Köylerinde “muhabbet geceleri” ile geleneklerini yaşatıyorlar

Köylerinde “muhabbet geceleri” ile geleneklerini yaşatıyorlar

Anadolu Ajansı
Yayın: 11.03.2024 12:36
Paylaş:
A+ A-

KASTAMONU (AA) – ÖZGÜR ALANTOR – Kastamonu'nun Karaş köyünde gelenek olan “muhabbet geceleri”, hem köy kültürünün yaşatılmasına hem de gençlerin farklı enstrümanlar çalmayı öğrenmesine olanak sağlıyor.

Yaklaşık 350 kişinin yaşadığı Karaş köyünde yüzyıllardır yapılan ve bölgede “muhabbet geceleri” olarak adlandırılan program, adeta bir okul gibi hem gençlerin kültürünü tanımasına hem de çeşitli sanatsal faaliyetlerde bulunmasına vesile oluyor.

Kış aylarında “köy kültür evinde” cuma akşamları bir araya gelen köy sakinleri, saz çalıp türküler söylerken, çeşitli oyunlarla hoşça vakit geçiriyor.

Köy sakinlerinden Mustafa Kuşoğlu, AA muhabirine, dedelerinden ninelerinden öğrendiklerini gençlere aktarmak için yola çıktıklarını belirtti.

Muhabbet gecelerinin bir ara yapılamadığını ifade eden Kuşoğlu, şunları söyledi:

“Teknolojinin gelişmesi ile bir ara kopukluk oluştu. Elektrik, televizyon, bilgisayar, telefonun hayatımıza girmesi ile bir ara yapılmadı. Birkaç arkadaşımızla 2011 yılında yeniden yola çıktık. Eski sağlık ocağını kültür evine dönüştürdük. Bağlama, enstrümanlar aldık. Biz gençlere bağlama çalmasını, türkülerin nasıl söylendiğini öğrettik. Gençlerde saz çalma, türkü söyleme sevdası oluştu. Biz ilk başladığımızda çocuk yaşta olanlar yetişti, şimdi saz çalıyorlar, türkü söylüyorlar.”

– Köyde küs olanlar barıştı

“Muhabbet geceleri”nin köy halkı tarafından kısa sürede yeniden benimsendiğini vurgulayan Kuşoğlu, “Teknoloji bazı geleneklerimizi bizden çalıyor. Biz de bizden çalınmak istenen adetlerimizi inatla yaşatmak istiyoruz. Bu vesile ile köylü birbiriyle kaynaştı. Dargın olan üç dört aile vardı, onlar barıştı. Bu programlarla, gençler kültürünü, gelenek göreneklerini öğrendi.” diye konuştu.

Kuşoğlu, “muhabbet geceleri”nde yapılanlar hakkında şu bilgileri verdi:

“Bu gecelerde, önce sohbet edilir, ardından birkaç türkü söylenir, seyirlik oyunlar yapılır. Sohbetlerde gelenek göreneklerimiz konuşulur. Bu sanatı icra ederken, yanımızda çalıp söyleyenler hem müziği hem de sanatı sevdiler. Yapılan seyirlik oyunlarda tiyatro yapmayı öğrendiler. Burada gördüğünüz hizmetle, sohbetle, kültürümüzü öğrendiler.”

Mustafa Kuşoğlu, “Muhabbet geceleri”ne hem çevre köylerden hem de Kastamonu'dan çok sayıda misafir geldiğini sözlerine ekledi.

– “Burası benim için bir okul gibiydi”

Saz çalan gençlerden Altan Recai İğdirli ise 6 yaşından itibaren “muhabbet geceleri”ne gelmeye başladığını dile getirerek, “Büyüklerimden nasıl davranacağımı öğrendim. Burada herkes bir şey çalıp söylüyor. Ben de yapabilir miyim diye düşünüyordum. Onlara baka baka saz çalmayı öğrendim. Burası benim için bir okul gibiydi. Gelmeye devam edeceğim.” dedi.

Cemal Taşkın da “muhabbet geceleri”nde darbuka ve bağlama çalmayı öğrendiğini belirterek, “11 yaşımda ekibe katıldım. Burada büyüklerimizden enstrüman çalmayı, toplumda nasıl davranacağımızı, geleneklerimizi öğrendim. Özellikle kış gecelerinde sağda solda gezmek yerine burada büyüklerimizin yanında geleneklerimizi öğreniyoruz.” diye konuştu.

Misafirlerden Çetin Küçük ise “Ben böyle gecelere sık geliyorum, çok mutlu oluyorum. Çoğu unuttuğumuz şeyi burada yeniden görüyoruz. Gerçekten çok güzel bir şey yapılıyor. Bin yıllık bir köyde bin yıllık adetlerin yaşatılması gurur verici.” ifadelerini kullandı.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Ordulu çift söküntü ip getirenlere Kabataş kilimi dokuyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 28.04.2024 04:48
Paylaş:
A+ A-

ORDU (AA) – EYÜP ELEVLİ – Ordu'nun Kabataş ilçesinde 46 yaşındaki Fatma Öztok, eskiyen örgü işlerin sökülmesiyle elde edilen iplerle Kabataş kilimi dokuyarak kazanç sağlıyor.

