PAYLAŞMAK

PAYLAŞMAK

Yayın: 19.10.2022 14:10
Paylaş:
A+ A-

Zamanın evvelinde sizin de temaşa ettiğiniz “Paylaşmak Güzeldir” temalı reklamlar vardı. Ha bir de hatırlarsınız: “Kirlenmek güzeldir” cümlesini içeren tanıtımlar.

Dünyada kimsenin ‘kirlenmekten’ hazzetmeyeceğini söyleyebiliriz. Bu sonuca genelleme yaparak varabileceğimizi de düşünebiliriz.

Peki, efendim; her ‘kirlenmek’ kötü müdür? İşte bu konuda tüme varamayız. Karabük’ümüzde bir haddehanede kirlenmeden çalışmak mümkün değildir. Örneği, “Kardemir” diyerek de genişletebiliriz.

Zonguldak’ta, Manisa’da, Bartın’da, Kütahya’da, Amasya’da, Yozgat’ta ve Balıkesir’de kömür ocaklarında alın teriyle çalışan madencilerimiz için; evine ekmek götürmek derdinde olan bu kara alınlı güzel insanlara, “Kirlenmek kötüdür” demek abesle iştigal olacaktır.

İşte kömür madeninde emek verenlerin hayatı ve ekmeği nasıl paylaştıklarına bakalım. Bahsi geçen reklamlarda bile görürüz ki; paylaşmaktan ne kadar da mutludurlar. Zaten onlar paylaştıklarını, mecburi paylaşmak zorundadırlar. Aynen bizim, bu dünyayı mecburiyetten paylaşmak zorunda olmak durumunda olduğumuz gibi. Evet; paylaşmak zorunda olan insanlarımıza da “Paylaşmak kötüdür” demememiz gerektiği gibi.

Gelelim sebeb-i derdime: Kovid-19 pandemisi sürecinde neleri paylaştık. Önce, tabi aileyi paylaştık. Yine evin içinden sıkılınca sosyal hayatın medyatik bölümünü paylaşmak zorunda kaldık. Bazılarımız öte evrene giden yolda, yolda kaldı. Bazıları kayboldu. Bazıları uçup gittiler. Bazıları kendini kaybetti. Psikolojik olarak bir yere tıkılı kalmanın klostrofobik etkisiyle geçmişe, gençliğe seyahat yapanlarımız çok oldu.

Neleri paylaşmadık ki bu sanal dünyada: Öncelikle fotoğrafları, aile bireylerinin aynı pozda yeniden çekilen anlık pozlarını, gezintilerini, seyahatlerini, yediklerini, içtiklerini, kahve molalarını, arkadaş toplantılarını, okuduğu ya da okumadığı kitapları… Kısacası hayatın reklamize edilebilecek her ânını paylaştık. “Paylaştık”; bu yazıya göre belki çok ajite edici bir yüklem oldu. Derdimi daha uzun da anlatabilirim, lâkin öğrencilerimle ve fedakâr meslektaşlarımla paylaşacağım ama pek de reklamize etmekten imtina ettiğim birçok işim var dostlar.

Sonuç olarak: Bu dünyayı; orası senin burası benim diyerek “pay/pay” ettik, ama hayatı, dostluğu, ekmeği, suyu, ışığı, enerjiyi, zamanı ve mutluluğu paylaşamadık. “Paylaşmak kötüdür” de demek istemiyorum. Nasıl ve ne şekilde olacağını bilemediğim “paylaşmak”; mecburidir diyorum.

Aslında; neyi, kiminle paylaştığımız önemli.

Not: Bu yazının yazıldığı günün akşamında, Bartın Amasra’mızda elim bir maden kazası gerçekleşti. Kırk bir maden emekçisi kardeşimiz ölümü paylaştılar. Kendilerine Rabbimden rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.

 

Satılmış Ümit ÇETİNKAYA

Eğitimci-Yazar

Ekim-2022

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Kışı Kızılırmak Deltası’nda geçiren besicilerin göç yolculuğu başladı

Anadolu Ajansı
Yayın: 06.05.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

SAMSUN (AA) – İLYAS GÜN – Samsun'da, Kızılırmak Deltası'ndaki kışlaklarda kalan besiciler, yazı geçirecekleri Karagöl Dağı'ndaki yaylalara gitmek için küçükbaş hayvanlarıyla yaklaşık 1 ay sürecek yolculuklarına başladı.

Hayvanlarını kış döneminde Kızılırmak Deltası'nda barındıran besiciler, havaların ısınmaya başlamasıyla hazırlıklarını tamamlayıp, Karagöl Dağı'nın eteklerinde yer alan bin ila 1500 rakımlı yaylalara gitmek üzere yola çıktı.

Deltadan yüzlerce küçükbaş hayvanıyla hareket eden besicilerin zorlu yolculuğu, yaklaşık 1 ay sürecek. Günde 10 ile 15 kilometre arasında mesafe katedecek besiciler, yolculuk boyunca hayvanlarını belirli aralıklarla sağacak.

Yazı yaylada geçirecek besiciler, ekim veya kasım aylarında yeniden deltaya dönecek.

10 yaşından bu yana besicilik yapan 48 yaşındaki Mustafa Coşkun, AA muhabirine, sıcak ve nemli havanın hayvanların hastalanmasına neden olduğunu, bu nedenle yaz aylarında serin yerleri tercih ettiklerini söyledi.

Yaklaşık bir ayda yaylaya ulaştıklarını belirten Coşkun, “Çünkü hayvanlarımızı otlatarak gidiyoruz. Akşam mola veriyoruz, sabahın ilk ışıklarıyla yeniden yola çıkıyoruz. Yaklaşık 5 ay yaylada kalıyoruz, kışın daha sıcak olan Kızılırmak Deltası'nı tercih ediyoruz. İşimiz çok zor ama mecbur yapıyoruz.” dedi.

Besici Eyüp Çobanoğlu da yaklaşık 1 aylık yolculuklarının oldukça zorlu geçeceğine işaret etti.

Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti Sorumlusu Kadir Yılmaz ise deltanın göçmen kuşların yanı sıra büyükbaş ve küçükbaş hayvan besicileri için de önemli bir yer olduğunu dile getirdi.

Manda ve koyunculuk yapan besicilerin yılın belirli aylarında deltada hayvanlarını otlattıklarını anlatan Yılmaz, “Besiciler kışı deltada geçiriyor. Eylül ayının sonlarına doğru deltaya yaylalardan gelen besiciler, birkaç ay burada kaldıktan sonra tekrar yaylalara hayvanlarını otlatmaya götürüyor. Kış aylarında 2 bin ila 3 bin arasında koyun deltada kışlıyor.” diye konuştu.

Yılmaz, havaların ısınmasıyla koyun sürülerinin deltadan ayrılmaya başladığını vurgulayarak, göçmen kuşlarla koyun sürülerinin deltada görsel şölen sunduğunu, yerli ve yabancı turistlerin de hem kuşları hem de besicilerin geçişini takip ettiğini sözlerine ekledi.