OLMAK YA DA OLMAMAK …!

OLMAK YA DA OLMAMAK …!

Yayın: 04.03.2021 07:45
Paylaş:
A+ A-

Endişeye kapılmak…
Durup dururken böyle bir hisle yaşamak..
Gerçekten akşam TV haberlerinden seyrettiklerimiz gibiyse…
Yaşamın ürkütücülüğünü sorgulamamız gerekmez mi?
Hayat…
Bu denli vahşi midir?
İnsanlar kendilerine ve etrafındakilere neden zarar verirler?
Şeytanlaşarak yaşadıkları dünyayı neden başkalarına zindan ederler.
Mutluluğu hor görürler.
İyilik,hoşgörü,doğruluk ve dürüstlük gibi sözcükler neden hep özde değil sözdedir.
İsterseniz buna…
Tarihin içinden cevap arayalım.
Makyavelistçe bir cevap:
“Amaca ulaşmak için her şey mübahtır.”
İşte sorun yaratan mantık.

****
Tarihi bu kadar güncel kılan durum nedir ?…
Mülkiyet tutkusu ve neden olduğu sınıf çatışmalarıdır.
O nedenle;
Tarih savaşı konu alır,barışı değil…
Hiçbir düşünce geçmişten bağımsız olarak ortaya çıkamaz ve gelişemez..
O nedenle tarih bütün sosyal bilimlere hammadde sunar…
Diğer bilimler bunları kendi anlayışı çerçevesinde ele alır ve üzerinde çalışmalar yaparak sonuca ulaşır..

****
Amacımız ;kimseye tarih dersi vermek değil tabi…
Kişileri tarihin “kötüsü” olmaktan kurtarmaktır…
Bu anlamda;tarihte fenalıklara konu olmaktansa,bir taş yapıya figür olmayı yeğlerim…!
Bunu Napolyon Bonaparte değil ben söylüyorum.
Çünkü o “para,para,para “ dışında hiçbir şey söylememiştir.
Basuru nedeniyle de Waterloo Savaşını kaybetmiştir.
Basur nedeniyle ata binemeyince savaşı iyi yönetememiştir.
Talihsizlik işte…
Ama esas talihsizliği kapitalist.Fransız burjuvajisine hizmet etmek zorunda olmasından kaynaklanmıştır.
O nedenle kendisini tarihin bir figüranı olmaktan kurtaramamıştır.
Gelelim taş yapıya figür olma meselesine…
O görüntüde bir estetik var.
İnsanlara ilham veren…
Eğer figür değil figüran olsaydık….
Arkamızdan konuşmak durumunda olan insanlar,”Allah belasını…” sözlerine başkalarını da ekleyerek kulaklarımızı çınlatırlardı…
Bilmem anlatabildim mi?…

****
Toplum adına güzel olanı yeğlerken,olumsuzu olumlu görme çabası içine girerken tek amacımız insanlığa dünyanın yaşanabilir yanlarını göstermektir….
Eğer dünya her akşam TV’lerden seyrettiğimiz gibi;kan dökücülerin,kapkaççıların,katillerin,üç kağıtçıların,
dolandırıcıların,dalkavuklarının ,teröristlerin,hainlerin,eline geçmiş olsaydı, bizim böyle bir dünyada yaşama şansımız olur muydu.?
Bunu..
Hiç düşündünüz mü?….
Ekranlardan kitlelerin beynine işlenen kirlilik ve çirkinlikler,insanların belleğinden nasıl silinecektir?
Toplum adına gerçekleri göz ardı etmeden,olumsuzu,olumluya şartlamanın yararının da bu anlamda önemli olduğunu düşünenlerdeniz…
Dünyayı tüm kötülüklere rağmen yaşanabilir kılmak…
Güzel olan her şeyi yaşam adına insanlarla paylaşabilmek…
Ekranların topluma tükettirmeye çalıştığı tüm olumsuzluklara rağmen yaşanılan hayatın güzel yanlarını ön plana çıkararak,hırsın,kinin,çıkarların,kirliliklerin,önüne geçebilmek…
Ünlü İngiliz şairi Şekspir’in dediği gibi;
“İşte bütün sorun bu”…
-Olmak ya da olmamak.?

