İzmir’de orman yangınına müdahale ederken düşen helikopteri arama çalışmaları sürüyor

İzmir’de orman yangınına müdahale ederken düşen helikopteri arama çalışmaları sürüyor

Yayın: 17.09.2023 12:24
Paylaş:
A+ A-

İzmir’in Menderes ilçesinde orman yangınına müdahale etmek için Tahtalı Barajı’ndan su almaya çalışırken düşen helikopteri ve 3 personelini arama çalışmaları sürüyor.

Menderes ilçesinde dün çıkan orman yangınına müdahale eden helikopterlerden biriyle irtibat, saat 23.53’te kesildi. Yapılan araştırma sonucunda helikopterin su aldığı, Tahtalı Barajı’na düştüğü belirlendi.

Bölgeye Jandarma, Emniyet, Sahil Güvenlik, AFAD ve UMKE ekipleri sevk edildi. 4 personelin görev yaptığı helikopterin Kırgızistan uyruklu ikinci pilotu, sağ olarak kurtarıldı. Durumu ağır olduğu öğrenilen pilot, SBÜ Bozyaka Eğitim ve

Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sabaha karşı, X sosyal medya platformundan açıklama yaparak, olayın detaylarını ve arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü kamuoyuyla paylaştı.

Bakan İbrahim Yumaklı, helikopterin kaza kırıma uğradığı Tahtalı Barajı’nda sabaha kadar devam eden arama kurtarma çalışmalarına ilişkin Vali Süleyman Elban’ın da aralarında olduğu yetkililerden bilgi aldı.

Yumaklı, burada basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bakanlıklarına bağlı ekiplerin dün Adana, Bolu ve İzmir’deki orman yangınlarına müdahale ettiğini, Adana ve Bolu’daki yangınların kontrol altına alındığını belirtti.

 

Menderes ilçesindeki orman yangınına 3’ü gece görüşlü hava araçlarıyla müdahale edildiğini hatırlatan Yumaklı, “An itibarıyla bu yangın da kontrol altına alınmış durumda.” dedi.

Yangına müdahale sırasında yakıt ikmalinin ardından Tahtalı Barajı’na su almak için yönelen helikopterlerden biriyle bağlantının saat 23.53 itibarıyla koptuğunu ifade eden Yumaklı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Daha sonra arkadaşlarımızın araştırmasıyla birlikte, burada bir helikopterin kazaya uğradığı tespit edildi. Sayın Valimizin koordinasyonunda AFAD, UMKE, Sahil Güvenlik, polis, jandarma tüm ekipler buraya seferber oldular. Toplam 4 personeli vardı. Bunlardan 3’ü Kırgız uyruklu, biri Türk uyruklu. Kırgız uyruklu personelden biri kurtarıldı, şu anda hastanede. Yoğun bakımda ancak aldığımız bilgiye göre, sabah itibarıyla herhangi bir hayati tehlikesi yok.”

Sabahın ilk ışıklarına kadar sonar cihazlarıyla, Tahtalı Barajı’nda aramalar yapıldığını aktaran Yumaklı, helikopterin düştüğü yerin tespit edildiğini belirtti. Yumaklı, şunları kaydetti:

“Görüş mesafesi çok düşük olduğu için, şu anda arkadaşlarımız net bir şey söyleyemiyorlar. Dalgıçlarımız el yordamıyla tam enkazın orada olduğunu tespit ettiler. Şimdi, bu aşamadan sonra artık bu helikopterin çıkartılarak belli bir mesafeden sonra karaya çıkartılması işlemleri başlayacak. Bununla ilgili ekipler şu anda hazırlıklarını yapıyorlar. En kısa zamanda buradaki ilgili askeri birliklerin başındaki komutanımızla birlikte çalışmalara devam edecekler. Şu anda sayın savcımız ve kaza kırımla ilgili arkadaşımız burada. Onlar da çalışmalarını bitirdiler ve kurtarma çalışmalarının başlaması için start verildi. Ümit ediyoruz ki çok kısa sürede tamamlanır ama burası elbette bir baraj ve dikkatli olmak durumundalar. Çalışmaları anbean buradan takip etmiş olacağız.”

