Bölgenin Sesi Gazetesi
 

Şahin; Aday Adaylığı İçin Perşembe Gününü Bekleyeceğiz

Yayın: 01.09.2015 10:42
Paylaş:
A+ A-

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, kurulan seçim hükümetini milli takıma, CHP ve MHP genel başkanlarını da Aziz Yıldırım’ın tavırlarına benzetti.

Karabük’ün Ovacık ilçesinde yengesi Fatma Şahin’in mevlid programına katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. 25. Dönem AK Parti Karabük Milletvekili adayı Sedat Namal’ın da eşlik ettiği Şahin, 7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidar çıkmamalarına rağmen en yakın rakiplerine 16 puan farkla birinci olarak çıktıklarını söyleyerek, “Tek başına iktidarı kaybetmiş olmak partimiz açısında 7 Haziran seçimlerinde hedefimiz büyük olduğu için pek başarılı görünmedik. Seçimlerden sonra koalisyon arayışları içinde olduk ve kamuoyu bunu takip etti, koalisyon kurulması mümkün olmadı. İlk defa 1961 ve 1982 Anayasalarında yer alan geçici hükümet modelini Türkiye’de uygulamakla karşı karşıya kalındı. Cumhurbaşkanımız, anayasanın tanımış olduğu bu hakkını kullanarak seçimlerin yenilenmesine karar verdi. Bu tabi bir geçici hükümetin kurulması sürecine girdik. Ben geçici hükümeti Türkiye’de ilk defa uygulanıyor olmasına rağmen Milli takıma benzetiyorum. Milli takımlarda muhtelif kulüplerden davet edilen oyunculardan oluşur. Anayasada geçici hükümetin oluşumu ile ilgili siyasi partilerin oranlarına göre bu hükümette üye bulundurabileceklerini ve Bakan olarak bu kabine yer alacağı şekilde düzenlenmiş. Ama CHP ve MHP bu geçici hükümete üye vermem konusunda bir tavır sergiledi. Ben bunu milli takımlar teknik direktörlerinin herhangi bir takımdan oyuncu davet ettiği halde ’Ben Milli formayı giymeyeceğim, milli olmayacağım’ diye direnmesine benzetiyorum” dedi.

TAVIRLARI AZİZ YILDIRIM GİBİ

Şahin, CHP ve MHP Genel Başkanlarının açıklamalarını Aziz Yıldırım’ın tavrına benzettiğini de ifade ederek, “Geçtiğimiz hafta spor kamuoyunda Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın açıklaması damga vurmuştu ve ‘Ben Basketbol Milli takımına Fenerbahçe’den oyuncu vermeyeceğim’ demişti. Sebebini de açıklamıştı. Bunun gibi Milli hükümet diye değerlendirebileceğimiz seçim hükümetine siyasi partiler karşı çıkmamalıydı, kendi içlerinden davet edilen milletvekilleri olduğunda. Ben Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını Aziz Yıldırım’ın tavırlarına benzetiyorum. Biz Milli hükümete oyuncu vermeyeceğiz, biz bu hükümete geçici hükümete milletvekillerimizi göndererek Bakan yapmayacağız demeleri son derece yanlıştır” dedi.

SİYASİ GELECEĞİNİ RİSKE ATARAK GELDİ

MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in geçici hükümette yer almasını da değerlendiren Mehmet Ali Şahin, “Tuğrul Türkeş bana göre milliyetçilik nedir, Türkiye’ye ve dünyaya göstere göstere bu milli bir görevdir, bu milli forma reddedilemez diyerek geldi. Siyasi geleceğini riske atarak geldi ve bu milli formayı giydi. Herkese de milliyetçilik nedir onu gösterdi o bakımdan gerçekten kendini tebrik ediyorum. Babasının oğlu olduğunu gösterdi ve rahmetli Türkeş’te hiçbir milli görevden kaçmamış insandır. 1 Kasımda yeniden milletin önünde sandık konacak ve millet ne derse başımızın üstünde” ifadesinde bulundu.