Öztok, Kabataş ilçesinde evlendikten sonra el tezgahında dokumacılık yapan kayınvalidesi Kadriye Öztok'tan işin inceliklerini öğrendi.

Kayınvalidesinin sağlığı elvermediği için işi bırakmasının ardından Fatma Öztok, 2000 yılından itibaren evlerinin alt katında oluşturdukları atölyede mesleği sürdürüyor.

Dört yıl önce emekli olan Aziz Öztok da eşiyle atölyede mesai harcıyor.

İki çocuk annesi Fatma Öztok, AA muhabirine, kayınvalidesinin rahatsızlanması sonucu mesleği devam ettirdiğini söyledi.

Kayınvalidesinin kilimleri elinde dokuduğunu ancak kendisinin bu şekilde sürdüremediğini anlatan Öztok, adlıkları eski tip makinelerle yıllardır Kabataş kiliminin üretimini yaptıklarını ifade etti.

Öztok, Kabataş kilimine ilgi olduğunu dile getirerek, “Burada 7 kişi, 10 kişi çalıştırdığım da oldu. Ama çalışanlar fındık zamanı gelince işi bırakıyor. Siparişi de aldığımız için sıkıntıya düştüm. O yüzden siparişleri azalttım. Şimdi yapabileceğim kadar alıyorum.” dedi.

Eşiyle çalışmanın önemine işaret eden Öztok, “Eşimle çalışmak daha rahat, çok güzel. Ben eve çıksam, buraya müşteri geliyor. En azından burada müşteriye bakabilecek birisi oluyor. Öbür türlü eve çık, dükkana in şeklinde zor oluyor. O yüzden eşim geldikten sonra rahatladım. İşin getirisi de iyi oldu çok şükür.” diye konuştu.

Örgüleri söküp getirenlerin israfı da önlemiş olduğunu anlatan Öztok, şöyle devam etti:

“İsraf olmasın, 'yazıktır, günahtır' diyerek dokutturuyor. 'Benden sonraki nesillere kalsın.' gibi düşüncelerle yaptırıyorlar, en çok ondan geliyor. Çöpe atma durumu olsa bu devam etmeyecek ama eskilerimiz asla çöpe atmayı istemiyor. Sökemezse kesiyor, kesemezse dikiyor. Yine de onu dokutturuyor. Çöpe atmaktansa onu kenara koyuyor.”

Öztok, çevrelerinde kendilerinden başka bu işi yapan olmadığını, tozlu iş olması nedeniyle pek de kimsenin benimsemediğini anlattı.

İşinden keyif aldığını ve bu nedenle devam ettiğini belirten Öztok, “Yoksa bağ bahçe, evin temizliğine zaman kalmıyor. Evde temizlik için işçi tutuyorum, buradan aldığımı oraya veriyorum. Ama bana keyifli geliyor. 60 sene olmuş. 30-40 sene kaynanam, 20-25 sene de ben devam ettirdim. 5 sene daha ancak dayanırız. Sadece kilime odaklanırsam günde 80-100 metre dokuma yaparım.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Bizim için mesleğin son temsilcisi diyebiliriz”

51 yaşındaki Aziz Öztok ise ilk etapta eşinin siparişleri elde yetiştirememesi üzerine araştırmalar yaptıklarını anlattı.

Gaziantep'ten makine aldıklarını belirten Öztok, “İlk önce bir makineyle başladık. Sonra bir, iki derken çözgü makinesi, sarma makinesiyle beraber işi çoğalttık. Daha seri bir şekilde çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.

Yörede bu mesleği yapan bir tek kendilerinin kaldığına dikkati çeken Öztok, “Bizim için mesleğin son temsilcisi diyebiliriz. Çocuklar yanaşmıyorlar. Kimisi üniversitede okuyor, kimisi çalışıyor. Biz de hanımla beraber yapabildiğimiz kadar bu şekilde yapmaya çalışıyoruz.” ifadesini kullandı.

Zaman zaman yurt dışına da ürün gönderdiklerine işaret eden Öztok, şunları kaydetti:

“Bize eski sökülmüş kazaklar geliyor. Onları belli bir aşamadan geçirdikten sonra dokuyoruz. Hem de katma değer oluyor. Rağbet de var. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa'ya mal gönderdiğimiz oluyor. Bu şekilde isteyenler, sipariş verenler oluyor. Yani güzel bir şey. Hem yöremiz için hem de otantik bir havası var. Yazları buralarda halıları kaldırıyoruz, sadece kilim seriyoruz.”

Öztok çifti, Kabataş kiliminin metresini 40 liraya örüyor.