“Kayıp mürettebata dair helikopterin içinde ya da etrafta bir ize rastlandı mı?” şeklindeki soru üzerine Bakan Yumaklı, “Şu anda onu söylememiz mümkün değil maalesef. Hem arama çalışmaları dışarıda da devam edecek hem helikopteri çıkarma çalışmaları devam edecek ama şu anda diğer 3 personelin akıbetiyle ilgili bilgi verebilecek bir pozisyonda değiliz. Gelişmeler oldukça size durumu aktarmış olacağız.”

Tahtalı Barajı’nda, 2017’de su almaya çalışan bir helikopterin kaza kırıma uğradığı, 5 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatılarak, barajın helikopterler için risk taşıyıp taşımadığının sorulması üzerine Bakan Yumaklı, şunları söyledi:

“Aslına bakarsanız kara kutu da dahil bütün incelemelerden sonra meydana çıkacak. Aynı sonucu çıkardığımızı söylemek çok mümkün değil. En azından bir önceki kazayla ilgili bağlantısını ancak bu kazayla alakalı tüm incelemeler sona erdiğinde söyleyebileceğiz. Şu an için bütün konsantrasyonumuz helikopterin hızlıca çıkartılması. Ben bütün orman camiasına, yeşil vatanı korumak için savaşan bütün kardeşlerimize geçmiş olsun diliyorum. Menderes’e geçmiş olsun diliyorum. Elbette bu çağrımızı tekrar edelim; bizler yangınla alakalı müdahale konusunda ormanın kahramanları her şeyi yapar ancak elbette ki en önemlisi bu yangının çıkmaması. Dolayısıyla ben tekraren buradan bütün vatandaşlarımızı duyarlı olmaya davet ediyorum.”

Menderes ilçesine bağlı Keler Mahallesi’ndeki ormanlık alanda dün, henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıkmıştı. Tahtalı Barajı Havzası’nda geniş bir alana yayılan yangına müdahale için İzmir Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı 9 uçak, 3’ü gece görüşlü olmak üzere 20 helikopter, 54 arazöz, 20 su ikmal aracı, 10 dozer, 10 ilk müdahale aracı ile 500 personel sevk edilmişti.

Yangına müdahale eden ve gece görüş özelliği olan helikopterlerden biri, gece kaza kırıma uğramıştı. Helikopterin Kırgızistan uyruklu ikinci pilotu kurtarılmış, kayıp 3 personel için arama çalışması başlatılmıştı.

Helikopterin düştüğü nokta belirlendi

Jandarma, Emniyet, Sahil Güvenlik, İtfaiye su altı arama kurtarma ekiplerince Tahtalı Barajı’nda sabaha kadar devam eden çalışmalar sonucunda helikopterin düştüğü yer belirlendi.

Çalışmalara günün aydınlanmasıyla havadan da helikopter destek verdi. Ekiplerin bölgede arama kurtarma çalışması sürüyor.

Diğer yandan gece ara verilen yangın söndürme çalışmaları, gün aydınlanınca yeniden başladı.

Yangın

Keler Mahallesi’ndeki ormanlık alanda henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıkmıştı. Tahtalı Barajı havzasında geniş bir alana yayılan yangının, sarp arazide etkili olması nedeniyle karadan ve havadan ekip sayısı artırılmıştı.

İzmir Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı 9 uçak, 3’ü gece görüşlü olmak üzere 20 helikopter, 54 arazöz, 20 su ikmal aracı, 10 dozer, 10 ilk müdahale aracı ile 500 personel yangın söndürme çalışmalarına katılıyor.

Yangın için gece görüş özelliği olan 3 helikopter, görev yapıyordu. (AA)

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu “Gazze” tablosuna izin vermeyince sokak sergisi iptal edildi

Anadolu Ajansı
Yayın: 18.05.2024 20:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – ENES TAHA ERSEN – Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu, Fransız Kültür Merkezi tarafından organize edilen sokak sanatı sergisindeki Türk grafiti sanatçısının Gazze konulu çalışmasına sansür uygulayınca sergi iptal oldu.

