Kolon kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor

Kolon kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 26.03.2024 16:12
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Medipol Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Civil, kansere yol açan poliplerin erken teşhis edilerek çıkarılmasının, kolon kanserini önlediğini bildirdi.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Civil, kolonun tüm dünyada kadınlarda ve erkeklerde üçüncü sıklıkta görülen kanser türü olduğunu ve kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer aldığını belirtti.

– Genellikle 50 yaş üzerinde görülüyor

Her yıl dünyada bir milyona yakın kişinin kolon kanseri sebebiyle veya kanser ilişkili sebeplerden vefat ettiğini kaydeden Civil, kanserin genellikle 50 yaş üzerinde yaşandığını, yapılan son çalışmalarda 40 yaşın altındaki bireylerde de artış gözlemlendiğini vurguladı.

Kolorektal kanserlerin büyük çoğunluğunun, kalın bağırsağın iç yüzüne yerleşmiş polip adı verilen iyi huylu tümörlerden oluştuğunu, geri kalan kısmının kalıtımsal ve ailesel geçişlerden kaynaklandığına değinen Civil, kolon kanserlerinin çoğunun sporadik olarak geliştiğini aktardı.

Civil, sporadik olarak gelişen kolon kanserlerinde değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörlerinin olduğunu belirterek, “Değiştirilebilir risk faktörleri arasında en önemlileri obezite, diyabet ve insülin direnci, fiziksel aktivite yetersizliği, çok fazla kırmızı et veya işlenmiş et tüketimi, sigara ve alkoldür. Değiştirilemeyen risk faktörleri ise yaş, kolorektal polip hikayesi, aile öyküsü, ırk ve cinsiyet, akromegali ve böbrek nakli şeklinde örneklendirebilir.” ifadelerini kullandı.

– “Kolonda saptanan poliplerin kansere dönüşümü 5 ila 15 yıl sürüyor”

Civil, kolon kanserinin teşhis ve tedavisi ile ilgili olarak şunları kaydetti:

“Kolon kanseri ve genel olarak kolorektal kanserler, tarama testleriyle önüne geçebildiğimiz tek kanser türüdür. Kolonda saptanan poliplerin kansere dönüşümü 5 ila 15 yıl sürüyor. Düzenli taramalarda kolonoskopi işlemi esnasında polipleri fark edip çıkarttığımızda, oluşabilecek bir kanseri önceden önlemiş oluyoruz. Kolon kanserinde uygulanan tedavi, hastanın yaşam süresini ve kalitesini artırmaya yöneliktir. Günümüzde kolon kanserlerinde etkin tek tedavi seçeneği, cerrahi tedavidir.

Erken evre kolon kanserlerinde cerrahi tedavi yeterli olmaktadır. Ancak kanser evresi ne olursa olsun tedavi kararının multidisipliner bir konseyde tartışılarak verilmesi gerekmektedir. Teşhis anında kanserin evresine göre, cerrahi tedavi öncesi veya sonrası kemoterapi ve radyoterapi de tedaviye eklenebilir. Bazı vakalarda tümörü çıkarmak yeterli gelmeyebilir. Kanserin yayıldığı alanlarda doku ve organların da alınması gerekebilir veya bu da mümkün olmuyorsa, yalnızca kemoterapi şeklinde tedavi devam edebilir. Son yıllarda gelişen cerrahi beceri, teknoloji ve yeni onkolojik kemoterapi ilaçları sayesinde kolon kanseri tedavisinde ciddi aşamalar kaydedildi.”

Dışkıda kan görülmesi ve dışkının incelmesi, sık tuvalete çıkma, ara ara karın ağrısı, şişkinlik, soluk gözükme, dışkıda mukus, halsizlik, zayıflama, karında kitle hissedilmesi, ishal ve kabızlık gibi şikayetlerin kolon kanseri belirtisi olabileceğini vurgulayan Civil, “45, tarama testlerinin başladığı yaştır. Yılda bir kez gaitada gizli kan testi ve 10 yılda bir kolonoskopi tetkiki tarama için yeterli olacaktır. 45 yaşına gelen her bireyin kolonoskopi yaptırması, kolon kanseri taraması açısından çok önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İnşaatta başına düşen demirle bitkisel hayata giren işçinin ailesine 8 milyon lira tazminat

Anadolu Ajansı
Yayın: 17.05.2024 12:48
Paylaş:
A+ A-

İZMİR (AA) – MERİÇ ÜRER – İzmir'de 4 yıl önce çalıştığı rezidans inşaatında başına demir düşmesi sonucu bitkisel hayata giren işçinin ailesine yaklaşık 8 milyon lira tazminat ödenmesine karar verildi.