95 YIL ÖNCE DE ŞEHİT VERDİK GEREKİRSE ŞİMDİ DE VERECEĞİZ

7 Haziran seçimleri sonrası artan terör olayları ve çözüm sürecini de değerlendiren Şahin, şunları söyledi: “Silahların bırakılarak terör örgütü unsurlarının yurt dışına çıkmasını amaçlayan Türkiye’nin huzur ve sükunu için altılan önemli bir projedir. Bu proje başladıktan sonra ciddi adımlar da atıldı. 2013 Nevruzunda silahlı mücadele dönemi bitmiştir, silahlar bırakılacak, kim ne diyecekse artık siyaset yoluyla diyeceğini diyecek denmişti. Bundan sonra silahlar bırakılmamış hatta 7 Haziran seçimlerinden sonra yeniden terör örgütü Türkiye’min muhtelif yerlerinde eylemlerine başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde çokça görünen bu terör eylemlerini seyredecek değil. Vatandaşın güvenliğini sağlamak ve ülkenin huzurunu temin etmek için görevi neyse onu yapacak, şuanda onu yapıyor. Bu 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyoruz. Bu ülke toprakları için 95 yıl önce de şehit verdik gerekirse şimdi de vereceğiz ama bu terör örgütü amacına ulaşamayacak. Seçimlere doğru giderken seçim güvenliği açısında bir takım tereddütler olabilir. Güvenlik güçlerimiz, silahlı kuvvetlerimiz bu konuda seçimlerin güvenli bir şekilde yapılması için her türlü tedbiri alıyor ve almaya devam edecek. 1 Kasım seçimleri seçim mevzuatına uygun bir şekilde gerçekleşecek, millet iradesini sağlıklı bir şekilde ortaya koyacaktır, kimse merak etmesin. Bir taraftan demokratik sistemimiz yürüyecek, bir taraftan terörle mücadelemiz devam edecek. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devletini mağlup edemeyiz ve bu ülkeyi bölemeyiz bu işten vazgeçelim değinceye kadar bu mücadele devam edecek.”

1 Kasım seçimlerinde aynı durum çıkmaması durumunda Türkiye’nin gidişatını nasıl görüyorsunuz yönünde bir soruya ise Şahin, “Eski Cumhurbaşkanlarımızdan rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi ‘Demokraside çare tükenmez’. Millet iradesi ortaya çıkar ona göre siyasi partiler hareket eder. Biz 1 Kasım seçimlerinde yeninden iktidara gelmek için halkımıza neler plandık bunları paylaşacağız. Halkımız 7 Haziran seçimlerinden sonra bu yaşananlardan da sonuçlar çıkarır. 16 yıl süreyle ülke bir koalisyon yaşamadı. İlk defa oy kullanan gençler o dönemde 2 yaşındaydı ve koalisyon nedir bilmiyordu. Koalisyon sonucunun Türkiye’ye neler getirir neler götüreceğini mukayese edecek durumdalar şimdi” cevabını verdi.

Şahin, 3 dönem kuralının kalkması ile ilgili olarak yeniden aday olup olmayacağı yönde bir soruya ise, “Partimizden aday adayı olmak isteyenler Perşembe gününe kadar müracaat edebilir. Bende oraya tabiyim. Perşembe gününü bekleyeceğiz” açıklamasında bulundu.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Otizmli radyo programcısı engelli bireylere yönelik farkındalık oluşturuyor

Yayın: 23.09.2023 04:48
Kaynak: AA
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – ŞULE ÖZKAN – Türkiye'nin birinci ve tek otizmli radyo programcısı Muhammed Emirhan Güngör, “İnsanlar bizi fark etsin ve fırsat versin. Fırsat verildikçe neler yapabildiğimizi görecekler. Engelliler ve otizmliler bir gün değil her gün hatırlanmalı.” dedi.

Güngör, AA muhabirine, otizmli birey olarak radyo programcılığı hayalini gerçekleştirmesini ve engelli bireylere yönelik farkındalık oluşturma gayretini anlattı.

Kocaeli'de dünyaya gelip büyüdüğünü belirten Güngör, küçüklüğünden bu yana basın bölümünü yakından takip ettiğini söyledi.

