UZMAN DOKTOR MURAT ACAT’IN BÜYÜK ÇIKIŞI..

UZMAN DOKTOR MURAT ACAT’IN BÜYÜK ÇIKIŞI..

Yayın: 14.10.2021 22:06
Paylaş:
A+ A-

KBÜ Şirinevler Hastanesi Gögüs Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr.Murat ACAT yazdığı bir makale ile Tıp Literatürüne girdi.Gögüs Hastalıkları Uzman Doktoru Murat ACAT “Sinovac aşısından iki doz olanları biz aşı olmuş olarak görmüyoruz..” derken “Covid-19 hastası olarak gelenlerin birinci grubu gençler ve hiç aşı olmamışlar.Buna karşın ikinci grup ise Sinovac aşısı olanlar..” görüşlerini dile getirdi.

Doğma/büyüme Karabüklü olan ve İlk,orta,lise öğrenimlerini Karabük’te yapan KBÜ Şirinevler Eğitim/Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr.Murat ACAT YAZDIĞI BİR MAKALE İLE Dünya Tıp Literatürüne girdi.Uzman Doç. Dr.Murat ACAT sinovac aşısı olanlar için de “Bu aşıdan iki doz olanları,biz aşı olmuş olarak görmüyoruz..” dedi.

KBÜ Şirinevler Hastanesi Göğüs Hastalıkları UZMANI Doç.Dr.Murat ACAT İHA Ajansına ayrıca bu açıklamaları da yaptı.

(İHA) – Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Murat Acat, Covid-19 hastalarına uyguladığı ilaç tedavisi ile ilgili yayınladığı makale ile dünya lliteratürüne girdi.
Karabük’te alanında başarılı ameliyat ve çalışmalarla adından söz ettiren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Murat Acat, virüse yakalanan hastalara uyguladığı antifibrotik ilaçlarla tedavide büyük yol aldıklarını söyledi.
40 hasta üzerinde uygulanan tedavi ile elde ettikleri sonuçları testlerle ortaya koyan Acat’ın hazırladığı makale ise dünya literatüründe yayınlanan ilk yazı oldu.
Konuyla ilgili İHA’ya açıklamalarda bulunan Do. Dr. Murat Acat, “Covid-19 hastalığında antifibrotik ilacın işe yarayabileceği noktasında teorik yazılar çıkmıştı. Biz 40’a yakın hastamızda bu tedaviyi uygulayarak işe yaradığını gördük. Makalemizde 22 hastamızın verisi var. Yapılan tetkikler sonucu uyguladığımız tedavilerin doğru olduğunu da ortaya çıkarttı” dedi.
Covid-19 hastalarımızın her birinin farklı şekilde seyrettiğini aktaran Acat, “Bu hastalarımızın bir kısmı evinde ayakta rahat bir şekilde tedavi olurken, bir kısmında uzayan oksijen düşüklüğü ortaya çıkıyor. Bir kısmının ise akciğerler grafiklerinde lezyonların arttığını ve akciğerlerin içindeki zarlarda kalınlaştığını görüyoruz. Özellikle 3. haftadan sonra akciğerlerin içindeki zarlardaki kalınlaşmayla seyreden veya yaygın akciğer tutulumu olup beraberinde oksijeni düşük olan hastalarda interstisyel akciğer hastalıklarında kullandığımız antifibrotik dediğimiz bir ilacı uyguladık. Hastalarımızla ilgili dataların istatiksel analizlerini yaptığımızda bu hastaların oksijen konsantiratörü ile evine taburcu edebildiğimiz ağır hastalara göre daha iyi iyileştiklerini ve tedaviye başladıktan 2 ay sonra akciğer tomografilerinde ve solunum fonksiyon testlerinde diğer gruplara göre anlamlı bir şekilde fark olduğunu tespit ettik. Dünya literatüründe ilk yayının Türkiye’den Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi adına sevindirici bir durum” ifadesinde bulundu.

“40’a yakın hastamızda bu tedaviyi uygulayarak işe yaradığını gördük”
“idiopatikpulmonerfibrozis” dedikleri hasta gruplarında bu ilaçların 1990 yılından beri kullanılan ve bildikleri bir ilaç olduğunu da kaydeden Doç. Dr. Acat, “Bir takım yan etkileri var ama yan etkileri de biliyoruz. En önemli özelliği ise immün sistemini baskılayıcı bir ilaç değil. Covid-19 hastalarının büyük bir bölümünde kortizonda kullanıyoruz. Kortizon immün sitemini baskılayıcı bir ilaç, ama bu antifibrotiklerimmün sistemini baskılayan bir ilaç olmadığından kortizonla birlikte kullanılabiliyor ki, biz hastalarımıza hem kortizon hem de antifibrotik verdik. Ama ek bir enfeksiyon zemini oluşturmuyor buda avantaj bu ilaçlar için. Covid-19 hastalığında antifibrotik ilacın işe yarayabileceği noktasında teorik yazılar çıkmıştı. Biz Karabük’te 40’a yakın hastamızda bu tedaviyi uygulayarak işe yaradığını gördük. Makalemizde 22 hastamızın verisi de var. Yapılan tetkikler sonucu uyguladığımız tedavilerin doğru olduğunu da ortaya çıkarttı” diye konuştu.

