Anadolu Ajansı tarafından
16 Haziran, 2024 00:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Uzmanından Kurban Bayramı’nda beslenmeye yönelik tavsiyeler

İSTANBUL (AA) - Altınbaş Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Özlem Karagöl, Kurban Bayramı boyunca özellikle et ağırlıklı olarak beslenilecek olmasından dolayı uyarılarda bulundu.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Karagöl, bayram boyunca yapılan en büyük yanlışın gün içinde öğün sıklığına dikkat etmemek olduğunu belirterek bu dönemde alınabilecek önlemlerle daha sağlıklı bir bayram geçirmenin mümkün olacağını ifade etti.

Karagöl et pişirme konusunda da dikkatli olunması gerektiğini hatırlatarak, "Uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi çeşitli 'kanserojen maddelerin' oluşumuna yol açacağı için tercih edilmemelidir." ifadesini kullandı.

Bayram boyunca kırmızı et ve tatlı tüketimi bir hayli arttığını ve bu durumun özellikle kalp hastalığı, hipertansiyon ve diyabet gibi kronik sorunları olanlarda, gastrit, ülser gibi mide problemleri yaşayanlarda, ileri yaşlardaki kişilerde ve özel beslenme tedavisi uygulayanlarda ekstra sağlık sorunları oluşturabildiğini aktaran Karagöl, bayram boyunca dikkat edilmesi gerekenleri ve ne gibi önlemlerin alınabileceğine dair bilgiler verdi.

Karagöl, bayramda artış gösteren mide ve sindirim sistemi problemlerine de değinerek "Bazı küçük ama etkili beslenme önlemleriyle sağlığınızı koruyabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Genellikle öğün sıklığına dikkat edilmeyerek en büyük hatanın yapıldığını vurgulayan Karagöl öncelikle bu kurala dikkat edilmesi gerektiğini aktardı.

Karagöl, akşam yemeklerinin geciktirilmemesini ve yemek porsiyonlarının arttırılmaması gerektiğinin altını çizerek, "Bayramlarda bile günde 4-5 öğün olacak şekilde bir beslenme planı uygulanmalı. Fazla miktarda ve geç saatlerde yemek yemekten kaçınılmalı. Sindirimi zor olan kırmızı eti, hazımsızlık ve şişkinlik olmaması için akşam yemeklerinde değil, öğle yemeklerinde yenmeli.

Ayrıca etin yanında pirinç pilavı, patates, börek gibi glisemik indeksi yüksek besinleri de tüketmemeye özen gösterilmeli. Zira bayramda hazımsızlık ve kabızlık yakınmaları sık görülebileceğinden etin yanında sebze yemekleri ya da salata yenmeli." bilgisini paylaştı.

Et hazırlamada kullanılan kesme tahtalarında çiğ sebze ve meyvelerin doğrama işleminin yapılmaması gerektiğini ifade eden Karagöl, şu açıklamalarda bulundu:

"Çiğ ette bulunan mikroorganizmaların sebze meyvelere geçmesine engel olmak için ayrı tahtalar kullanmak gereklidir. Ayrıca çok yüksek ısıda, uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi çeşitli ‘kanserojen maddelerin’ oluşumuna hem de B1, B12, folik asit gibi vitaminlerin kaybına yol açacağı için tercih edilmemelidir.

Yanmış et ne kadar zararlıysa, çiğ ve az pişmiş etler de zararlı. Zira bu etlerle sindirim kanalına hayvanlardan bazı hastalıklar bulaşabilir. Paraziter hastalıklara neden olabilir. Bu nedenle eti iyi pişirdiğinize dikkat edin."

- "Lokmalarınızı ne kadar iyi çiğnerseniz ve yemeğinizi ne kadar yavaş yerseniz, sindiriminiz o kadar kolaylaşır"

Karagöl, etin sindirimi için öncelikle çok iyi çiğnenmesi gerektiğini de hatırlatarak, "Sindirim ağızda çiğneme ile başlar. Lokmalarınızı ne kadar iyi çiğnerseniz ve yemeğinizi ne kadar yavaş yerseniz, sindiriminiz o kadar kolaylaşır. Böylelikle beyinde tokluk hissi daha hızlı meydana gelir. Reflü, hazımsızlık, gaz sancıları, kabızlık yakınmaları ve kilo alımına karşı eti iyi çiğneyin." tavsiyelerinde bulundu.

Genel olarak sakatat tüketiminin de arttığını bu yüzden özellikle kolesterol hastaları ile kalp-damar hastalığı riski taşıyan kişilerin sakatat tüketiminden kaçınması gerektiğini vurgulayan Karagöl, yemeklerde etin yanında gazlı içecekler ve şeker içeriği yüksek meyve sularının tüketilmemesi gerektiğini belirtti.

Karagöl, bayramın sıcak yaz günlerinde denk geldiğinde hijyen sorununun daha büyük problem oluşturabileceğini ve hijyen uygulamaları iyi olmayan şartlarda hazırlanmış yiyeceklerin sağlığı tehdit ettiğini vurguladı.

