Kronik miyeloid lösemi, hedefe yönelik tedavilerle kontrol altında tutulabiliyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.09.2024 00:15
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Kemik iliğinden kaynaklanan bir kan kanseri türü olan kronik miyeloid lösemi (KML), hedefe yönelik tedaviler ile uzun yıllar kontrol altında tutulabiliyor.

Novartis'ten yapılan açıklamaya göre, KML, kemik iliğindeki kan kök hücrelerinden kontrolsüz bir şekilde anormal beyaz kan hücresi üretilmesiyle ortaya çıkan bir kan kanseri türü. Zamanla bu anormal beyaz kan hücreleri sayıca çok artarak kan ve kemik iliğini tamamen istila ediyor ve sağlıklı normal kan hücrelerinin üretimini engelliyor. Buna bağlı olarak, hastada kansızlık, kanama ve enfeksiyona eğilim gözleniyor. KML'nin, tedavi edilmediğinde ölümcül bir hastalık olduğu belirtiliyor.

KML, toplumda her 100 bin kişiden 1-2'sinde gözleniyor. Halk arasında kan kanseri olarak bilinen “akut lösemilerden” farklı olarak KML daha yavaş ilerliyor. Bu türdeki “kronik” (müzmin) ibaresi yavaş ilerlemeyi işaret ediyor.

KML, öncelikli olarak yaşlı yetişkinleri etkilese de her yaşta ortaya çıkıyor. Erkeklerde kadınlardan daha sık görülüyor. Yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, kimyasal maddelere maruz kalma veya enfeksiyonların KML gelişiminde bir etkisi olmadığı biliniyor. Ayrıca, KML'ye yol açan genetik mutasyon doğumdan sonra ortaya çıktığından, anne babadan çocuğa geçmesi olasılığı bulunmuyor.

İlk defa 22 Eylül 2011'de dünyanın her yanından bir araya gelen hasta dernekleri, Max Vakfı, Alianza Latina ve Uluslararası KML Vakfı'nın desteği ile sağlık mesleği mensuplarına, hükümetlere ve ilaç sektörüne KML farkındalığının artırılması için işbirliği çağrısında bulundu. KML'ye neden olan 9 ve 22 numaralı kromozomlardaki genetik değişikliği sembolize eden 22 Eylül günü (9.ayın 22'si) “Uluslararası KML Günü” olarak ilan edildi. Her yıl 22 Eylül'de dünyanın her yerinde KML konusunda farkındalığı artırıcı etkinlikler düzenleniyor.

– “KML hastalarının büyük bir kısmında hastalık kontrol altında tutulabilmekte”

Açıklamada görüşlerine yer verilen Türk Hematoloji Derneği (THD) Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, KML'ye, kemik iliğindeki kan kök hücrelerinde sonradan gelişen ve Philadelphia kromozomu adı verilen bir genetik bozukluğun yol açtığını bildirdi.

Ar, bu kromozomun 9'uncu ve 22'nci kromozomlarda oluşan kırıkların yer değiştirmesi (translokasyonu) ile ortaya çıkan anormal bir yapıya sahip olduğunu belirterek, “KML hastalarının yüzde 95'inden fazlasında varlığı gösterilmiştir. Ph kromozomunda kırıkların birleşmesiyle BCR::ABL1 adı verilen yeni bir gen (mutasyon) oluşur ve bu mutasyon anormal bir proteinin (tirozin kinaz enziminin) üretilmesini sağlar. Bu yeni enzim, kemik iliğinde beyaz kan hücrelerinin hızla ve kontrolsüz bir şekilde büyüyüp çoğalmasına, dolayısıyla lösemi gelişmesine neden olur.” ifadelerini kullandı.

2000'lerin başından itibaren dünyada, 2003'ten sonra da ülkemizde BCR::ABL1 proteinini hedefleyen ilk tirozin kinaz inhibitörünün (TKİ) tedavi alanına girmesi ile KML hastalığının seyrinin tamamen değiştiğini kaydeden Ar, şu değerlendirmede bulundu:

“Hastaların büyük bir kısmında hastalık bu tedavi ile kontrol altında tutulabilmektedir. Ayrıca sonraki zamanlarda daha etkili oldukları kabul edilen ve ikinci kuşak TKİ denilen ilaçlar da hastalarda kullanılabilmektedir. Son dönemde etki mekanizması mevcut tedavilerden farklı yenilikçi bir tedavi seçeneği de kullanıma girmiştir. Artık KML hastalarının büyük bir kısmında hastalık kontrol altında tutulabilmekte ve yine hastaların büyük bir çoğunluğu normal bir yaşam süresine sahip olabilmektedir.”

