Eylül 28, 2023 08:12

Ukrayna’da savaşın acılarını anlatmak için turizmden yararlanılması önerisi etik tartışmalara sebep oluyor

Anadolu Ajansı
A+ A-
 
 
 

İSTANBUL (AA) – ZEHRA MENTEŞ – Rusya ile savaşın devam ettiği Ukrayna'da bazı kuruluşların dünyaya ülkedeki tahribatı göstermek için turizmi kullanma önerisi “kurbanlara saygısızlık” olacağı gerekçesiyle eleştiriliyor.

Kiev Taras Shevchenko Ulusal Üniversitesi Coğrafya Fakültesi Turizm ve Bölgesel Çalışmalar Bölümünden Doç. Dr. Igor Vinnichenko ve Ukrayna Devlet Turizm Geliştirme Ajansı Başkanı Mariana Oleskiv, AA muhabirine, ülkede tartışılan “savaş turizmi” konusunu değerlendirdi.

Vinnichenko, Ukrayna'da etik kaygılarla savaş turizmi yapılmadığını ancak konunun tartışıldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Visit Ukrayna adlı kamu kuruluşu, geçen yıl, Kiev bölgesinde Ruslar tarafından tahrip edilen şehirlere turistik turlar düzenlenmesi önerisinde bulundu. Bununla organizatörler, Ukrayna'daki trajediyi dünyaya duyurmayı amaçlıyordu. Proje için rehberler ve turizm uzmanları belirlendi. Fikir, Devlet Turizm Ajansı Başkanı Mariana Oleskiv tarafından da destekleniyordu. Kuruluş, yabancı hükümet yetkilileri ve dünyaca ünlü isimlerin İrpin, Bucha, Gostomel gibi şehirlere yaptığı ziyaretlerden ilham almıştı. Turlardan elde edilecek tüm gelir Ukraynalı mülteciler için kullanılacaktı ancak bu öneri etik nedenler ve 'kurbanlara saygısızlık' olacağı gerekçesiyle çok sert eleştirildi. Eleştirilerin ardından Visit Ukrayna ve Devlet Turizm Ajansı fikirden vazgeçti.”

Turizmin, savaşın etkilerini dünyaya anlatabilmek için fırsat olabileceğine dikkati çeken Vinnichenko, şöyle devam etti:

“Savaş turizmi, sadece bu bölgelere yapılan sıradan ziyaretler olarak düşünülmemeli. Bu turizm türü eski çatışma bölgelerini, savaş müzelerini, askeri birimleri ziyaret, çeşitli silahlarla atış, askeri teçhizatın incelenmesi, uçak ve helikopterle uçuş gibi farklı bileşenlerden oluşuyor. Bu bileşenler yardımıyla savaş bölgelerini ziyaret etmek savaşın gerçek yüzünün görülmesini ve sonuçlarının anlaşılmasını sağlar.”

Vinnichenko, savaş bölgelerine yapılan ziyaretlerin, ziyaretçilerle bölge halkı arasında empati ve iletişime de katkıda bulunacağına işaret ederek, “Çatışmaların olduğu bölgelerde yaşayan kişilerin psikolojileri, barış içinde yaşayanlarınkinden çok farklı. Bu turları düzenleyenler, ziyaretçileri halkın psikolojisi ve iletişimde dikkat etmeleri gerekenler konusunda bilgilendirmeli.” dedi.

– Üst düzey yabancı yetkililerin gözlemleri sorunun çözümüne katkı sağlayabilir

Ziyaretlerin, savaştan etkilenen bölgelerin ekonomik ve sosyal olarak yeniden inşasına katkıda bulunabileceğini kaydeden Vinnichenko, şunları dile getirdi:

“Bu bölgeleri ziyaret eden, halkla iletişim kuran, altyapının, maden rezervlerinin, doğanın yok edildiğini gören, mayınlı arazilerin varlığına şahit olan kişiler, gözlem ve tecrübelerini yeniden inşa konusunda etkili kararlar alınması için kullanacaktır. Kiev bölgesindeki Ruta anaokulunun Litvanya'nın desteğiyle restore edilmesi buna örnek gösterilebilir. Anaokulunun açılışında Litvanya Devlet Başkanı Gitanas Nauseda'nın da yer alması kamuoyu oluşturulması açısından önemli ve dikkat çekiciydi.”

