Avatarı
İhlas Haber Ajansı tarafından
08 Haziran, 2025 14:11 tarihinde yayınlandı

Bursa’da 200 yıllık ‘Deliler’ gece vakti köyü bastı! Alabaş geleneği…

Osmanlı'nın efsanevi süvarileri Deliler'in izinden giden gençler, 200 yıllık Alabaş geleneğiyle bayram akşamlarını korku ve eğlenceye dönüştürüyor.

Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Şehriman Mahallesi'nde iki asırlık gelenek, Kurban Bayramı coşkusuna tarihi bir dokunuş katıyor. Osmanlı döneminde cesaretleri ve sıra dışı görünümleriyle tanınan ‘Deliler' adlı süvari birliğini yaşatmak amacıyla yaklaşık 200 yıldır sürdürülen ‘Alabaş' geleneği, hem korkutuyor hem de eğlendiriyor.

Mahalle sakinleri, Kurban Bayramı'nda kestikleri hayvanlardan çıkan deri, kelle, kuyruk, boynuz ve kemikleri kullanarak kostümler hazırlıyor.

Bu dikkat çekici kostümleri giyen gençler, akşam saatlerinde mahalle sokaklarında ve meydanında aniden karşılarına çıktıkları insanlara çeşitli sesler çıkararak korku dolu anlar yaşatıyor.

Geçmişin savaşçı ruhunu yaşatan bu gelenek, yalnızca mahalle halkının değil, bayram ziyaretine gelen misafirlerin ve farklı yerlerden gelen meraklı ziyaretçilerin de ilgisini çekiyor.

Katılımcılar, ‘Alabaş' geleneği sayesinde hem tarihi bir yolculuğa çıkıyor hem de unutulmaz bir eğlence deneyimi yaşıyor.

Osmanlı kara ordusunun en cesur birliklerinden olan Deliler'in anısını yaşatmaya devam eden Şehriman sakinleri, bu gelenekle kültürel miraslarını gelecek nesillere aktarmayı hedefliyor.

KESİLEN KURBANLARIN DERİLERİ KOSTÜM OLUYOR

Mahallede kesilen kurbanların derileri toplanarak Alabaş geleneği için hazırlandığını kaydeden mahalle sakini Salih Demirci, "İnsanlarımızı korkutuyoruz, onlar da bundan tabii ki eğleniyor. Köy meydanında yapıyoruz, araçların genellikle geçtiği yerler. Yoldan geçen arabalara da bu zevki tattırıyoruz. Bu etkinlik yıl boyunca sadece bugün yapılıyor. Kurban Bayramı'nda hayvanlar kesildikten sonra başlıyor. Çünkü bu deriler başka bir yerde hazır olarak bulunmuyor ya da satılsa bile kuru deri oluyor. Kuru deri ise vücuda zarar veriyor, canımızı acıtıyor. Oysa bu deriler taze ve içi ıslak olduğu için vücuda zarar vermiyor. Bu yüzden her yıl bu zamanı bekliyoruz. Kurban kesildikten sonra derileri alıyoruz.

Herkes kendi bedenine uygun olanı seçiyor. Sonra güzel bir yerde yıkıyoruz. Yıkadıktan sonra tuzluyoruz. Tuzladıktan sonra bir yere asıp kurumasını bekliyoruz. Kuruduktan sonra üzerindeki tuzu temizlemek için tekrar yıkıyoruz. Ardından kesim aşamasına geçiyoruz, kol kısımları ve boyun bölgesi kesiliyor. Sonrasında da giyiyoruz. Bu gelenek yaklaşık 200 yıldır devam ediyor. Bizim bildiğimiz bu kadar, belki daha da eskidir" dedi.

CADILAR BAYRAMI İLE KARIŞTIRILIYOR AMA 200 YILLIK TÜRK GELENEĞİ

200 yıllık Alabaş geleneğinin Cadılar Bayramı ile karıştırılmasından dolayı rahatsızlık duyduklarını belirten Şehriman Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği Gençlik Başkanı Burak Özdemir, "Bu kültürümüz çok eskiye dayanıyor. Bildiğimiz kadarıyla 200 yıldan da eski ama tam tarihi net olarak bilinmiyor. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, bu geleneğin kökeni tarihi belgelere dayanıyor.

Osmanlı döneminde, öncü birliklerimiz vardı. Bu birliklerin başında Lala Şahin Paşa bulunuyordu. Deliler Ocağı da bu dönemde kurulmuş ve o dönemden bu yana bu kültür halk arasında yaşatılarak günümüze kadar gelmiş. Deliler Ocağı bir süre sonra kapatıldıktan sonra, bizim milletimiz bu kültürü yaşatmaya devam etti. Eskiden bu kıyafetler daha çok vahşi hayvanların derilerinden yapılıyormuş. Ancak günümüzde şartlar değiştiği için bu gelenek hem günümüze uyarlandı hem de biraz daha eğlence amacı taşıyan bir hal aldı.

