Ramazanda sağlıklı beslenmenin yolları

Ramazanda sağlıklı beslenmenin yolları

Yayın: 22.05.2017 00:20
Paylaş:
A+ A-

Osmangazi Belediyesi, ramazan öncesi personeline sağlıklı beslenme konulu semineri verdi.

Belediye Meclis Salonu’nda düzenlenen seminere konuşmacı olarak katılan Özel Medicabil Yıldırım Cerrahi Tıp Merkezi doktorlarından Diyetisyen Dr. Ayşenur Şahin, “Oruç tutanların mutlaka sahur yapmaları, sağlığın korunması açısından önemlidir. Yemekleri hızlı yemekten kaçınmalı, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir” dedi.

Belediye çalışanlarının katıldığı “Ramazanda Sağlıklı Beslenme” konulu seminerde konuşan Diyetisyen Dr. Ayşenur Şahin, yaklaşık 743 milyon aç insanın bulunduğu dünyamızda 1 milyar 650 milyon civarında aşırı kilolu insan bulunduğunu söyledi. Bunların 678 milyon gibi önemli bir kısmının ise obez olduğunu söyleyen Şahin, “Bütün bunların kaynağı sağlıksız beslenme. Orucun sağlık üzerinde birçok olumlu etkileri bulunuyor. Mesela sigara ve alkol kullanan vatandaşlarımızın bunları bırakması için iyi bir fırsattır. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kazanmaya yardımcı olabilir. Yapılan bazı çalışmalar orucun kan glikozu, trigliserit ve kolestrol düzeylerinde iyileşme sağladığını ortaya koymuştur” dedi.

Beslenmeye dikkat edilmediği takdirde Ramazan ayında da kilo alınabileceğini ifade eden Ayşenur Şahin, “Özellikle iftarda kızartma, hamur işleri gibi yüksek yağ ve kalori içeren yiyecekler tüketmek, çok çeşitli yiyeceklerin olduğu iftar sofraları, dışarıda yemek yeme sıklığının artması kilo almamıza yol açan başlıca unsurlardır. Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Ramazan ayında öğünler; sahur ve iftarda iki ana öğün ile iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir. Oruç tutanların mutlaka sahur yapmaları sağlığın korunması açısından önemlidir. Günde ortalama 2-2,5 litre su içmeye, bununla birlikte enerji verirken sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve suları, soda, sebze suları vd. içmeye özen gösterilmelidir. İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir. İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır. Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır” diye konuştu.

Ramazanda insanların en çok sıkıntı yaşadığı susuzluk konusunda da çeşitli tavsiyelerde bulunan Diyetisyen Şahin, “Sahur öğününde zeytin, turşu, salamura besinler, tuzlu çerezler, kızartma ve hamur işleri tüketmeyiniz. Sahur öğününde salatalık, şeftali, yoğurt-ayran gibi besinlere mutlaka yer veriniz. Sahur öğününde reçel, bal, kahvaltılık çikolata, tahin helvası gibi yiyeceklerin tüketiminden kaçınınız. Sahurda çay ve kahve içmekten kaçınınız. İftar ve sahur arasında 8-10 bardak su içmeye özen gösteriniz. Su tüketiminizi kolaylaştırmak için suyunuzun içine limon, taze nane, çilek, şeftali, karanfil gibi aroma vericiler ekleyebilirsiniz.İftar ve sahur arasında çok fazla çay ve kahve tüketmekten kaçınınız. İçtiğiniz her 1 fincan kahve için fazladan  1 bardak su içmeyi alışkanlık haline getiriniz” diye konuştu.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Hitit Üniversitesinde nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi

Anadolu Ajansı
Yayın: 05.05.2024 04:12
Paylaş:
A+ A-

ÇORUM (AA) – Hitit Üniversitesinde nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildiği bildirildi.

Üniversiteden yapılan yazılı açıklamaya göre, Tıp Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Güven Akçay, nörolojik hastalıkları ilaçsız tedavi edebilmek amacıyla çalışma başlattı.

Bu kapsamda Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Işık ve Dr. Öğretim Üyesi Serkan Dişlitaş'ın katkısıyla hastaları ilaçların toksik doz ve yan etkisine maruz kalmadan tedavi edebilecek cihaz tasarlandı.

Yurt dışında üretilen muadillerinden çok daha düşük bütçeyle geliştirilen cihaz, cerrahi operasyon yapılmadan beyine gönderilen akımla nörolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılacak.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Akçay, nöromodülasyon (Sinir dokularının yeniden düzenlenmesi) yönteminde 1950’li yıllardan itibaren kesi yapılmadan ses, elektrik uyarısı ve manyetik uyarılardan faydalanmaya başlandığını, 2000’li yıllardan sonra bu tedavi yönteminin klinikte yer aldığını anlattı.

Geliştirdikleri cihazın beyne elektrik uyarısı vererek tedavi etme prensibiyle çalıştığını aktaran Akçay, “Bu tedavi yöntemini diğer tedavi yöntemleriyle kıyasladığımız zaman, örneğin ilaçlarda toksik doz veya yan etki gibi durumlar olurken, bu tedavi yönteminde yan etkisi diğerlerine göre neredeyse yok denecek kadar az olup, tedavi etkinliği daha yüksektir. Ekibimizin geliştirdiği cihazla yapılan tedavi yönteminin klinik öncesi çalışmaları tamamlandı. Şimdi de klinikteki çalışmalarımızı özellikle epilepsi, nöropatik hastalarında Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Sinan Eliaçık hocamız ile uygulamayı amaçlamaktayız.” ifadelerini kullandı.

– “Cihazı yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz”

Akçay, yurt dışında muadilleri bulunan cihazı yerli imkanlarla geliştirmeyi başardıklarına dikkati çekerek, “Yurt dışında üretilen cihazların Türkiye'ye maliyeti ortalama 30 bin dolar, yerli üretim olanlarda ise 5-6 bin dolar. Biz ise cihazı yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz. Cihazı diğerlerinden farklı şekilde ürettik. Sabit bir akım vermek yerine beyindeki elektrik direnci ve kafa direnci ölçülerek bu dirence uygun olan, yani tedavideki etkin ilaç diye tabir edebileceğimiz gerçek elektrik değerini verip beyni modüle ederek hastalarımızın tedavisini amaçlıyoruz. Böylelikle sabit bir tedavi değil, bireye özgü elektrik uyarısı vererek tedavi hedeflenmiş oluyor. Bu amaçla da tedavinin etkinliği daha da artırmayı sağlamış oluyoruz.” dedi.