RAMAZANDA BESLENME VE HEPÇİLLİK

RAMAZANDA BESLENME VE HEPÇİLLİK

Yayın: 23.03.2023 11:53
Paylaş:
A+ A-

Ramazan ayına kavuştuk. Bu ayımızı, farzımız olan orucumuzu tutarak geçirebilenlere, ne mutlu. Muhakkak ki, oruç tutmanın bir çok fazileti var. Layığı ile tutulan oruç hem tene hem tine hizmet eder. Bu hizmetin karşılığında her ikisinin de kazanımları olur.

Bedensel kazanımlar, sağlığımızı iyileştirmekse, ruhsal kazanımlar; açlıkla terbiye olmanın getirdiği ulvi meziyetlere haiz olmabilme şansını elde edebilmek olabilir. Bu nedenle olsa gerek, oruçluyken ağzımızdan kötü laf çıkmamasına geyret edilir, dedikodu yapmamaya özen gösterilir. Çevremize, olumlu yaklaşımlarla cevap verilir. Sabrımızı zorlayan durumlarda, oruç ağzımla beni günaha sokma deyip susulur.

Oruç tutarak nasıl daha sağlıklı olabiliriz. Elbette yeterli ve dengeli beslenerek. Peki bunun anahtarı nedir. Herşeyden önce sahurda ve iftarda çok fazla yemek yememelidir. Hani tıka basa denir ya, böyle olmamalı. Her iki öğünde de protein kaynağı besinlerden yeteri kadar tüketmeliyiz . Bu hem sağlığımızı iyileştirmeyi, hem de daha uzun süre tok kalabilmemizi sağlar.Et, yumurta, peynir, yoğurt,süt gibi besinlerden iyi kalite protein temin edebiliriz. Salata ve sebze yemeklerinden vitamin ihtiyacımızı karşılar, pekliği önleyebiliriz. Süt, yoğurt ve peynirin herhangi birisini mutlaka öğünlerde bulundurarak kalsiyumu ihmal etmemiş oluruz. Bir kivi yahut iki küçük mandalina veyahut bir küçükçe portakal ile C vitamini ihtiyacımızı karşılarız. Bir iki dilim tam buğday ekmeği veya dört altı kaşık pilav da yedik mi enerjiyi tamamlamışız demektir. Geriye sıvı ihtiyacını gidermek kalıyor. En az 1,5 litre suyu iki öğüne bölerek içmemiz gerekir ki vücudumuz susuz kalmasın. Böylece, yeterli ve dengeli beslenmiş oluruz.

İnsan et yemeli mi, yememeli mi? Bu sorunun tende cevabı ile tinde cevabı aynı olabilir mi? Bugünki, temel konumuzun bir diğerini de bu soruya ayırdım.

Ten, yani bedensel cevabı düşündüğümüzde; hem yaradılışı ( yani bedenin fizyolojik ihtiyaçları ) hemde beslenme bilimindeki bilgiler işin içine dahil oluyor.
Yaradılışımıza bakınca, öncelikle dişlerimizin yapısına bakmak gerekiyor. İnsanların dişleri etçil hayvanların diş yapısına mı benzer, yoksa otçul olan hayvanlara mı? Sindirim sistemi hangisiyle uyumludur?

Tüm bu soruların yanıtı, insanın hepçil olduğunu gösterir. Diş yapısıyla insan, hem et hem ot yiyen hayvanlarla tam bir uyum içinde gözükür. Bebek beslenmesinde, ek katı gıdaya başlangıç ayları,0 diş çıkarma aylarına denk düşer. Altı sekiz aylıkken çıkan ilk dişler artık katı bir gıdayı kesebilirim derken sindirim sistemi de katı gıdayı hazmedecek özelliklere ulaşmıştır. Sindirim sistemiyle, tamamen otçul olmasına uygun bir sisteme sahip değildir. Örneğin işkembesi yoktur. Bağırsakları otçul bir beslenme için yeterli uzunlukta da değildir. Besin gereksinimleri açısından düşününce, B 12 vitamini alabilmemiz için hayvansal besine ihtiyaç duyarız. Demir gereksinimini gidermek de hayvansal kaynaklarla, özelliklede etle daha kolaydır. Protein açısından düşündüğümüzde hayvansal gıdalar açık ara fark atar. Bu gıdaların hem protein miktarı daha fazladır, hemde protein kalitesi daha yüksektir. Kaliteli protein derken; vücut proteinine dönüşme miktarının yüksekliği ve dönüşürken az atık ürün oluşturması kastedilir.