Güngör, “çok yaramaz ve hiperaktif” bir çocuk olduğunu aktararak, “Otizmli olduğumu, küçük yaşlarda evrakları karıştırırken sıhhat raporuma denk gelince öğrendim. Daha evvel ailem bana söylememişti. Herhalde söylemek istemiyorlardı. Çocukken çok yaramazdım lakin televizyon ve gazeteye ilgim vardı. Beş yaşından beri radyo dinliyorum. Çocukluğumdan lise dönemime kadar her hafta sonu koşa koşa gazete almaya giderdim.” diye konuştu.

– “Programda engelli bireylerin sıkıntılarına tahlil aramaya çalışıyorum”

Bazılarının otizmli olduğu için kendisini dışlayıp ötekileştirdiğini lisana getiren Güngör, “Sadece 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'nde ve 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde değil, her gün anlaşılmalı ve ötekileştirilmemeliyiz. Bunu insanlara anlatmaya çalışıyorum.” sözünü kullandı.

Güngör, Kocaeli'deki bir radyoda yaklaşık 2 yıldır “Engelsiz Yaşam” isminde program sunduğundan bahsederek, şöyle devam etti:

“Bu programda engelli bireylerin sıkıntılarına tahlil aramaya çalışıyorum. Sıhhat dalından yahut sivil toplum kuruluşlarından uzman isimlerle engelli yaşama dair konuşuyoruz. Çok olumlu reaksiyonlar aldım. Beşerler programımı severek dinliyor. Hedeflerim ortasında ulusal radyo ve televizyon kurumlarında çalışmak var. Staj yaparak deneyim kazanmak istiyorum ve bir müzik programı yapmak istiyorum.”

– “Otizmli olduğum için geçiştirdiklerini düşündüm”

Özellikle lise devrinden sonra ayrımcılık ve ötekileştirme yaşadığının altını çizen Güngör, “Ayrımcılığa çok uğradım, hala daha uğramaya devam ediyorum. Otizm denilince insanların aklına 'Bize ziyan verebilir' niyeti geliyor. Bize farklı bakılıyor.” biçiminde konuştu.

Güngör, ailesinin radyocu olmasını gelir elde etmekte zorlanabileceği niyetiyle istemediğini anlatarak şunları kaydetti:

“Radyoculuktan evvel 2 sene öbür işlerde çalıştım. Bir lokantada garsonluk tecrübem oldu. Daha sonra pişmaniye fabrikasında çalıştım. İşten çok sıkılmıştım, 'artık hayatımın işini yapmalıyım' diye düşünüyordum. Radyocu olabilmek için pişmaniye fabrikasından kaçtım. İzmit'teki radyolara gittim lakin programcı almadıklarını söylediler lakin otizmli olduğum için geçiştirdiklerini düşündüm. Sonunda Türk halk müziği çalan bir radyo beni kabul etti. Orada radyo programlarının nasıl yapıldığını öğrendim. 25 Mayıs 2019'da Türkiye'nin birinci ve tek otizmli radyo programcısı oldum.”

– “Otizmli bireyler beni örnek alıyor”

Çevresinin geniş olduğunu lakin yeni bir beşerle tanıştığında kendisine karşı ön yargı hissettiğini belirten Güngör, “İnsanlar bizi fark etsin ve fırsat versin. Fırsat verildikçe neler yapabildiğimizi görecekler. Engelliler ve otizmliler bir gün değil her gün hatırlanmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Radyo ve televizyon alanında çalışmak isteyen otizmli bireylere örnek olan Güngör, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Engellilerle ilgili farkındalık oluşturmak için programlar yapıyoruz. Özel ihtiyaçlı bireylerin aileleri bana yazıyor. 'Bizim oğlumuz da otizmli, sizi görünce gururlanıyoruz.' diyorlar. Benden teklifler almaya çalışıyorlar, onların sayesinde bu kadar faal bir biçimde çalışıyorum. Otizmli bireyler beni örnek alıyor. Bu hususta birinci ve tekim lakin inşallah her alanda çalışan otizmli bireylerin sayısı artar.”