Bu kentte yaşayanların temel sorunlarından birisi nedir?
Şöyle tarihsel süreç içinde bir düşünün bakalım…
Ben söyleyeyim.
Kenti şekillendirecek ve geleceğini kurtaracak iradeye sahip olmamak.
Yani…
Kente sahip çıkmamak ya da bu konuda gerekli özveriyi gösterememek…
Özellikle belirtmeliyim ki…
Düşünce üretimi konusunda yetersizlik içerisindeyiz.
Bunun nedeni; hep kendi çıkarlarımıza göre hareket etmek..
Toplumsal faydayı çıkarlarımıza uymadığı için görmezlikten gelmek.
Daha doğrusu önemli konularda birliktelik sağlayamamak.
Bir araya geldiğimizde ben yaptım sen yaptın kavgasıyla işleri sürüncemede bırakmak.
O nedenle…
İşleri bir türlü toparlayamıyoruz.
Pragmatist/faydacı cephelerden birbirimize saldırıyoruz.
Dahası…
İş bitirme noktasında enerjimizi verimli kullanmıyoruz.
Bu noktada daha neleri sayalım…
Öyle değil mi?
Çözüm için…
Gerçekten Karabük’ün bir fikir platformuna ihtiyacı var…
Var olan platformları da sorumluluk almaya davet etmemiz gerek.
Yani mesele şu…
Taşın altına elini sokabilecek kimselere ihtiyaç var.
Neden var?
Değişik düşüncelerin ortaya çıkması ve tartışılması için…
Neden var?
Toplumsal kaynaşma,dayanışma ve birlikteliğin sağlanması için var.
Neden var?
Ortak aklın devreye sokulması için var.
Şikayet var.
Çözüm yok.
Çözümsüzlük bir kentin kaderi olamaz.
Olmamalıdır da.
Çözümü aşmanın yolu belli.
Ortak aklı devreye sokma ve kararlı olma.
Gerçekten.
Ortak akla böyle durumlarda çok büyük ihtiyaç var.
He zaman söyleriz.
Bir elin nesi var…
İki elin sesi var.
Karabük’ün bugüne kadar meselelerini çözümleyememesinde bu durumun büyük rolü olmuştur.
Hele hele bir de bazı kişilerin atandığı makamlardan medet umarak iş takibi yapmaya çalışması ve etrafını memnun etme çabası çözüm bekleyen sorunları sekteye uğratmıştır.
O nedenle biz önce bile bile yaptığımız hataların kurbanı olmayalım.
Bu kenti de hatalara kurban yapmayalım.
Meşaleyi kendi ateşimizle yakmayı öğrenelim.
Yakmakla yetinmeyelim.
Bir de onu havaya kaldırarak tutmayı öğrenelim.
Neden mi?
Etraf iyi aydınlansın,gerçekler görülsün diye…!