Vinnichenko, savaş bölgelerinin ziyarete açılmasının, barış ve uzlaşma süreçlerinde de etkili olabileceğinin altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Üst düzey yabancı yetkilileri de 'savaş turisti' olarak kabul edersek, bu kişilerin savaş bölgelerinde gördükleri sorunun çözümünde güçlü bir 'katalizör' olacaktır. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve eski İtalya Başbakanı Mario Draghi, geçen yıl haziranda, Ukrayna'yı ikna etmek için bölgeye geldi ancak liderler Kiev bölgesindeki yıkımı gördükten sonra niyetlerini tamamen değiştirdi.”

Savaş bölgelerinde güvenlik konusunda kimsenin garanti veremeyeceğine vurgu yapan Vinnichenko, “Orta Doğu'da çatışma bölgelerindeki uygulamalar bize gösteriyor ki bu tür turlar yapan seyahat acenteleri ziyaretçilerin güvenliği konusunda hiçbir sorumluluk almıyor, yalnızca güvenlik kurallarını anlatıyor. Modern silahlar o kadar öngörülemez ki kimse bu turistlerin güvenliğini garanti edemez.” şeklinde konuştu.

– “Kimse cephe hatlarını ziyaret edemiyor”

Ukrayna Devlet Turizm Geliştirme Ajansı Başkanı Oleskiv de ülkede tartışmalara neden olan “savaş turizmi”nin şu an yapılmadığını belirterek, “Bu tür bir turizm şu an pek hoş karşılanmıyor ve zaten kimse cephe hatlarını ziyaret edemiyor. Durumu kısaca özetlemek gerekirse Ukrayna'nın yüzde 18'i işgal altında. Cephe hatlarına gazeteciler, bazı heyetler ve askeri personel hariç sivil girişler yasak.” ifadesini kullandı.

Ülkedeki en büyük tehlikenin haftada bir kez Rusya'nın yaptığı uzun menzilli füze saldırıları olduğunu aktaran Oleskiv, şöyle devam etti:

“Siren sesi duyulduğunda herkes güvenli barınaklara gidiyor. Şehirler ve kasabalar cephe hattına ne kadar yakınsa bombardıman da o kadar sık oluyor ve sığınağa gitme süresi azalıyor. Dolayısıyla bu alanlar güvenli değil. Cephe hattından 800 kilometre uzaklıktan itibaren güvenli bölgeler başlıyor ve ülkenin batısındaki Lviv, Ujgorod gibi şehirlerde nispeten güvenli bir ortam var. Kafeler, restoranlar, oteller ve mağazalar çalışıyor, insanlar işlerine çocuklar da okullarına gidiyor.”

Oleskiv, bu yaz Ukraynalıların yaklaşık yüzde 45'inin ülke içinde seyahat ettiği bilgisini paylaşarak, “Ukraynalıların turizmdeki etkinlik oranı oldukça yüksek. Yabancılarsa çoğunlukla iş veya insani yardım için ya da akraba ziyareti amacıyla geliyor. Ukrayna'da halk hayata devam etmeye ve ekonomiyi yaşatmaya çalışıyor.” dedi.

Ekonomideki hareketliliğin Rus işgaline karşı direnişin parçası olduğunu vurgulayan Oleskiv, sözlerini “Ülkede herkes orduyu desteklemek ve cephe hattını şu anki durumunda tutabilmek için ekonomiyi ayakta tutmaya çalışıyor. Eğer savaşmazsak işgal ilerleyecek ve savaş daha geniş bölgelere yayılacak. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri ve uluslararası destek sayesinde ülkenin büyük bir kısmı yaşamaya ve Rus işgaline direnmeye devam ediyor.” şeklinde tamamladı.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistiklerine Göre, Karabük, Bartın, Zonguldak ve Kastamonu İlk Sırada Yer Alıyor.

