Kardemir A.Ş’ye Verimlilik Ödülü

Kardemir A.Ş’ye Verimlilik Ödülü

Yayın: 02.05.2015 13:14
Paylaş:
A+ A-

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından, ülkenin rekabet gücünün artırılmasına yönelik işletmelerdeki verimlilik çalışmalarını desteklemek ve bu alanda gerçekleştirilen projeleri teşvik etmek amacıyla düzenlenen 2015 Yılı Verimlilik Proje Ödülleri’nde KARDEMİR, “Büyük Ölçekli İşletme Süreç İyileştirme” kategorisinde ikincilik ödülüne layık görüldü.

İşletmelerde verimlilik artışını desteklemeyi, verimlilik bilincinin ve iyi uygulama örneklerinin yaygınlaşmasına katkıda bulunmayı amaçlayan 2015 Verimlilik Proje Ödülleri, Ankara Ticaret Odası Congresium Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen törenle sahiplerine dağıtıldı. KARDEMİR’in ödülünü, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, KARDEMİR Genel Müdürü Uğur Yılmaz’a takdim etti.

Kardemir’e Büyük Ölçekli İşletmeler arasında “Süreç İyileştirme” kategorisinde ikincilik ödülü getiren proje “Kontinü Haddehane İşletme Etkinliğinin Artırılması Projesi” oldu.

Kontinü Haddehane İşletme Etkinliği’nin yüzde 81’e yükseltmesinin hedeflendiği proje doğrultusunda 47 adet alt proje hayata geçirildi. Kardemir Öneri Sistemi (KARÖS) kaynaklı olan ve takım çalışması felsefesiyle geliştirilen her bir proje için Kardemir Sürekli İyileştirme Sisteminde (KARSİS) ayrı ayrı kurulan ve 80 personelin görev aldığı proje ekiplerince yürütülen çalışmalar sonucunda Kontinü Haddehane İşletme Etkinliği değeri yüzde 84’e yükseltildi. Toplam 188 bin 80 TL harcama ile hayata geçirilen projeler ile KARDEMİR 4 milyon 112 bin 514 TL/yıl seviyesinde tasarruf sağladı.
Projeye katkı veren tüm personelini kutlayan Kardemir AŞ Genel Müdürü Uğur Yılmaz, küresel rekabette en önemli performans göstergelerinden birinin de verimlilik olduğuna dikkat çekti.

Yılmaz “Kontinü Haddehane İşletme Etkinliğinin Artırılması Projesi”nin Bakanlığımızca ödüllendirilmesinden mutlu olduk. Ancak bunu bir başlangıç olarak değerlendiriyor ve yeni projelerle hem verimliliklerimizi artırmayı hem de bu çalışmalarımızı yeni ödüller ile taçlandırmayı hedefliyoruz. Bu konuda çalışanlarımıza güveniyorum. Onların, tüm süreçlerimizin iyileştirilmesine ve verimliliklerimizin artırılmasına yönelik vereceği önerileri heyecanla beklediğimizi belirtmek istiyorum” dedi.

Yılmaz, gerçekleştirdikleri projelerle verimlilik ödüllerine layık görülen tüm firmaları da kutladı.
Ankara Ticaret Odası Congresium Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen törende, ödül alan projelerin sunumları da gerçekleştirildi. KARDEMİR’e ikincilik ödülünü getiren Kontinü Haddehane İşletme Etkinliğinin Artırılması Projesinin sunumu, Endüstri Mühendisliği Müdürlüğü İşletme Teknolojileri Başmühendisi Ali Sezai Demirel tarafından yapıldı.

