Yenice’nin “Sürgülü Penceresi” Ankara’da yaşatılıyor

Yenice’nin “Sürgülü Penceresi” Ankara’da yaşatılıyor

Yayın: 20.09.2022 13:22
Paylaş:
A+ A-

 Karabük’ün köylerinde bulunan eski ahşap ev kültürünün en önemli ögelerinden olan “sürgülü pencere geleneği hemşehrimiz İbrahim Kekeç tarafından Ankara’da yaşatılıyor.

Ankara’da yaşayan tarih araştırmacısı ve yazar hemşehrimiz İbrahim Kekeç, Güdül ilçesinde bulunan bahçesine yaptırdığı ahşap barınağına Yenice’ye özgün sürgülü pencere yaptırdı.

Sürgülü pencere hikâyesinin pandemi öncesinde edindiği bahçede barınak ihtiyacı doğmasıyla başladığını belirten Kekeç, “Pandemi sürecinde tarım, doğa ve otantik yaşamın önemi artınca bizim pandemi öncesinde edindiğimiz Ankara’ya hayli uzaklıktaki Güdül ilçesinde butik arsamız çok daha kıymetli hale geldi. Burada küçük ölçekli ziraat işleri yapmaya başlayıp geliş sıklığımız artınca barınak ihtiyacımız doğdu.” dedi

Barınağın yapım aşamasında sırasın pencereye geldiğinde Batı Karadeniz Bölgesi’ özellikle de Yenice köylerindeki eski ahşap evlerin sürgülü (giyotin)  penceresinden yaptırmak istediğini belirten Kekeç, ancak bunun hiç de kolay olmadığını vurguladı.

Kekeç şunları kaydetti:

“Bilindiği üzere Yenice çevresinde çok sayıda ahşap ev bulunuyor. Bu evlerin en önemli özelliği, tamamen ahşaptan ve Çantı tekniği denilen çivi çakılmadan yapılmış olmasıdır. Balkonlar ve raf, dolap ve banyo gibi kısımlar oyma işçiliği ve çeşitli motiflerle süslenmiştir.

BUTİK BAHÇEDE OTANTİK MEKÂN

Bu yapıların bir başka özelliği de sürgülü pencereleridir. İki parçadan oluşan ve gyotin tipi sürgülü pencerenin üst parçası sabit, sürgülü alt parçası aşağıdan yukarıya çekilerek açılır, oymalı metal mandalla da sabitlenir. El işlemeli perdesi, oymalı kasası ve muhteşem görseliyle evin mimarisine zenginlik katan sürgülü pencerenin bir benzerini bahçemizdeki barınağa yaparak bu tarihi geleneği Ankara’da yaşatmak istedim. Yörede bunu yapacak usta bulmak zor oldu ama sonunda bulduk. Ustamız sanat eseri pencereyi imal edip yerine yaktıktan sonra pencere altına monte etiğimiz ahşap saksı ve çiçeklerle dış görseli tamamladık. Özgün motifli el işlemeli perde, elbise ve yatak örtüleriyle iç mekânda da güzel bir dekor oluşturarak koreografiyi tamamladık. Butik bahçemizde otantik mekânımız oldu.” ifadelerinde bulundu.

ORGANİK TARIM YAPIYOR

Karabük’e özgün ahşap Sürgülü Pencere” nostaljisini Ankara’da yaşatan hemşehrimiz İbrahim Kekeç, butik barınağını konuşlandırdığı bahçesinde organik tarım da yapıyor.

Butik bahçemizin toprağını civar köyden temin ettiğimiz tamamen doğal gübre ile besliyoruz. Domates başta olmak üzere çeşitli yöreye özgün çeşitli ürünler yetiştiriyoruzdiyen Kekeç, Ankara’nın Güdül ilçesi hakkında da bilgilendirmede bulundu.

“YÖREMİZDE DE BİR CİTTASLOW KASABASI OLSUN”

Güdül’ün dünya Sakin Şehir Cittaslow” üyesi şehirleri arasında yer aldığına işaret eden Kekeç sözlerini şöyle tamamladı: “Tarih ve kültürel mirasına sahip çıkarak, doğası ile birlikte tarım ve hayvancılığa dayalı kalkınma modelini hayata geçiren Güdül ilçemiz, İç Anadolu ve Ankara’nın ilk Cittaslow statüsünü kazanan tek kasabası.