“Sivonacta iki doz olanları biz aşısız olarak görüyoruz”
Acat, şu an ağır hastalarının büyük bir bölümü iki gruptan oluştuğunu da sözlerine ekleyerek, şunları söyledi:
“Bunun birinci grubu gençler ve hiç aşı olmamışlar. Maalesef ağır geçiriyorlar. İkinci grupta iki doz sadece sinovac aşısı olmuş 65 yaş üstü vatandaşlarımız. Sinovac aşısının koruyuculuğu 4 ay kadar sürüyor ve iki doz olanları biz şu an aşısız olarak kabul ediyoruz. Onun için muhakkak mRNA aşılarını üçüncü doz olarak olmalarını tavsiye ediyoruz.”

 

Yorumlar

  1. onemli degil

    Yöntemi kendisi bulmamış. Başkaları bunu yazmış doktorumuzda uygulama yapmış. Yani denemiş. İllaki buda başarıdır. Ama başarı ilk bunu uygulayan kisilerindir.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Süper metan salımlarının tespiti yapay zeka sayesinde hızlanıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 04.05.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – Hollanda Uzay Araştırmaları Enstitüsü (SRON) Kıdemli Araştırmacısı Prof.Dr. Ilse Aben, küresel ısınmaya neden olan ve “süper salıcılar” olarak adlandırılan büyük boyuttaki metan salımlarının tespitinde uydulara ek olarak yapay zekanın kullanıldığını ve bunun işleyişi hızlandırdığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından küresel ısınmanın yüzde 25’inden sorumlu gösterilen metan gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar 2020'ye kıyasla yüzde 30 düşürülmesi için 150'den fazla ülke taahhütte bulundu.

BM, bu ülkelerin metan emisyonlarını azaltmasına destek olmak için 2021 yılında Uluslararası Metan Emisyonları Gözlemevi'ni kurdu.

Hem doğal kaynaklardan hem de insan faaliyetleri sonucu atmosfere yayılabilen metan gazının ana kaynaklarından birini enerji sektöründeki faaliyetler oluştururken Uluslararası Enerji Ajansına (IEA) göre petrol ve doğal gaz sektöründen kaynaklanan metan salımı en çok sızıntılar nedeniyle yaşanıyor.

Metan emisyonlarıyla mücadelede özellikle “süper salıcılar” (super emitters) olarak adlandırılan devasa metan gazı sızıntılarının tespiti önem taşırken çok büyük miktardaki bu sızıntılar özellikle petrol, doğal gaz ve kömür üretiminin gerçekleştiği sahalarda görülüyor ve haftalarca devam edebiliyor.

İstatistik portalı Statista verilerine göre 2022'de en fazla süper salım, tamamı petrol ve doğal gaz kaynaklı olmak üzere 184 vakayla Türkmenistan'da görüldü. Bu ülkeyi, 155 vakayla Hindistan ve ABD izledi. Hindistan'daki süper salımların birçoğunun kaynağı çöp sahaları olarak belirlenirken ABD'deki vakaların kaynağında petrol ve doğal gaz çalışmaları öne çıktı.

Atmosfere ciddi anlamda metan yükü bırakan süper salıcıların tespiti uydular aracılığıyla yapılan gözlemlerle mümkün olabilirken bu uydu hizmetini sağlamak için küresel çapta girişimler bulunuyor. Avrupa Birliği (AB) Uzay Ajansının Sentinel-5 Precursor adlı uydusunun verileriyle çalışmalar yürüten TROPOMI (Troposferik İzleme Aracı) programı, bu girişimler arasında en kapsamlı veriyi sağlayanlardan biri olarak gösteriliyor.

SRON'daki kıdemli araştırmacılık görevinin yanı sıra TROPOMI programının eş baş araştırmacısı olan Prof.Dr Ilse Aben, uyduların metan sızıntılarını tespit etmesindeki rolünü AA muhabirine anlattı.

