Turkcell’den “Anında Mobil İmza” hizmeti

Turkcell’den “Anında Mobil İmza” hizmeti

Anadolu Ajansı
Yayın: 05.03.2024 16:24
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Turkcell, “Anında Mobil İmza” abonelik kanalı ile zamandan tasarruf edilmesini ve karbon ayak izinin azalmasını sağlıyor.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Turkcell müşterileri, “Anında Mobil İmza” ile imzalarını dijitale taşıyarak, banka, ikametgah, e-Devlet gibi ıslak imza gerektiren tüm resmi işlemlerini zamandan bağımsız olarak hızlıca gerçekleştirebiliyor. Mobil İmza ile başka bir akıllı kart, kart okuyucu ya da bilgisayar taşımaya gerek kalmadan cep telefonu aracılığı ile imza işlemleri kolaylıkla yapılabiliyor.

“Anında Mobil İmza” ile zamandan tasarruf edilirken doğaya bırakılan karbon ayak izinde de azalma yaşandı. Turkcell müşterileri, 2023'te 27,6 milyon imzalama yaparak yıllık 6,9 milyon saat tasarruf etti. Ayrıca ıslak imza gerektiren işlemler dijitale taşınarak “Turkcell Mobil İmza” ile 3 bin 325 ağaç kesilmesi önlenip 16,5 ton su tasarrufu sağlanırken, 938 ton karbondioksit ve 66 ton atık da önlenerek doğa dostu bir çözüm elde edildi.

– Kurumlar da sisteme katılabiliyor

Mobil imza abonelik sürecinin dijitalleşmesine ek olarak “Turkcell Mobil İmza” sistemlerine entegre olmak isteyen kurumlar başvuru süreçlerini tamamen dijital ortamdan gerçekleştirebiliyor. “Mobil İmza Servis Sağlayıcı Portal”ın arayüzüne erişim sağlayarak, kurumların mobil imza ile imzalama işlemlerinin gerçekleştirilmesine imkan sağlanıyor.

Turkcell, mobil imza dijital abonelik kanalını kullanıcılarına sundu. Tamamen dijital ortamda yalnızca 5 dakikalık bir işlemle Turkcell mobil imza abonesi olunabiliyor. Abonelik işlemleri için bayiye gitmeye gerek kalmadan şartları sağlayan tüm bireysel ve kullanıcı olarak tanımlı olan kurumsal hatlı Turkcell müşterileri aboneliklerini başlatabiliyor.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

EY, “Geleceğin Tüketicisi Endeksi” sonuçlarını yayımladı

Anadolu Ajansı
Yayın: 26.06.2024 20:22
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Ernst&Young (EY), Geleceğin Tüketicisi Endeksi sonuçlarını paylaştı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, tüketici davranışlarındaki değişime ve bunun tüketici ürünleri (CP) ve perakende şirketleri için ne anlama geldiğine dair yeni bir bakış açısı sağlayan rapor, 30 ülkede 23 binden fazla tüketiciyle yapılan anket çalışmasının sonuçlarını kapsıyor.

EY, Geleceğin Tüketicisi Endeksi sonuçlarına göre, artan yaşam maliyetleri, iklim değişikliği ve jeopolitik gelişmelerle ilgili endişelere rağmen, katılımcıların neredeyse yarısı (yüzde 47) gelecek konusunda iyimser olmaya devam ediyor.

Rapor, tüketicilerin artık daha bağımsız olduklarını, iletişim kurma ve satın almaya ikna etme konusunda geleneksel yöntemlerin geçerliliğini yitirmeye başladığını gösteriyor. Tüketiciler, aktif olarak etkileşime geçebilecekleri, başkalarına tavsiye verebilecekleri, tarafsız ürün incelemeleri bulabilecekleri ve satın alabilecekleri yeni dijital kanallar arıyor.

Katılımcıların yaklaşık yüzde 57'si satın alma kararı verirken tavsiye almak için çevrim içi topluluklara katıldığını veya bu topluluklara katkıda bulunduğunu, yüzde 67'si ise bir sosyal medya fenomenin tavsiyesine veya tanıtımına dayanarak bir ürün satın aldığını belirtti.