Novartis Türkiye Ülke Başkanı Natacha Theytaz da günümüzde KML hastaları için 5 yıllık sağkalım oranının yüzde 70'in üzerinde olduğu tahmin edilirken, KML tedavisinde son 20 yılda kaydedilen önemli ilerlemelere rağmen, halen kanser ve ciddi kan hastalıklarının hastaların hayatını tehlikeye atmakta olduğunu belirtti.

Theytaz, özellikle mevcut tedavilere direnç gösteren veya tolere edemeyen KML hastaları için halen karşılanmamış bir tedavi ihtiyacı olduğunu bildiklerini aktararak, “Bu nedenle Novartis olarak, kan hastalıkları alanında yenilikçi tedaviler geliştirerek hastaların karşılanmamış tedavi ihtiyaçlarına çare olacak terapiler geliştiriyoruz.” açıklamasında bulundu.

Novartis'te, hedefe yönelik tedavilerden, bağışıklık sistemi üzerinden etki gösteren tedavilere kadar geniş bir yelpazede yer alan en yeni ilaçlar üzerinde araştırmalarını aralıksız sürdürdüklerini ifade eden Theytaz, şunları kaydetti:

“KML alanında çığır açan tedaviyi dünyada ilk kez hastaların kullanımına sunmuş bir firma olarak, KML gibi, tedavisi zor hastalıklarla mücadele etmek ve bugün toplumumuzun karşı karşıya kaldığı zorlu halk sağlığı sorunlarına çözüm olacak tedavileri geliştirmek için hasta odaklı yaklaşımımızı koruyoruz. Tüm bunların yanında, toplumu bilinçlendirmek adına hayata geçirdiğimiz farkındalık projeleri ile hastaların tedaviye uyumu, düzenli takibi, ek hastalık ve tedavilerinin yönetimi gibi konularda farkındalık yaratma misyonumuzu da sürdürüyoruz.”

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Rönesans Holding’in iştiraki Ballast Nedam’dan sürdürülebilirlik odaklı projeler

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.09.2024 00:52
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Rönesans Holding'in 2015'te bünyesine kattığı, Hollanda merkezli Ballast Nedam, sürdürülebilirlik odaklı projeleriyle öne çıkıyor.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Ballast Nedam, Rönesans Holding çatısı altında Avrupa, Karayipler, Afrika ve Asya'daki faaliyetlerini artırarak uluslararası varlığını güçlendirmeyi hedefliyor.

Köprü, tünel, kamu binası, liman, konut ve otoyol inşaatı gibi farklı projeleri hayata geçiren şirket, ekonomik kalkınma, hareketlilik ve erişilebilirliği artırmak amacıyla sunduğu yenilikçi çözümlerle sürdürülebilir yaşam alanları oluşturuyor.

Yıl boyunca enerji, su, konut, ulaşım ve sanayi gibi temel sektörlerde sürdürülebilir dönüşümleri hayata geçirerek büyümeyi hedefleyen şirket, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, iklim krizine karşı dirençli sistemler kurmaya odaklanıyor.

Şirket, sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda, 2030'a kadar şantiyelerde yüzde 100 karbon nötr olmayı, 2040'a kadar ise enerji nötr inşaat hedefini gerçekleştirmeyi amaçlıyor.

Hollanda'nın temel altyapısını yenileme konusunda önemli adımlar atan Ballast Nedam, ayrıca, Rijkswaterstaat ile işbirliği içinde, DEME ve Macquarie konsorsiyum ortaklığıyla “A24 Blankenburgverbinding” yol bağlantısı projesini hayata geçiriyor.

Rotterdam bölgesinde erişilebilirliği ve ulaşımı geliştirmeyi, sürdürülebilir altyapı yoluyla bölgenin geleceğini güvence altına almayı hedefleyen proje kapsamında, iki kavşak, bir kara tüneli ve Scheur Nehri'nin altından geçen bir tünelin tasarımı, inşası, finansmanı ve 20 yıllık bakımı üstleniliyor.

Tünel parçalarının suyun altına yerleştirilmesi gibi karmaşık ve hassas bir operasyon gerektiren “Maasdeltatunnel” projesi ise Ballast Nedam'ın 2023'e attığı başarılı bir imza olarak değerlendiriliyor.

– “Amacımız, kendi kendine yeten, akıllı ve yeşil binalar inşa etmekti”

Açıklamada görüşlerine yer verilen Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, projeye yönelik açıklamasında, “Amacımız, yaşam alanları ile sürdürülebilirliği bir araya getiren, kendi kendine yeten, akıllı ve yeşil binalar inşa etmekti. Ballast Nedam'ın bu alandaki global başarılarından ve sürdürülebilirlik odaklı yürüttüğü öncü çalışmalardan büyük gurur duyuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Ballast Nedam Proje Direktörü Patrick van Os, bu projenin, üstün teknik yetenek ve yenilikçi düşünce gerektiren bir çalışma olduğunu belirtti.