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Atık ahşaplardan ürettiği maketlerle geçmişi yaşatıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 05.05.2024 04:24
Paylaş:
A+ A-

BAYBURT (AA) – BEŞİR KELLECİ – Usta öğretici Ercan Okumuş, Bayburt'taki atölyesinde geçmişte kullanılan tarım aletleri, taşıt, yapı ve gündelik eşyaların maketlerini üretiyor.

Bayburt Halk Eğitim Merkezinde usta öğretici olarak görev yapan Okumuş, resim öğretmenliği bölümü mezunu olmasına karşın el yatkınlığı nedeniyle evinin bodrum katında oluşturduğu hobi atölyesinde atık ahşap parçaları kullanarak çeşitli maket ve süs eşyaları yapmaya başladı.

Çevresinden gelen talep nedeniyle hobisini mesleğe dönüştüren Okumuş, 4 ay önce atölyesini, kiraladığı 25 metrekarelik dükkana taşıdı.

Okumuş, Neşet Ertaş'ın türküleri eşliğinde sipariş üzerine ceviz, kavak, kiraz, çam ağacından at arabası, traktör, kamyon, gündelik eşya, ev, iş yeri ve camilerin maketlerini yapıyor.

Kalem, cımbız ve bıçak yardımıyla küçük parçalara ayırarak şekil verdiği ve çaydanlık, soba, radyo, televizyon gibi eşyaların minyatürlerini de yapan Okumuş, bunları modellediği mekanlarda detay olarak kullanıyor.

Okumuş, siparişlerin yanı sıra hazırladığı kendine özgü ürünleri ve süs eşyalarını, sosyal medya hesapları üzerinden yurt içi ve yurt dışına satıyor.

– “Onların hatıralarını ahşap maketlerle yaşatmaya, canlandırmaya çalışıyorum”

Ercan Okumuş, AA muhabirine, 4 yıl önce evinin bodrum katında atık ahşapları sanat eserine çevirebilmek için hobi atölyesi oluşturduğunu söyledi.

Daha sonra çevresinden gelen siparişler üzerine hobisinin mesleğe dönüştüğünü anlatan Okumuş, “Yoğun istek olunca yeni bir atölye açmaya karar verdim. Özellikle eşimin destekleriyle burayı açtım. Çevremdekilerin yanı sıra sosyal medyada yaptığım işleri görenler atalarından, dedelerinden, babalarından kalma evlerin, tarım aletlerinin veya gündelik eşyalarının maketlerini istiyor. Ben de onların hatıralarını ahşap maketlerle yaşatmaya, canlandırmaya çalışıyorum.” dedi.

Ahşabı şekillendirip küçük parçalar haline getirerek birleştirmenin zaman, emek ve sabır istediğini ifade eden Okumuş, “Malzemenin temelini daha çok marangozların atıl olan küçük tahta parçalarından oluşturuyorum. Ceviz, kiraz, çam, kavak ağacı parçalarını küçük el aletleriyle şekillendirerek maketleri yapıyorum. Mesleki olarak görsel sanatlar öğretmeni olduğum için yaptığım maketleri birer sanat eserine çevirmeye özen gösteriyorum.” diye konuştu.

Okumuş, yöre insanının daha çok çiftçilikle uğraştığı için babalarından kalma tarım aletleri veya kullandıkları taşıtların maketlerini yapmasını istediklerini dile getirdi.

Müşterilerinin hatıralarını en iyi şekilde canlandırmaya çalıştığını aktaran Okumuş, “Bunu isteyen kişiler bana fotoğraflarını getiriyorlar, ben de onları ölçeklendirerek ahşap maketlerini yapıp teslim ediyorum. Bunları sahiplerine verdiğimde yüzlerindeki gülümseme, heyecan onların hatıralarını birebir canlanıyormuş gibi yaşattığı hissiyat beni de mutlu ediyor.” ifadelerini kullandı.