Okan Küçük Yorumluyor 15 Nisan 2022

Okan Küçük Yorumluyor 15 Nisan 2022

Yayın: 15.04.2022 02:03
Paylaş:
A+ A-

Aksoy , 3 Nisan Sanayi Günü  Konusunda Kanun Teklifi Vermiş. 

3 Nisan 1937 Karabük Demir Çelik Fabrikalarının (KARDEMİR) temelinin atılması ve Karabük’ün kuruluşunun 85. yıl dönümünü kısa bir süre önce kutladık

3 Nisan’ın Karabük için çok özel bir tarih olduğunu sadece Karabük için değil aslında Türkiye’nin ağır sanayisinin temellerinin atıldığı gün olarak Türkiye için de ayrıcalıklı bir olduğunu ve 3 Nisan’ın Sanayi Günü ilan edilerek tüm Türkiye’de kutlanılması gerektiğini geçmiş  haber ve yorumlarımda gündeme getirdim. ( Bilindiği gibi bu konuda ilk öneri Mehmet Çetinkaya’dan gelmişti.)

Ak Parti Karabük Milletvekilleri Niyazi Güneş ile Cumhur Ünal bu konuyu TBMM’de yaptıkları basın açıklamalarında gündeme getirdiler. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da bu konuda Karabük’e destek verdiklerini içeren mesajlar gönderdiler, açıklama yaptılar.

Şimdi son olarak Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy; 11 Nisan 2022’de TBMM’ye bir  kanun teklifi sunarak 3 Nisan’ın Sanayi Günü ilan edilmesi ve her Nisan Ayı’nın ilk haftasına denk gelen 3-7 Nisan’ın Uluslararası Sanayi ve Fuar Haftası olarak Karabük’te düzenlenecek etkinliklerle kutlanmasını  talep etti.

Karabük için ve Türkiye için gerekli, doğru ve yerinde kanun teklifi şimdilik komisyonda. Ne derseniz komisyondan geçer mi acaba ?

 Karabük ve Hava Temizliği – Kirliliği

 Karabük’te özellikle kış aylarında gözle görülebilir oranda etkisini arttıran bir hava kirliliği var değil mi ? Safranbolu’dan Karabük’e gelirken Karabük’ün görünmediği ya da yüksek bir tepeden baktığınızda Karabük’ün üstündeki yoğun sis görünümünde olan, gözle görülebilen bir kirlilik var değil mi ?

Gerçi  Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağına, Sürekli İzleme Merkezi’ne bakıldığında nedense her daim tertemiz bir hava kalitesi değerleri çıkıyor karşımıza. Sabah uyanınca kaliteli tertemiz havayı  şöyle derin derin ciğerlerine çekiyor yani Karabüklüler.

Bir yabancı firma 2021 yılında, Türkiye’nin 2020 yılı havası en kirli illerini bir raporla yayımlamıştı. Karabük, Türkiye’nin en kirli 6. İli olarak açıklanmıştı o rapor da.

Yani elin raporu tabi, mühim olan bizim raporlar… Ve bizim raporlara göre tertemiz bir hava da yaşayıp gidiyoruz işte…

       Bu Yazılı Önerge de Nereden Çıktı Acaba ?

Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy’un 3 Nisan sanayi günü kapsamında verdiği kanun teklifini yazdım. Aksoy, 5 Nisan’da bir de yazılı soru önergesi vermiş…

Hem de, Karabük’te yaşanan hava kirliliğinin neden olduğu hastalıklar ve erken ölümlere ilişkin, iyi mi ?

Aksoy, yazılı soru önergesinde, Karabük’te son yıllarda giderek artan oranda hava kirliliğinin olduğundan bahsetmiş, Özellikle SO2 ( Kükürt dioksit ), CO ( Karbon Monoksit) ve Partikül madde konsantrasyonlarnın kabul edilebilir değerlerin çok üstüne çıktığını ifade etmiş. Karabük’te yaşanan hava kirliliği, başta insan hayatı olmak üzere bitki ve hayvan yaşamını ile madde ve yapılar üzerinde de zararlı etkisini göstermektedir, demiş.

Sağlık Bakanlığı tarafından cevaplanması için bazı sorular sormuş.

Karabük’te hava kirliliğinin neden olduğu hastalıklar ve erken ölümlerle ilgili bakanlığınızın bir çalışmasının olup olmadığını,

Karabük ilindeki hava kirliliğine bağlı olarak, hava kirliliğinin yol açtığı hastalıklardan ( Astım, KOAH, Akciğer kanseri, Solunum yetmezliği), son 10 yıl itibariyle hastanelere müracaat eden hasta sayısının ne kadar olduğunu,

Hastalık ve ölümlere karşı önlem almak adına, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile işbirligi içinde yürütülen herhangi bir proje veya çalışmanın olup olmadığını, sormuş.

Karabük’te hava kalitesi ölçüm cihazlarına göre bir kirlilik yok diye biliyoruz biz. Olmayan hava kirliliğinden kaynaklı hastalık mı olur, erken ölüm mü olur ?

