Haber Merkezi tarafından
15 Nisan, 2025 15:22 tarihinde yayınlandı
A+ A-

“Eğitimciler Proje Değil, Adalet İstiyor”

Eğitim İş Karabük Şubesi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın proje okullarındaki kriter dışı öğretmen atamalarını protesto etti. Şube Başkanı Zeki Çelik,  keyfi atamaların iptal edilmesi gerektiğini belirtti ve eğitimde eşitlik, adalet ve liyakat çağrısı yaptı.

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Karabük Şubesi, proje okullarına yapılan öğretmen atamalarında yaşanan usulsüzlük ve hukuksuzluklara karşı Karabük Endüstri Meslek Lisesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Karabük İl Teşkilatı ile sendika üyeleri destek verdi.

Basın açıklamasında konuşan Eğitim-İş Karabük Şube Başkanı Zeki Çelik, proje okulu uygulamasının eşitlik ilkesini yok sayarak eğitimde adalet ve liyakat anlayışını ortadan kaldırdığını dile getirdi. “Proje değil, adalet istiyoruz” diyerek sözlerine başlayan Çelik, uygulamaların Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu eğitim felsefesine aykırı olduğunu belirtti.

"KAMUSAL EĞİTİM SİSTEMİ TASFİYE EDİLİYOR"

Çelik, eğitim sisteminde yaşanan dönüşümün, kamu yararından uzaklaştığını ifade ederek, “Eğitim kamusal bir haktır ve tüm çocuklara eşit, bilimsel, laik, parasız ve nitelikli şekilde sunulmalıdır. Ancak son 20 yılda bu anlayış sistemli bir şekilde tasfiye edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı, anayasal sorumluluğu olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlamayı reddeder hale gelmiştir. Bu ret, sadece sözde değil; uygulamada da kendisini göstermektedir. Bunun en somut örneği ise "proje okulları" adı altında sürdürülen politikadır" dedi.

“PROJE OKULLARIYLA HUKUK VE LİYAKAT ASKIYA ALINIYOR”

2014 yılında, dönemin Bakanı Nabi Avcı tarafından 44 okulda başlatılan ve başlangıçta “ulusal ve uluslararası projelerin yürütüleceği özel okullar” şeklinde sunulan bu modelin  2318 okula ulaşarak kapsamının  büyütüldüğünü, ancak içeriği boşaltıldığını belirten Çelik, " Proje okulları adı altında yapılan şey, açıkça eşitsizliğin kurumsallaştırılması, öğretmenin hukuki güvencelerinin yok edilmesi, eğitimde liyakatin ve yerleşik kültürlerin tahrip edilmesidir" dedi.

Bu sürecin mimarı olan bugünün Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in 2014 yılında, dönemin müsteşarıyken söylediği  “Mevzuatlar bize engel oluyor. Ama biz siyasi iradeyle hareket ediyoruz. Mevzuatlara rağmen bildiğimizi yapacağız.” sözünü hatırlatan Başkan Çelik açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

"Ve yaptılar.Bugün öğretmenler kıyıma uğruyor, sürgün ediliyor. Okulların yıllardır oluşan iklimi darmadağın ediliyor. Öğrencilerin sınava aylar kala alıştığı öğretmenlerinden koparılması, eğitimde istikrarı yok ediyor. Bu bir proje değil, bir tasfiye operasyonudur.

Bu itiraf, aslında bütün bu sürecin siyasi ve ideolojik bir projenin ürünü olduğunu göstermektedir.Proje okulları uygulaması ile bakan, 80 bine yakın öğretmeni doğrudan kendisi seçme ve atama yetkisini elinde toplamaktadır. Yani artık öğretmenlerin bilgi birikimi, başarı belgesi, akademik unvanı ya da hizmet puanı değil; bakanın onayı belirleyicidir. Bu da açıkça, mülakat düzeninin öğretmen atamalarındaki yeni biçimidir.

Bugün yüzlerce öğretmenimiz, yıllardır görev yaptığı, okulun kültürüne katkı sunduğu, öğrencileriyle aile gibi olduğu okullardan gerekçesiz ve ani bir şekilde sürülmektedir. İzmir Atatürk Lisesi gibi Cumhuriyet değerleriyle özdeşleşmiş köklü kurumlarda, bir gecede 60 öğretmen görevden alınmıştır. Norm kadro fazlası bahanesiyle, on yıllardır emek veren öğretmenler başka ilçelere, bazen 100 kilometre öteye gönderilmek istenmektedir. Bu sadece hukuka aykırı değil, aynı zamanda eğitimin ruhuna, okul kültürüne, öğrenci-öğretmen ilişkisine ihanettir.

