Kentlilik Hali

Kentlilik Hali

Yayın: 28.05.2016 08:42
Paylaş:
A+ A-

Kim demişse doğru demiş…!
Kentte yaşamak bir kültür işidir diye.
Neden mi?
Kenti sürekli yaşanır kılabilmek için tabi ki…
Bunun aksini düşünmek bir sorumsuzluluk örneğidir.
Herşeyden önce…
Kenti magandalara teslim etmemek gerek.
Yani…
Birincil olarak…
Kentte oturmanın fakında olmak gerek.
Buna göre yaşamayı ve hareket etmeyi bilmek çok önemli bir husustur.
Ne demek mi istiyoruz?
Bunu bir tartışalım isterseniz.
Evet…
Kentte yaşamanın farkında olmak ne demektir.?
Öncelikle…
Kentin kurallarına göre yaşamayı kabullenmektir.
Bu durum kentli olmanın önemli vasfı , hatta olmazsa olamazıdır
Kentlilik hali; her şeyden önce yaşama geleneğini oluşturur
Bu hal kent ile insanlar arasında karşılıklı etkileşimin sonucunda oluşur.
Kente saygınlık kazandırır.
Esasında…
Kent kültürünün kaynağı sosyal çevredir..
Bu yapıdaki insan ilişkileri kent varlığının kaynağını oluşturur.
Kaynak oluşacak tutum ve davranışlara temel olur ve onları biçimlendirir.
Nedir bunlar derseniz anlatalım:
Selamlaşmak.
Hal hatır sormak.
Dayanışma içinde olmak.
Düğün ve dernekte birlikte bulunmak.
Acıları ve sevinçleri paylaşmak.
İşte size saygın bir kent kültürü tanımlaması…
Öyle değil mi?
Her şeyden önce bunları yaparken içten olabilmek.
Hassasiyetleri göz önünde tutabilmek gerek.

Bunlar “kentlilik bilincinin oluşma sürecini” unsurlardır.
Bir arada yaşama duygusunu güçlendirir.
Sahiplenme duygusunu oluşturur,
Öyle kentler var ki çöpçüleri olmasa dahi temizdirler.
Caddeleri ve sokaklarını içinizden öpmek geçer.
Yollarında gezerken keyif alırsınız.
Ağaçları bir şemsiye gibi size gölge yapar.
Kentte yaşamanın huzuru içinize yansır.
Mekanlarında bir ferahlık vardır.
Adeta size yaşama sevinci verir.
Kendini bilen kentler ve onun bilinçli sahipleri için övgülere gerek yoktur.
Çünkü böyle kentlerde insanlar caddelerde bağıra bağıra yüksek sesle konuşmazlar.
Çevrelerine rahatsızlık vermezler…
Sigara izmaritini yere atmazlar…
Cep telefonlarına bakarak başları eğik yürümezler.
Selamlaşmadan yol al almazlar.
Hepsinden öte yerleri asla kirletmezler…!

Sizce böyle bir kentte yaşamak ayrıcalık değil midir?
Yaşadığınız kente lütfen bakın….
Kendinizi bu bakımdan ayrıcalıklı olarak hissedebiliyor musunuz?

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Tokat’taki Sebastapolis Antik Kenti depremlerde zarar görmedi

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.04.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

TOKAT (AA) – Tokat'ın Sulusaray ilçesinde bulunan Sebastapolis Antik Kenti, depremlerde zarar görmedi.

İlçede yaşanan 4,7 ve 5,6 şiddetindeki depremlerin ardından Sebastapolis Antik Kenti, Anadolu Ajansı tarafından dron ile görüntülendi.

Antik kentin depremlerde zarar görmediği belirlendi.

Tokat kent merkezine 69 kilometre uzaklıktaki Sulusaray ilçesinin altında yer alan antik kentin ortaya çıkarılması için Tokat Müze Müdürlüğünce 1986'da sondaj kazılarıyla başlayan çalışmalar, sonraki yıllarda kurtarma kazısı şeklinde devam etti. 1991'de ara verilen çalışmalara 2013 yılında tekrar başlandı. Antik kentteki kazı çalışmaları, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Temür'ün danışmanlığında sürüyor.

– Sebastapolis Antik Kenti

Antik kentin bazı kaynaklarda M.Ö 1. yüzyılda kurulduğu ifade ediliyor.

Roma İmparatoru Trajan zamanında M.S 98-117 yıllarında Pontus Galatius ve Polemoniacus eyaletlerinden ayrılarak Kapadokya eyaletine dahil edilen antik kentin 2 bin yıl önce Karadeniz'in en büyük 5 şehrinden biri olduğu belirtiliyor.

Döneminde çok az şehrin sahip olduğu, zenginliğin göstergesi olarak para basma yetkisi bulunan Sebastapolis'in büyük savaşlar, yıkımlar, afetler ile geçiş yollarının değişmesi sonucu eski önemini kaybettiği, zamanla da unutulduğu kaydediliyor.