Bölgenin Sesi Gazetesi

Yayın: 03.09.2021 23:45
Paylaş:
A+ A-

 MÜSİAD Şube Başkanı Ünal,“Rakamlar Türkiye’nin İhracatla Yükseleceğine Olan İnancımızı Güçlendirmiştir”

(İHA) – MÜSİAD Karabük Şube Başkanı Cengiz Ünal, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı ikinci çeyrek büyüme rakamlarına ilişkin ekonomik değerlendirmede bulundu.

Kısa bir süre önce başkanı olarak göreve başlayan Cengiz Ünal, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan yılın ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt içi Hasıla (GSYH) verilerinde Türkiye ihracatla büyümeye devam ettiğini, ikinci çeyrekte yüzde 21,7 ile rekor bir büyüme kaydedildiğini belirterek, “Mal ve hizmet ihracatımızın büyümeye katkısı 10,8 puan oldu. Bu değer 1998’den bu yana kaydedilen en yüksek katkıdır” dedi.

“Rakamlar Türkiye’nin ihracatla yükseleceğine olan inancımızı güçlendirmiştir”

Büyümenin yarısının mal ve hizmet ihracatı kaynaklı gerçekleştiğini ifade eden Ünal, “İkinci çeyrek büyümesinin yüzde 57’si yatırımlar ve net dış talepten geldi. TÜİK’in açıkladığı veriler, ülkemizin üretim ve ihracat temelli nitelikli bir büyüme içinde olduğunu göstermektedir. Sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme için düşük enflasyon, kur istikrarı ve öngörülebilirlik kritik öneme sahip. Bu rakam 2000’li yıllarda ulaştığımız en yüksek büyüme rakamı oldu. İhracatın büyümeye katkısı yılın ilk yarısında 10,8 puan oldu. Yani büyümenin yarısı ihracattan geldi. Pandemi etkisinin derinden hissedildiği aylarda ekonomimiz ve ihracatımız etkilenmişti. O günlerde zor zamanların geçeceğine ve hızlı bir toparlanmanın içine gireceğimize olan inancımızı dile getirmiştik. Bugün bu rakamları görmek bizi gururlandırıyor. Büyüme rakamlarının alt kalemlerinde Hizmet sektörü yüzde 45,8 ve Sanayi sektörü yüzde 40,5 büyüdü. Bu rakamlar Türkiye’nin ihracatla yükseleceğine olan inancımızı güçlendirmiştir. Türkiye’nin yakaladığı bu ivme ile ikinci çeyrekte Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında en yüksek oranda büyüyen ikinci ülke olmuştur. Devam eden küresel toparlanma ve aşılamada kaydedilen ilerleme sayesinde, özellikle hizmet ve turizm sektöründeki toparlanma Türkiye ekonomisindeki büyümeyi desteklerken; yüzde 21,7’lik büyümenin temelde güçlü baz etkisinden kaynaklandığını görüyoruz” diye konuştu.

Pandeminin devam eden tüm olumsuz etkilerine rağmen yüksek bir büyüme rakamı görmek kendileri açısından oldukça önem arz ettiğini dile getiren Ünal, “İhracat rakamlarında yakaladığımız yukarıya doğru ivme büyüme rakamlarımızı da olumlu yansıyor. Burada önemli olan sürdürebilir olması. İş dünyamızda bütün zorlu şartlar altında dahi canla başla çalışıyor. Azim ve kararlılıkla faaliyetlerini sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

“Hizmet sektörünün üçüncü çeyrekte daha güçlü bir katkı vereceği, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetlerinin ve finans ile sigorta faaliyetlerinin Eylül ayı itibariyle yükselişe geçeceği öngörüleriyle güçlü büyüme rakamlarını hem üçüncü çeyrekte hem de yıl sonunda göreceğimizi tahmin ediyoruz” diyen Ünal, “Türkiye ekonomisini üretimiyle, hizmetleriyle, ihracatlarıyla büyüten tüm iş insanlarımıza müteşekkiriz. Türkiye ekonomisi ihracat öncülüğünde, büyümeye ve yükselmeye devam edecek. Bize düşen edindiğimiz bu kazanımları, katma değerli ihracatla süsleyerek sürdürülebilir bir şekilde yarınlara taşımaktır. Elimize geçen fırsatları iyi değerlendireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin bir bölümü üretimde ve ihracatta hala toparlanmaya çalışırken, tedarik sorunu yaşayan ülkelerin siparişlerini Türkiye’ye kaydırması büyüme performansını doğrudan etkilemiştir. Ancak asıl önemli olan bu büyümenin sürdürülebilir ve kalıcı olmasını sağlamaktır. Bunun için de verilen desteklerin devam etmesi, enflasyonun aşağı çekilmesi ve kur istikrarı, üretim, yatırım, ihracat ve istihdam için olmazsa olmazdır. Ekonomimizdeki bu olumlu gidişat 2021 yılının tamamını güçlü bir büyüme oranıyla kapatacağımıza işaret ediyor. Bir dönem Türk ekonomisi hakkında karamsarlık pompalayan uluslararası kuruluşlar, büyüme beklentilerini yukarı yönlü revize etmeye başladı. Yine uluslararası derecelendirme kuruluşlarının birbiri arkasına ülkemizin yıllık büyüme rakamlarını pozitif yönde revize ediyor olmaları büyümenin sürdürülebilirliğini göstermektedir. Ayrıca ekonomimizin uzun vadeli ortalamanın üzerinde büyümesi iş dünyamızın her şart altında faaliyetlerini devam ettirme azmini ve ekonomimizin direncini göstermesi açısından da önem arz etmektedir. Ülkemizin üreterek önümüzdeki süreçte de ekonomik büyümesini devam ettireceğine inanıyorum” dedi.

