Günümüzün en önemli sorunlarından birisi hızlı kentleşmedir.
Köylerden kente göçlerin hızlanması bu durumun doğal sonucudur.
Kentler bugün büyük bir sorunla karşı karşıya.
Habere bir öz atar mısınız?
“Cinnet geçiren adam karısı ile birlikte kendini ve çocuklarını öldürdü.”
Bu acıklı ölümlerin bir nedeni olmalı.
Ama hiç kimse bunun derdinde değil.
Olup bitenleri olağan karşılıyoruz.
Böylesine o kadar çok haber var ki…
“Hangisine çare olalım” anlayışı hakim.
Kanıksama had safhada…!
Felsefemiz belli…
Her zaman olduğu gibi..
“Ölenler olur kalan sağlar bizimdir.”
Mantık bu…
Bu acıklı sahneleri ne kadar seyredeceğiz…
O’nu ancak Allah bilir…
Ama bildiğimiz bir gerçek var.
O da bir ülkede insan kaynakların plansızlık, programsızlık nedeniyle heba edilmesi…
Esas bizi üzen husus bu..
Bu durum;
Kentlerde sosyo-ekonomik dengelerinin bozuyor.
Mekanlar mutsuzluk hormonu üreten alanlar haline dönüşüyor.
Çevremizde birçok insan kara kara düşünüyor.
Soru şu…
Sonumuz ne olacak.?
Bugün çevrenizde nereye bakarsanız bakın…
Bu hızlı göçün ve misafir diye kucak açtığımız sığınmacıların çaresizliğini görüyoruz.
Gerçekten kentlerde anlaşılması zor akıldışı olaylar oluyor.
Şizofroni giderek yaygınlaşıyor.
Açlığın, işsizliğin ve yoksulluğun yıldırdığı kitleler kentleri tehdit ediyorlar.
Dizilerde görülen ütopik kent yaşamı nerde.?
Vatandaş onu hayal ediyor…!
Sanal gerçeklikte yaşıyor.
Kentlerde yeşil alanların miktarı giderek azalıyor.
Taşlaşma ve betonlaşma şizofroniyi besleyen kaynakların başında geliyor.
Hızlı kentleşme ile birlikte ortaya çıkan yeni durumda insanlar giderek özgürlüklerini kaybediyorlar.
Kentler ;insanlar düşünülerek yapılandırılmıyor.
Rantiyecilik kişilerin yaşamına neredeyse ipotek koymuş durumda.
İnsan ister istemez geçmişi özlüyor.
Kentler adeta vahşi kapitalizmin çöplüğüne dönüşmüş.
Küreselleşmenin ne olduğunu/bedelini insanlar yaşayarak ödüyorlar.
Ne büyük bir dram…!
Eski zamanlarda kentlerin sokaklarında çocuklar neşe içinde bağırarak, çağırarak oyunlarını oynarlardı.
Her mahallenin kendine göre bir özelliği vardı.
Çocuklar ile sokaklar özdeşleşmişti.
Caddeler ve sokaklar onların bağırtıları, kavgaları ve koşuşturmaları ile kimlik kazanırdı.
Şimdilerde bunların hepsini rant seli aldı.
Dereye sürükledi…
Oradan da bu güzellikler denizlere karışarak dibe çöktü.
Sonra siteler ortaya çıktı.
Bahçeli evler yok edildi.
Çok katlı apartmanlar sardı etrafı.
Çocuklar daralan sokaklarda arabaların park ettiği mekanlarda oynayamaz oldular.
Mahalle kültürü ve dayanışması böylece tarihe karıştı.
Bu yapılarda meskun insanlar selamlaşmayı bile kendilerine çok gördüler.
Hal ve hatır sorma tarih oldu.
İnsanlar birbirinden bakışlarını kaçırır oldu.
Çocuklarda oyun heyecanı kalmadı.
Hepsi dijitalleşti…
Elektronik aletlerin esiri oldular.
Hızlı kentleşme…
Asıl sorun burada yatıyor.
Ve giderek herkesi üzen/üzmeye devam edecek başka meselelere sebebiyet veriyor.