Ne diyeyim, muhalefet zihniyeti demek ki !

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Ordulu çift söküntü ip getirenlere Kabataş kilimi dokuyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 28.04.2024 04:48
Paylaş:
A+ A-

ORDU (AA) – EYÜP ELEVLİ – Ordu'nun Kabataş ilçesinde 46 yaşındaki Fatma Öztok, eskiyen örgü işlerin sökülmesiyle elde edilen iplerle Kabataş kilimi dokuyarak kazanç sağlıyor.

Öztok, Kabataş ilçesinde evlendikten sonra el tezgahında dokumacılık yapan kayınvalidesi Kadriye Öztok'tan işin inceliklerini öğrendi.

Kayınvalidesinin sağlığı elvermediği için işi bırakmasının ardından Fatma Öztok, 2000 yılından itibaren evlerinin alt katında oluşturdukları atölyede mesleği sürdürüyor.

Dört yıl önce emekli olan Aziz Öztok da eşiyle atölyede mesai harcıyor.

İki çocuk annesi Fatma Öztok, AA muhabirine, kayınvalidesinin rahatsızlanması sonucu mesleği devam ettirdiğini söyledi.

Kayınvalidesinin kilimleri elinde dokuduğunu ancak kendisinin bu şekilde sürdüremediğini anlatan Öztok, adlıkları eski tip makinelerle yıllardır Kabataş kiliminin üretimini yaptıklarını ifade etti.

Öztok, Kabataş kilimine ilgi olduğunu dile getirerek, “Burada 7 kişi, 10 kişi çalıştırdığım da oldu. Ama çalışanlar fındık zamanı gelince işi bırakıyor. Siparişi de aldığımız için sıkıntıya düştüm. O yüzden siparişleri azalttım. Şimdi yapabileceğim kadar alıyorum.” dedi.

Eşiyle çalışmanın önemine işaret eden Öztok, “Eşimle çalışmak daha rahat, çok güzel. Ben eve çıksam, buraya müşteri geliyor. En azından burada müşteriye bakabilecek birisi oluyor. Öbür türlü eve çık, dükkana in şeklinde zor oluyor. O yüzden eşim geldikten sonra rahatladım. İşin getirisi de iyi oldu çok şükür.” diye konuştu.

Örgüleri söküp getirenlerin israfı da önlemiş olduğunu anlatan Öztok, şöyle devam etti:

“İsraf olmasın, 'yazıktır, günahtır' diyerek dokutturuyor. 'Benden sonraki nesillere kalsın.' gibi düşüncelerle yaptırıyorlar, en çok ondan geliyor. Çöpe atma durumu olsa bu devam etmeyecek ama eskilerimiz asla çöpe atmayı istemiyor. Sökemezse kesiyor, kesemezse dikiyor. Yine de onu dokutturuyor. Çöpe atmaktansa onu kenara koyuyor.”

Öztok, çevrelerinde kendilerinden başka bu işi yapan olmadığını, tozlu iş olması nedeniyle pek de kimsenin benimsemediğini anlattı.

İşinden keyif aldığını ve bu nedenle devam ettiğini belirten Öztok, “Yoksa bağ bahçe, evin temizliğine zaman kalmıyor. Evde temizlik için işçi tutuyorum, buradan aldığımı oraya veriyorum. Ama bana keyifli geliyor. 60 sene olmuş. 30-40 sene kaynanam, 20-25 sene de ben devam ettirdim. 5 sene daha ancak dayanırız. Sadece kilime odaklanırsam günde 80-100 metre dokuma yaparım.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Bizim için mesleğin son temsilcisi diyebiliriz”

51 yaşındaki Aziz Öztok ise ilk etapta eşinin siparişleri elde yetiştirememesi üzerine araştırmalar yaptıklarını anlattı.

Gaziantep'ten makine aldıklarını belirten Öztok, “İlk önce bir makineyle başladık. Sonra bir, iki derken çözgü makinesi, sarma makinesiyle beraber işi çoğalttık. Daha seri bir şekilde çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.

Yörede bu mesleği yapan bir tek kendilerinin kaldığına dikkati çeken Öztok, “Bizim için mesleğin son temsilcisi diyebiliriz. Çocuklar yanaşmıyorlar. Kimisi üniversitede okuyor, kimisi çalışıyor. Biz de hanımla beraber yapabildiğimiz kadar bu şekilde yapmaya çalışıyoruz.” ifadesini kullandı.

Zaman zaman yurt dışına da ürün gönderdiklerine işaret eden Öztok, şunları kaydetti:

“Bize eski sökülmüş kazaklar geliyor. Onları belli bir aşamadan geçirdikten sonra dokuyoruz. Hem de katma değer oluyor. Rağbet de var. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa'ya mal gönderdiğimiz oluyor. Bu şekilde isteyenler, sipariş verenler oluyor. Yani güzel bir şey. Hem yöremiz için hem de otantik bir havası var. Yazları buralarda halıları kaldırıyoruz, sadece kilim seriyoruz.”

Öztok çifti, Kabataş kiliminin metresini 40 liraya örüyor.