Buğdacı, reflü ataklarını en aza indirmek için iftar ve sahurdan bir saat sonra uyunması tavsiyesinde bulunarak, reflünün hem cerrahi hem de cerrahi olmayan yöntemlerle tedavi edilebildiğini sözlerine ekledi. (AA)
İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Sait Buğdacı, orucu açtıktan hemen sonra uyumanın reflü yakınmalarına neden olabileceği ve var olan şikayetleri arttırabileceği uyarısında bulundu.
Mide içeriğinin, mide girişindeki gevşek kapak sebebiyle yemek borusuna geri kaçması olarak tanımlanan reflü hastalığı, Türkiye’deki bireylerin yaklaşık yüzde 20’sinde görülüyor. Bu durum, midedeki asit ve gıdaların geri geldiği yemek borusunda tahrişe ve göğüs arkasında yanmaya neden oluyor.
Ramazan boyunca uzun süre aç kaldıktan sonra iftarda fazla ve hızlı yemek yenmesi, mide içeriğinin nefes borusuna kaçmasına da yol açabiliyor. Özellikle aşırı yemek yeme, yağlı, baharatlı, acılı ve kızartmaların tüketilmesi reflüyü tetikleyen ve şiddetlendiren faktörlerin başında geliyor.
Ramazanda şikayetler artıyor
İftardan hemen sonra halk arasında “şekerleme yapmak” diye tabir edilen 10-15 dakikalık kısa uyku da ramazanda sık rastlanan reflü şikayetlerine yol açabiliyor.
İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Sait Buğdacı, AA muhabirine, reflü ve benzeri sindirim sistemi rahatsızlığı yaşamamak için ramazanda yapılması gerekenleri anlattı.
Buğdacı, orucun sağlık üzerinde birçok olumlu etkisi olduğunu, yurt dışında yapılan bilimsel çalışmalarda aralıklı aç kalmanın insan hayatını uzattığına dair bulgulara ulaşıldığını dile getirerek, insanların artık gönüllü olarak aralıklı aç kalmayı uyguladığını aktardı.
Sindirim sistemi problemli oruç tutan hastaların ramazanda kendilerine daha sık başvurduğuna dikkati çeken Buğdacı, en çok gastrite bağlı şikayetlerle karşılaştıklarını, midesinde yanma, ekşime, gaz ve buna bağlı oruç sürecini tolere etmekte zorlanan hastalar olduğunu kaydetti.
Buğdacı, reflünün de ramazanda karşılaştıkları önemli şikayetlerden biri olduğunu vurgulayarak, “Reflü hastalarının reflüleri bu süreçte azıyor. Reflü şikayeti olan hastalar için ramazan öncesinde hazırlık yapmak daha iyi olur. Ramazanda sahur ve iftarda ilaçlar alarak bu süreç tolere edilebilir hale getirilebilir. Mide asidini azaltan ilaçlar kullanılabilir. Lifli gıdaları bu dönemde azaltmak lazım. Mide lifi sindiremediği için daha çok asit salgılıyor. Bu da daha çok hasarın ortaya çıkmasına neden olur.” ifadelerini kullandı.
“Katı gıdalar 3 saat sonra mideden boşalır”
Prof. Dr. Mehmet Sait Buğdacı, uzun bir açlık süresinden sonra aşırı yemek yemenin uyku haline yol açtığını belirterek, şöyle devam etti:
“Yemek miktarı fazla olunca mide ve bağırsak bölgesinde kanlanma artıyor. Bu bölgeye aşırı kanın toplanması beyne giden kanın azalmasına ve uyku halinin oluşmasına neden olur. Yemekte alınan yoğun protein amino asitlere dönüşür. İnsülin bunları, bağırsaktan emilince alıp hücrelere transfer eder. Glikozun etkisiyle her yemekten sonra yoğun bir insülin salgısı olur. Ancak triptofan aminoasidi insülin tarafından hücrelere transfer edilemiyor. Bu da beyinde serotonine dönüştürülür. Bunun sonucunda uyku hali meydana gelir. Yemeğin üzerine uyumak, şekerleme yapmak, özellikle reflüsü olanlar için çok büyük sorun. Midenin belirli bir boşalma süresi var. Yemekten hemen sonra uyursak bu durum reflüyü azdıracaktır. Bu süreçte sıvı gıdalar 1 saat, katı gıdalar 3 saat sonra mideden boşalır. Buna rağmen uyku bastırıyor ve kişi uyumak istiyorsa anti reflü yastığı kullanılabilir. Mide ilaçları kullanılarak daha rahat atlatılabilir.”
Loş ortam yerine ışıklı bir yerde oturmanın uyku hissini azaltacağını anlatan Buğdacı, bu süreçte herhangi bir sindirim sistemi sorunu yaşayan hastaların mutlaka uzmana görünmesi gerektiğini kaydetti.
Buğdacı, her yemekten sonra yaşanan uyku halinin şeker hastalığı, uyku apnesi ve bazı beyin rahatsızlıklarının da göstergesi olabileceğini vurguladı.
Sahurdaki beslenmenin önemi
Ramazanda sahurdaki beslenmenin de önemli olduğunu dile getiren Buğdacı, sağlıklı insanlara, kendilerini tok tutabilmeleri için sebze ağırlıklı, kabuklu, zengin lifli gıdalarla beslenmelerini ve bol sıvı almalarını önerdiklerini anlattı.