Nüfusu 50 binden az olan ve gerekli koşulları yerine getiren şehirler Cittaslow üyesi olabiliyor.   İtalya’daki Uluslararası Sakin Şehirler Birliği tarafından verilen Cittaslow statüsü, şehirlere marka değeri kazandırmasının yanı sıra, tanıtımını kolaylaştırıyor,  turizmin gelişmesine büyük katkı sağlıyor. Gönül ister ki Batı Karadeniz Bölgesi’nde de Cittaslow üyesi kasabalarımız olsun.”

 

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Süper metan salımlarının tespiti yapay zeka sayesinde hızlanıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 04.05.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – Hollanda Uzay Araştırmaları Enstitüsü (SRON) Kıdemli Araştırmacısı Prof.Dr. Ilse Aben, küresel ısınmaya neden olan ve “süper salıcılar” olarak adlandırılan büyük boyuttaki metan salımlarının tespitinde uydulara ek olarak yapay zekanın kullanıldığını ve bunun işleyişi hızlandırdığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından küresel ısınmanın yüzde 25’inden sorumlu gösterilen metan gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar 2020'ye kıyasla yüzde 30 düşürülmesi için 150'den fazla ülke taahhütte bulundu.

BM, bu ülkelerin metan emisyonlarını azaltmasına destek olmak için 2021 yılında Uluslararası Metan Emisyonları Gözlemevi'ni kurdu.

Hem doğal kaynaklardan hem de insan faaliyetleri sonucu atmosfere yayılabilen metan gazının ana kaynaklarından birini enerji sektöründeki faaliyetler oluştururken Uluslararası Enerji Ajansına (IEA) göre petrol ve doğal gaz sektöründen kaynaklanan metan salımı en çok sızıntılar nedeniyle yaşanıyor.

Metan emisyonlarıyla mücadelede özellikle “süper salıcılar” (super emitters) olarak adlandırılan devasa metan gazı sızıntılarının tespiti önem taşırken çok büyük miktardaki bu sızıntılar özellikle petrol, doğal gaz ve kömür üretiminin gerçekleştiği sahalarda görülüyor ve haftalarca devam edebiliyor.

İstatistik portalı Statista verilerine göre 2022'de en fazla süper salım, tamamı petrol ve doğal gaz kaynaklı olmak üzere 184 vakayla Türkmenistan'da görüldü. Bu ülkeyi, 155 vakayla Hindistan ve ABD izledi. Hindistan'daki süper salımların birçoğunun kaynağı çöp sahaları olarak belirlenirken ABD'deki vakaların kaynağında petrol ve doğal gaz çalışmaları öne çıktı.

Atmosfere ciddi anlamda metan yükü bırakan süper salıcıların tespiti uydular aracılığıyla yapılan gözlemlerle mümkün olabilirken bu uydu hizmetini sağlamak için küresel çapta girişimler bulunuyor. Avrupa Birliği (AB) Uzay Ajansının Sentinel-5 Precursor adlı uydusunun verileriyle çalışmalar yürüten TROPOMI (Troposferik İzleme Aracı) programı, bu girişimler arasında en kapsamlı veriyi sağlayanlardan biri olarak gösteriliyor.

SRON'daki kıdemli araştırmacılık görevinin yanı sıra TROPOMI programının eş baş araştırmacısı olan Prof.Dr Ilse Aben, uyduların metan sızıntılarını tespit etmesindeki rolünü AA muhabirine anlattı.

– “Sızıntıları önlemek firmalara da katkı sağlar”

Uyduların, metan sızıntısı ölçümlerini, atmosferden geçen güneş ışığının dalga boyu üzerinden yaptıklarını belirten Aben, “Metan ya da diğer moleküller ışığı emerler ve bu ışık üzerinde belirli bir parmak izleri kalır. Sonrasında bu ışınlar yer yüzeyinden uzaya yansır. Biz de bu ışınların renklerinden ölçümleri gerçekleştiriyoruz.” dedi.