Tüm bu bilgiler ışığında düşündüğümüzde, insan canlısının, mükemmel beslenmeyi vejetaryen beslenmeyle de sağlayabileceği ortaya çıkar. Çünkü vejetaryen’likte hayvansal besin tamamen dışlanmaz. Süt ve ürünleri ile yumurta beslenmede yer alır. Tahıllar ile baklagiller karıştırılıp, süt, yoğurt, peynir ve yumurtaya yer verilerek, pekala yeterli ve dengeli beslenmek mümkündür. Ancak vegan beslenme insan için söz konusu olamaz.
Vegan’lıkta süt ve ürünleri ile yumurta yer almaz. Bu besinler olmadan yeterli ve dengeli beslenemeyiz.

Konuya tinsel açıdan baktığımızda ruhunda hepçil olduğunu görürüz. Ruh bütünü arayıp arzular. Onun amacı BİR ile bütünleşebilmektir. Yani hedef HEP tir.

Ruhta beden gibi gelişip büyür. Ruhun bu dünyada bedenlenerek, bir ömür zamanı süresince bulunmasının amacı, bu olsa gerek. Ruhun olgunlaşması, dünyevi hayattaki temel ilahi hedefimizdir. Nefsi terbiye yöntemi olarak namaz ve oruç farz kılınmıştır, fakat ulaşılmak istenen nihai hedefe varabilmek için, bu sadece bir başlangıcı temsil eder. Yaşam içinde insanın her türlü maddesel isteği, amacına ulaşmasını engelleyen bir unsurdur. Bir tarafta
insanın sınır tanımayan arzuları, diğer tarafta, maneviyatımızı yükseltmek için bu arzulara gem vurma zorunluluğu !

Elbette, Allah yarattığına yol gösterdi. İfrata kaçmadan, insanın her türlü meşru arzusunu gerçekleştirmesi, hedefine ulaşma yolunda ilerlemesine engel olmayacağı, kitabımız Kur’an da belirtilmiş bulunuyor. Pratikte, yani yaşamın içinde, neyin ifrat olduğuna cevap bulma zorunluluğu, en önemli problemimizi teşkil etmiyor mu?. Ölçümüz nedir ve ne olmalıdır? Ölçümüz ; herşey için, vücudumuzun gereksindiği kadarını tüketmektir. Beslenme, giyinme, barınma, hatta sevgide bile gereksinen kadarını almak doğru yol olsa gerek.

Madem ki, insan bedensel olarak hepçildir o halde et yemeli midir, yememeli midir? Yemelidir, çünkü dişleri ve sindirim sisteminin özellikleri itibariyle, doğası buna uygun yaratılmıştır. Yememeli midir? Çünki, et yemeden de yeterli ve dengeli beslenmek mümkünken başka bir canlının canına nefsi arzuları için neden kıyılsın! Löp löp etleri mideye indirirken, sırf bu nedenle bir canlıyı öldürdüğümüzü aklımızda tutmalıyız. İnsan, yaratılış doğasına uygun olarak, beslenmesini ayarlarken, eti asgari düzeyde tüketmeye, iradeli bir varlık olarak vicdanen özen göstermelidir

Tüm bu yazdıklarımın ötesinde bir başka durum daha var ki, o bir felaket. Küresel güçler faaliyette. Yakın gelecekte, beslenmemize yapay etin ilave edilmesinin güçlü seslerini duyuyoruz. Hayvandan aldıkları et hücrelerini, laboratuvar ortamında yine hayvandan aldıkları büyüme hormonunu vererek üretip, piyasaya verecekler. Ürettikleri etin ne eti olduğunu bilmemiz mümkün olabilecek mi? At, eşek, kedi, köpek, domuz vede hatta insan ! ! ! Bu amaçla, şimdiden, büyük baş ve küçük baş hayvanların dışkılarının metan gazı ürettiğini, bununda atmosferi kirlettiğini, bu sebeple bu hayvanların yok edilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Ne var ki, bu söylemlerin insanları ikna etmeyebileceğinin de farkındalar. Bu nedenle, deli dana hastalığını yaygınlaştırarak emellerine kavuşmayı da planladıkları söylenmekte. Hayvanları yok etmeyi başarırlarsa, doğal gübre olamayacağı için, organik tarım faaliyetlerinin köküne kibrit suyunu da dökecekler. Ürettikleri etlerde ise kim bilir insan doğasına zararlı neler neler olacak!