Yorumlar

  1. demiryolu

    Bırakın bu masa başı projelerini, ağzı laf yapan boş adamların projelerini. % 70 lerde sürünen ray verimleri ne oldu. Hani bunun için projeniz. HH de hurda ray kesmekten arkadaşların anası ağladı. 4 trilyon getiri sağlanmışmış. Raydaki % 30 verim kaybı yılda kaç yüz milyon tl. ediyor.Yakında bir ödül de hissedarlar size verecek, süper ray üretiminiz için. Kontinü haddehane zaten verimin en yüksek olduğu yer, proje üretsen ne olur,üretmesen ne olur. Ray üretimine proje üretin kardeşim, Ray daki verimsizliğe giden paraları, toplu sözleşmede işçinin sırtına yüklersiniz olur biter.Müdüre,baş mühendise dokunmayın aman,onların ihtiyacı var.onlar proje üretsin, sararan çimler nasıl yeşillenir projesi yapsın mesela, koltuk nasıl sürekli popoma temas eder,nasıl korurum,kimlere yakın olursam ömrüm uzun olur,komşuma nasıl sözleşme uzatırım,herakşam yüzyüze bakıyoruz ayıp olur,bunlar da proje konuları olabilir,çünkü kapasite ancak bukadar.4 trilyon getiriye ödül alıp,sevinen zihniyet; 60 tl.lik kendi skalımıza 240 tl ödeyip, 1,5 senede 60 trilyon para ödeyen zatlara nasıl bir ödül düşünüyor acaba. Bu sözleşmeye imza atan, 60 TL fiyat veren karabük firmasını devre dışı bırakıp,240 TL lik firmaya veren kardemirin değerli çalışanları hala koltuk ısıtmaya devam ediyorlar.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Slow Food hareketi iyi, temiz ve adil gıda için 38 yıldır mücadele veriyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 29.03.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – Doğal kaynakları korumayı ve temiz gıda üretimini desteklemeyi hedefleyen küresel Slow Food (Yavaş Gıda) hareketinin başkanı Edward Mukiibi iklim krizi ve israfın, gıda konusunda en fazla karşılaştıkları iki büyük sorun olduğunu söyledi.

Dünyanın en büyük gıda hareketlerinden biri olarak kabul edilen Slow Food, “iyi, temiz ve adil gıda” sloganıyla dünya üzerinde 160 ülkede faaliyetler ve farkındalık kampanyaları düzenliyor.

Hareketin çalışmaları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Mukiibi, Slow Food'un 1986'da İtalya'da doğduğunu ve 38 yıldır devam eden serüvenlerinde dünyanın her köşesinden çok sayıda insana ulaştıklarını kaydetti.

Su başta olmak üzere doğal kaynakların ve biyoçeşitliliğin korunması hedefini faaliyetlerinin merkezine aldıklarını belirten Mukiibi, daha iyi bir dünya için çalıştıklarını ve bunu da çevreye ve insana zararı olmayan gıdaların üretimini teşvik ederek, aynı zamanda sorumlu tüketim ve sorumlu üretim bilincini aşılamaya çalışarak gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Slow Food ağı içerisinde çiftçilerden şeflere, öğrencilerden aktivistlere, devletlerden uluslararası organizasyonlara kadar gıda konusunda harekete geçmek isteyen milyonlarca kişiyle çok sayıda kurum ve kuruluşun yer aldığını bildiren Mukiibi, “Sadece maddi olarak destekleyen 100 binden fazla üyemiz var. Ama bu herkesin maddi olarak katkıda bulunmak zorunda olduğu anlamına gelmiyor. Aslında paranın satın alabileceğinden çok daha fazlasını yapan topluluklar var. Buna biyoçeşitliliği koruyan yerel toplulukları örnek gösterebiliriz.” dedi.

Edward Mukiibi, hareketin sadece gıda ürünlerini değil gıdanın getirdiği kültürü de korumaya çalıştığını, bu nedenle gıdanın nasıl tüketildiği, hangi tekniklerle pişirildiği ya da nasıl korunduğu üzerine de çalışmalar yürüttüklerini aktardı.

– Nuh'un Gemisi Projesi

Yok olma tehlikesi altında bulunan bitkisel ve hayvansal ürünleri çevrim içi katalogda bir araya getirdikleri “Nuh'un Gemisi” projesine değinen Mukiibi, “Bu katalogda yalnızca bilimsel veriler bulunmuyor. Kültürel, organoleptik, geleneksel bilgilerle ürünlerin hazırlanması sırasında kullanılan teknikler ve bölgeyle olan bağları da yer alıyor.” diye konuştu.