Fransız Kültür Merkezi, bugün yapılması planlanan “Olimpiyat Oyunları” temalı sokak sanatı sergisinin iptal olduğunu davetlilere attığı maille duyururken, iptal nedenini kamuoyuna açıklamadı.

AA muhabirinin iptale ilişkin sorularını yanıtlamaktan kaçınan kültür merkezinin, Fransız Başkonsolosluğunun Gazze konulu tablonun sergilenmesine izin vermediği için sergiyi iptal etmek zorunda kaldığı öğrenildi.

Çalışması sansüre maruz kalan ve diğer sanatçılar tarafından da sansüre karşı desteklenen grafiti sanatçısı Muhammed Emin Türkmen, yaşananlarını AA'ya anlattı.

MET takma adıyla tanınan Türkmen, Gazze konulu çalışmasına sansür uygulanmasına diğer sanatçıların da tepki gösterdiğini ve serginin Başkonsolosluğun ısrarıyla iptal edilmek zorunda kaldığını dile getirdi.

– Gazze'yle ilgili eser aylar önce görüşüldü

Yaklaşık 3 ay kadar önce Fransız Kültür Merkezinin kendisi ile iletişime geçerek olimpiyat oyunları temalı sokak sergisine davet ettiğini ve kendisinin de bu davete olumlu yanıt verdiğini söyleyen Türkmen, Gazze ve olimpiyatları birleştiren bir konuya sahip eser ile sergiye katılacağını, bunun için herhangi bir problem olup olmadığını aylar öncesinden ilgililerle görüştüklerini ifade etti.

Dünyanın bir ucunda insanlar katledilirken sadece olimpiyatları konu alan bir sergi yapmanın doğru olmayacağını, bu insanlara ses olmamanın komik, gerçeklikten uzak ve vicdanen rahatsız edici olacağını Fransız Kültür Merkezi yetkilileri ile yaptıkları görüşmede dile getirdiğini kaydeden Türkmen, şunları anlattı:

“Fransız Kültür yetkilileri ve diğer sanatçı arkadaşlar bu talebime olumlu yaklaştılar. Ancak bu süreçte, benden eserimde, herhangi bir hakaret unsurunun bulunmamasını rica ettiler. 'Fransa sanat ve fikir konusunda özgürlükler ülkesidir.' dediler ve bu yaklaşım ile açıkçası önce beni mutlu ettiler. Ben zaten hakareti, ifade özgürlüğü olarak kabul eden bir sanatçı değilim. Ancak sonrası konuştuğumuz gibi ilerlemedi.”

– “İnsanların acısını dile getiremeyeceksem bu sergide olmamın da bir anlamı yok”

Fransız Kültür Merkezi yetkililerinin serginin açılmasına 2 gün kala acil bir toplantı düzenlenmesini talep ettiklerini ve sonrasında eserinin sergide gösterilemeyeceğinin kendisine beyan edildiğini belirten Türkmen, şu ifadeleri kullandı:

“Serginin açılışına 2 gün kala bana bir telefon geldi. Küratörümüz bir toplantı yapmamız gerektiğini belirtti. Toplantıda bana bu sergide bu tema içerisinde eserlerimi sergileyemeyeceğim beyan edildi. Ben de diğer sanatçı arkadaşlarımızın emeğini ziyan etmemek için uğraş verdim. Ancak onlar, alınan bu kararın Fransız Başkonsolosluğunun kararı olduğunu bana ilettiler. Ben eserimde düzeltme yapabileceğimi belirtmeme rağmen konsolosluğun Filistin ile alakalı bir eseri bu sergide görmek istemediklerini belirttiler.”

Türkmen, kendisi ile birlikte sergide eserleri sergilenecek 5 sanatçının emeğinin boşa gitmemesi adına süreci yapıcı bir şekilde çözüme kavuşturmaya çalıştığını, ancak Başkonsolosluk kararının kesin olması nedeniyle programda hazırladığı tablonun sergilenemeyeceği, sadece farklı bir çalışma hazırlaması durumunda programa katılım sağlayabileceğinin kendisine söylendiğini aktardı.