Şimdi soruyoruz: Öğretmenin oradan alınmasının objektif gerekçesi nedir? Yıllarca görev yapan, başarı belgesiyle ödüllendirilmiş, yüksek lisans ve doktora sahibi öğretmenler hangi kriterle yetersiz görülmüştür? Yerlerine atanacak kişilerin liyakatini kim ve neye göre belirlemiştir? Aynı okulda yıllarca çalışan öğretmenleri bir gecede sürgün etmek hangi pedagojiye, hangi hukuk devletine, hangi kamu vicdanına sığar?Devlet memurluğu güvencedir.

Devlet memurluğu, siyasi iktidara göre değil; anayasa ve yasalara göre görev yapma sorumluluğudur. Bugün proje okulları aracılığıyla yapılan şey, bu güvenceyi ortadan kaldırmak, öğretmenleri itaate zorlamaktır.

Eğitim-İş olarak bir kez daha altını çiziyoruz: “Proje okulu” adı altında yürütülen bu uygulama, bir okul geliştirme projesi değil; siyasi iktidarın kendi memurunu, kendi neslini ve kendi toplumunu yaratma projesidir.

Köklü okulların emekle, alın teriyle, yılların birikimiyle yetiştirdiği öğretmenler bir bir tasfiye ediliyor. Bu sadece bir personel değişimi değil; bir hafızanın, bir kültürün, birikimin ve Cumhuriyet’in eğitim anlayışının sistemli biçimde tasfiyesidir.

Neden mi? Çünkü onların hedefi açık: Liyakatsizliği teşvik ederek biat eden kadrolar yaratmak, düşünmeyen nesiller yetiştirerek sorgulama kültürünü ortadan kaldırmak, Cumhuriyet'in temelini oluşturan laik, bilimsel ve kamusal eğitimi çökertmek.

Kırk yıllık bir öğretmeni, yıllarını eğitime ve öğrencilerine adamış bir insanı, tek bir yazıyla, tek bir imzayla görevden almak kolay. Ama onun öğrencilerinin yüreğinde bıraktığı izi, düşünce dünyasında açtığı kapıları, hayata dokunuşunu silmek imkânsız. Gerçek öğretmen, sınıflarda sadece ders anlatmaz; geleceği şekillendirir, insan inşa eder.

Bugün sistemli bir şekilde görevden uzaklaştırılan o öğretmenler, aslında Cumhuriyet’in devrimci eğitim mirasını temsil ediyor. Ve artık çok açıktır ki, yavaş yavaş aşındırdıkları Cumhuriyet’in en derin, en hayati damarına ulaştılar: Eğitime.

Çünkü biliyorlar ki Cumhuriyet’i yıkmanın en kestirme yolu, onu var eden eğitim devrimini yok etmektir. Köy Enstitülerinden bugüne taşınan ilerici eğitim anlayışını tasfiye etmek; özgür, eşit, laik bir toplum idealinden vazgeçirmek demektir.

Ama unuttukları bir şey var: O öğretmenler yalnızca bir meslek grubunun değil, bir halkın vicdanıdır.

Buradan hem Millî Eğitim Bakanlığı’na hem siyasi iktidara sesleniyoruz:

Tüm öğretmenler için eşit ve adil atama sistemi istiyoruz! Tüm öğrenciler için eşit ve nitelikli eğitim hakkı istiyoruz!

Öğretmenlerin sürgünle terbiye edilmediği, eğitimde liyakat ve hukuk ilkesinin esas alındığı bir sistem istiyoruz!

Eğitim-İş olarak biz, hiçbir öğretmenimizin yalnız olmadığını bir kez daha hatırlatıyor, bu hukuksuz atamalara karşı her türlü yasal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.

Proje değil, adalet istiyoruz!

Bu adaletsizliğe karşı yalnız biz değil, halk da sessiz kalmıyor. Ülkenin dört bir yanındaki birçok köklü okulda, öğrenciler ve mezunlar, yıllarını eğitime vermiş öğretmenlerine sahip çıkmak için eylemler başlatmıştır.

Gençlerimiz, kendilerine ışık tutan öğretmenlerinin yanında durarak yalnızca bir hak ihlaline değil; Cumhuriyet’in eğitim anlayışına da sahip çıktıklarını haykırmaktadır. Bu dayanışma, karanlığa karşı yanan umut ateşidir. Ve biz o ateşi birlikte büyüteceğiz. Proje değil, adalet istiyoruz!"

