Karabük’ün sahibi yok dediğimizde birçok kişinin buna alınganlık gösteriyor.
Yahu kardeşim ne söylüyorsun diye…
Hatta biz burada bostan korkuluğumuz diye söylenenler oldu.
Neyse…
Herkesin yaradılışında mutlaka bir mana vardır.
Biz bu manayı kendimizi aşacak şekilde asla sizlere yorumlamaya cesaret edemeyiz.
Çünkü bu kendini bilmezlik olur.
………………………………………
Bizim bu konudaki görüşümüz şudur:
Karabük gibi muhteşem bir kentin arşivi neden olmaz.?
Neden bu konuda yetkililer çaba göstermez.
Başbakanlık Osmanlı ya da Cumhuriyet Arşivine girip bazı belgeleri yayımlayarak tek başına Karabük’ü anlamak,tanımlamak mümkün müdür.?
Elbette değildir.?
O zaman çok önemli olan şu soruyu burada sormak gerekir.?
Karabük’e hayat veren Demir Çelik Fabrikasının arşivine ve müzesine ne oldu.?
Bu konuda fabrikanın yöneticileri bir ihtimam gösterip neden kültürel bir faaliyet içine girmediler.
Kentimiz açısından düşündürücüdür.!
Üzüntü vericidir.
“Karabük’te kültür dediğiniz şey;kaybolmuş ve yağmalanmış belgelerin geride kalanlarından ibarettir.”
Kıyıda köşede bulduğum belgeleri ben “Cumhuriyet Kenti Karabük” adlı kitabımda kullanmaya çalıştım.
Sözel tarih çalışması ile bu bilgi ve belgeleri buluşturdum.
Şimdi bunları burada neden gündeme getiriyorum..?
Yerelde Karabük’ü araştıran/araştıracak kişiler şaşkınlık içindeler.
Yine TV program yapıcıları da öyle…
Hepsi yakınıyorlar….
Karabük’te kente ilişkin belge ve bilgileri nereden bulabiliriz diye.
Safranbolu için sayın Aytekin Kuş,Karabük için benim arşivim devreye giriyor.
Yani bu noktada…
Resmi kurumların vermesi gereken hizmeti kent gönüllüsü olarak bizler veriyoruz.
Hiç kimsenin bu bilgi ve belgeleri bir merkezde toplaması aklına gelmiyor.
Neden.?
Çünkü memlekette kültürlü olmanın bir kıymeti yok.
Paran varsa o kadar değerlisin.
Adam konuşurken ne diyor.?
“Paran kadar konuş”…
……………………………..
İşte o kadar…!