Van Os, “Çığır açan bu projeyi başarıyla tamamlayan ekibimizle büyük gurur duyuyorum. BAAK ve Rijkswaterstaat yetkilileri, danışmanlar, çok sayıda alt yüklenici ve Rotterdam Liman İdaresi gibi paydaşlar dahil olmak üzere yüzlerce kişi, bu projenin gerçekleşmesini mümkün kıldı. Ballast Nedam çalışmalarımızın 2024 sonunda kullanıma girdiğini görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Bizi en çok heyecanlandıran, Rotterdam bölgesinin erişilebilirliğini geliştirmek ve ekonominin büyümesine katkıda bulunmak.” ifadelerini kullandı.

– Cartesius projesi, kent yaşamını sürdürülebilirlik ve refah ile birleştiriyor

Ballast Nedam, sürdürülebilir yaşam alanları kurma hedefi kapsamında, yenilenebilir enerjiye yönelik küresel stratejisini de genişletiyor. Bu stratejinin bir parçası olan Cartesius projesi, dünya genelinde insanların daha uzun, mutlu ve sağlıklı yaşadığı “Mavi Bölgeler” biliminden esinlenerek hayata geçirildi.

Mavi Bölgeler bilimi, modern kentleşme projelerinde ve sürdürülebilir yaşam alanlarının tasarımında ilham kaynağı olarak kullanılıyor. Proje, yoğun kent yaşamını sürdürülebilirlik ve refah ile birleştirirken, modern ulaşım yöntemlerini de entegre ediyor. Cartesius'taki tüm evler, düşük enerji tüketimi ve yeniden kullanılabilir malzemelerle inşa edilerek çevresel etkiler azaltılıyor. Sıcak su ve ısıtma, ortak toprak enerji kaynağı ve güneş panelleri aracılığıyla sağlanırken, binalar iklimle uyumlu beyaz çatılarla donatılarak yaz aylarında soğutma ihtiyacı azaltılıyor.

Ballast Nedam, sürdürülebilirlik taahhüdünü bir adım daha ileri taşıyarak, kablo kanallarından temellere ve çatıya kadar tamamı sürdürülebilir malzemelerle inşa edilen çok işlevli bir hidrojen istasyonu da geliştirdi.

Hollanda'nın 700 bar hidrojen dolum istasyonu “Mexicostraat Hidrojen İstasyonu”, hidrojen üretimini yerinde elektroliz yöntemiyle gerçekleştiriyor. Bu yenilikçi tesis, otomobillerden otobüslere, kamyonlardan teknelere kadar geniş bir yelpazede taşıma araçlarının fosil yakıtlar yerine hidrojenle dolum yapmasına olanak tanıyor ve temiz enerjiye geçişi hızlandırıyor.

Ballast Nedam, Rönesans Holding ile bu yıl, Edie Ödülleri'nde “Jonas Projesi” ile finalistler arasında yer alırken, SEAL Sürdürülebilirlik İş Ödülleri’nde ise “Yılın Sürdürülebilir Ürün Ödülü”nü kazandı.

Amsterdam'ın IJburg bölgesinde yer alan bina, sağlıklı yaşam, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve enerji verimliliği esas alınarak tasarlandı. Projede ahşap ve sürdürülebilir beton gibi çevre dostu malzemeler kullanılırken, yapı yüzde 97'lik atık ayırma oranına ulaşarak sürdürülebilirlik alanında en yüksek “BREEAM” sertifikasına layık görüldü.

Jonas Projesi, modern şehir yaşamının gereksinimlerini karşılayan, çevresel etkiyi en aza indiren ve geleceğe yön veren bir model olarak öne çıkıyor.

Nöbetçi Eczaneler

Asuman Eczanesi
Adres

Fevzi Fırat Caddesi, No:51/A Merkez / Karabük

Telefon

(370) 413-1373

Beşbinevler Eczanesi
Adres

Beşbinevler 75. Yıl Mahallesi, 70. Sokak No:39 Merkez / Karabük

Telefon

(370) 433-1527

Dilek Eczanesi
Adres

Esentepe Mahallesi, İncekaya Caddesi, Sultan Çayırı Evleri No:78/B Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 712-5434

Mutlu Eczanesi
Adres

Orta Sokak No:7/B Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-1124

Gökçe Eczanesi
Adres

İnönü Caddesi No:2 Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-4455

Gülşen Eczanesi
Adres

Candaroğlu Mahallesi, Hastane Caddesi, No:7 Karabük-Eflani

Telefon

(370) 461-2331