Yine de temel amacımız bu geleneği sürdürmek ve yaşatmak. Şimdi, günümüzde daha ulaşılabilir malzemelerle örneğin koyun veya koç derisi gibi kostümler hazırlanıyor. Her Kurban Bayramı'nın ikinci günü bu gelenek canlandırılıyor. Bu sayede de kültürümüz yaşamaya devam ediyor. Burada özellikle belirtmek istediğimiz bir konu var. Bu gelenek bazen yanlış anlaşılıyor, Cadılar Bayramı gibi yabancı kutlamalarla karıştırılıyor. Ancak bunun bu tarz geleneklerle hiçbir alakası yok. Evet, zamanla bazı eğlence amaçlı unsurlar ve farklı karakterler eklendi ama bu gelenek tamamen bize, bizim kültürümüze ait. Şamanizm gibi başka inanç sistemlerine dayandığını iddia edenler de oldu; fakat bu da doğru değil.

Bu, Türk kültürüne ait, özgün bir gelenektir. Herhangi bir başka kültürden alınmış ya da dış etkilerle şekillenmiş bir uygulama değildir. Bizim asıl amacımız, Osmanlı'dan bu yana gelen Deliler Ocağı kültürünü yaşatmak, tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Etkinliklerde genelde aniden ortaya çıkarak halkı korkutuyoruz ama bu tamamen eğlence amaçlı yapılıyor. Kimseye zarar verme niyeti yok. Bu sayede halk bir araya geliyor, birlikte vakit geçiriyor ve geleneğin ruhu yaşatılıyor. İnsanlar bu etkinliği gördüklerinde merak ediyor, sorular soruyorlar. Biz de bu vesileyle geleneğimizi anlatma imkânı buluyoruz" ifadelerini kullandı.

blank

blank

blank

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Haber Merkezi tarafından
08 Temmuz, 2025 16:36 tarihinde yayınlandı

Karabük Belediyesi’nde 15 Ayda %71 Proje Tamamlandı

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya, göreve gelişinin 15. ayında seçim döneminde taahhüt edilen projelerin %71’inin tamamlandığını ve kalanların yapımının hızla sürdüğünü açıkladı.

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Karabük halkı, değişim yönünde irade ortaya koyarak Özkan Çetinkaya’yı belediye başkanlığına taşıdı. “Şehri imar, gönülleri ihya” sloganıyla yola çıkan Başkan Çetinkaya, göreve geldiği günden bu yana şeffaf, yenilikçi ve vatandaş odaklı bir yönetim anlayışı benimsedi.

50 PROJENİN %71’İ TAMAMLANDI

Seçim döneminde halka açıklanan 50 projenin %71’i, yalnızca 15 ay içerisinde hayata geçirildi. Kalan projelerin büyük bölümünde de çalışmaların devam ettiğini belirten Başkan Çetinkaya, “Bugün bir kez daha Karabük’ümüze verdiğimiz sözlerin arkasında durmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

SOSYAL BELEDİYECİLİKTE ÖNCÜ ADIMLAR

Çetinkaya yönetimi altında Karabük Belediyesi, sosyal belediyecilikte önemli projelere imza attı. Belediye Aşevi, Hayır Çarşısı, Mobil Çorba Aracı gibi hizmetlerle dayanışma kültürü güçlendirilirken, geniş katılımlı Ramazan etkinlikleri düzenlendi. Ayrıca, Türkiye’nin 6’ncı, Batı Karadeniz’in ise en büyük sahipsiz hayvan barınağı hizmete açıldı.

KENT KİMLİĞİNE DEĞER KATAN YATIRIMLAR

Kültürel ve sosyal yaşamın yeniden canlandırılmasına önem veren belediye, Havuzlu Bahçe ve Saat Kulesi Tesislerini restore ederek halkın kullanımına sundu. Uzun yıllardır atıl durumda olan lunaparkın yeniden faaliyete geçirilmesi, çocuklara sevinç, yetişkinlere nostalji yaşattı.

VATANDAŞLA BİREBİR TEMAS

Göreve geldiği ilk gün belediye girişindeki bankoyu kaldırarak “Vatandaşla arama mesafe koymam” mesajı veren Başkan Çetinkaya, “Hemşehri İletişim Merkezi” gibi projelerle vatandaşla doğrudan temas kuran bir sistem geliştirdi.

KARABÜK’ÜN KRONİK SORUNLARI ÇÖZÜLÜYOR

50 yıl sonra yenilenen Kayabaşı Merdivenleri, açılan yeni kreşler, yüzme ve spor kursları, sanat evi, modern taksi durakları ve terminal gibi hizmetlerle kentin ihtiyaçları karşılanmaya başlandı. Kentsel dönüşüm adımları, Soğuksu TOKİ ve Gar sahası kamulaştırması gibi projelerle de Karabük’ün kronik sorunlarına çözüm getiriliyor.

Kısa sürede sergilediği yüksek performansla dikkat çeken Başkan Özkan Çetinkaya, Karabük’te yalnızca bir belediye başkanı değil; değişimin, samimiyetin ve hizmetin simgesi haline geldi.

Bizi sosyal medyadan takip edin