Türkmen, şöyle devam etti:

“Başka bir temaya dönüştüremeyeceksem eserimin sergilenemeyeceği bana iletildi. Ben bu motivasyon ile sergiye katıldım ve en başında çalışacağım konuyu zaten kendilerine iletmiştim. Nitekim en başında bu konuyla ilgili bir problem olmamış, kendileri de bunu kabul etmişti. Fakat bu tutum Başkonsolosluğun kararı ile değişti. 'Eğer ben oradaki insanların acısını dile getiremeyeceksem zaten benim bu sergide olmamın da bir anlamı yok.' diyerek çekilme kararı aldım.”

Türkmen ayrıca Fransız Başkonsolosluğunun kararının ardından sergiye katılan diğer 5 sanatçı ve küratörün de “Sen yoksan ve sana bir sansür uygulanacaksa bizim de burada bulunmamızın bir anlamı yok.” diyerek programdan çekildiklerini, bunun üzerine serginin iptal edildiğini açıkladı.

– “Eserimde 'Olimpiyatlar Filistin'de olsa nasıl olurdu' konusunu anlatmaya çalıştım”

Sergide gösterilmek üzere hazırladığı tablo ile ilgili bilgiler veren Türkmen, şunları söyledi:

“Bu çalışmada konumuz olimpiyatlar olduğu için eserimde, 'Olimpiyatlar Fransa'da değil de Filistin’de olsaydı nasıl olurdu?' konusunu anlatmaya çalıştım. Bir an oradaki çocukların kaçışmaları, düşen bombalar canlandı. Bu tablo aslında bize şunu anlatıyor: 2040 olimpiyatlarına katılma ihtimali olan 15 bin çocuk İsrail tarafından öldürüldü. Eserin ismi: Gerçek Olimpiyatlardı (Real Olympics) Bu gerçek olimpiyatlarda bu çocuklara, yarışı kazanması durumunda sadece yaşama hakkı tanınıyor. Yani ikinci olma şansları yok çünkü ölüyorlar. Ben burada bunu anlatmak istedim.”

Hazırladığı tablonun yanı sıra Fransız Kültür Merkezi'nde kendine ayrılan bölümde evrensel barış mesajları, Gazze'de yaşananlar ile dünyanın bakış açısını gösteren ifadelerin yer aldığını belirten Türkmen, hiçbir hakaret unsuruna yer vermemesine rağmen eserine sansür uygulandığını kaydetti. Türkmen, şunları aktardı:

“Bu aslında tek başına bir tablo değildi. Bu tabloların asıldığı bir sokak duvarı oluşturmuştum enstitü içerisinde. O duvara bu tabloları asacaktım. Duvarda Filistin ile ilgili evrensel mesajlar yer alıyordu sevgi, barış ve özgürlük üzerine. Ben bu tabloları o mesajların yer aldığı duvar üzerine asacaktım ancak Başkonsolosluk kararı buna engel oldu, maalesef eserimin sergilenmesine müsaade edilmedi.”

Gazze'de süren katliama karşı sanatı ile Filistinlilere ses olmaya devam edeceğini belirten Türkmen, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“7 Ekim'den bu yana çok ciddi bir sivil katliamı var Filistin’de. Ben anlam veremiyorum, bütün dünya buna seyirci kalıyor. Ben bu süreç başladığından beri her akşam 'Bu insanlar için acaba ne yapabilirim?' diye düşünüyor, elimden geldiğince sanatımla oradaki insanlara, çocuklara ses olmak için çabalıyorum. Ben öbür dünyaya inanan bir insanım ve orada katledilen çocukların bir gün benim karşıma çıkıp 'Biz orada katledilirken sen ne yapıyordun?' diye soracaklarına inanıyorum. Benim orada onlara verebilecek bir cevabımın olması lazım. Bunu sanatımla yapmaya çalışıyorum. Onlar için yaptıklarım bir işe yarıyor mu bilmiyorum ancak elimden geldiği kadarıyla onlara ses olmaya çalışıyorum, olmaya devam edeceğim.”