Bir merak konusu.
Şaşıp kalakalmak hususiyeti…!
Bu kentin trafik sorunu ve bir günde meydana gelen kazalar neden rahatsızlık yaratmaz.
Karabük-Safranbolu arası gerçekten trafik açıdan birçok ürkütücü noktayı içinde barındırıyor.
Karabük’te öğrendiğimiz son verilere göre 6 kişiye bir araba düşüyormuş
Müthiş bir oranlama bu.
Arabalar Karabük Safranbolu arasında sürekli akış halinde.
İçimizde kural tanımaz birçok sürücü var.
Eğitimleri yeterli olsa bile düşünceleri trafiğe çıkmaya yeterli değil.

Türkiye’de 1 yılda olan kazalar,27 AB ülkesinin toplamına ulaşmış…
Bilgiler ne kadar ürkütücü değil mi?
Çaresizlikler yeni arayışları tetiklemiş…
Ve bu korkunç gelişmelere bağlı olarak trafikte yaşanan sorunları anmaya ve çözmeye yönelik yeni bir meslek/bilim dalı ortaya çıkmış…
Mesleğin/ bilimin adı ; psiko-trafik.
Şimdi bu nasıl bir bilim dalı diyeceksiniz.!
Anlatmaya gayret edelim…

Psiko-trafik, sürücülerin davranışlarını çok yönlü inceleyen bir bilgi alanı.
Başka bir deyişle sürücülerin zihinsel olarak araç kullanıp kullanamayacaklarını ve ne kadar risk alabileceklerini ölçen bir bilim dalı.

Psiko-trafik uzmanlarının yaptığı araştırmalara göre kazaların %95’i insan kaynaklı hatalara dayalı olarak ortaya çıkıyor.
Trafik kurallarını hiçe sayan şoförlerin % 8’inde ileri derecede kişilik bozukluğu,madde bağımlılığı ve depresyon gibi ruhsal sorunlara rastlanılıyormuş.
Ortada masal kahramanı gibi bir canavar olmadığına göre kural ihlal eden,alkollü taşıt kullanan,hatalı sollama yapan,kırmızı ışıkta geçen,emniyet kemeri takmayan,hızlı araç kullanmayı normal kabul eden,cezalardan hiç ders almayan ego sorunu olan insanlar var.
Yapılan saptamalara göre şehirlerarası yollarda radar kontrolleri başladıktan sonra ölümlü kazalar oranı % 30 azalmış.
Ancak şehir içinde kuralları çiğneyen sürücülere yeteri kadar ceza verilmemesi düşündürücülüğünü koruyormuş..
Polisin sadece anons yaparak uyarmakla yetinmesi yaptırımı zayıflatıyormuş..
Hani ne denir…!
Pes doğrusu…

Şimdi gelelim kendi durumumuza…
At sürer gibi araba sürüyoruz.
Durulmayacak yerlere araba park ediyoruz.
Çok yüksek paralar harcayarak aldığımız otomobillerimizi otopark yerine cadde kenarlarına bırakmaktan korkmuyoruz.
İlginç alışkanlıklarımız var.
Bunlardan bir türlü kendimizi kurtaramıyoruz.
Yaşadığımız şehir açısından bakıldığında gerçekten trafik olayı sorunlarıyla birlikte alarm vermiş durumda.
Yığınlarca araç trafikte.
Havaya verdikleri gaz ,hava kirliliğini artırarak insan yaşamını tehdit ediyor.

Sosyoloji ve psikoloji kitaplarında bulunmayan tanımlanamaz alışkanlıklarımız var.
Bunların hepsi insan yaşamını tehdit ediyor ve üzüntü verici nitelik taşıyor.
Pekala bu sorumsuzluğumuz nereden kaynaklanıyor dersiniz.
Eğitim ve öğretim süresince okuduğumuz;
Trafik derslerinden mi?
Yoksa ezberlediğimiz için hiçbir zaman öğrenme şansına sahip olamadığımız tarih derslerinden mi?

Hangisinden?…
Cevabı olmayan bu duruma…
Gerçekten şaşırmış durumdayız.…!