Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi ile KATSO arasında işbirliği protokolü

Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi ile KATSO arasında işbirliği protokolü

Anadolu Ajansı
Yayın: 02.02.2024 16:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi (KGTÜ) ile Kars Ticaret ve Sanayi Odası (KATSO) arasında laboratuvar hizmetlerine ilişkin işbirliği protokolü imzalandı.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, taraflar arasında düzenlenen protokol törenine, KGTÜ Rektörü Prof. Dr. Erol Turan'ın yanı sıra KATSO adına Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Bozan ile meclis üyeleri katıldı.

Protokol kapsamında, Kars'ta gıda alanında faaliyet gösteren firmalar, ürün analizi için KGTÜ'ye başvuruda bulunacak. Kars'ın tarım ve hayvancılık sektör temsilcileri ile KATSO üyeleri, analizden yüzde 20 indirimle faydalanacak.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Turan, KGTÜ İktisadi İşletmesi bünyesinde kurulan Stratejik Ürünler Geliştirme, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SARGEM) Özel Gıda Kontrol Laboratuvarı ve Biyosidal Ürün Analiz Laboratuvarının, uyguladığı kalite yönetim sistemiyle, kalifiye ve tecrübeli personeliyle, uluslararası (ISO, AOAC, NMKL vb.) ve ulusal (TS, TGK vb.) geçerliliği olan metotlarıyla, gıda ve tarım alanlarında son yıllarda büyük atılımlar gerçekleştirdiğini belirtti.

Analizlerde, modern fiziksel mekanlar ile altyapısı en son teknolojiye sahip cihaz ve donanımlar kullanarak bölgede ve Türkiye'de önemli ihtiyaçlara cevap verdiklerini kaydeden Turan, SARGEM Özel Gıda Kontrol Laboratuvarının, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından “Kuruluş Yeterlilik İzin Belgesi” aldığını ve 66 farklı analizde çalışma yeterliliğine sahip olduğunu aktardı.

Söz konusu laboratuvarın, “TSE Deney Hizmeti Alınabilecek Laboratuvar Onayı” ile 120 farklı analiz yapma yetkisine sahip olduğunu ve KOBİ'lere hizmet vermek amacıyla KOSGEB tedarikçi havuzunda yer aldığını vurgulayan Turan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“SARGEM Özel Gıda Kontrol Laboratuvarımız, ülkemizde ve bölgemizde gıda ve yem sektörüne yönelik gıda, yem, su ve su ürünlerinde; fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik, enstrümantal ve moleküler biyolojik analiz hizmetleri ile gıda güvenliği konularında danışmanlık, denetim, eğitim hizmetleri vermektedir. Buna ilaveten laboratuvarımız; üniversiteler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, yetiştirici-üretici birlikleri, vakıflar, meslek kuruluşları, odalar, borsalar ve gerçek şahıslara hizmet vermektedir ve ortak araştırma projeleri yapmak için gerekli altyapı ve insan kaynağına sahiptir.

Bu kapsamda, Kars ilinin lokomotifi olan tarım ve hayvancılık sektör temsilcileri ile KATSO üyelerinin, analizden yüzde 20 indirimle faydalanabilmesi için, KATSO Başkanı'mız Kadir Bozan ile protokol imzalamış bulunmaktayız. Protokolümüzün, üniversitemize ve Kars'a hayırlı olmasını temenni ederim.”

KATSO Yönetim Kurulu Başkanı Bozan ise Kars ekonomisinin genel anlamda tarım ve hayvancılık üzerine kurulu olduğuna değinerek, “İlimizde halihazırda süt, peynir, et üretim tesisleri, bal üreticileri gibi tarım ve hayvancılığa dayalı 100'ün üzerinde aktif gıda üretim tesisi bulunmakta. Bu tesislerimiz, düzenli olarak gıda analizlerini yaptırıyor. Firmalarımız, gıda analizlerini yaptırırken birçok sorunla karşılaşmakta ve bazı zamanlarda mağduriyet yaşamaktadır. KATSO olarak üyelerimizin mağduriyetlerine çözüm üretmek adına ülke çapında en gelişmiş ve donanımlı gıda laboratuvarından birine sahip KGTÜ ile protokol imzaladık.” ifadelerini kullandı.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Güven Hastanesi’nden “Avrupa’nın obezite oranı en yüksek ülkesi Türkiye” değerlendirmesi

Anadolu Ajansı
Yayın: 19.05.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Güven Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden Doç. Dr. İbrahim Demirci, 18 Mayıs Avrupa Obezite Günü kapsamında, Dünya Sağlık Örgütü'nün obeziteye ilişkin son verilerini değerlendirerek uyarılarda bulundu.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Demirci, obezite ve obeziteyle ilişkili hastalıkların her yıl katlanarak arttığını belirtti.

