KENT VE SİYASET ÜZERİNE…!

KENT VE SİYASET ÜZERİNE…!

Yayın: 02.03.2021 07:49
Paylaş:
A+ A-

Bir kentte sürekli düşünce üreten unsurlar vardır..
Bunlar kentin entelektüel yapısını anlamamıza olanak sağlarlar…
Gelişmişlik ve refah düzeyi o kentte üretilen düşüncelerin mükemmelliği ve bunların uygulanabilirliği ile ölçülür…
Bir kentte olumsuzluklar varsa ,olup bitenlere insanlar seyirci kalıyorsa daha doğrusu düşünce namına elle tutulur/somut bir şeyler konulmuyorsa o toplum dinamizmini yitirmiş demektir…
Kentlerin kaderine yön veren dinamik güçlerin sürekli arayış içinde olması ,farklılıkları ortaya koyması gelişmenin ilk koşuludur.
Bu koşul tarihin süreklilik kazanmasına olanak sağlar…
Farklı düşüncelerin tartışılmadığı bir ortamda tarih ,dinamizmini kaybeder…

Bir kentte değişik düşünceleri üretebilmenin mercileri nelerdir?
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bunun yanıtı bellidir.
Sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin o kentteki yerel temsilcileri…
O zaman içinde yaşadığımız kentin gelişmesine istiyorsak demokratik olan bu kuruluşların bir kentte yapılan işleri takip etmesini istememiz en doğal hakkımızdır.
Sivil kitle örgütleri ve muhalefetteki siyasi parti temsilcilerini bu anlamda olayın içinde olmaması büyük bir eksiklik oluşturmaktadır.
Halk böyle bir durumda, yapılan ve olanlar karşısında sahipsizlik duygusuna kapılmaktadır.
Bence bir kentte , iktidarların topluma verdikleri sözlerin arkasında durmamalarında bu anlatılan sözde cılız demokratik oluşumun büyük bir rolü vardır.
Eğer öyle olmasaydı iktidar sahipleri yapmadıkları ve gerçekleştirmedikleri işlerle ilgili olarak yeniden halkın önüne çıkma cesaretini gösteremezlerdi…!

Bu görüntü Türk demokrasisinin zaaf yönüdür.
Halkın aynı vaatlerle defalarca oyalanması
Popülist yaklaşımın siyasette malzeme olarak kullanılması
Oy almada kolaycılığa kaçılması…

****
Bu olumsuzluktan kurtulmak için ne yapmak gerekir?
Sivil toplum kuruluşlarının kentin sorunlarına olan duyarlılıklarını artırmak…
Ondan sonrası ise bu sorunların çözülmesi için etkin demokratik usul olan muhalefet mekanizmasını kurallarına göre harekete geçirmek.
Kentte ,sorunlara karşı duyarsız tutum sergilemek, gerçek anlamda “var olmayı” tartışmalı bir hale getirmektedir.
Böyle bir tavır;yaşam kalitesi ve refaha büyük bir darbe vurmaktadır.
Yöneticilerde sorumsuzluk duygusunu güçlendirmektedir.
Kentin yaşanabilir olma özelliğini sekteye uğratmaktadır.

****
Kentler ancak bizimle vardır.
Bizim düşüncelerimizle tarih yazarlar.
Bizim ilgimizle hayat bulurlar ve kendi yaşam geleneklerini oluştururlar.
Bunları göz önünde bulundurmamak ,kentleri hafife almak demektir
Bu hafiflik bizleri tarih önünde mesul duruma düşürür.
Mahcupluk duygusunu güçlendirir…!

Yorumlar

  1. ÇAKIR

    SAYIN ÜSTAD BU YAZDIKLARINIZ TAMDA KARABÜK’E TIPA TIP UYMAKTADIR.YANİ SİZ BİR ANLAMDA KARABÜK’Ü ANLATMAKTADIR. BU YÜZDEN HEM YEREL YÖNETİCİLER HEMDE SİYASİLER HİZMET KONUSUNDA, VE DİĞER SORUNLARIN GİDERİLMESİ NOKTASINDA KARABÜK’E HİÇBİR ŞEY VERMEDİKLERİ HALDE DEFALARCA SEÇİLMELERİ BUNUN KANITIDIR.BUNDAN DAHA GÜZEL ANLATILAMAZDI,KARABÜKLÜLER SİZİN YAZDIKLARINIZI ÇOK İYİ OKUMALILAR VE ONA GÖRE KARARLARINI VERMELİLER.YANİ AÇIKÇASI BİR DAHA PİŞMAN OLMAMAK İÇİN SEÇİMLERDE KARABÜK’Ü YÖNETECEK DOĞRU ADAYLARI SEÇMELERİ ,VE KARABÜK’ÜN KADERİYLE OYNAMAMALIDIR.BUDA TABİKİ BİLİNÇLİ SEÇMENLE OLUŞACAKTIR.

Bir Yanıt Yazın Yanıtı İptal Et

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Hekimler ve sağlık çalışanları, Gazze için “sessiz yürüyüş” yaptı

Yayın: 27.04.2024 21:55
Paylaş:
A+ A-

Karabük’te, 100. Yıl Mahallesi Pazaryeri Camisi önünde beyaz önlüklerini giyerek toplanan hekim ve sağlık çalışanları, ellerinde taşıdıkları Türk ve Filistin bayrakları ile dövizlerle 1003. Cadde boyunca slogan atmadan yürüdü.

Yürüyüşün ardından grup adına açıklama yapan Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Şeyma Cezayirli, yaklaşık bir asırdır Filistin’i işgal eden İsrail’in, o topraklarda sistematik bir şekilde katliamlar yaptığını söyledi.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana süren saldırılarından önce Gazze’de yaklaşık 35 hastane bulunduğuna, bu günlerde ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden yalnızca 3-4 hastane kaldığına dikkati çekerek, “Bunların da sadece ikisinde aktif olarak ameliyat yapılabiliyor. Hastanelerin bazıları bombalanarak tahrip edilmiş, bazılarının içindeki cihaz ve malzemeler parçalanarak kullanılamaz hale getirilmiş durumda. Büyük bir fedakarlıkla 7 aydır maaş almadan mesleklerinde çalışmaya devam eden hekim ve sağlık çalışanlarının şehit edilmesi, tutuklanması ve göçe zorlanması nedeniyle meslektaşlarımız sağlık hizmeti veremez hale gelmiştir.” diye konuştu.

Grup üyeleri, açıklamanın ardından dağıldı.