Karabük’ü anlamaya yönelik çabaların tarihsel anlamı nedir?
Ne olmalıdır.?
Bunun için ne yapmak gerek.?
Geçmişe bakarak bugünü ve yarını anlama çabası içine girmek.
En akıllıca olanı…
Karabük…
Farklı olanın buluştuğu adres.
Değişik kültürlerin yoğrulmasıyla oluşmuş yaşam merkezi.
Devam edelim.
Karabük’te var olmanın en önemli sırrını düşünmeye başlayalım.
Çok para kazanmak isteği…
Gerçekten bu kentte göç etmenin/yerleşmenin en önemli gerekçesini oluşturuyor.
Çok kapitalistçe bir yaklaşım değil mi?
Ama bir gerçek.
Yakın geçmişte…
Fabrikanın fabrika olduğu zamanlarda….
Haddehanelerin birbirleriyle üretim yarışına girdiği zamanlarda….
Karabük’te insanlar birbirleriyle konuşacak,sohbet edecek zaman bulamazlardı.
İstasyon Caddesi Karabük’ün can damarı idi.
Tahtakale’yi aratmazdı.
Demir borsasının merkezi burasıydı.
Demir tüccarı olmak çok büyük ayrıcalıktı.
Bunun için işletme fakültesi mezunu olmak gerekmezdi.
Kimilerine göre çok doğal bir durumdu bu hal şekli…
Peki…
Karabük’ün bu hali dışında anlatmaya değer başka özellikleri yok mu acaba?
Var elbette…!
Ancak insan zaman karşısında o kadar şaşırmış olsa ki bunları düşünmeye vakti bile olmamıştır.
Daha sonraları bazı hususlar sorun oluşturmaya başlamıştır.
Ama iş işten geçmiştir.
Gören gözler bazı bakışlara kendini alıştırmak zorunda kalmıştır.
Bazen caddede yürürken bunaltı geçiren insanlara rastlarsınız.
Hızla yol almaya çalışan.
Homurdanarak yürüyenler olur arada sırada…
Hürriyet caddesinin özgürlük saçan ismine bakmaksızın,bu cadde üzerinde yürüyen dalgın insanlar olur arada sırada…
İş yerlerinin reklamını yapan tabelalar siz kimlerdensiniz gibi bir duruşla adeta bizleri seyreder…
Yaşam bazen iyice sıkıcı bir hal almaya başlar.
Göz gözü görmez .bir sis tabakası,bulut yığınıyla birlikte karşınıza çıktığında , kentte yangın var zannedersiniz.
Oysa yaşam öyle bir hal almıştır ki,insanlar gerçek yangınlara bile duyarsızlaşmıştır.
Olağanlaşmıştır bazı şeyler…
Her gün kentin üzerinde bir gölge gibi dolaşmaya alışmış duman bulutu insanları sindirmiştir adeta..
……………
Dahası….
Karabük’te yaşam bir türlü kentleşememiştir.
Yarım kalmıştır öykülere konu olacak kadar.
Sosyolojik sorunlar karşısında biçaresizleşmiştir.
Akşam olunca kabuğuna çekilen,deyim yerindeyse sahipsizleşen cadde ve sokaklar konuşacak insan ararlar…
Türkülere konu olurcasına…!
Çanak içinde bir kent.
Üç tarafı dağlarla çevrili.
Hüzünlü bakışlarla,kendini savunamayacak kadar halsizleşmiştir.
Anlaşılamamanın talihsizliğini yaşayan küçük bir çocuğun masumiyetini taşır üzerinde…
Ama nafile…!
Zaman çok çabuk geçiyor.
Geçen her dakika sanki bizden değil de ondan bir şey çalıyor…
Ama o sakinliğini hiç bozmuyor.
Çünkü faturayı ödeteceği adres belli…
O adreste kimler oturuyor dersiniz.!