Demirci, özellikle çocuklarda obezite sıklığının erişkinlere göre daha hızlı arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Henüz toplum olarak sağlıklı yaşam için beslenmenin ve egzersizin önemini tam kavrayamadık. Genel olarak, yüksek kalorili besleniyoruz. Yemek yemek bizim için hobi ve eğlence niteliğinde. Arkadaşlarımızla, dostlarımızla buluştuğumuzda planlarımızı yemek üzerine kuruyoruz. Vakit geçirirken, yemek yemeyi seviyoruz. Seçeneklerimiz arasında birlikte yürüyüş yapmak çok fazla tercih edilmiyor. Hala, toplumumuzun bazı kesimlerinde kilolu insanların daha sağlıklı olduğu düşünülmekte. Kültürün, geleneklerin ve adetlerin etkisiyle toplumumuz yemekle arasına mesafe koyamıyor.

– Endokrin bozucu kimyasallar obeziteye yol açıyor

Son zamanlarda tüm dünyada miktarı artan endokrin bozucu kimyasalların da obeziteyi tetiklediğini vurgulayan Demirci, işlenmiş ve hazır gıdalar konusunda uyarılarda bulundu.

Demirci, endokrin bozucu maddeler arasında, solunan hava, içilen su ve yenilen gıdalarla vücuda giren ve biriken, endokrin sistemini olumsuz etkileyen ve bu etkilerini nesilden nesile aktarabilen kimyasal maddeler olduğuna işaret ederek, “Endokrin bozucu kimyasallardan tamamen uzak kalmak mümkün olmasa da sağlıklı ürünler tüketerek ve hayatımızda plastik kullanımını minimuma indirerek en azında bu zararlı kimyasallara maruziyetimizi elimizden geldiğince azaltmamız gerekiyor.” tavsiyesinde bulundu.

Obezite sıklığının tüm dünyada hızla artığına ve son 20 yıldır obezite artışını durdurabilen bir ülke olmadığına vurgu yapan Demirci, eğer obezite sıklığındaki artış önlemez ise 2035'te dünya nüfusunun yarısından fazlasının kilo fazlalığı ve yarattığı sorunlarla karşı karşıya kalacağını ifade etti.

– “Obezite artış hızı 5-19 yaş arası çocuk ve gençlerde, erişkinlere göre neredeyse 2 kat daha yüksek”

Demirci, sağlık verilerine bakıldığında durumun iç açıcı olmadığının altını çizerek, “Yıldan yıla daha kötüye doğru gidiyor. Dünya Sağlık Örgütü 2023 verilerine göre tüm dünyada obezite sıklığı yüzde 14 civarında. Bu yüzdeye, kilo fazlalığı olanları da eklediğimizde yüzde 38'e ulaşıyor. Artış hızı durdurulamaz ise 2035'te dünya nüfusunun yarıdan fazlası kilo fazlalığıyla mücadele etmek zorunda olacak. Ayrıca dikkat çekmek istediğimi önemli bir nokta, obezite artış hızı 5-19 yaş arası çocuk ve gençlerde, erişkinlere göre neredeyse 2 kat daha yüksek. Çocukluk çağı obezitesi de günümüzde bir tehlikeli boyuta ulaşmış durumda.”

Türkiye açısından durumun biraz daha ciddi boyutta olduğuna vurgu yapan Demirci, “Türkiye İstatistik Kurumu 2022 verilerine göre ülkemizde kilo fazlalığı yüzde 35.6, obezite sıklığımız ise yüzde 20.2. Verilere göre Avrupa'nın obezite oranı en yüksek ülkesiyiz.” bilgisini paylaştı.

Obeziteye karşı başarılı mücadele etmek için farkındalığın artması gerektiğini belirten Demirci, obeziteyle mücadelenin “ülke politikası” olarak benimsenmesi ve sosyal yaşamın sağlığını ön planda tutacak şekilde düzenlenmesi gerektiğine dikkati çekti.