Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Tarhan: “İnsanlara faydalı olan kişiler sağlıklı yaşlanmayı başarıyor”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Tarhan: “İnsanlara faydalı olan kişiler sağlıklı yaşlanmayı başarıyor”

Anadolu Ajansı
Yayın: 07.05.2024 16:24
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, belli yaşa gelmiş bir kişinin diğer insanlara faydalı olduysa ve bundan zevk alıyorsa sağlıklı yaşlanmayı başardığını belirtti.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Tarhan, kronolojik, biyolojik ve psikolojik olarak 3 çeşit yaşlanma olduğunu kaydetti.

Tarhan, “Kronolojik yaşlanma nüfus kağıdındaki, biyolojik yaşlanma yaşamla beden ile ilgili, psikolojik yaşlanma da ruhsal yaşlanması kişinin. Yani kendini ruhen yaşlı hissetme yaşı diyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Kişinin kaliteli, güvenli bir yaşlanma süreci geçirmediği zaman, psikolojik olarak erken yaşlandığını kaydeden Tarhan, insan vücudunu “devlete”, beynini ise “hükümete” benzeterek, “Beynimiz iyi çalışmadığı zaman devletin bütün kurumları nasıl çalışmaz, burada da aynı şekilde böyle olunca bütün organlar bozulmaya başlıyor. Kişinin beyindeki yazılım bozuluyor aslında.” örneğini verdi.

Kişinin yaşam felsefesinin, hayata ve yaşlanmaya bakışıyla ilgili olduğunu aktaran Tarhan, yaşam felsefesinin çok önemli olduğunun altını çizdi.

Tarhan, “Kişi, zihinsel ve duygusal yatırımını bedenine yaptıysa, vücudunda bir sivilce çıksa felaketleştirir hemen. Paraya yaptıysa ufak bir kayıpta felaketleştirir. Şöhrete yaptıysa, onunla ilgili bir şey yaşadığı zaman hemen felaketleştirir ve hızla çökmeye başlar, depresyona girer ve psikolojik yaşlanma hızla başlar. Kişinin sağlıklı, güvenli bir yaşlılık geçirmesi için de güvenli yaşlılığın temelleri çocuklukta atılıyor. Biz yaşlılık psikolojisi değil, yaşlanma psikolojisi demeyi daha çok tercih ediyoruz. Çünkü çocuk doğar doğmaz, yaşlanmaya başlıyor insanoğlu. Doğmayla birlikte kronometre işliyor, yaşlanıyor.” görüşlerini kaydetti.

– “Akıl keskinliği kılıç keskinliğinden daha keskindir”

Bilimdeki yeni gelişmelerin, insan beyninin yaşlanmasıyla ruhsal yaşlanmasının arasında nedensellik bağı olduğunu gösterdiğine işaret eden Tarhan, kişinin yaşam felsefesi sağlıklıysa hayatının son nefesine kadar kendisiyle barışık, mutlu ve üretken bir yaşlı olabildiğine değindi.

Tarhan, şu bilgileri paylaştı:

“Belli yaşa gelmiş bir insan birkaç kişiye bir şey öğretmekten, faydalı olmaktan müthiş zevk alıyorsa, sağlıklı yaşlanmayı başarmış demektir. Yaşlandıkça bazı beden yetilerimiz azalıyor. Hafıza biraz zayıflıyor, ataklık, girişimcilik azalıyor ama bilgelik ve ağırbaşlılık belirginleşiyor. Yani mantıklı, doğru düşünme, doğru karar verme, muhakeme gücü artıyor. Bilgi birikimi, tecrübe arıyor. Daha tutarlı, hoşgörülü, sabırlı oluyor bu kişiler. Büyük işler başaranlar fiziksel güç yerine zihinsel güce önem veren kişilerdir. Büyük işler bedensel güçten ziyade zihinsel güçlerle yapılıyor. Akıl keskinliği kılıç keskinliğinden daha keskindir, o da bilgeler de vardır, yaşlı bilgelerde. Bu sağlıklı psikolojik yaşlanma, bilgeleştiren yaşlılar olmayla çok yakından ilgilidir.”

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Uluslararası İletişim Günleri yuvarlak masa toplantısıyla sona erdi

Anadolu Ajansı
Yayın: 19.05.2024 16:12
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen 11. Uluslararası İletişim Günleri, 3'üncü gününde çevrimiçi yuvarlak masa oturumuyla sona erdi.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen 11. Uluslararası İletişim Günleri'nde “Dijital Eşitsizlik ve Veri Sömürgeciliği” konusunun ele alındığı 50 oturumda 250 bildiri sunuldu.

Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Süleyman İrvan'ın moderatörlüğündeki oturumda Gazeteci Emre Kızılkaya, Gazeteci Füsun Nebil, Yazar Ümit Alan, Koç Üniversitesi'nden Doç. Dr. Suncem Koçer, Bahçeşehir Üniversitesi’nden Doç. Dr. Can Ertuna, Üsküdar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, Gazeteci Dr. Sarphan Uzunoğlu ve Üsküdar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bahar Muratoğlu Pehlivan yer aldı.

– “Yapay zeka, arkasında insanın olduğu bir olgu”

Açıklamada toplantıdaki görüşlerine yer verilen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, gazetecilik alanında yapay zekanın kullanılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Güngör, teknolojik gelişmelerin devam ettiğini belirterek, “İnsanların her bir dönemi o dönemin teknolojisiyle yoğruldu. Kaygılar, umutlar, olumlu-olumsuz bakış açıları hep birlikte ele alınır, tartışılır bu da çok normal. Çünkü insan hayatına yeni bir aygıt dahil oluyor, elbette ki bunun birtakım dönüştürücü etkileri oluyor. Bu dönüştürücü etkileri eğer insanlık olarak doğru yönlendirirsek insanlığa yararlı etki yapar ama eğer yararlı bir şekilde planlanmazsa elbette ki birtakım olumsuzlukları da ortaya çıkacaktır.” ifadelerini kullandı.

Yapay zekanın bir aygıt olduğunu ve kendi kendine zeki olan bir şey olmadığını anlatan Güngör, insanların verdiği verilerle işleyişi operasyonel hale gelen bir şey olduğunu kaydederek, “Ama hangi verilerin verildiği, bu verilerin nasıl bir orkestra oluşturduğu veya oluşturmasının istendiğini sorgulamak gerekir. Asıl olan teknolojiden korkmak değil, teknolojiyle ilgili tartışmalarımızı aslında insan odaklı yapmak. Evet yapay zeka bir aygıt, başlı başına bir olgu ama arkasında insanın olduğu bir olgu.” görüşünü paylaştı.

– “Hepimiz aslında insanlık adına dertlenmek, sorgulamak zorundayız”

Son zamanlarda entelektüel dünyada iyi olmanın konuşulduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Nazife Güngör, şunları kaydetti.

“Bir şey çok konuşuluyorsa orada bir problem var demektir. Demek ki insanlık iyi bir noktada değil, demek ki kötülüklerin egemen olduğu bir noktaya doğru gidiyor. Hepimiz aslında insanlık adına dertlenmek, sorgulamak zorundayız. Sadece mesleki anlamda bir şeyler değişmiyor, dünya çapında bir değişim var. Bu sempozyumun düzenlenmesi de bu yıl ki ana tema da bu gidişat ve teknolojinin hayatımıza entegre olmasıyla ilgili.”

Güngör, yapay zeka konusunun müfredata girmesi gerektiğine de vurgu yaparak, ancak bu derslerin gerektiği gibi verilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.

Hem büyük hem de çok önemli bir evre yaşandığına işaret eden Güngör, “Çok karışık ilişkiler, gelişmeler iç içe geçmişlikler yaşıyoruz. Bir tarafta işin etik yanı var, bir tarafta insan yanı var. Hem medyanın hem de biz akademisyenlerin zaman zaman bir araya gelip bunları sorgulamamız, masaya yatırmamız ve bütün dokularıyla ele almamız gerekiyor diye düşünüyorum.” görüşünü paylaştı.

– “Sahip olunan verilerin yüzde 90'ı analogdan oluşuyor”

Rektör Danışmanı Prof. Dr. Süleyman İrvan da, dijital dönüşümde sürecin geliştiğini ifade ederek, “Veri denilen şey sadece dijital verilerden oluşmuyor. Sahip olunan verilerin yüzde 90'ı analogdan oluşuyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Geleneksel basın ile okuyucu arasındaki bağın koptuğunu dile getiren İrvan, okurların haber tüketim alışkanlıkları değiştiğini ifade etti.

Gazeteci Emre Kızılkaya da, gazetecilikte dijitalleşmenin ülkelere göre değiştiğini dile getirerek, Türkiye'de gazetelerin dijitalleşmesi ve haber sitelerinin kurulması süreci anlatarak, Facebook'un kurulması, Google'ın ve akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla medya şirketlerinin yeni iş modelleri oluşturma konusuna hız verdiğini kaydetti.