Sevgilerimle,
Sevgi özgürlüğün çocuğudur.

Yorumlar

  1. Güler Çizmeci

    Her yönüyle konu ele alınmış, çok bilgilendirici aydınlatan bir yazı, kaleminize sağlık, tebrikler…

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Ulusal Yapay Zeka Stratejisi adım adım hedeflerine ulaşıyor

Yayın: 20.04.2024 14:57
Paylaş:
A+ A-

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğiyle yürütülen Ulusal Yapay Zeka Stratejisi’ndeki 122 eylemden 120’si için çalışma yürütüldü.

AA’nın “Yapay Zeka Çağına Doğru” başlıklı dosyasının on birinci haberinde, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisinin yapay zeka alanında yerli teknoloji üretme kabiliyetinin geliştirilmesi ve bu teknolojilerin ekonominin genelinde etkin kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarına yer verildi.

Bu kapsamda, Dijital Genç Yapay Zeka Ekosistemi oluşturuldu. Bu ekosistemle, üniversitelerdeki yapay zekayla ilgili öğrenci kulüplerinin tek çatı altında toplanması ve koordine edilmesi sağlandı. Projeyle, yapay zeka alanıyla ilgili öğrencilerin doğru bilgiye erişmesi ve eğitimlerinin teknik olarak desteklenmesi konularında koordinasyon gerçekleştirildi. Kuruluşundan bugüne kadar geçen 3 aylık sürede 45 farklı şehirdeki 171 öğrenci kulübünden öğrenciler ekosisteme dahil oldu. Ekosistem faaliyetleri kapsamında 14 ilde 18 etkinlik düzenlendi ve eğitimlere 1884 öğrenci kayıt yaptırdı.

Dijital Dönüşüm Ofisi, ülkenin yapay zeka teknolojilerine daha hızlı uyum sağlaması için sağlık alanında da projeler yürütüyor. Türk Beyin Projesi (TBP) kapsamında beyin anomalisi, inme ve hipokampal skleroz hastalıklarının tespiti olmak üzere alanlarda proje gerçekleştirildi. Gazi, Başkent ve Ankara üniversitelerinin hastanelerinde test amaçlı kullanılan sistem, geri dönüşlerle güncellendi ve yapay zeka eğitim süreci tamamlandı. Sistemin geri bildirimlerle başarısının ölçülmesine devam ediliyor.

Sayısal Göz-Mamografi Projesi

Ofisin yürüttüğü çalışmalar arasında Sayısal Göz-Mamografi Projesi de yer alıyor. Proje, meme kanseri tedavisinde erken teşhisin önem taşıması nedeniyle sosyal sorumluluk projesi olarak yürütülüyor.

Proje, yapay zeka destekli kitle tespit ve sınıflandırması gerçekleştiriyor. Geliştirilen yapay zeka modelleri, Sağlık Bakanlığı Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi raporlama sistemine entegre edilerek sistemin ilk versiyonu kullanıma alındı. Böylece potansiyel kötü huylu kitlelere sahip hastaların daha hızlı ve öncelikli raporlanması için ilgili uzmanlara destek sağlandı. Ayrıca Başkent ve Ankara üniversitelerinin hastanelerinde hastaların mamografi görüntülerinin incelenmesi sırasında radyologlara test amaçlı yapay zeka tabanlı karar destek sistemi sunuldu.

Proje kapsamında geliştirilen yapay zeka modelleri, Kamuda Açık Kaynak Kodlu Yazılım Kullanımı Genelgesi’nin yapay zeka odaklı iyi uygulama örneği olarak ilgili ekosistemin kullanımına açıldı.

Sayısal Göz-Karaciğer Projesi

Bu alanda yürütülen bir diğer çalışma olan Sayısal Göz-Karaciğer Projesi ile nakil öncesi karaciğer sağ-sol lob segmentasyon ve hacim analizleri yapay zekayla modelleniyor.