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

blank
Şafak Zeki Akca tarafından
15 Nisan, 2025 15:41 tarihinde yayınlandı
A+ A-

AK PARTİ İLE CHP ARASINDAKİ FARK…

Siyasi Partilerin amacı nedir diye sorduğumuzda bir çok kitle tarafından verilen cevap VATANA HİZMETTİR Cevabı karşımıza çıkıyor.

Peki; Hangi parti vatan için daha çok çalışıyor? Hiç sorguladınız mı?

Yoksa hepsi de aynı silsilenin devamı?

Biz Karabük’ten yola çıkarak buradaki yerel siyasetin nasıl işlediğini hangi partinin daha çok Karabük’e çalıştığını bir bakalım.

****

İktidar partisi AK Partiden başlayalım.

İl Başkanı Ferhat SALT; İl Başkanlığına atandığından bu güne kadar çalışmalarında üstün performans sergiliyor.

Özellikle Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile uyum içerisinde olduğu teşkilatlarına karşı tutum ve davranışları çözüm odaklı çalışmasıyla dikkat çekiyor. 

Partili Milletvekilleriyle gerek Ankara’da Bakanlıklar da yapılan çalışmalar da Muhteşem üstü organize çalışma içinde. Bu çalışmaları elbette ki Karabük’e de yansıması büyük.

****

KARABÜK MİLLETVEKİLLERİ CEM ŞAHİN VE D. ALİ KESKİNKILIC;

Bu iki milletvekilimiz için ne söylemek gerekir bilemiyorum ama gerçek olan bir durum var. KARABÜK İÇİN VAR GÜÇLERİ İLE ÇALIŞIYORLAR

Özellikle Cem ŞAHİN; Milletvekili seçimlerinde hakkında birçok dedikodular yapılan, eleştiri alan bir isimdi Cem ŞAHİN

İnsanoğlunun yapısında vardır ÖNYARGI ile bakmak.

Sayın Cem ŞAHİN bu ön yargıları tamamen kırdı.

Gerek AK PARTİ genel Merkezi ile

Gerek Bakanlıklar seviyesinde Karabük’te yapılması düşünülen her konuda büyük rol alıyor.

Sayın Ali KESKİNKILIC’la beraber uyum içinde çalışıyorlar.

****

Ak Partinin En Dinamik, En Heyecanlı, En Çalışkan, Aldığı görevlerde başarı ile çıkan, bir Milletvekilimiz; Durmuş Ali KESKİNKILIC

Bu cümleleri kurarken mütevazi olmak için söylemiyorum.

Niçin söylüyorum işte cevabı;

2003 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde göreve başladı.

TBMM Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğünde görev aldı.

Sanayi ve Teknoloji Bakan Danışmanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığında danışmanlık yaptı.
2020 yılında Millî Savunma Bakanlığına bağlı Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE) Genel Müdür Yardımcılığına atandı.

MKE AŞ Genel Müdür Vekili olarak görev yaptı.

Birçok sivil toplum kuruluşunda aktif rol aldı.

Karabüklüler Vakfı ve ECA Elgin kan Vakfı Mütevelli Heyet üyeliği,

Türk-Alman Üniversitesi Vakfı Yönetim Kurulu üyeliği,

Türk Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu üyeliği,

Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenler Sendikası Denetim Kurulu üyeliği ve ROKETSAN Genel Kurul üyeliklerin de bulunmuştur.

İşte bunun için diyoruz ki;

En Dinamik, En Heyecanlı, En Çalışkan, Aldığı görevlerde başarı ile çıkan, bir Milletvekilimiz; Durmuş Ali KESKİNKILIC

Özellikle Eskipazar Organize Sanayii’nin gelişmesin de öncü rol alan bir isimdir.

Çözüm odaklıdır, Gerek teşkilatlarıyla, Gerek Milletvekilleriyle, Gerek Belediye Başkanlarıyla uyum içinde çalışır.  Bilgi ve tecrübesini Karabük’e hizmet olarak  yansıtıyor olması başarısındaki etkendir.

****

Belediye Başkanı Özkan ÇETİNKAYA;

Gençlik kollarından başlayarak, Partinin her kademesinde görev almış ve Merkez ilçe başkanlığı görevinden; KARABÜK BELEDİYE BAŞKANLIĞINA seçilmiş ve hak etmiş bir isimdir.

