SAFRANBOLU’NUN TARİHİ SÜRECİNDE ÜZÜMÜN YERİ VE ÖNEMİ

SAFRANBOLU’NUN TARİHİ SÜRECİNDE ÜZÜMÜN YERİ VE ÖNEMİ

Yayın: 26.01.2024 13:39
Paylaş:
A+ A-

“Birlikte Miras” programının bu hafta konukları, Prof. Dr. Nuray Türker ve Dr. Öğretim Üyesi Durmuş Gür oldu. Karabük Üniversitesi’nin Turizm ve Sanat Tarihi alanlarında başarılı çalışmalar yürüten Prof. Dr. Türker ve Dr. Öğr. Üyesi Gür, bölge turizmine katma değer kazandıracak üzüm ve bağcılık hakkında bilgi verdi.

Dr. Öğr. Üyesi Durmuş Gür, “Safranbolu mimari kalıntılarının yanı sıra birçok farklı yüzey araştırmaları devam ederken bölgenin zenginliğini gösteren üzüm ve bağcılık konusunda Prof. Dr. Nuray Türker hocamla bir çalışma yaptık. Bu araştırma sonucunda üzüm hakkında araştırma yapan bilim insanlarının çalışmalarını derleyerek aslında Safranbolu’nun tarihi sürecinde üzümün ne kadar değerli olduğuna ve bölgeye önemli bir ekonomik katkı sunduğuna ulaştık. Özellikle kaya mezarlarında bulunan taşların üzerinde üzüm ve asma dalları gibi sembollerin yer aldığı 2. 3. yüzyıla dayanan eserler var. Araştırırken terminolojik birçok veriye ulaştık. Gastronomi alanında birçok veri kaydedildi. Dekarlık alanlar, Yazıköy, Kıranköy merkezlerinde duvar resimleri olsun, bazı evlerin bölümleri üzümün uzun yıllar boyunca bu bölgede sofradan sanata işlendiğine dair bizlere ışık tutuyordu. Kıran bağları olarak yerini koruyan ve belli evlerin şaraphane bölümlerinden de anlaşılıyor ki bölge üzüm üretimi konusunda oldukça zengin örneklere sahipti. Üzüm üretimi tarihte hiçbir zaman kişiye bırakılmamış, hep bir denetleme mekanizması olmuş. Tarihte içme suyunun temiz olmadığı zamanlarda şarap tüketildiğini görmekteyiz. Bu nedenle üzümün tarihi sürecinde şarap gelirinin 10’da 1’i devlete vergi olarak alınırmış, bu verimli topraklar ise hep zengin kişilerce yapılırmış. Şarabın ülkemizde nüfus mübadelesine kadar ciddi bir ekonomik gelir kaynağı olduğunu biliyoruz. ”dedi.

“BAĞCILIK, TURİZMLE BİRLEŞEREK EKOTURİZME DÖNÜŞEBİLİR”

Prof. Dr. Nuray Türker, “Aslında bölgemizin üzüm üretimini Anadolu’daki tarihsel süreçten ayrı tutmak mümkün değil. Ülkemizdeki şarap ve şarap turizmini önemsiyorum. Türk şarapçılığı bugün belki Fransa, İtalya, İspanya ile kıyaslanamayabilir. Ancak Türkiye’de 90’lı yıllardan itibaren çok yol kat ettiğini görüyoruz. Tabi bunda turizmin etkisi var. Bu bağlamda, alternatif turizm türlerinin gelişimi açısından önemli bir örneği Gastronomi turizmi ve bunun alt dalı şarap turizmi, bugün gelişen bir pazardır. Bu turizm türünde önemli bir artış gözleniyor. Bizim en büyük üstünlüğümüz, diğer kıtalarda adı duyulmuş şaraplardan ziyade bizim ülkemizin kültürel mirasında şarabın yer almasıdır. İlk olarak Foça’dan Marsilya’ya şarabın yolculuğunda yer alması önem taşıyor. Üzümün ehlileştirilmesi Doğu Anadolu ve çevre bölgelerinde olması bu bölgelerin önemini gösteriyor. Dini temelleri de çok önemli, Tevrat’ta Nuh’un gemisinin karaya ulaştığında üzüm yiyen bir keçiden bahsedilir. Burada keçinin mutluğu görülür, ardından bu meyveden şarap elde edilirken içine 7 hayvanın kanının akıtıldığı söylenir. Bunlar aslan, kaplan, ayı, saksağan gibi hayvanlardır. Rivayete göre şarap içenlerin, saksağan gibi çok konuştuğu, ayı gibi güçlü, kaplan gibi yırtıcı olduğu ifade edilir. Geçenlerde bir yurt dışı seyahatimde Free shop’a uğradım. Baktım ki bir Türk markası şarap var. Bir Tekirdağ şarabında 350 euro fiyat etiketi vardı. Hemen sordum peki satılıyor mu? Öğrendim ki bayağı bir satışı da varmış. Safranbolu’da çiftlik, kömüş memesi ve çavuş üzümü yerel üzümlerden en bilinen çeşitleri olarak karşımıza çıkıyor. Üzümler şıra haline gelip, şekerle alkole dönüşmesi için bekleme dönemi başlıyor. Sirke ve pekmez yapımı önemli bir hale geliyor. Özellikle Safranbolu’da mübadele döneminden sonra üzüm üretiminin azaldığını görebiliyoruz. Safranbolu’da 364 dekar alanda üzüm üretimi yapılıyor. Yılına göre değişen ama yaklaşık olarak bin veya bin 500 kilo üzüm dekar başına düştüğünü öğrendik. Karabük genelinde İncekaya, Konarı, Ilbarıt, Aşağı – Yukarı Danaköy, Aşağı – Yukarı Çiftlik, Yazıköy gibi yerler de üretim devam ediyor. Kentimizde az ya da çok üzüm üretimi yapılıyor. Küçük bağlar da var. Sadece Yazıköy’de 50-55 dekar alanda üzüm ekimi yapıldığı, 2 bin kilo pekmez, 10 bin kilo sirke üretimi olduğu ifade edildi. Şarap üretimi yok bir kişi belki kalmış olabilir. Türkiye’de yüzde 50’si sofralık üzüm olarak tüketiliyor. Safranbolu’da da daha çok sofralık, pekmez ve sirke olarak tüketiliyor. Bağcılık, kırsal turizm kapsamında ekoturizme açılabilir. Türkiye’de örnekleri var Urla’da mesela şarap çiftliğinde tadım yapmak, gezmek için turların yapıldığını biliyoruz. Bu gibi alanlar Safranbolu’ya da kazandırılabilir. Osmanlı döneminde alkollü içecekler hiçbir zaman yasaklanmamış, hatta 1903 yılında yurt dışına ithal edildiği biliniyor. Türk şarapçılığı bölgemizin zengin kültür mirası içerisinde yer alıyor. Avustralya’da 200 yıllık şarabı üniversitede anlatıyorlar. Oysaki bizim geleneğimizde kültürümüzde var olan bir konu, 2011 yılında Avustralya’da Türk şarapçılığı hakkında bir sunum yaptım. Anadolu’da üzüm yetiştiriciliğinin kökleri yaklaşık 6 bin yıla kadar uzanıyordu, bunu duyduklarında çok şaşırdılar.” dedi.