Ünal, son dönemde işsizlik rakamlarındaki düşüş de, ekonomik büyümenin yansımasını açık olarak ortaya koyduğunu, MÜSİAD olarak amaçlarının gerek istihdam, üretim ve hizmet alanında ülkeden başlayarak bulundukları her bölgede lokomotif olma gayretinde olduklarını kaydetti.

Karabüklü iş insanları olarak büyümenin sürdürülebilir olması için var güçleriyle çalışacaklarını söyleyen Ünal, “Ülkelerin pek çoğunu imrendirecek bu büyümeyi sağlayan üreterek, istihdama katkı sunan, önümüzdeki süreçte büyümemize katkı verecek olan tüccar ve sanayicilerimizi, üreticilerimizi ve çalışanlarımızı da kutluyorum” ifadelerine yer verdi.

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Süper metan salımlarının tespiti yapay zeka sayesinde hızlanıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 04.05.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – Hollanda Uzay Araştırmaları Enstitüsü (SRON) Kıdemli Araştırmacısı Prof.Dr. Ilse Aben, küresel ısınmaya neden olan ve “süper salıcılar” olarak adlandırılan büyük boyuttaki metan salımlarının tespitinde uydulara ek olarak yapay zekanın kullanıldığını ve bunun işleyişi hızlandırdığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından küresel ısınmanın yüzde 25’inden sorumlu gösterilen metan gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar 2020'ye kıyasla yüzde 30 düşürülmesi için 150'den fazla ülke taahhütte bulundu.

BM, bu ülkelerin metan emisyonlarını azaltmasına destek olmak için 2021 yılında Uluslararası Metan Emisyonları Gözlemevi'ni kurdu.

Hem doğal kaynaklardan hem de insan faaliyetleri sonucu atmosfere yayılabilen metan gazının ana kaynaklarından birini enerji sektöründeki faaliyetler oluştururken Uluslararası Enerji Ajansına (IEA) göre petrol ve doğal gaz sektöründen kaynaklanan metan salımı en çok sızıntılar nedeniyle yaşanıyor.

Metan emisyonlarıyla mücadelede özellikle “süper salıcılar” (super emitters) olarak adlandırılan devasa metan gazı sızıntılarının tespiti önem taşırken çok büyük miktardaki bu sızıntılar özellikle petrol, doğal gaz ve kömür üretiminin gerçekleştiği sahalarda görülüyor ve haftalarca devam edebiliyor.

İstatistik portalı Statista verilerine göre 2022'de en fazla süper salım, tamamı petrol ve doğal gaz kaynaklı olmak üzere 184 vakayla Türkmenistan'da görüldü. Bu ülkeyi, 155 vakayla Hindistan ve ABD izledi. Hindistan'daki süper salımların birçoğunun kaynağı çöp sahaları olarak belirlenirken ABD'deki vakaların kaynağında petrol ve doğal gaz çalışmaları öne çıktı.

Atmosfere ciddi anlamda metan yükü bırakan süper salıcıların tespiti uydular aracılığıyla yapılan gözlemlerle mümkün olabilirken bu uydu hizmetini sağlamak için küresel çapta girişimler bulunuyor. Avrupa Birliği (AB) Uzay Ajansının Sentinel-5 Precursor adlı uydusunun verileriyle çalışmalar yürüten TROPOMI (Troposferik İzleme Aracı) programı, bu girişimler arasında en kapsamlı veriyi sağlayanlardan biri olarak gösteriliyor.

SRON'daki kıdemli araştırmacılık görevinin yanı sıra TROPOMI programının eş baş araştırmacısı olan Prof.Dr Ilse Aben, uyduların metan sızıntılarını tespit etmesindeki rolünü AA muhabirine anlattı.

