Safranbolu’da 25 yıldır devam eden Altın Safran Belgesel Film Festivali’nin ilk kurucularından Dr. Sühendan Kumcu, bu yılki festivalin kendisine duygusal anlar yaşattığını belirtti. Dr. Kumcu, festivalin dünü ve bugününe kısaca değinerek, o yıllarda hastalığından dolayı Suha Arın'ın asistanlığını yaptığını ve Safranbolu Belgesel Film Festivali'nin nasıl doğduğunu anlattı. Dr. Kumcu konuşmasında: “Safranbolu’ya geldik. Suha Arın’la 2000 yılında festivali başlatmaya karar verdik. Çünkü burası Suha Arın’ın filmiyle tanınmış ve koruma altına alınmış bir kentti. Ama ilk zamanlar Safranbolulular bunu hiç hoş karşılamadı. Hatta Suha Bey’in anekdotları arasında vardır. Bartın’dan gelirken 1990’larda, lokum almak istemiş. Lokumcu: “Bir Suha Arın vardı. Film çeken, hatırlıyor musunuz? demiş, O adamın Allah belasını versin diye eklemiş.” Neden? diye sormuş Suha Bey… Lokumcu: "Bütün evlerimizi koruma altına aldılar, hiç birini yıkıp yapamıyoruz." demiş. Suha Bey, tabi bu konuşma üzerine kendini tanıtmadan lokumunu alıp uzaklaşmış. Sonra biz yıllar sonra 1997 yılında geldiğimizde bu sefer ağlayarak karşıladılar. Çünkü tüm evleri değerlenmiş, artık Safranbolu konaklarıyla tanınmış hale geldiği için bizlere, sizi arıyorduk dediler. Suha Bey'de çok duygulandı. Bir şeyler yapmak istedi. Böylece Safranbolu, Belgesel Filmlerle anılan bir kent oldu. Eski eşim İletişim Fakültesi Dekanıydı, bizler festival programı için kolları sıvadık ve 12 yıl emek verdik. O zamanlarda Karabük Rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal, bizim iletişim fakültemiz daha kurulmadı, sizler bunu yönetin demişti. İlk 12 yıl çok zor şartlarda çalıştık. Safranboluluların, güzel dostlarımızın desteğiyle bugünlere ulaştık. Belediye’nin kültür dairesi yeni kurulmuştu. Çok az para ve daha çok emekle bugünlere geldiğini görmek inanılmaz gurur veriyor. Safranbolu’ya her zaman destek veren dostlarımız oldu. Buraya gelen misafirler o günkü imkanlarla, dostluklarla ağırlanıyordu. Şimdi düşününce ne büyük lüks olduğunu görüyoruz. Prof. Dr. Nuray Türker’in, Gül ve İbrahim Canbulat çiftinin, esnafların, Şefik Dizdar Meslek Yüksek Okulu’nun şimdi de Türker İnanoğlu İletişim Fakültesi’nin hatta Leyla Dizdar Kültür Merkezi’nin varlığı inanılmaz anlamlı geliyor. O günleri ve bugünleri düşündükçe ağlamaklı oluyorum. Suha Bey’in yeğeni o zamanlar bir etkinlikte, piyano çalarken elleri dondu, iki ısıtıcı koyduk, o kadar ki yokluklar içerisinde ve dostluklarla yürüttüğümüz bir festivaldi. Her şeye rağmen iyi niyetimize inanan jüri üyeleri bu kente hep severek geldi. Balkan Naci İslimyeli, Safranbolu’yu o kadar çok sevdi ki buradan bir ev aldı. Coşkun Aral, Savaş Karakaş gibi isimler burayı manevi değerleriyle, çok sevdikleri için geldiler. Bizler Safranbolu’yu her zaman çok sevdik. Festival ateşinin uzun yıllar yanmasını ve manevi değerlerinin daima yaşatılmasını temenni ediyorum.” İfadelerinde bulundu. (Esra Oğuzkağan Özkan)