2024 yılı, bölgemizde Karabük Valiliği ve İl Tarım Müdürlüğü’nün destekleriyle üzüm yetiştiriciliği alanında önemli adımların atılacağı bir yıl olacak. (Esra Oğuzkağan Özkan)

HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ..

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Leapmotor International’daki yetki süreci tamamlandı

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.05.2024 08:12
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Stellantis, Leapmotor International'daki yetki sürecinin tamamlandığını duyurdu.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Stellantis, Leapmotor ile gerekli tüm yetkileri tamamladığını ve yüzde 51/49 hisseyle Stellantis liderliğinde ortak girişim olan Leapmotor International'ın kuruluşunun gerçekleştiğini açıkladı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Stellantis Üst Yöneticisi (CEO) Carlos Tavares, kullanıcılara beklentilerin ötesinde rekabetçi ve teknoloji odaklı elektrikli otomobiller sunabileceklerini belirterek, “Leapmotor International'ın kurulması, dünya genelindeki önemli pazarlarda, Çinli markalarla rekabet edecek ileri teknoloji ürünü batarya elektrikli otomobil modelleriyle küresel ısınma sorununun çözümüne yardımcı olma noktasında geleceğe dönük atılmış önemli bir adım.” değerlendirmesinde bulundu.

Tavares, Leapmotor'un büyümesini desteklemek ve ortaklar için değer yaratmak üzere satış kanallarını artırmak için Tianshu Xin liderliğinde güçlü bir ticari ve endüstriyel strateji oluşturduklarını kaydetti.

Leapmotor Kurucusu, Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Jiangming Zhu da Leapmotor ve Stellantis arasındaki ortaklığın, Çin'in akıllı elektrikli otomobil endüstrisinin küresel entegrasyonunda yeni bir sayfa açacağını ifade etti.

Ortaklığın iki şirket için de üst düzey verimlilik sağlayacağını belirten Zhu, “Leapmotor'un ileri teknolojileri ve ürünleri ile Stellantis'in denizaşırı kanallar, hizmetler ve pazarlama alanlarındaki desteğinden yararlanarak, tüm dünyadaki kullanıcıların Leapmotor ürünlerinin üstün niteliklerini ve sürüş özelliklerini deneyimlemelerini umuyoruz.” açıklamasında bulundu.

Leapmotor International, Eylül 2024 itibarıyla Fransa, İtalya, Almanya, Hollanda, İspanya, Portekiz, Belçika, Yunanistan ve Romanya olmak üzere Avrupa'da faaliyete geçecek. Şirket, yıl sonuna kadar 200 satış noktasına ulaşacak.

Dördüncü çeyrekten itibaren de Hindistan ve Asya Pasifik, Güney Amerika, Orta Doğu ve Afrika'da genişlemeyi planlayan şirket, bu kapsamda ilk olarak T03 ve C10 modelleri piyasaya sürülecek ve gelecek üç yıl içinde her yıl en az bir yeni model tanıtacak.

A segmentinde yer alan T03 modeli, B segmenti seviyesindeki iç hacmi ve 265 kilometre WLTP menziliyle kentsel kullanımda öne çıkıyor.

C10 ise 420 kilometre WLTP menzili ve E-NCAP'tan aldığı 5 yıldız ile dikkati çekiyor. Model, tam donanımlı ve aile odaklı bir D segmenti model olarak öne çıkıyor.