Z kuşağının (yüzde 40), Y kuşağı (yüzde 39), X kuşağı (yüzde 30) ve 1946-1964 arası doğan ve Baby Boomers (Bebek Patlaması Kuşağı) olarak bilinenlere (yüzde 17) kıyasla çevrim içi topluluklarda etkileşime girme ve satın alma kararlarında bu ortamlardan faydalanma olasılığının daha yüksek olduğu görülüyor.

Rapor, müşterilerle etkili bir şekilde iletişim kurmak için tüketici ürünleri ve perakende şirketlerinin herkese uyan tek bir yaklaşıma güvenmek yerine, bireysel tüketicilerin değerleri ve tercihleriyle örtüşen kanallara ve deneyimlere yatırım yaparak daha ikna edici ve geniş kapsamlı taktikler benimsemeleri gerektiğini ortaya koyuyor.

– Geçmiş içerik etkileşimine dayalı deneyimler çevrim içi alışveriş deneyimini negatif etkiliyor

Tüketiciler, içerik üreticilerini, içeriğin kalitesi ve özgünlüğü için takip ediyor. Bir içerik üreticisini takip eden katılımcıların yüzde 49'u bu kişilerin paylaşımlarını, değerli buldukları içerikler ürettikleri için, yüzde 44'ü ise içeriklerini eğlenceli buldukları için takip ediyor.

Araştırmaya katılanlar, kullanıcı hareketlerini izleyen web sitelerinin (yüzde 30), tarama-satın alma geçmişine dayalı özel reklamların (yüzde 22) ve geçmiş içerik etkileşimine dayalı yeni deneyimlerin (yüzde 20) çevrim içi alışveriş deneyimini negatif etkilediğini belirtiyor.

Katılımcıların yüzde 46'sı bir markadan aldığı indirimi kullanırken, yalnızca yüzde 31'i bir marka uygulamasını indirdiğini, yüzde 23'ü bir markanın ödül/sadakat programına katıldığını ve yalnızca yüzde 22'si son altı ay içinde bir markanın e-posta listesine kaydolduğunu belirtiyor.

– Tüketiciler, veri güvenliği konusunda endişeli

Geleceğin Tüketicisi Endeksi araştırması, verilerini paylaşma konusundaki istekliliğe rağmen veri ihlalleri, sızıntılar ve siber saldırılar konusundaki farkındalığın artması nedeniyle tüketicilerin veri güvenliği konusundaki endişelerinin son 12 ay içinde arttığını gösteriyor. Tüketiciler, kimlik hırsızlığı ve dolandırıcılıktan, veri güvenliği/ihlallerinden ve verilerini paylaştıkları şirketin hacklenmesinden endişe duyuyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen EY Türkiye Şirket Ortağı, Tüketici Ürünleri ve Perakende Sektör Lideri Kaan Birdal, tüketici ürünleri şirketlerinin, tüketici merkezli yaklaşımı gerçekten benimsemeleri için marka değerleri ve kitle istekleriyle uyumlu olan içerik üreticileriyle özgün ilişkiler kurmaları gerektiğini aktardı.

Bağımsız tüketicileri tanımak ve bağlantı kurmak için perakendecilerin onları yeni bir bakış açısıyla değerlendirmesi ve anlaması gerektiğini belirten Birdal, şunları kaydetti:

“Yatırım getirisini en üst düzeye çıkaran bir içerik üretici stratejisi belirlemek, güven ve gözetim arasında hassas bir denge gerektiriyor. Bu nedenle markalar, içerik üreticilerini seçerken marka itibarını korumak için dikkatli ilerlemeli ve titiz bir performans takibi yapmalıdır. Markalar, ayrıntılı satın alma verilerini geniş davranışsal bilgilerle birleştirerek, hedefleme ve segmentasyonu en iyi hale getirebilir ve doğru tüketiciye ulaşmada öne çıkabilir. Bu fırsatları değerlendiren markaların aynı zamanda tüketicilerle güven oluşturmaları da oldukça önemli. Bu güveni, doğru iletişim stratejisi belirleyerek, siber güvenliğe yatırım yaparak ve tüketicilerin veri endişelerini ciddiye alarak sağlayabilirler.”