Kentin Belleği Mi…!

Kentin Belleği Mi…!

Yayın: 11.02.2016 08:27
Paylaş:
A+ A-

Karabük’ün Belleği ve Tarihi.
Rahmetli Mustafa Yanık’ın Batı Karadeniz Ekspres gazetesinde 6 Ocak 2010 yayımladığı yazı dizisinin başlığıdır.
Karabük sevdalılarının mutlaka okuması gereken 12 sayı süren bellek okuma olayıdır.
Rahmetli Mustafa Yanık burada sahipsiz bir kentin belleğini nasıl kaybettiğinin öyküsünü anlatıyor.
Karabük kenti kurulalı 78 yıl olmuş.
Neredeyse 1 asıra yaklaşıyor…
Yakın tarihimizin çağdaşlaşma öyküsünün en büyük laboratuvarı konumunda bir kent var karşımızda.
Yani diğer kentler açısından örnek alınması gereken bir niteliği göze çarpıyor.
Cumhuriyetin bize armağan ettiği kent;Yenişehir ve Yüzevler.
Karabük şehri 1942 den itibaren bu yapıların etrafında hızla büyümeye başlamış.
Kimi ormanı kesmiş çadır kurmuş ,kimi dere yatağına ev yapmış.
Kimi heyelan falan demeden gecekonduyu kondurmuş.
Kent kısa zamanda arsa spekülasyonlarına konu olmuş ve açık gözler tarafından çarpık kentleşmeye kurban edilmiş.
Elinize geçti mi bilmiyorum ama rahmetli Belediye eski milletvekili ve başkanlarımızdan Dr.Necmettin Şeyhoğlu’nun,”Seçim Dönemimin Hesabını Veriyorum” adlı bröşürü(1973) bu hususta başvurulması gereken önemli bir kaynaktır.
Broşürde; arsa spekülatörlerinin imar izni vermiyor diye belediye başkanına nasıl hasmane tutum sergileyen yeni türedi sınıfın belediye başkanını nasıl yenilgiye uğrattıklarının hazin anlatımı vardır.
Bu arada Karabük Belediye meclis tutanaklarını incelediniz mi bilmiyorum.
Bu tutanakların 2005 yılına kadar olan kısmı benim arşivimde var.
Cumhuriyet Kenti Karabük adlı kitabı hazırlarken Belediye eski Başkanlarından sayın Hüseyin Erer’in izniyle fotokopilerini çektirmiştim.
Bence Karabük’ün yakın tarihini bu belgelerden izlemekte yarar var.
Bu tutanakların en eskisi 1968 yılına ait.
O zamanın Belediye Başkanı Kemal Güneş.
Karabük’ün yakın tarihinin derinden incelenmesine olanak sağlayacak bu tutanakların en önemli özelliği;meclis üyelerinin bir konu ile ilgili geçmişe yönelik çok önemli bilgiler vermeleri,açıklamalar yapmaları.
Belediye Meclis tutanakları bu kentin güncesi ve bana göre en önemli kaynağıdır.
Kentte yaşayanların felsefesini anlamanın en önemli anahtarı bu belgeler.
Hangi mahalle ne zaman kurulmuş.
O mahallenin kuruluşunda kimler rol oynamış.
Halk ile belediye arasında ne gibi sorunlar yaşanmış.
Sorunlar karşısında kim ne demiş.?
Ne dememiş?
Bu açıdan fevkalade bir kaynak.
Sözü nereye getirmek istiyorum.
Karabük günümüzde büyük bir dönüşüm yaşıyor.
Betonlaşma onun kent olma özelliğini elinden alıyor.
Kent belleğine hafızasına saygı gösteren yok.
Eski ile yeni arasında bir kopukluk var.
Hem de ileri boyutta…
İnsanların hafızalarında yer etmiş yapılar simgeler yok ediliyor.
Hiç kimsenin sesi çıkmıyor.
Tarih süreklilikten yanadır.
Kopukluğu sevmez.
Devamlılık tarihte bir “ilke”dir.
Neden?
Çocuğu ana ve babasından ayırırsanız ne olur?
Sevgisiz büyür.
Merhametini kaybeder.
Taşlaşır…
Bakın Karabük’e…
O’ da betonlaşmıyor mu?
Anasız ve Babasız büyüyen çocuktan ne farkı var?

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Beyoğlu’ndaki terör saldırısı davasında karar

Yayın: 26.04.2024 14:39
Paylaş:
A+ A-

İstiklal Caddesi’nde terör örgütü PKK’nın talimatıyla gerçekleştirilen saldırı davasında sanık Ahlam Albashır 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 1794 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Beyoğlu’nda 13 Kasım 2022’de terör örgütü PKK/YPG tarafından verilen talimatla İstiklal Caddesi’ne bırakılan bombanın patlaması sonucu 6 kişinin hayatını kaybettiği, 99 kişinin yaralandığı terör saldırısına ilişkin 15’i tutuklu 36 sanığın yargılandığı davada, bombayı caddeye bırakan tutuklu sanık Ahlam Albashır, 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 1794 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, aralarında bombayı bırakan Ahlam Albashır’ın da bulunduğu 5 tutuklu sanık ile avukatları katıldı. Bazı tutuklu sanıklar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.

