Karabük Bambaşka…!

Karabük Bambaşka…!

Yayın: 29.06.2015 08:16
Paylaş:
A+ A-

Karabük bambaşka bir oluşumdur.
Türkiye’nin kendisidir.
Aynı İstanbul gibi…
İşte Karabük sosyolojisinin en önemli özelliği budur.
Türkiye’nin her yerinden gelenlerin oluşturduğu ,çıkarların çarpıştığı çok kültürlü yapı.
Söylemek gerekirse bunun adı Karabük’tür.
Karabük’te buluşanların ortak paydası;iş,aş ve ekmek için yaşam mücadelesi vermedir.
Bu gerçekten yola çıkarak Karabük’ü kavramaya çalışmada yarar vardır.
Karabük tarihini yeniden inşa etmek ve gelecek kuşaklara miras bırakmak için bazı gerçekleri hatırlamamız gerekir.
Bilindiği üzere Karabük ;Cumhuriyetin ,sanayileşme ve modernite unsuru olarak önemsediği işçi kenti olarak kurulmuştur.
Ancak hızla gelişen süreç içinde kendi içinde bile model oluşturamadan değişime uğramıştır.
Bu noktaya nasıl gelinmiştir.?
Şimdi bunun yanıtını aramaya çalışalım.:
1950’lili yıllardan itibaren liberal ekonomi uygulamaları ile Karabük’te tamamen olmasa bile köylülük yavaş yavaş terk edilmeye başladı.
Hatta bundan önceki yazımda değindiğim gibi Demir Çelik Fabrikasının zemin hazırladığı kapitalist sezgi sonucunda ilk özel haddehanenin İsmail Güven ve ortağı tarafından kurulduğunu yazmıştım.
1961 yılına gelindiğinde 27 adet özel haddehanenin kurulduğunu görmekteyiz.
Bu gerçekten gelenekten yoksun çok hızlı bir liberal sürecin yaşandığını göstermektedir.
Bu gelişmeye bağlı olarak da Karabük’te meslekler iyice belirginleşmeye başlamıştır.
1960 yılına gelindiğinde 114 çeşit mesleki ve sosyal teşekkül Karabük sosyal hayatına damgasını vurmuştur.
Bu belirginlik sınıfsal düzlemde de kendini iyice hissettirmiştir.
Karabük’te köylülük düzeninden gelen ve kentin kendine sunduğu olanakları iyi değerlendiren demir uğraşlı yeni bir sanayi ve tüccar sınıfı ortaya çıkmıştır.
Ancak bu sınıf batıda olduğu gibi tarihsel bir ortamın ürünü değildi.
Tesadüflerin ortaya çıkardığı bir sınıftı ve bu anlamda köksüzdü…
Cumartesi günü çıkan “BEŞER DE ŞAŞAR” yazımda da değindiğim gibi…
Gerçekten Karabük’te ilk özel haddehaneyi açma başarısı gösteren İsmail Güven’in iş hayatında yaşadıkları bu söylediklerime çok güçlü kanıt oluşturmaktadır.
Karabük’te yeni oluşmaya başlayan sosyal sınıf kendi iç çelişkisi nedeniyle hiçbir zaman türdeşleşemedi.
Sürekli birbiriyle kavga etti.
Bunun için 1953 yılında Karabük’te yaşananlara ve kavgalara bakmak yeterli olacaktır.
Bu didişmeler nedeniyle birçok üye zamanın güçlü iktidar partisi Demokrat Parti’den ihraç edildi.
O devirde Yeni Karabük ve Demokrat Karabük gazetesi aracılığıyla gündeme taşınan atışmalar bu durumun adeta özeti gibidir.
Yeni Karabük tarafında Tarık As,Ali Dedeoğlu ve İbrahim Sözen
Demokrat Karabük tarafında Fevzi Fırat ve Galip Fırat…
Her iki tarafta Demokrat Partilidir.
Ancak aralarında sürekli kavga halindedirler.
Bu yaşananlar zaman içinde Karabük kent kültürüne damgasını vurmuştur.
Özel sermaye kökenli ortaklıkların kurulmasını olumsuz yönde etkilemiştir.
Ekonomik çıkarlar nedeniyle Karabük sermayesi Karabük dışında kendine iş olanakları yarattı.
Bu durum Karabük’te sınıfsal dinamiklerin cılızlaşmasına yol açtı.
Sermayenin yeniden üretime geçmesine mani oldu.
Karabük’ün uzun süre dışarıdan gelen yatırımcılara muhtaç kalma nedeni budur.
Buna bir de devlet teşviklerinden yararlanamama hususiyetini eklediğiniz de durumun vahameti ortaya çıktı…
Gelinen noktada Karabük’te, günümüzde ,bu durumun her alanda sıkıntısı yaşanmaktadır.
KARDEMİR AŞ’de son günlerde büyük ortaklar arasında yaşanan olumsuzlukları da bu anlatılanlara eklemekte fayda vardır.