2023 yılına ait Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri, Türkiye’deki sosyal ve ekonomik durum hakkında önemli veriler sunuyor. Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre, göreli yoksulluk oranı %13,5 olarak belirlenirken, bu oran bir önceki yıla göre 0,9 puanlık bir azalış göstermiş durumda. Medyan gelirin %60’ı dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranı ise %21,3 ile yine bir azalma kaydetti.

Yoksulluk sınırı hesaplamalarında, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si kriter olarak alındı. Hane halklarının yapısına göre yapılan incelemelerde, çekirdek aile dışındaki çoklu bireylerden oluşan hanelerin yoksulluk oranı %7,7’ye düşerken, tek kişilik hanelerde bu oran %7,3 olarak belirlendi. Tek çekirdek aileden oluşan hanelerde yoksulluk oranı %13,3 olarak hesaplandı.

Eğitim durumuna göre yapılan analizler de dikkat çekici sonuçlara işaret ediyor. Okur-yazar olmayan bireylerin %25,4’ü, yükseköğretim mezunlarının ise yalnızca %2,7’si yoksul olarak sınıflandırıldı. Bu, eğitim seviyesinin yoksulluk üzerindeki etkisinin belirgin bir göstergesidir.

Maddi ve sosyal yoksunluk oranı ise 2022 yılında %16,6 iken, 2023 yılında %14,4’e gerileyerek iyileşme sinyalleri vermektedir. Maddi ve sosyal yoksunluk, bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılama kapasitesini etkileyen kritik bir faktördür ve bu orandaki azalma, toplumsal refah açısından umut vericidir.

Sürekli yoksulluk oranı da 2023 yılı itibarıyla %13,0 olarak belirlendi. Bu oran, yoksulluk durumunun kalıcılığını gözler önüne sermekte ve bu durumdan etkilenen bireylerin sosyoekonomik durumlarına dair önemli veriler sunuyor.

Bölgesel bazda değerlendirildiğinde, en düşük yoksulluk oranı %3,1 ile TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) bölgesinde gözlemlenirken, en yüksek oran ise %14,6 ile TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) bölgesinde tespit edilmiştir. Bu veri, yoksulluk ile coğrafi faktörler arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermektedir. 25 bölgeye ayrılan Türkiye haritasında; Karabük, Kastamonu, Bartın, Sinop ve Zonguldak yüzde 13,9 ile yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgede yer aldı.

Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kalan bireylerin oranı ise %30,7 olarak hesaplandı. Bu oran, özellikle 0-17 yaş grubunda %40,1 gibi yüksek bir seviyeye ulaşarak genç nüfusun yoksulluk riskiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.

Konut sahipliği oranı %56,2 olarak belirlenirken, konutunda izolasyondan kaynaklı ısınma sorunları yaşayan bireylerin oranı ise %32,6 olarak tespit edilmiş. Bu, yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve sosyal hizmetlerin gözden geçirilmesi için önemli bir istatistik sonuç olarak görülüyor.

2023 yılı Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri, Türkiye’deki yoksulluk durumunu ve sosyal dışlanma riskini anlamak için kritik bilgiler sunuyor. İlgili kurumlar ve politika yapıcıların, bu verileri dikkate alarak toplumsal refahı artırmaya yönelik stratejiler geliştirmesi büyük önem taşıyor.

Nöbetçi Eczaneler

Büşra Eczanesi
Adres

Beşbinevler Mahallesi, Şahin Tepesi No:18/A Merkez / Karabük

Telefon

(370) 433-0777

Öztürk Eczanesi
Adres

Sırınevler Mahallesi Alparslan Caddesi No:2/A Karabük

Telefon

(370) 415-5557

Safran Eczanesi
Adres

Atatürk Mahallesi, Akter Sokak Devrim Sitesi C Blok No:6/B Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 712-8262

Eskipazar Eczanesi
Adres

Merkez Mahallesi, Cami Caddesi, No:16 Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-3737

Yeni Zümrüt Eczanesi
Adres

İsmetpaşa Mahallesi, Doruk Sokak, No:8/B Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-4500

Tuğba Eczanesi
Adres

Hükümet Caddesi No:71/B Eflani / Karabük

Telefon

(370) 461-2427