Duruşmada, tutuklu sanıklardan Fatma Berkel, Ferhat Habeş, Ahmed Carkes ve Ammar Jarkas’e ek savunma hakkı verildi.

Sanık Berkel, savunmasında patlamanın olduğu dönem hamile olduğunu ve psikolojisinin iyi olmadığını iddia ederek, “Tek sorduğum şey, ‘Neden buraya geldiniz?’ oldu. Bana ‘Biz buraya yaşamaya geldik, tutunamazsak dışarıya çıkacağız.’ dedi. Aramızda geçen konuşma bundan ibaret. Bunları hiç tanımıyorum, beraatimi istiyorum.” dedi.

Mahkeme başkanı davada karar açıklanacağını belirterek, sanıklara son sözünü sordu.

Sanık Ahlam Albashır son sözünde, “Kendimi savunmayacağım. Bu olan patlama ve vefat edenlerden dolayı bana vereceğiniz herhangi bir cezayı kabul ediyorum. Ammar Carkes’in hiçbir şeyden haberi yoktur. Benim ailemin vefat ettiğini biliyor ama ailem yaşıyor. Ahmed Carkes’in telefonu kırdığında hiçbir şeyden haberi yoktu. Ahmad Haj Hasan’ın da evinde 3 gün kaldım. Tanışıklığımız atölyeden kaynaklanıyor. Bayan olduğumdan atölyede kalmama razı olmadı. Evine davet etti. Ferhat Habeş ve Fatma Berkel’i sadece evde gördüm. Sayın başkanla baş başa konuşmak istiyorum.” ifadelerini kullandı.

Diğer sanıklar da saldırıyla ilgilerinin bulunmadığını öne sürerek, tahliyelerine ve beraatlerine karar verilmesini istedi.

Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Ahlam Albashır’ı “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma”, “tasarlayarak bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürme” ve “tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürme” suçlarından 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Heyet, sanık Albashır’a ayrıca 99 kez “kasten öldürmeye teşebbüs” ve “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi” suçlarından da toplamda 1794 yıl hapis cezası ile 22 bin lira adli para cezası verdi.

Mahkeme Albashır’ın üzerine atılı “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçunun “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçu içerisinde eridiğine kanaat getirerek, bu suç yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmetti.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde, terör örgütü PKK/YPG tarafından 13 Kasım 2022’de düzenlenen bombalı saldırıda, 6 kişinin hayatını kaybettiği, 99 kişinin yaralandığı anlatılmıştı.

İddianamede, soruşturma kapsamında terör örgütü YPG/PYD’nin özel istihbarat elemanı olan sanıklar Ahlam Albashır ve Bilal el-Hacmaus’un, örgüt tarafından özel eğitime tabi tutulup talimatlandırıldığı, patlayıcı malzeme eşliğinde Türkiye’ye gönderildiklerinin tespit edildiği belirtilmişti.

Sanıkların, örgütün kurduğu ağ vasıtasıyla illegal yollardan İstanbul’a intikal edip örgüte ait evlere yerleştirildiği aktarılan iddianamede, bu kişilerin gelen talimatla söz konusu eylemi gerçekleştirdiklerinin belirlendiği ifade ediliyor.

İddianamede, sanık Bilal el-Hacmaus’un Edirne’den yurt dışına firar ettiğine, hakkında yakalama emri düzenlenip kırmızı bülten talebinde bulunulduğuna dikkati çekilerek, Terörle Mücadele Daire Başkanlığının yaptığı araştırma ile bombalı saldırı eylemini organize edip talimatını veren, örgütün sözde yönetim kadrosundaki Cemil Bayık, Hülya Oran, Sabri Ok, Saliha Bişkin, Velid Halil, Layika Gültekin, Fehman Hüseyin ve Ferhat Abdi Şahin ile Khalil Manja Hussein (Halil Menci) hakkında yakalama emri düzenlendiği aktarılmıştı.

İstenen cezalar

İddianamede, 36 sanığın “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma”, “silahlı terör örgütü kurma veya yönetme”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “tasarlayarak, bombalama suretiyle çocuğa karşı adam öldürme”, “tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürme”, “tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürmeye teşebbüs etme”, “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” ile “göçmen kaçakçılığı” suçlarından cezalandırılması talep edilmişti.

Müşteki olarak 123 kişinin yer aldığı iddianamede, sanıklardan Ahlam Albashır’ın, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “silahlı terör örgütüne üye olmak”tan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar, “tasarlayarak bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürmek”ten ağırlaştırılmış müebbet, “tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürme” suçundan 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, 99 kişiye karşı “tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 1930 yıldan 2 bin 970 yıla kadar, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi” suçundan da 12 yıldan 24 yıla kadar olmak üzere toplam 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 1949 yıl 6 aydan 3 bin 9 yıla kadar hapsi istenmişti.

Firari sanık Halil Menci MİT’in operasyonuyla etkisiz hale getirildi

Terör saldırısının failleri Ahlam Albashır ile Bilal el-Hacmaus’u yönlendiren ve yurt dışına kaçmasını sağlayan terörist sanık Halil Menci’nin, PYD/YPG kontrolündeki Kamışlı’da bulunduğu tespit edilmişti. Menci, 22 Şubat’ta Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) Suriye’nin kuzeyindeki Kamışlı’da gerçekleştirdiği nokta operasyonla etkisiz hale getirilmişti. (AA)