, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı coşkuyla kutlamanın onur, gurur ve heyecanını hep birlikte bir kez daha yaşadıklarını söyledi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Bandırma Vapuru'yla 16 Mayıs 1919 Cuma günü İstanbul'dan yola çıktıktan sonra 19 Mayıs 1919'da karaya çıkarak Milli Mücadele'nin ilk adımını Samsun'da attığına işaret eden Vali Tavlı, “O gün Samsun'umuzda yakılan meşaleyle adeta küllerinden doğan, birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhuyla Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıkan aziz Türk milleti, Cumhuriyet'imizin ilanıyla tarih sahnesinde yeniden dirilmiştir. Tam 105 yıl sonra bugün, o tarihi anın milli ve manevi atmosferini yüreğimizde hissediyor, şanlı Türk bayrağımızı coşku ve gururla temsili olarak aynı noktadan karaya çıkartarak, istikbalimizin, Cumhuriyet'imizin ve Türkiye Yüzyılı'nın en büyük teminatı Türk gençliğine teslim ediyoruz.” dedi.

Törende askerler, Milli Mücadele'yi başlatmak üzere Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının karaya çıkışını canlandırdı. Askerler, karaya çıkardıkları Türk bayrağını izcilere teslim etti. İzciler, Türk bayrağını 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinliklerinin yapılacağı İlkadım Atletizm Stadyumu'na kortej eşliğinde götürdü.

Törene, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, protokol üyeleri ve vatandaşlar katıldı.