Yorumlar

  1. Anonim

    Evet, acıklı hikayeler. Tabii genelde bu süreçleri Endüstri Devrimi ile paralel alıp ATÜT okuması yapma eğilimi gösteririz. Doğrudur da. Fakat bir başka tarihselleştirme kolu da aslında bazı sektörlerin modern öncesi oluşudur. Mesela madencilik sektörü modern ve kapitalist bir sektördür, ama madenciliğin milattan öncelere dayanan bir geçmişi de vardır. Sınıfsal okumaları yaparken tarihin bu yüklerini de unutmamak bizi moderniteye bu kadar ağır anlamlar yükleyerek onu mistifiye etmekten kurtaracaktır. Sonuçta kapitalist sistemin doğurduğu sınıf ilişkilerinden önce de sınıf vardı. Bazı sektörler her anlamıyla çok ağır. Biz Endüstri Devrimi’nden payımızı, nasibimizi alamamış olsak da bu sınıfsal ağırlığı bir biçimde taşırız. Bazen de böyle kiri pası bariz belli ağır sektörlerin çok ekonomik aklama kapıları vardır. Çok parlak sektörlere gönüllü müfettiş, günümüz deyimiyle kayyum atamak gibi. Çok masum değildir elbette. Fakat haddehane öncesi bir mühendislik zekası içermediğini kim inkar edebilir? Karabük’e sevgilerle ve kolaylıklarla!

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Trabzon’da sıcak havayı fırsat bilenler denize girdi

Anadolu Ajansı
Yayın: 18.04.2024 16:48
Paylaş:
A+ A-

TRABZON (AA) – Trabzon'un Ortahisar ilçesinde sıcak havayı fırsat bilenler denize girdi.

Hava sıcaklığının 27 derece ölçüldüğü ilçede güneşli havayı değerlendirmek isteyenler, sahil şeridindeki plajlara geldi.

Vatandaşların bazıları sahilde yürüyüş yaparken kimileri denize girdi.

Tatil için ailesiyle İstanbul'dan gelen Yusuf Aydın, AA muhabirine, sıcak havayı sahilde değerlendirdikleri için mutlu olduklarını söyledi.

Çocuklarıyla denizde güzel zaman geçirdiklerini ifade eden Aydın, “Kum oldukça sıcaktı ve çocuklarımı çağırdım. 'Denize girebilecek miyiz?' diye bir deneyelim dedik ve hep birlikte yüzdük. İyi ki de yüzmüşüz, deniz çok güzel ve temiz, su oldukça da soğuk. Hem sağlık hem de keyif için girelim dedik ve iyi ki de girmişiz. Yarın da hava sıcak olursa girmeyi isteriz.” diye konuştu.

Aydın, nisan ayı içerisinde ilk kez Karadeniz'de denize girdiğini ifade ederek, “Normalde Karadeniz daha geç ısınır. İlk defa hayatımda nisan ayında Karadeniz'de denize girdim. Güzel oldu, inşallah devamı gelir.” dedi.