Proje kapsamında bugüne kadar dünyanın her yerinden 5 bin 300 ürünü korumaya çalıştıklarını dile getiren Mukiibi, şöyle devam etti:

“Bu projede büyük tufan yaşandığında türleri yok olmaktan kurtaran Nuh’un Gemisi'nden esinlendik. Aslında bugün de yine o büyük tufan genetik, kültürel ve geleneksel erozyonla burada. Günümüzde yerel ve geleneksel gıdalar gen aktarımı, gen korsanlığı gibi çeşitli problemle karşı karşıya. Slow Food hareketi ise gıda kültürümüzü korumaya çalışıyor.”

Proje dahilindeki türleri kendi coğrafyalarında korumaya çalıştıklarının altını çizen Mukiibi, iklim değişikliği sonucu artık beslemesi ekonomik olarak tercih edilmeyen, bu nedenle de popülasyonları giderek azalan hayvanları çeşitli teşvikler ve projelerle yeniden tercih edilebilir hale getirdiklerini, bitkiler konusunda ise özelikle yerel gruplar arasında tohum bankaları oluşturduklarını ve tohumların kullanılması için çeşitli ağlar geliştirdiklerini anlattı.

“Afrika’nın Bahçeleri” adlı bir diğer projelerinde, kıtada giderek yaygınlaşan endüstriyel gıda üretimine karşı bir alternatif oluşturmaya çalıştıklarından bahseden Mukiibi, şunları söyledi:

“Afrika’nın geleneksel gıda üretim yöntemlerini korumak istiyoruz. Bunu gerçekleştirmek için yerel toplulukları agroekolojik yöntemler çerçevesinde tarım yapmaya teşvik ediyor, konu üzerine eğitim programları düzenliyor, gruplar arasında koordinasyon kurarak bilgi aktarımı sağlıyoruz. Proje 2010 yılında Uganda, Kenya ve Tanzanya'daki birkaç bahçeyle başladı. Bugün Afrika kıtasının çeşitli yerlerinde 5 binin üzerinde bahçe oluşturulmuş durumda. Sosyal medyada her gün yeni bir katılımcının daha kendi bahçesini açtığını görüyoruz.”

– “Üretimde iklim değişikliği, tüketimde israf en büyük sorunlar”

Tüm projelerinde üretim süreçlerinde karşılaştıkları en büyük problemin iklim değişikliği olduğunu ifade eden Mukiibi, özelikle sıcak hava dalgaları, ani yağışlar sonucu yaşanan sel felaketleri gibi aşırı hava olaylarının gıda üretimini zorlaştırdığını vurguladı.

Mukiibi, “Tüm bu yaşananlar gıdaya erişimimizi, gıda güvenliğimizi ve bizim açımızdan yağmuru merkeze almış tarım sistemimizi etkileyecek. İklim kriziyle mücadelede geniş kapsamlı iklim değişikliği adaptasyon çalışmaları yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Tüketim noktasında karşılaştıkları en büyük problemin ise gıda israfı olduğu bilgisini paylaşan Mukiibi, “Küresel gıda üretiminin neredeyse yarısı tabağımıza ulaşamadan israf ediliyor. Bununla birlikte enerji, kaynak, çiftçilerin o ürünleri üretirken harcadıkları zaman da israf edilmiş olunuyor yani gıda israfı tabağımızın çok ötesinde. Çünkü bir ürün yetiştirirken çok fazla su kullanıyorsunuz, topraktan çok fazla besin maddesi alıyorsunuz. Bunların hepsi israf ediliyor. Gıdaya yapabileceğiniz en büyük saygısızlık onu israf etmek. Ayrıca gıda israfı, doğaya da bir saygısızlık.” değerlendirmesini yaptı.

Özelikle gençlerin önlerine gelen tabağın hikayesini bilmediğine ve daha çok israf ettiğine dikkati çeken Mukiibi, Slow Food olarak bu farkındalığın kazandırılması için her yıl Nisan ayını “gıda israfı ile mücadele ayı” olarak belirlediklerini sözlerine ekledi.