Kastamonu’daki Pompeiopolis Antik Kenti’nde mozaikler gün yüzüne çıkarılacak

Kastamonu’daki Pompeiopolis Antik Kenti’nde mozaikler gün yüzüne çıkarılacak

Yayın: 25.05.2023 12:59
Paylaş:
A+ A-

KASTAMONU (AA) – Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük, Pompeiopolis Antik Kenti’ndeki mozaiklerin gün yüzüne çıkarılacağını söyledi.
Müzeler Haftası kapsamında Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda “Müzeler, Sürdürülebilirlik ve Refah” konferansı düzenlendi.
Eliüşük, “Dünden Bugüne Pompeipolis Kazıları” başlıklı sunumunda, Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde bulunan Pompeiopolis Antik Kenti’nin bölge açısından çok önemli olduğunu söyledi.
Kentte daha önce bulunan mozaik ve motiflerin üzerinin kapatıldığını ifade eden Eliüşük, “Bazı bölgelerinde küçük kazılar yapılmış ve gördüğünüz geometrik desenler, motifler tespit edilmiş ve sarmaşıkların olduğu bölümlerde mozaikler tespit edilmiş ancak üstü kapatılmış ve açılmamış. Biz, 2023 yılındaki kazı planımızı aslında bu yapıya almıştık. Bu yapıda kazıları gerçekleştirip, motifleri ve mozaikleri ortaya çıkarmak istiyorduk. Kentte bir arkeolojik bütünlük oluşturmak istedik. Bu yüzden burayı tercih ettik. Eğer bu yıl ödenek gelecek olursa burada çalışmayı planlıyoruz.” dedi.
Eliüşük, ortaya çıkarılan bölümleri görülebilir hale getirmek istediklerini anlattı.
Kastamonu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Asena Kızılarslanoğlu, ise “İnebolu, Bozkurt ve Abana İlçeleri Yüzey Araştırması Projesi” hakkında bilgi vererek, bölgenin sadece arkeolojik değil, organik ürünler açısından da ciddi potansiyele sahip olduğunu söyledi.
Konferansta Kastamonu Müze Müdür Vekili Erol Kale tarafından “Kültür Varlığı Kaçakçılığı ve Kaçak Kazılar”, Kastamonu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Rabia Aktaş tarafından “Kastamonu İli Küçüksu Köyü Caba Üretiminin Tarihsel Arka Planı” ve Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nden Prof. Dr. Anar Azizsoy tarafından “Kastamonu’da Türk Dönemi Yüzey Araştırmaları” konularında sunum yapıldı.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Arıcılıkta 50 yılı geride bırakan emekli öğretmen, bilgilerini yeni nesillere aktarıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.05.2024 08:00
Paylaş:
A+ A-

KARABÜK (AA) – ORHAN KUZU – Karabük'te yaşayan emekli öğretmen Ahmet Çetin, öğretmenlik yıllarında başladığı arıcılıkta yarım asrı geride bıraktı.

Eflani ilçesi Gökgöz köyü Topuzlu Mahallesi'nde arıcılık yapan 74 yaşındaki Çetin, Bolu Erkek İlköğretmen Okulundan 1969'da mezun oldu.

Anadolu'nun çeşitli illerinde öğretmenlik yapan Çetin, 1974'te Eflani ilçesinin Karlı köyü ilkokulunun bahçesinde arıcılığa başladı.

Öğretmenlikten 1995'te emekli olan Çetin, arıcılık faaliyetlerini sürdürdü.

Çetin, 50 yılı geride bıraktığı arıcılığın yaygınlaşması için 18 yıldır il ve ilçe tarım müdürlükleri ile halk eğitim merkezlerinde düzenlendiği kurs ve seminerlerle katılımcılara teorik ve pratik bilgiler aktarıyor.

– “Arılar tarımın olmazsa olmaz yardımcı aktörleridir”

Ahmet Çetin, AA muhabirine, arıcılığa başladığı yıllarda öğretmenlerin ya hindi yetiştirdiğini ya meyvelik kurduğunu ya da arıcılık yaptığını söyledi.

O yıllarda daire amirleri ve müfettişlerin köy okullarındaki öğretmenleri üretim yapmaya teşvik ettiğini aktaran Çetin, “Üreticilik yapan öğretmenler yazın okulları terk etmezler, bahçede üretim yaparken okulun tesislerini geliştirirler, örnek çalışmalar yaparlardı. O ortamda başladık. O gün bugündür 50 yıl geride kaldı.” dedi.

Çetin, o yıllarda arıcılığı geleneksel yöntemlerle yaptıklarını anlatarak, şöyle devam etti:

“Daha sonra bilimsel verilere ulaşabilmek için seminerler, kurslar, arıcılıkla ilgili kitap ve yayınlara ulaşmaya çalıştık. O gün bugündür devam ediyoruz. 2004'te Karabük Arıcılar Birliğini kuruncaya kadar el yordamıyla kendi kendimizi geliştirdik. Arıcılar birliğinin örgütlenmesiyle birlikte bilimsel verilere ulaşmak çok daha hızlı oldu. Tartışmalara, ulusal ve uluslararası düzeydeki kongrelere ve sempozyumlara katıldık. Birikimlerimizi paylaştık, uzmanları dinledik. Onların bilgilerinden faydalanmaya çalıştık.”

Bugün Türkiye'de arıcılıktaki standartların yükseldiğini dile getiren Çetin, Türkiye'nin bal veriminin arttığını, ülkenin yıllık bal üretiminin 100 bin tonu geçtiğini kaydetti.

Çetin, tarımsal ilaçlama ve çevre kirliliğinin olmadığı bölgenin arıcılık için elverişli olduğuna işaret etti.

Arıcılığa 50 yıldır katkıda bulunmaya çalıştığını belirten Çetin, daha çok kişinin bu alana yönelmesi ve bu faaliyeti bilimsel veriler ışığında yapması için kurs ve seminerler düzenlediğini anlattı.

Çetin, uygulamalı eğitimlerin olumlu yansımalarının görüldüğünü aktararak, gerek arı hastalıklarının azalması gerekse bal verimindeki artışların buna bağlanabileceğini söyledi.

Arıların önemine değinen Çetin, “Arılar tarımın olmazsa olmaz yardımcı aktörleridir. Arıların olmadığı yerde tarımsal verim olmaz. Arıcılık yapan genç kardeşlerimiz aslında doğrudan tarımsal üretimin de artışına katkı sağlamış oluyorlar. Arıcılığa meraklı olan genç arkadaşlarımızı kutluyorum.” diye konuştu.

Çetin, arı sağlığına zarar verecek kontrolsüz tarımsal ilaçlamaları doğru bulmadığını vurgulayarak, “Üreticilerimiz aslında fazla ürün almak amacıyla bu tür çalışmalara giriyorlar ama bir taraftan da arı sağlığını bozan bu tür ilaçlar aslında tarımda verimi düşürüyor.” dedi.