HEP AYNI ŞARKI…!

HEP AYNI ŞARKI…!

Yayın: 03.08.2015 08:32
Paylaş:
A+ A-

Tarih dersi denince aklınıza ne gelir…
Durun ben söyleyeyim.
Sıkıcı bir takım olayların kronolojik sıraya göre aktarılması ve bunların ezberi olarak öğretilmesi…
Bizim ülkemizde derslerde tarih uyku dolu anların güzel bir anlatımı olarak kaldı.
O nedenle bu ülkenin evlatları hiçbir zaman ezber dersi olarak nitelenen tarih dersini sevemedi/sevmedi.
Bunu neden anlatıyorum.
Söze geldi mi mangalda kül bırakmayız.
Her şeyi çok iyi biliriz.
Ama içinde bulunduğumuz/yaşadığımız ülkenin/kentin geçmişine dair kulaktan dolma bilgilere itibar ederiz.
O’ndan sonra kültürümüzün çok köklü olduğuna dair övgülü sözler söyleyip kendimizi kandırmaktan geri kalmayız.
Bizim her konuda olduğu gibi bu noktada da kendimizi sorgulamamız gerekir.
Sosyal sorunları neden çözemeyiz?
Neden debelenip dururuz.?
Komple teorileri içinde kayboluruz.
Bunun tek bir yanıtı olabilir.
Geçmişten güç almama.
Birikimi yok sayma.
İçinde bulunduğu toplumu anlamama.
Boş işlerle uğraşma.
Gündelik düşüncelere göre hareket etme en büyük yanlışımız.
Böyle olunca da ne geçmişle ne de geleceğimizle ilgilenmiyoruz.
Popülizme takılıyoruz.
Toplum gerçeklerini görmezden geliyoruz.
Gerçek anlamda tarih bir birikimdir.
Bu birikim bizim gerçeğimiz ve gelecek için tecrübemizdir.
Bugün geri kalmış olan toplumlar varsa bunun nedeni kendi gerçeklerini bilmemekten kaynaklanan durumla ilgilidir.
Tarih böyle durumlarda tedavi edici en önemli ilaçtır.
İyi ama bu ilacı eczanelerde bulmak mümkün olmadığına göre nereden temin etmek gerekecektir.
Geçmişle bugün arasında köprü kuramamış toplumların tarihin sunduğu deneyimlerden yararlanması söz konusu olamaz.
Böyle toplumlar pusulasız bir gemide seyahat eden yolculara benzerler.
Karabük’e bu pencereden baktığınızda belli bir uygunluk ve iz düşümü görürsünüz.
Yani..
Vizyonunu tam olarak belirleyememiş kent.
Esen rüzgara göre vaziyet almaya çalışan bir yapı.
Cevabı bilinmeyen sorular,çözümlenemeyen sorunlar.
Tarihle bağını koparmışlık hali…
Ezberi bir yaşantının durgunlaştırdığı yüzler.
En önemlisi…
Hep aynı şarkıyı dinlemek zorunda bırakılmak.
Ne yapmalı dersiniz.?

Yorumlar

  1. Remzi KARAGÖZOĞLU

    Hocam, geçmişi ile övünebilecek milletler geçmişini de öğrenir, kendi tarihini de, dünya tarihini de. Çevrenize baktığınızda rahatlıkla görebileceğiniz gibi, insanların neredeyse tamamına yakını dedesinin babasının mezarını gösteremez, üstelik adını dahi bilmez. Geçmişinde övünülecek birşey yoktur. 1954 yılında geldim İstanbul’a. Yaşadıklarım, gördüklerim, şahit olduklarım kitaplara sığmaz. Herkes kendine yalan bir geçmiş yazmış ve kendini öyle tanıtıyor. Neredeyse istisnasız böyle. Yakın çevremden kaç kişinin yalanını tespit ettim ve yüzüne vurdum, kötü adam oldum, arkalarını dönüp gittiler. İnsanlar gerçeklerle yüzleşmek istemiyorlar. Sonra gidip kahve köşelerinde ” ECDATLARI OSMANLI ” ile övünüp Viyana kapılarına kadar gidiyorlar ama bilmiyorlar ki Vize olmadan Kapıkule’den çıkamaz. 1962 den sonra Viyana’ya gidenler sanayici tüccar iş adamı olarak gitmediler, çöpcülük yapmaya gittiler. Keza Karabük. Karabük’e gelen gurbetçilerin, özellikle de vasıfsız işçi olarak ilk çalışmaya başlayanların neredeyse tamamı geldikleri memleketleri ile ilgilerini kesmişler. Safranbolu’luların ” damat fabrikası ” şekli ile yerliden bir kız ile evlenmişler, doğan çocuklar Safarnbolu’lu olmuşlar. Kendilerini öyle tanımlıyorlar. Karabük de pek farklı değil. Kayabaşı’ndan Soğuksu’ya, Yeşil Mahalle’den Öylebeli’ne baktığımızda ki, diğer tarafta şehrin içinde kalan Yeni mahalle de dahil olmak üzere şehrin neredeyse tamamına yakınında yapı stoku insanların sosyo ekonomik durumu hakkında bir bilgi vermekte. Kala kala elde bir Yenişehir kalıyor ki; orası da tamamen devlet hazinesinden beslenen bir yapı olarak gelmiş yakın zamana kadar. Yenişehir mehreçli kimse kalmamış şu aşamada Karabük’te. Kim geri dönüp geçmişi yarına taşıma gereğinin bilincinde olacak? Ovacık’lı mı? Eflani’li mi? Safranbolu’lu kendine yetiyor bu anlamda ve dönüp Karabük’e bakmak ona zul gelir. Orası müstakil bir idare. Karabük’ün ilçelerinin köylerinden olmayıp da Karabük’lü olduğunu söyleyen insanların kim olduklarını, babalarının nereden geldiğini, neden baba memleketi ile anılmak istemediklerini ve kendilerini Karabük’lü olarak kabul ettiklerini çok merak ediyor ve öğrenmek istiyorum. Lütfen bir ara düşünün, Karabük’te ( özellikle DÇ de ) çalışıp kazançları ile insanlar nerelerde yazlıklar edindiler, nerelerde apartman daireleri var, nerelerde bu anlamda yatırımlar yaptılar. DÇ çalışanları için profosyonel kooperatifçilik yapan kimler vardı ve ülkenin nerelerinde neler yaptılar? Karabük, sosyal, ekonomik, kültürel anlamda özellikle incelenmesi gereken bir şehir. Sosoyologlara çok iş var Karabük’te. Saygılarımla,

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Samsun’da narkotik denetimlerinde 17 şüpheli yakalandı

Anadolu Ajansı
Yayın: 27.07.2024 00:52
Paylaş:
A+ A-

SAMSUN (AA) – Samsun'da gerçekleştirilen denetimlerde 17 şüpheli gözaltına alındı.

İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ile ilçe emniyet müdürlükleri ekiplerince, uyuşturucu madde satışı yapan sokak satıcılarına yönelik denetim gerçekleştirildi.

Adreslerde ve şüphelilerin üzerinde yapılan aramalarda 121 sentetik ecza hapı, 261,46 gram esrar, 251,21 gram sentetik uyuşturucu, 23 kök kenevir bitkisi, 5 uyuşturucu kullanma aparatı ile hassas terazi ele geçirildi.

Denetimlerde 17 şüpheli gözaltına alındı.

Zanlılardan 2'sinin çeşitli suçlardan kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu belirlendi.