Tüketim çılgınlığı…
Şiddet…
Hırsızlık…
Darp…
Ve daha niceleri…
Yani…
Kentlerde yaşam alarm veriyor…
Anonim
yaz abi çiçek böcek sosyal hayat size her yer amerika nasıl olsa. hiç kimseyi eleştirme lafı ortaya at gitsin. kimse ile kötü olmaya ne gerek var.
cengiz ünal isci emeklisi
yorumun başına isci diye yazdım isim benzerliginden sayin safranbolu tso baskani olmadigimin anlaşılması için.
şahsım ve sayin chp eski il baskani bayram bey ve sayin celik is genel merkez yöneticisi recep akyel ve 57 karabük çocuğu 3308 sayılı çıraklık kanunun bize tanıdığı hakla sınavla eski adı karabük demir celik fabrikaları bünyesinde ara eleman sıkıntısını gidermek amacıyla 3 nisan 1990 yılında çıraklık okuluna kabul edildik kalfa olduk usta olduk usta öğretici olan arkadaşlarımız oldu. aramızdan bayram ve recep arkadaşlarımız farklı idi siyasi görüşleri vardı oysaki ben 15 yasinda hic siyasetten anlamazdim..onlar benden 1 veya 2 yaş buyuktuler lakin kader arkadaşıydık. hepimizin ailesi o zamanların deyimi ile orta direkti bu vesile ile rahmetli özal beyede rahmet dilerim sahsinin takdirleri ve emri ile açılmış bir sistem kamu üzerinde uygulanmıştı. sayin sencer imer beyin uzerimizdeki emeklerinide unutamayiz.. üzerimize çok düştüler tesis icinde okul yaptılar üniversite mezunu işçileri usta öğretici olarak öğretmen atadilar cumayani sanayi sitesindeki çıraklık okuluna vardiya otobüsleri ile taşıdılar. kimimiz 4 kimimiz 5 yil… hem okuduk hem tesis icinde çalıştık ustalarimiz bizi kendi çocukları gibi sevdi…
recep bey ülkü ocaklarının neferi idi özü bir sözü bir artı güreş tutardı federasyona bağlı çok severdik onu..
birde bayram bey vardi sol görüşlü atatürkçü özü sözü bir yardimsever bu abiler hep beraber takilirdi biri sağcı biri solcu ama ikiside aynı gemide kurek cekerdi görüşleri ayrı olsada en çok birbirlerini severleri. çünkü ikiside çok zeki insanlardı su an bile aralarına kimse giremez onların.. bayram bey hayatını siyaseten yönlendirdi genc yasta chp genel merkez genclik kollari baskanligi ziyadesinde il ilce örgütlerinde görev almis ve il başkanlığı yapmistir. recep bey de siyaseti hic bırakmadan ulkum işçiler derneği karabük kuruculugu ve başkanlığı yapmış nihayetinde o zamanlar celik is olan ozcelik is sendikasi tarafindan kesfedilip atama ile temsilci yapilip surec icerisinde tirnaklari ile kaziyarak önce şube sonra genel merkez yöneticiliğine layık görülmüştür.
bu iki insan karabukun bagrindan yetisen dumanini isini cigerinde tasiyan dun neyse bu günde ayni olan çarşı içinde göğsünü gere gere gezebilen halk cocuklaridir. sayın akyelin ankarada pozizyonu icabı calmadigi girmediği müsteşar bakan hatta ve hatta reisicumhur kapısı yoktur.. bu iki insanın dünleri belli bu günleri belli her ikisinin de boğazından haram lokma geçtiğine şahit olmadım tek korkulari allah korkusudur.
bu ikili bir jenerasyondan yetişmiş iki farklı siyasi görüşlü tek vatan sevdalısı yarendir. elimizde bir fırsat var değerlendirelim karabuklu hemserilerim bu ikili memlekete hizmet eder çünkü ikisi arkadaş aralarında siyaset yok hizmet aşkı var..
ne kaybederiz yesinler birbirlerini sen cok hizmet ettin ben cok hizmet ettim diye.. malum biz karabukluler severiz çekişmeyi hizmet için çekisirler ama celismezler.
gazi tbmm de örnek ikili olup karabukun sorunlarına akılcı ve sürdürülebilir siyasal çözümler geliştirecek alt yapısı olan hemserilerimizdir ….
abdala malum olur derler ama inşaallah diyelim.. bu ikili rüştünü ispat etmiş insanlar hizmet aşkı ile yanan adamlar karabük halkı olarak bize düşen onları desteklemektir diye düşünüyorum….