– “Sızıntıları önlemek firmalara da katkı sağlar”

Uyduların, metan sızıntısı ölçümlerini, atmosferden geçen güneş ışığının dalga boyu üzerinden yaptıklarını belirten Aben, “Metan ya da diğer moleküller ışığı emerler ve bu ışık üzerinde belirli bir parmak izleri kalır. Sonrasında bu ışınlar yer yüzeyinden uzaya yansır. Biz de bu ışınların renklerinden ölçümleri gerçekleştiriyoruz.” dedi.

Aben, uydular aracılığıyla dünyanın her yerinden, her boyuttaki metan emisyonuna dair veriler elde edebildiklerini, süper salım yapan noktaların yoğunlukla petrol ve doğal gaz üreten bölgeler ile kömür madenciliği ve çöp sahaları olarak karşılarına çıktığını kaydetti.

Bu sızıntıların önüne geçilmesinin özellikle petrol ve doğal gaz üreten firmaların gelirlerine katkı sağlayacağına dikkati çeken Aben, “Petrol çıkarmayı hedefleyen şirketlerin çalışmalarından da gaz yayılıyor. Bu şirketlerin temel amaçları petrol çıkarmak ama çıkan gazı yakalasalar onu da satabilirler. Doğal gaz şirketleri ise zaten doğal gaz çıkarıyorlar, aslında her sızıntı onlar için birer kayıp demek.” tespitinde bulundu.

– BM ülke ve şirketleri bilgilendirip uyarıyor

Uydular sayesinde ilk defa küresel ölçekte süper salıcıların nerede olduğunu görebildiklerini ve bunun bir devrim olduğunu dile getiren Aben, “Daha önce böyle bir şey yaşanmamıştı. Bu kadar çok sayıda olduklarını ve bu kadar büyük olduklarını bilmiyorduk.” ifadelerini kullandı.

Aben süper salımların tespiti sonrası işleyen süreci şöyle özetledi:

“Uluslararası Metan Emisyonları Gözlemevi bir metan uyarı sistemi kurdu. Bu sistem tamamen süper yayıcılar üzerine ve verileri de uydular üzerinden alıyorlar. Biz tam olarak neyin sızıntı yaptığını tespit ediyoruz, onlar da bundan sorumlu olan şirkete ya da hükümete ulaşıp durumu iletiyorlar. Bu durum hakkında ne yapacaklarını ve onlara nasıl yardımcı olabileceklerini soruyorlar. Bu işleyiş aslında geçtiğimiz aralık ayında aktif olarak hayata geçirildi, henüz çok yeni bir uygulama. Biz bilim insanları olarak birkaç yıldır sızıntıların kaynaklarını arayıp durumu bildiriyorduk. Ama tahmin edeceğiniz üzere bir bilim insanı Orta Asya'daki birini arayıp 'Bakın sizin bir sızıntınız var.' dediğinde hiç bir şey olmuyordu.”

Uygulamanın başladığı 1 Aralık 2023'ten bu yana BM tarafından ülke ve şirketlere 127 uyarı gönderildiği ve bu uyarılar sonrasında şu ana kadar sadece 1 sızıntının önlendiği bilgisini veren Aden, sürecin hızlandırılması ve daha fazla sızıntının giderilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu sızıntılar sonucu atmosfere devasa boyutlarda metan yayıldığının altını çizen Aben, “Eğer metan gazı salımlarını düşürmek için bir şeyler yapılması hedefleniyorsa süper salıcılar konusunda bir şeyler yapılması aslında çok kolay ve etkili bir adım olacaktır.” sözlerini sarf etti.

– Yapay zeka katkısı

Uydular aracılığıyla elde edilen verilerin değerlendirilmesi sürecinde yapay zekadan faydalandıklarına değinen Aben, şöyle devam etti:

“TROPOMI her gün milyonlarca gözlem yapıyor. Dolayısıyla bu gözlemler arasında süper salımları tespit etmek için etkili bir yönteminizin olması gerekiyor. Biz de bu noktada yapay zekayı, tespit edilen tüm noktaları tanıması üzerine eğittik. Doktora öğrencilerimizden biri bunu yapabilen bir model geliştirdi. Bu çalışmalar yapay zeka olmadan da sadece uydularla yapılabilirdi ama belirli bir noktada bunu makine öğrenimi ile yapmaya karar verdik. Aksi halde bu çok fazla zaman alıyordu ve yapay zeka aslında büyük bir fark oluşturdu.”

Yapay zekanın bu alana entegre edilmesi üzerine çeşitli girişimler olduğundan bahseden Aben özellikle Google ve Planet gibi haritalama verilerine sahip kurumların teknolojilerinin bu alana adapte edilmesiyle bu sızıntıların tespitinin daha hızlı yapılacağı değerlendirmesinde bulundu.