Karadeniz’de 3 ilde doktorlar “sessiz yürüyüş” ile İsrail’i protesto etti

Karadeniz’de 3 ilde doktorlar “sessiz yürüyüş” ile İsrail’i protesto etti

Anadolu Ajansı
Yayın: 17.12.2023 16:00
Paylaş:
A+ A-

TRABZON (AA) – Trabzon, Rize ve Bayburt'ta hastanelerde görev yapan doktor ve sağlık çalışanları, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto için sessiz yürüyüş düzenledi.

Trabzon'daki çeşitli hastanelerde görev yapan sağlık çalışanları Kahramanmaraş Caddesi'nde bir araya geldi.

Türk ve Filistin bayrakları ile İsrail aleyhine çeşitli yazıların yer aldığı dövizleri taşıyan grup, Atatürk Alanı'na kadar “Hekimlerden Sessiz Yürüyüş” gerçekleştirdi.

Grup adına açıklama yapan Dr. Yasin Dilek, Filistin'de insan hakları ve uluslararası hukuk kurallarının açıkça ihlal edilerek binlerce sivilin acımasızca katledildiğini söyledi.

Gazze'de geçen hafta 283 sağlık çalışanının öldürüldüğünü belirten Dilek, 7 Ekim'den bu yana İsrail tarafından Gazze'deki sağlık tesislerine 212 saldırı gerçekleştirildiğini ifade etti.

Dilek, Gazze'deki birçok doktorun tutuklu olduğunu ve akıbetlerinin de bilinmediğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

“Gazze'deki 35 hastaneden 26'sı şu anda hizmet dışı, 9'u kısmen işlevsel durumda. Bu hastaneler aynı zamanda ülke içinde yerinden edilmiş binlerce kişiye de barınma imkanı sağlıyor. Biz hastanelerimizde İsrail'e destek veren ilaç ve tıbbi malzeme firmalarının ürünlerini istemiyoruz. Hastanelerimizde İsrail'e destek veren hiçbir gıda ürününün satışını kabul etmiyoruz. Buradan tüm dünyadaki hekimleri, sağlık çalışanlarını ve vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına sessiz yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz.”

AK Parti Trabzon İl Başkanı Sezgin Mumcu ve İl Sağlık Müdürü Hakan Usta'nın da yer aldığı grup, açıklamanın ardından dağıldı.

– Rize

Rize'de, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri İsmail Kahraman Kültür Merkezi önünde bir araya geldi.

Türk ve Filistin bayrakları ile “Beyaz önlüklerimiz kana bulanmasın”, “Hastaneye saldırı savaş suçudur” yazılı dövizler taşıyan grup, Cumhuriyet Caddesi'nden 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'na kadar sessiz yürüyüş gerçekleştirdi.

Doktor adaylarından Ömer Yayla, işgalci İsrail'in, Filistin'de yıllardır devam ettirdiği sistematik işgal ve zulmü, 7 Ekim'den sonra artırarak sürdürdüğünü söyledi.

Gazze'de 7 binden fazlası çocuk olmak üzere 18 binden fazla Filistinlinin öldürüldüğüne dikkati çeken Yayla, “Binlercesi ağır olmak üzere en az 46 bin kişi yaralandı. Hekimler ve sağlık çalışanları olarak İsrail'in bu saldırılarına karşı tepki göstermeye, Gazze'deki sivillerin, çocukların, kadınların, meslektaşlarımızın ve hastaların hayatlarının korunması adına mesleğimize yakışır bir duruş ortaya koymaya kararlıyız.” dedi.

– Bayburt

Bayburt'ta, Tarihi Saat Kulesi önünde toplanan grup Şehit Nüsret Parkı'na kadar yürüdü.

Yürüyüşe katılan sağlık çalışanları ve hekimler, “Ben doktorum hedef değil” yazılı dövizler ile “Hastanelere ve sağlık çalışanlarına saldırı insanlık ve savaş suçudur” yazılı pankart taşıdı.

Grup adına açıklama yapan Dr. Muhammet Raşit Sirem, İsrail'in, Filistin'de yıllardır devam ettirdiği zulmün, soykırımdan başka hiçbir kelimeyle anlatılamayacak boyutlara ulaştığını vurguladı.

İnsan hakları ve uluslararası hukuk kurallarının açıkça ihlal edildiğini belirten Sirem, “Binlerce sivil, kadın ve çocuk acımasızca katledilmiştir. Ayrıca tıbbi malzemelerin temini ve sağlık hizmetlerinin sunumu da engellenerek kuvözdeki bebeklerin dahi ölümüne neden olunmuştur.” diye konuştu.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Uluslararası İletişim Günleri yuvarlak masa toplantısıyla sona erdi

Anadolu Ajansı
Yayın: 19.05.2024 16:12
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen 11. Uluslararası İletişim Günleri, 3'üncü gününde çevrimiçi yuvarlak masa oturumuyla sona erdi.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen 11. Uluslararası İletişim Günleri'nde “Dijital Eşitsizlik ve Veri Sömürgeciliği” konusunun ele alındığı 50 oturumda 250 bildiri sunuldu.

Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Süleyman İrvan'ın moderatörlüğündeki oturumda Gazeteci Emre Kızılkaya, Gazeteci Füsun Nebil, Yazar Ümit Alan, Koç Üniversitesi'nden Doç. Dr. Suncem Koçer, Bahçeşehir Üniversitesi’nden Doç. Dr. Can Ertuna, Üsküdar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, Gazeteci Dr. Sarphan Uzunoğlu ve Üsküdar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bahar Muratoğlu Pehlivan yer aldı.

– “Yapay zeka, arkasında insanın olduğu bir olgu”

Açıklamada toplantıdaki görüşlerine yer verilen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, gazetecilik alanında yapay zekanın kullanılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Güngör, teknolojik gelişmelerin devam ettiğini belirterek, “İnsanların her bir dönemi o dönemin teknolojisiyle yoğruldu. Kaygılar, umutlar, olumlu-olumsuz bakış açıları hep birlikte ele alınır, tartışılır bu da çok normal. Çünkü insan hayatına yeni bir aygıt dahil oluyor, elbette ki bunun birtakım dönüştürücü etkileri oluyor. Bu dönüştürücü etkileri eğer insanlık olarak doğru yönlendirirsek insanlığa yararlı etki yapar ama eğer yararlı bir şekilde planlanmazsa elbette ki birtakım olumsuzlukları da ortaya çıkacaktır.” ifadelerini kullandı.

Yapay zekanın bir aygıt olduğunu ve kendi kendine zeki olan bir şey olmadığını anlatan Güngör, insanların verdiği verilerle işleyişi operasyonel hale gelen bir şey olduğunu kaydederek, “Ama hangi verilerin verildiği, bu verilerin nasıl bir orkestra oluşturduğu veya oluşturmasının istendiğini sorgulamak gerekir. Asıl olan teknolojiden korkmak değil, teknolojiyle ilgili tartışmalarımızı aslında insan odaklı yapmak. Evet yapay zeka bir aygıt, başlı başına bir olgu ama arkasında insanın olduğu bir olgu.” görüşünü paylaştı.

– “Hepimiz aslında insanlık adına dertlenmek, sorgulamak zorundayız”

Son zamanlarda entelektüel dünyada iyi olmanın konuşulduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Nazife Güngör, şunları kaydetti.

“Bir şey çok konuşuluyorsa orada bir problem var demektir. Demek ki insanlık iyi bir noktada değil, demek ki kötülüklerin egemen olduğu bir noktaya doğru gidiyor. Hepimiz aslında insanlık adına dertlenmek, sorgulamak zorundayız. Sadece mesleki anlamda bir şeyler değişmiyor, dünya çapında bir değişim var. Bu sempozyumun düzenlenmesi de bu yıl ki ana tema da bu gidişat ve teknolojinin hayatımıza entegre olmasıyla ilgili.”

Güngör, yapay zeka konusunun müfredata girmesi gerektiğine de vurgu yaparak, ancak bu derslerin gerektiği gibi verilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.

Hem büyük hem de çok önemli bir evre yaşandığına işaret eden Güngör, “Çok karışık ilişkiler, gelişmeler iç içe geçmişlikler yaşıyoruz. Bir tarafta işin etik yanı var, bir tarafta insan yanı var. Hem medyanın hem de biz akademisyenlerin zaman zaman bir araya gelip bunları sorgulamamız, masaya yatırmamız ve bütün dokularıyla ele almamız gerekiyor diye düşünüyorum.” görüşünü paylaştı.

– “Sahip olunan verilerin yüzde 90'ı analogdan oluşuyor”

Rektör Danışmanı Prof. Dr. Süleyman İrvan da, dijital dönüşümde sürecin geliştiğini ifade ederek, “Veri denilen şey sadece dijital verilerden oluşmuyor. Sahip olunan verilerin yüzde 90'ı analogdan oluşuyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Geleneksel basın ile okuyucu arasındaki bağın koptuğunu dile getiren İrvan, okurların haber tüketim alışkanlıkları değiştiğini ifade etti.

Gazeteci Emre Kızılkaya da, gazetecilikte dijitalleşmenin ülkelere göre değiştiğini dile getirerek, Türkiye'de gazetelerin dijitalleşmesi ve haber sitelerinin kurulması süreci anlatarak, Facebook'un kurulması, Google'ın ve akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla medya şirketlerinin yeni iş modelleri oluşturma konusuna hız verdiğini kaydetti.