Aben, uydular aracılığıyla dünyanın her yerinden, her boyuttaki metan emisyonuna dair veriler elde edebildiklerini, süper salım yapan noktaların yoğunlukla petrol ve doğal gaz üreten bölgeler ile kömür madenciliği ve çöp sahaları olarak karşılarına çıktığını kaydetti.

Bu sızıntıların önüne geçilmesinin özellikle petrol ve doğal gaz üreten firmaların gelirlerine katkı sağlayacağına dikkati çeken Aben, “Petrol çıkarmayı hedefleyen şirketlerin çalışmalarından da gaz yayılıyor. Bu şirketlerin temel amaçları petrol çıkarmak ama çıkan gazı yakalasalar onu da satabilirler. Doğal gaz şirketleri ise zaten doğal gaz çıkarıyorlar, aslında her sızıntı onlar için birer kayıp demek.” tespitinde bulundu.

– BM ülke ve şirketleri bilgilendirip uyarıyor

Uydular sayesinde ilk defa küresel ölçekte süper salıcıların nerede olduğunu görebildiklerini ve bunun bir devrim olduğunu dile getiren Aben, “Daha önce böyle bir şey yaşanmamıştı. Bu kadar çok sayıda olduklarını ve bu kadar büyük olduklarını bilmiyorduk.” ifadelerini kullandı.

Aben süper salımların tespiti sonrası işleyen süreci şöyle özetledi:

“Uluslararası Metan Emisyonları Gözlemevi bir metan uyarı sistemi kurdu. Bu sistem tamamen süper yayıcılar üzerine ve verileri de uydular üzerinden alıyorlar. Biz tam olarak neyin sızıntı yaptığını tespit ediyoruz, onlar da bundan sorumlu olan şirkete ya da hükümete ulaşıp durumu iletiyorlar. Bu durum hakkında ne yapacaklarını ve onlara nasıl yardımcı olabileceklerini soruyorlar. Bu işleyiş aslında geçtiğimiz aralık ayında aktif olarak hayata geçirildi, henüz çok yeni bir uygulama. Biz bilim insanları olarak birkaç yıldır sızıntıların kaynaklarını arayıp durumu bildiriyorduk. Ama tahmin edeceğiniz üzere bir bilim insanı Orta Asya'daki birini arayıp 'Bakın sizin bir sızıntınız var.' dediğinde hiç bir şey olmuyordu.”

Uygulamanın başladığı 1 Aralık 2023'ten bu yana BM tarafından ülke ve şirketlere 127 uyarı gönderildiği ve bu uyarılar sonrasında şu ana kadar sadece 1 sızıntının önlendiği bilgisini veren Aden, sürecin hızlandırılması ve daha fazla sızıntının giderilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu sızıntılar sonucu atmosfere devasa boyutlarda metan yayıldığının altını çizen Aben, “Eğer metan gazı salımlarını düşürmek için bir şeyler yapılması hedefleniyorsa süper salıcılar konusunda bir şeyler yapılması aslında çok kolay ve etkili bir adım olacaktır.” sözlerini sarf etti.

– Yapay zeka katkısı

Uydular aracılığıyla elde edilen verilerin değerlendirilmesi sürecinde yapay zekadan faydalandıklarına değinen Aben, şöyle devam etti:

“TROPOMI her gün milyonlarca gözlem yapıyor. Dolayısıyla bu gözlemler arasında süper salımları tespit etmek için etkili bir yönteminizin olması gerekiyor. Biz de bu noktada yapay zekayı, tespit edilen tüm noktaları tanıması üzerine eğittik. Doktora öğrencilerimizden biri bunu yapabilen bir model geliştirdi. Bu çalışmalar yapay zeka olmadan da sadece uydularla yapılabilirdi ama belirli bir noktada bunu makine öğrenimi ile yapmaya karar verdik. Aksi halde bu çok fazla zaman alıyordu ve yapay zeka aslında büyük bir fark oluşturdu.”

Yapay zekanın bu alana entegre edilmesi üzerine çeşitli girişimler olduğundan bahseden Aben özellikle Google ve Planet gibi haritalama verilerine sahip kurumların teknolojilerinin bu alana adapte edilmesiyle bu sızıntıların tespitinin daha hızlı yapılacağı değerlendirmesinde bulundu.