Kırmızı etin hem iyi protein kaynağı hem de yüksek oranda demir içerdiğini hatırlatan Karagöl, şunları kaydetti:

"Etin içerisindeki demirin biyoyararlanımı artırabilmek için ve yoğun et tüketiminin vücutta oluşturacağı toksin etkisini azaltmak için iyi bir C vitamini kaynağı olan yeşil yapraklı sebzeler ile yapılmış salataya sofrada yer verilmesi doğru bir seçim olacaktır. Bayramda aşırı et tüketimi, tuz oranının artmasına sebebiyet verebilmektedir.

Bunun yanı sıra yetersiz su tüketimi de söz konusu olabilmektedir. Vücudun su ihtiyacını karşılamak için yeterli miktarda su içmek önemlidir. Bol su içerek vücudun susuz kalmasının önüne geçilmeli ve sindirim-boşaltım sistemi sağlığı desteklenmelidir. Mutlaka gün içerisine yayacak şekilde 2-2,5 litre su içilmelidir. Bayramda bilinçsizce çikolata ve tatlı tüketilir. Fazla çikolata ve tatlı tüketimi, mide yanması, bağırsak bozuklukları gibi şikayetlere neden olur.

Çikolataya ve şekere alternatif olarak, vitamin ve mineralden zengin ve posa içeriği yüksek olan kuru meyveler, ceviz, fındık gibi kuruyemişler tercih edilebilir. Bayram süresince yeme alışkanlıklarının değişmesi ve hareketsizlik, vücutta enerji birikimine ve kilo artışına neden olabilir. Kalp ve şeker hastalarının bu konuya ayrıca dikkat etmesi gerekir. Bu nedenle fiziksel aktiviteyi artırmak gerekir."

blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
15 Nisan, 2025 19:07 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Şanlıurfa’da ‘UNESCO Müzik Şehri’ olma sevinci

Şanlıurfa’ya UNESCO tarafından "Müzik Şehri" unvanı verilmesinin sevinci yaşanıyor. Kent, 2026 yılında UNESCO Müzik Şehirleri Toplantısına ev sahipliği yapacak.

Şanlıurfa’ya UNESCO tarafından "Müzik Şehri" unvanı verilmesinin sevinci yaşanıyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, düzenlediği basın toplantısında, mutLu haberi basın mensuplarıyla paylaştı. Gülpınar, toplantıda tarihi, zengin kültürel birikimi ve köklü müzik geleneğiyle adından söz ettiren kentin UNESCO'nun Geliştirici Şehirler Ağı içerisinde "Müzik Şehri" unvanına sahip olarak önemli bir başarıya imza attığını söyledi.

"Dünyanın önemli aday şehirlerini geride bıraktık"

Gülpınar, "Dünyanın dört bir yanından aralarında Kansas City, Belfast, Da Lat gibi iddialı birçok uluslararası aday şehirle bu süreçte yarıştık ve onları geride bırakarak bu prestijli organizasyona ev sahipliği yapmaya hak kazandık. 2026 yılında düzenlenecek olan UNESCO Müzik Şehirleri Toplantısı'na ev sahipliği yapma hakkı, geçtiğimiz hafta İtalya Pesaro'da gerçekleştirilen toplantıda ilan edildi ve bu önemli görev Şanlıurfa'mıza verildi. UNESCO Müzik Şehirleri Toplantısı'na ev sahipliği yapacak şehri simgeleyen küre İtalya'dan bize geçti. Küre, 2026 yılında yapacağımız toplantı sonrasında bir sonraki ev sahibine teslim etmek üzere o güne kadar bizde kalacak. Bu karar, sadece şehrimiz için değil tüm Türkiye için büyük bir onur ve kültürel bir diplomasi zaferidir. Bu başarı, son bir yılda yürüttüğümüz yoğun çabalar ve diplomatik girişimler ile Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığımızın titizlikle yürüttüğü çalışmalar sayesinde mümkün olmuştur. Şanlıurfa'nın sadece bir müzik şehri değil, Göbeklitepe'den Balıklıgöl'e, eşsiz mutfağından halk edebiyatına kadar tarih ve kültürle yoğrulmuş çok yönlü bir medeniyetin merkezidir. Yaklaşık 80 ülkeden müzik şehirlerinin temsilcilerinin katılması beklenen bu toplantı, uluslararası işbirliklerinin geliştirilmesine, bilgi ve deneyim paylaşımının artırılmasına katkı sunacak; aynı zamanda şehrimizin yerel kültürel potansiyelinin global ölçekte tanıtımına imkan sağlayacaktır. Bugünden itibaren hazırlık sürecine girmiş bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.

Şanlıurfa’ya müzik şehri unvanının verilmesi kentte büyük sevince neden oldu. Vatandaşlar, turizm başta olmak üzere birçok alanda gelişime büyük katkı sağlayacağını belirtti.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.