Projede, operasyon öncesi yapılması gereken işlemler yapay zeka destekli sanal gerçeklik (VR) temelli gerçekleştiriliyor. Hastane ortamında kullanılacak yazılımın geliştirme süreçleri tamamlanırken, karaciğer nakli operasyonlarının daha etkin şekilde planlanmasına katkı sunulacak.

Cerrahların operasyonları daha iyi planlamalarına yardımcı olacak VR tabanlı ameliyat öncesi hazırlık ortamının konsept çalışmaları da tamamlandı.

Bu arada, uydu görüntülerinden tarım alanlarının tespiti, ekili ürünlerin sınıflandırılması ve bina tespiti gibi konulara ilişkin çalışmalar da ilgili kamu kurumlarıyla sürdürüyor.

Ulusal Yapay Zeka Stratejisi çalışmaları sürüyor

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğiyle 2021’de yürürlüğe giren Türkiye’nin ilk Ulusal Yapay Zeka Stratejisi’nin hedefleri de adım adım gerçekleştiriliyor.

Stratejinin üst seviye koordinasyonu, Cumhurbaşkanı yardımcısı başkanlığında bakan yardımcıları ve ilgili kurumların yöneticilerinin katıldığı “Yönlendirme Kurulu” ile sağlanıyor. Kurulda strateji eylem planlarına ilişkin ilerleme raporu ele alınıyor.

Eylem planının uygulanmasına yönelik değerlendirmeye göre, stratejide yer alan 122 eylemden 120’sine başlandı ve çalışma yürütülen eylemlerin yaklaşık yarısı tamamlandı.

Strateji kapsamında, yapay zeka alanında 9 uluslararası yarışma ve proje çağrısına çıkıldı, bu konuda çalışma yapan akademisyen sayısı 3 bin 562’ye yükseldi. Bu alanda 45 sınır ötesi çağrılı projeye katılım sağlandı, lisansüstü düzeyde 3 bin 494 mezun verildi. Yapay zeka alanında son yıllarda 648 doktora tezi tamamlandı ve bu konudaki girişim sayısı 616’ya ulaştı.

Yapay zeka alanındaki hızlı gelişmeler, yeni adımlar atılmasını gerekli kılarken, güçlü altyapı ihtiyacı, büyük dil modelleri, geniş veri kaynakları, yüksek bütçeli araştırma ve dönüşüm projeleri ön plana çıkıyor.

Yönlendirme Kurulunun son toplantısında alınan kararlar doğrultusunda, somut ve etkisi yüksek eylemlerin oluşturulması yönünde çalışmalar başlatıldı. Hazırlıkları devam eden yeni eylem planının, Yönlendirme Kurulunda kabul edilmesinin ardından kamuoyuyla paylaşılması bekleniyor.

Kamu Veri Alanı Projesi’nde pilot çalışmalar yürütülüyor

Kurumlar arası büyük veri yönetimi ve ileri analitik çalışmaların gerçekleştirileceği Kamu Veri Alanı Projesi’nde de pilot çalışmalar Türkiye İstatistik Kurum işbirliğiyle yürütülüyor.

Strateji doğrultusunda 2025’e kadar 50 kamu kurumunun projeye dahil olması için çalışmalar yapılıyor. Ulusal kapsamda yapay zeka değer ve ilkelerinin uygulanmasına yönelik Yapay Zeka Risk Yönetimi Tavsiyesi’nin hazırlanması çalışmaları farklı alanlardan paydaş ve uzmanların katılımıyla devam ediyor. Kamu kurumlarından alınan görüş doğrultusunda bu yöndeki mevzuat da hazırlanıyor.

Avrupa Parlamentosunca kabul edilen Avrupa Birliği Yapay Zeka Tüzüğü’ne uyum çalışmaları da Bakanlık ve Ofis eş güdümünde başlatıldı. Ayrıca Avrupa Konseyi Yapay Zeka Komitesindeki çalışmalara aktif katılım sağlandı.

Türkiye’nin Yapay Zeka Küresel Ortaklığı üyeliği de 22 Kasım 2022’de kabul edildi. Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü Yapay Zeka Yönetişimi Çalışma Grubu’ndaki çalışmalarla aktif rol üstlenildi. Ayrıca Yapay Zeka Ayna Komite çalışmalarıyla bu alandaki uluslararası standartların belirlenmesine ilişkin süreçlere dahil olundu.