– “Sızıntıları önlemek firmalara da katkı sağlar”

Uyduların, metan sızıntısı ölçümlerini, atmosferden geçen güneş ışığının dalga boyu üzerinden yaptıklarını belirten Aben, “Metan ya da diğer moleküller ışığı emerler ve bu ışık üzerinde belirli bir parmak izleri kalır. Sonrasında bu ışınlar yer yüzeyinden uzaya yansır. Biz de bu ışınların renklerinden ölçümleri gerçekleştiriyoruz.” dedi.

Aben, uydular aracılığıyla dünyanın her yerinden, her boyuttaki metan emisyonuna dair veriler elde edebildiklerini, süper salım yapan noktaların yoğunlukla petrol ve doğal gaz üreten bölgeler ile kömür madenciliği ve çöp sahaları olarak karşılarına çıktığını kaydetti.

Bu sızıntıların önüne geçilmesinin özellikle petrol ve doğal gaz üreten firmaların gelirlerine katkı sağlayacağına dikkati çeken Aben, “Petrol çıkarmayı hedefleyen şirketlerin çalışmalarından da gaz yayılıyor. Bu şirketlerin temel amaçları petrol çıkarmak ama çıkan gazı yakalasalar onu da satabilirler. Doğal gaz şirketleri ise zaten doğal gaz çıkarıyorlar, aslında her sızıntı onlar için birer kayıp demek.” tespitinde bulundu.

– BM ülke ve şirketleri bilgilendirip uyarıyor

Uydular sayesinde ilk defa küresel ölçekte süper salıcıların nerede olduğunu görebildiklerini ve bunun bir devrim olduğunu dile getiren Aben, “Daha önce böyle bir şey yaşanmamıştı. Bu kadar çok sayıda olduklarını ve bu kadar büyük olduklarını bilmiyorduk.” ifadelerini kullandı.

Aben süper salımların tespiti sonrası işleyen süreci şöyle özetledi:

“Uluslararası Metan Emisyonları Gözlemevi bir metan uyarı sistemi kurdu. Bu sistem tamamen süper yayıcılar üzerine ve verileri de uydular üzerinden alıyorlar. Biz tam olarak neyin sızıntı yaptığını tespit ediyoruz, onlar da bundan sorumlu olan şirkete ya da hükümete ulaşıp durumu iletiyorlar. Bu durum hakkında ne yapacaklarını ve onlara nasıl yardımcı olabileceklerini soruyorlar. Bu işleyiş aslında geçtiğimiz aralık ayında aktif olarak hayata geçirildi, henüz çok yeni bir uygulama. Biz bilim insanları olarak birkaç yıldır sızıntıların kaynaklarını arayıp durumu bildiriyorduk. Ama tahmin edeceğiniz üzere bir bilim insanı Orta Asya'daki birini arayıp 'Bakın sizin bir sızıntınız var.' dediğinde hiç bir şey olmuyordu.”

Uygulamanın başladığı 1 Aralık 2023'ten bu yana BM tarafından ülke ve şirketlere 127 uyarı gönderildiği ve bu uyarılar sonrasında şu ana kadar sadece 1 sızıntının önlendiği bilgisini veren Aden, sürecin hızlandırılması ve daha fazla sızıntının giderilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu sızıntılar sonucu atmosfere devasa boyutlarda metan yayıldığının altını çizen Aben, “Eğer metan gazı salımlarını düşürmek için bir şeyler yapılması hedefleniyorsa süper salıcılar konusunda bir şeyler yapılması aslında çok kolay ve etkili bir adım olacaktır.” sözlerini sarf etti.

– Yapay zeka katkısı

Uydular aracılığıyla elde edilen verilerin değerlendirilmesi sürecinde yapay zekadan faydalandıklarına değinen Aben, şöyle devam etti:

“TROPOMI her gün milyonlarca gözlem yapıyor. Dolayısıyla bu gözlemler arasında süper salımları tespit etmek için etkili bir yönteminizin olması gerekiyor. Biz de bu noktada yapay zekayı, tespit edilen tüm noktaları tanıması üzerine eğittik. Doktora öğrencilerimizden biri bunu yapabilen bir model geliştirdi. Bu çalışmalar yapay zeka olmadan da sadece uydularla yapılabilirdi ama belirli bir noktada bunu makine öğrenimi ile yapmaya karar verdik. Aksi halde bu çok fazla zaman alıyordu ve yapay zeka aslında büyük bir fark oluşturdu.”

Yapay zekanın bu alana entegre edilmesi üzerine çeşitli girişimler olduğundan bahseden Aben özellikle Google ve Planet gibi haritalama verilerine sahip kurumların teknolojilerinin bu alana adapte edilmesiyle bu sızıntıların tespitinin daha hızlı yapılacağı değerlendirmesinde bulundu.