Başarılı insanların belli özellikleri vardır.

Bu özellikler hiç değişmez.

Hiçbir zaman ben yaptım oldu diye söylemde bulunmamak gerekir.

Bu işin ruhu ekip çalışmasından geçer.

Özkan ÇETİNKAYA’da bunu başardı ve Karabük halkına güzel hizmetleri dokunuyor.

Parti Teşkilatıyla uyum içersin de ve Başrolde oynuyor.

Hem sahada etkili… Hem masada etkili olması…

Saygınlığını hiçbir şekilde bozmuyor…

Ve en önemlisi kendin den çok emin…

Hem uzlaşmacı… Hem sert…

Dedik ya Başarılı insanların belli özellikleri vardır.

İşte bu özellikler İnsanı başarıya ve azme getiriyor.

Son bir yıl içinde gözle görülür, elle dokunulur hizmetler yapıyor.

Bu duruşunu bozmadığı sürece Karabük’e büyük hizmetleri dokunur,

Sayın ÇETİNKAYA’nın.

****

ANA MUHALEFET PARTİSİ CUMHURİYET HALK PARTİSİ (CHP)

Simgesi 6 ok olan Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik ilkelerini savunan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu Türkiye’de tarih yazmış bir partidir.

CHP’nin şöyle bir özelliği var her nedense;

Parti içinde uzun yıllar görev yapan isimler her dönem bir şekilde karşımıza çıkıyor. O koltuklar o kadar tatlı ki hiç bırakmak istemezler. Karşılarında birileri çıkınca da onları istemezler ve karşılarına muhalif olurlar. Bu da parti içi çatışmalara neden olur. Mesela bu AK parti de olmaz veya nadir görülür.

CHP’nin Karabük Teşkilatlarına ve Belediye Başkanlarına baktığımız da;

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Karabük İl Başkanı Vedat YAŞAR;

Uzun yıllar Parti teşkilatların da görev yapmış bir isim; muhalefet partisi il başkanı olarak partisinin taşımış olduğu misyonu nu yerine getiren aktif rol alan ama teşkilatı içinde bir türlü uyumu sağlayamayan ve parti içinde her an bir tartışma yaşanacak gibi durması olumsuz olarak karşımıza çıkıyor.

Dedik ya; O koltuklar o kadar çok tatlı ki kimse bırakmak istemiyor.

Genç, aktif rol alabilecek, siyaseti sevecek, toplumu kucaklayabilecek, teşkilatlarına ve partisine hakim olabilecek isim veya isimlerin olması gerekir.

****

Karabük Milletvekili Cevdet AKAY;

Mütevazi, Partisine hizmet eden, etrafına saygılı, araştırmacı,  bir isim

Ancak; Parti Genel merkezinde aktif rol aldığı için  Karabük için çok vakit ayıramıyor. Ancak Meclis kürsüsünden Karabük için muhalefet görevini yapıyor.

Karabük teşkilatıyla ve Safranbolu Belediye Başkanıyla pek uyum içinde çalıştığı söylenemez. Karabük adına çok fazla rol aldığı da söylenemez.

Bu tutum ve davranışlar açıkça ortadadır. Bu gidişata bir son vermeleri gerekir.

Vatandaş ilgi bekler, hatır bekler, Karabük’e hizmet bekler.

*****

 SAFRANBOLU BELEDİYE BAŞKANI SAYIN ELİF KÖSE;

Namı değer TOPUKLU EFE;

Safranbolu halkına sempatik tavırlar sergileyerek tekrar Belediye Başkanı seçilen KÖSE İkinci dönemin rahatlığını yaşıyor.

Bu rahatlık ona zaman için de çok pahalıya mal olacağı gibi gözüküyor.

Neden mi?

Sayın Köse’de kendi teşkilatlarıyla pek uyum içinde olduğu söylenemez.

Gördüğümüz kadarıyla da Milletvekili Cevdet AKAY’la da uyum sorunu yaşıyor.

Bu uyum sorunu probleminden Safranbolu halkıda rahatsız.

Safranbolu halkından, esnafından ve hatta kendi parti mensuplarından  hakkında bir çok şikayetler var sayın Elif KÖSE’nin

Sayın Köse “Dediğim Dedik Çaldığım Düdük” demeğe devam ederse siyaset sahnesine son noktayı koyar.

Evet sayın okuyucularımız bizden bu kadarlık yeter, yorum sizlerin.

Kalın sağlıcakla

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.