Hayata Dair…!

Hayata Dair…!

Yayın: 10.04.2015 08:38
Paylaş:
A+ A-

Hal ve gidişimiz üzerine neler söylenebilir…
Çok şey…
Ben…
Yaşadığım süre içinde hayatın sakin geçtiğine hiç tanık olmadım.
Sürekli gündemi değiştiren ve kafa kurcalayan bir olay karşımıza çıkıyor.
Bu durum ise sürekli tekrarlanıyor.
Ondan sonra da…
İşin içinden çık çıkabilirsen.
Olup biteni anlamak mümkün görünmüyor.
Bilgi kirliliği ise günümüzde çokça kafa karıştırıyor.
Yani…
Kim doğru söylüyor.?
Söylemiyor…
Bu noktada karar vermek güçleşiyor.
Yaşadığımız zaman içinde en kötü olanı ne diye sorarsanız hemen söyleyeyim.
Belirsizlikler…
Bir yerde belirsizlik varsa orada sorun vardır.
Belirsizlikler güvensizliğe kapı aralıyor.
Bu durum da toplumsal kaygıları tetikliyor.
Ayrıca…
Fay hatlarını kırılmasına neden oluyor.
Şimdi esas meseleye gelelim.
Herkesin kendine göre bir doğrusu olması yaşama tutunma çabasından başka bir şey değildir.
Doğrular bir isteğe/hedefe bağlı olarak gerçeklik kazanıyor.
Ancak herkesin doğrusu kendisine ait olunca kim haklı sorusu kafa karıştırmaya yetiyor.
Hayatın kendisi aslında bir mücadeleyi konu alıyor.
Mücadele içinde herkes kendini haklı görüyor.
Şimdi…
Yine başa dönersek…
Kendimize şu soruyu soruyoruz.
Gündemi sakinlikten arındırmak mümkün müdür?
Bana sorarsanız hayır…
Çünkü…
Herkes bir şeylerin peşinde.
İnsanlar yaşamak için uğraş vermek durumunda.
Yaşam bu esas üzerine kurulu.
Herkesin kendine göre hayatla ilgili bir hesabı var.
Bu bir gerçekse…
Gündemi farklı gelişmelerden arındırmak ,sakin bir an bulmak mümkün olmuyor.
Dediğimiz gibi…
Hayat mücadele demek.
Devingenlik bu anlamda hayatın yeniden üretim yapmasına imkan sağlıyor.
Şimdi buradan nereye gelmek istiyoruz…
İnsan için yaşam ;bir matematik sorusunu çözme yeteneği gerektiriyor.
Verilenler
İstenenler
İşlem ve nihayetinde…
Sonuç.
Şimdi….
Problemi çözmek için ne gerekli.?
Önce verilenleri çok iyi anlamak
Muhakeme yeteneğini kullanmak
Sonra çözüme başlamak
İşlem hatası yapmamak.
Yani…
Doğru toplamak, çıkarma yapmak
Çarpma ve bölme işlemlerini gerçekleştirmek.
Ve nihayetinde…
Sonuca ulaşmak.
Buna rağmen…
Çözümden emin değilseniz işlem sağlaması yapmayı da unutmayın.!
Ne mi demek istiyoruz. ?
Biz bu denli hayatı ciddiye almadığımız için hazırlıksız yakalanıyoruz.
Sonra da elde edemediklerimiz için de kendi kendimize dövünüyoruz.
Bu durum bizim açımızdan hayatın olağanlığını bozuyor.
Başta da belirttiğim gibi…
Hayatın sakinliğine büyük darbe vuruyor.
Sonra da bizleri şaşırtıyor.
Böyle giderse de şaşırtamaya devam edecek….
Şimdi burudan sizlere soruyorum.
Siz hayatta sakin giden bir şeye hiç tanık oldunuz mu?

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“Dublör” filmi izleyici ile buluşacak

Yayın: 25.04.2024 13:19
Paylaş:
A+ A-

Bu hafta aksiyon sahneleriyle öne çıkan, Ryan Gosling ve Emily Blunt’un başrollerini paylaştığı “Dublör” filmi izleyici ile buluşacak.