Bornova ilçesindeki rezidans inşaatında taşeron firmanın işçisi olarak çalışan Yunus İltaş (41), 5 Ağustos 2020'de inşaatın 15. katından başına düşen demir parçasıyla ağır yaralandı.

Hastaneye kaldırılan ve bitkisel hayata giren İltaş, hastanede yapılacak herhangi bir tıbbi müdahale kalmaması nedeniyle evine gönderildi.

Olaya ilişkin açılan ceza davası 14. Asliye Ceza Mahkemesinde devam ederken, İltaş'ın ailesi yaşadıkları mağduriyet nedeniyle işverene ve sigorta şirketine maddi ve manevi tazminat ile bakıcı giderlerinin tahsili için dava açtı.

İzmir 8. İş Mahkemesi'nde görülen davada alınan bilirkişi raporlarında, davalı işverenlerin yüzde 95, İltaş'ın da yüzde 5 kusurlu olduğu tespiti yapıldı.

Dosyayı inceleyen mahkeme, davacının maluliyet oranı ve tarafların kusur durumlarını değerlendirdi. Kararda, sosyal güvenlik kurumu tarafından yapılan ödemelerin tenzilinden sonra davacının iş görmezliğe dayalı kaybının 4 milyon 181 bin, bakıcı giderinin ise 3 milyon 303 bin olduğu tespiti yapılarak bu bedelin aileye ödenmesine hükmedildi.

Mahkeme, işçinin genç sayılacak yaşta geçirdiği kaza ile bitkisel hayata girmesi, çocuklarının kaza tarihinde 7 yaşında olması gibi durumları gerekçe göstererek 500 bin lira manevi tazminat ödenmesini kararlaştırdı.

– Eşi de kanser oldu

Yunus İltaş'ın eşi Afet İltaş, AA muhabirine, yaşadıkları süreçte davacı olduğu şirketlerden destek göremediklerini söyledi.

Aile olarak psikolojilerinin kötü durumda olduğunu, bu süreçte kendisinin de meme kanseri olduğunu, kemoterapi tedavisine başlayacağını anlatan İltaş, “Eşim bitkisel hayatta, yatıyor, kendinde değil. Beyin ağır travma almış, sürekli uyuyor. Mama yiyor, arada çevirerek fizik tedavi yaptırmaya çalışıyoruz. Hiç konuşma yok, canı gitti resmen. Çocuklar, 'babamız niye böyle oldu' diye üzülüyorlar. Firmanın hiçbir desteği olmadı bize, aramadılar, sormadılar.” dedi.

– “Firma, mağduriyeti karşılamak yerine paranın erimesini beklemekte”

Ailenin avukatı Çiçek Sırma da inşaatta iş güvenliği alınmadığı, file dahi gerilmediği gerekçe gösterilerek firmaya yüzde 95 kusur verildiğini belirtti.

Müvekkilinin kaskı ve güvenlik önlemleri üzerindeyken olayın yaşandığını, o sırada orada bulunması gerekçe gösterilerek yüzde 5 kusur verildiğini kaydeden Sırma, “Tazminatımız yasal faizi, avukatlık ücreti ve dosya masraflarıyla yaklaşık 11 milyon lirayı buluyor. Bu durum ailenin acısını hiçbir şekilde durdurmadı. Bunu icraya koyduk. Ancak firma mağduriyeti karşılamak yerine teminat mektubu koyarak tabiri caizse paranın enflasyon karşısında erimesini beklemekte. Bu nedenle müvekkillerimiz çok daha mağdur ve üzgünler.” diye konuştu.