Türkiye’deki sinema salonlarında bu hafta 3’ü yerli 9 film vizyona girecek.

“John Wick”, “Deadpool 2” ve “Bullet Train” filmlerine imza atan David Leitch’in yeni filmi olan yapım, dublörlüğe geri dönen ve bir yandan kayıp yıldızı aramaya koyulan Colt Seavers’ın hikayesini anlatıyor.

Filmde Ryan Gosling ve Emily Blunt’a Aaron Taylor-Johnson, Hannah Waddingham, Stephanie Hsu ve Teresa Palmer eşlik ediyor.

“Boy Kills World”

Haftanın bir diğer aksiyon filmi “Boy Kills World”, canlı bir hayal gücü olan sağır ve dilsiz bir çocuğun hikayesini beyaz perdeye taşıyacak.

Bill Skarsgard, Famke Janssen ile Jessica Rothe’nin rol aldığı ABD, Almanya ve Güney Afrika ortak yapımı filmin yönetmen koltuğunda Moritz Mohr oturuyor.

“Siyah Çay”

“Siyah Çay” filmi, düğün gününde “hayır” dedikten sonra Fildişi Sahili’nden ayrılıp Çin’in Guangzhou kentinde yeni bir hayata başlayan genç bir kadının hikayesini anlatıyor.

Nina Melo, Han Chang ve Wu Ke-Xi’nin oynadığı Fransa-Lüksemburg-Tayvan ortak yapımındaki filmi Abderrahmane Sissako yönetti.

“Rekabet”

Luca Guadagnino yönetmenliğinde vizyona giren “Rekabet”, tenisi bırakmak zorunda kalınca koçluk kariyerine başlayan ve bu süreçte kendisini bir aşk üçgeninin içinde bulan genç bir kadının hikayesine odaklanıyor.

İki Emmy Ödülü ve bir Altın Küre Ödülü sahibi Zendaya’nın başrolünde oynadığı filmde genç oyuncuya Josh O’Connor ve Mike Faist eşlik ediyor.

“Cadı”

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan “Cadı” filminin konusu, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş günlerinde, genç ve dul bir kadının zorla evlendirildiği Naşit Nefi Efendi ve yaşadığı köşk hakkındaki cadı söylentilerinin ardındaki gizemi çözmeye çalışırken gelişen olaylar etrafında dönüyor.

Erman Bostan’ın yönetmenliğini üstlendiği yapımda Furkan Andıç, Buse Meral, Çağdaş Onur Öztürk, Süreyya Kilimci, Elif Ürse, Manolya Maya, Hüseyin Soysalan ve Nur Sürer rol alıyor.

Haftanın gerilim ve korku filmleri

Michael Mohan’ın yönettiği ABD ve İtalya ortak yapımı “Arınma”, İtalya’daki göz alıcı bir manastırdan davet alan ve burada çok sıcak karşılanan Amerikalı bir rahibenin, çok geçmeden bu kusursuz mekanın bazı karanlık ve korkutucu sırlar barındırdığını anlaması sonrasında yaşadıklarını anlatıyor.

Şiar Zaim’in filmi “Katala – Oyun Gecesi”, üniversitenin yarışmalara hazırlanan amigo takımının üyesi dört popüler genç kadının, hafta sonunu geçirmek üzere gittikleri göl evinde kendilerine musallat olan bir seri katile karşı verdikleri mücadeleyi konu ediniyor.

Battal Karslıoğlu’nun çektiği “Zah-Har – Cin Ahalisi”, kendi halinde bir gencin gördüğü kabus ve yaşadığı gerçek dışı olaylar etrafında dönüyor.

Haftanın tek animasyon filmi Gonzalo Gutierrez’in yönettiği “Küçük Don Kişot’un Maceraları”, Alfonso Kişot’un arkadaşları Pancho ve Victoria’yı yanına alarak memleketi La Mancha’yı, kötü üçüzlerden kurtarmak için verdiği mücadeleyi ele alıyor. (AA)